Şiir ve yorum

Fitnat Hanım-4


Lodos yemiş denizler misali,
Kabardı yüreği yalnız gecelerde.
Düşleri ovadaki eğlencede,
Fikri o levent boyluda kaldı.
Uykunun gözlerine hain olduğu,
Yıllardır paylaşılmamış yatağında,
Ve her uzun gecede,
Tatlıcak bir loşluğa düşüverdi.
*
Tütün kokulu nefesini duyunca,
Vurgun yedi yeniden.
Bir köşe başında,
Göz göze gelince aniden,
Dipsiz bir boşluğa düşüverdi.
*
Titredi yüreği;
Sanki avuç içinde bir serçe kanadı.
Yalandı, nefes alışından gayrisi yalan,
Ne duydu ne anladı…
Aklında o evin tarifi kalan,
Gölgelerin erken bastığı,
Dere kenarında,
Gönlünce bir saray bulmuşluğa düşüverdi.
*
Yaşamak üzere,
Gecikmiş bir baharı yeni baştan;
Düştü o akşamüstü kollarına,
Ürkek yağmur damlaları gibi.
Saatler ve gece boyu,
Tutsak parmakları ellerine.
Koynunda, ılık bir seherden,
Kuşluğa düşüverdi.
*
Sevinç soludu,
Balkan çayı kokan dudaklarından,
Dökülürken en mutlu sözler.
Bir tatlı rüyadan uyanmadan,
Eksilmeden tebessüm, vişne alı yanaklarından,
Bir uçarı hoşluğa düşüverdi.
*
Yaşanacak her ne varsa,
Yaşadı aşktan yana.
On sekizlik âşıklar gibi,
Ayılınmaz bir sarhoşluğa düşüverdi.

Naim ÖZDAMAR
10 Ocak 2009
 
Gümülcine



Yosun tutmuş tekke şadırvanlarına oturup
Hüzünle süzdüm ruhunu imbiklerden.
Kiraz kokularını içime çektim;
Seni ta derinimde duymak için.
Son yapraklardan sabah çiyini üfledim:
Ayazların dağıttığı sisin ardından,
Türk firuzesi değil,
Helen mavisine boyanmış
Yetim bir diyar çıktı.
*
Evrenos Bey’in izini,
Beyhude aradım,
Kır Mahalle sokaklarında.
Çukur Kahve’den
Ulu mirasın,
Yüküyle kamburlaşmış üç beş ihtiyar çıktı.
*
Gümülcine bir koca meydan;
Erlerin yüzyıl önce uğurlandığı.
Gümülcine çimen sarısı bir yaprak,
Lodosla poyrazın kucağında savrulan.
Gelincik baharlarını beklerken,
Küçük Müsellim kırlarında,
Kadere küsmüş sonbahar çıktı.
*
Hemitli’de devlet,
Hiç ödenmemiş diyet,
Devlet kurana has haslet bekledim;
Kuşçubaşı Eşref’in hayali
Ve yıkık bir hisar çıktı.
*
Gümülcine sokakları tütün kokardı;
Şehit Süleyman Bey’de şan,
Doktor Sadık’ta dün kokardı.
Gönül, Mestanlı’ya koşarken,
Osmanlı’dan her nasılsa arda kalan,
Gülistan’ın önünde,
Altı asırlık çınar çıktı.


Naim ÖZDAMAR
14 Ocak 2009
 
Aşk Baharını Beklerken


Nisan yangınlarına hasret yüreğim;
Bir gurbet kışına sürgün edilmiş.
Üşüyen ten değil,
Buz saçaklarının hançer gibi saplandığı ruhum,
Sis çökecek dağları gözler,
Baharı beklerken.
*
Sabret gönlüm;
Kar, boran biter.
Cemre düşer, gün döner,
Elbet Nisan yağmurları iner.
Bir güzelim ikindide,
Yanı başındaki derenin incecikten çağlamasını duyarsın
Baharı beklerken.
*
Parmak uçları ile
Suların dibinde inci taneleri arayan,
Bir seher, serçe gagası gibi,
İlk yapraklarını açan söğüde konmuş,
Bir bülbül uyandırır beni,
Baharı beklerken.
*
Donmuş bir gecenin sabahında,
Dışında buğulu camın,
Aç kuşlar gibi camı tıklatan ince parmakları,
Ve Soğuk rüzgârla savrulan
Bir demet sarı saçı görür gibiyim, uykusuz gözlerle
Baharı beklerken.
*
Yalazıyla aydınlık hayaller kurduğum,
Gaz lambasının isine,
Karışır çayımın kokusu.
İzmarit acısı terk ederken,
Kim bilir, belki de
Bir kadın kokusu dolar odama.
Baharı beklerken.

Naim ÖZDAMAR
26.0CAK.2009
 
Hasret Mektubu


Yaz geçti, bahar geçti, senden hiç bir haber yok,
Sensizlikle bu elde gezilmiyor bir tanem.
Kaydımız sende; bize başka gönülde yer yok,
İsmim başka kütüğe kazılmıyor bir tanem.
*
Akşam peşinden gelir gecelerin sırası,
Buz tutmuş ümitlerim; zaman katran karası,
Kâbuslarla depreşir, azar hicran yarası,
Hasret taneleniyor, azalmıyor bir tanem.
*
Ayrılığın eş değer taşa düşmüş sırçaya,
Hasret tuz buz ederken geceyi bin parçaya,
Ne cismin ne hayalin gelmiyor ki fırçaya,
Endamın tuvallere çizilmiyor bir tanem.
*
Yaz gelmeden baharla sararmış yaprak olduk;
Bu ayaz gecelerde küllenmiş ocak olduk;
Hep hüznüm harman oldu, dertlerle yumak olduk;
Düğüm düğüm ayrılık, çözülmüyor bir tanem.



Naim Özdamar

 
SEVECEKSEN BUGÜN

(Sevgililer Günü Hediyesi)
Gönlümün takvimlerden şikâyeti bitmedi,
Sararmış Eylüllerde, güzlerinle sev beni.
Hep kışlarda üşüdüm; baharlar kâr etmedi,
Sımsıcak dol içime; yazlarınla sev beni.
*
Bir sevda baharını boyarken duvarlara,
Ruhum sis bağlamış dağ; hasretim rüzgârlara,
Donuyorum hele gel! Muhtacım baharlara,
Korlanmış alevinle, közlerinle sev beni.
*
Itırlar, karanfiller çatlatan kokuş sende,
Gamze gamze gülüşler, kahreden bakış sende,
Bir baş çevirmeyle kalbimi yakış sende,
Göz süzmeyle, kaçışla, nazlarınla sev beni.
*
Elimi ısıtacak ellerin bende kalsın;
Boynuma dolanacak kolların bende kalsın;
Bilmece gibi edan, hâlların bende kalsın;
Dudağından dökülen sözlerinle sev beni.
*
Bizden önce yollarda mutluluğumuz koşsun;
Bugün en mutlu günse, sevda bendini aşsın;
Öyle sev öyle sev ki melekler bile şaşsın.
Tam bugün, işte şimdi, gözlerinle sev beni.

Naim ÖZDAMAR
13.02.2009

 
Üst