cicozz
Çocukluk cicozlarda saklı
Volkan Konak Martı Yüzlü Şarkı Sözleri
Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli
Bir kaptanım çünkü kağıt gemilerden emekli.
Gülemedim ki hiç hasta yatağının baş ucunda
Haberi bu yüzden yoktur annemin
sol yanağımdaki gamzeden
Komidinin üzerindeki ilaçların sayıları arttıkça
kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına sevinirdim!
Ve bilmezdim annemin yaşantısındaki renkliliğin
sadece raflara dizili kavonozların içindeki reçeller olduğunu.
Beni birde annem terketti senin gibi,
ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur,
Sıralanmış saksılar vardı
limana bakan penceremizin önünde,
ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen
martı yüzlü bir anne,
Limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca
dedikodusunu yapmayı unuturlardı tam o saatlerde oradan geçen
yazlık sinemadaki biletçi kızın
Annesinin dizleri dibinden ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir limandaki deniz,
ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden.
Hiçbir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içtiğim çayların
İki çocuk yanyana oturduğumuz kapının eşiğine kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnızmı kalıyor ne!
Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim
Nede iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna
Çocuklarla ben yapamıyorum
Büyüklerde almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangından kurtarılamayacak
sıkışmış çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen
sen nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
Annen deği lmiydi önünde diz çöken
Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını
kumbara sanıp haçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım
Denizden alacaklıyım....
Deniz kıyısında bir martıyla konuşurken görüyormuş dostlarım beni sürekli
Bir kaptanım çünkü kağıt gemilerden emekli.
Gülemedim ki hiç hasta yatağının baş ucunda
Haberi bu yüzden yoktur annemin
sol yanağımdaki gamzeden
Komidinin üzerindeki ilaçların sayıları arttıkça
kutularından yaptığım gökdelenin uzamasına sevinirdim!
Ve bilmezdim annemin yaşantısındaki renkliliğin
sadece raflara dizili kavonozların içindeki reçeller olduğunu.
Beni birde annem terketti senin gibi,
ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur,
Sıralanmış saksılar vardı
limana bakan penceremizin önünde,
ve çiçekler arkasında ekmek kırıntıları serpen
martı yüzlü bir anne,
Limandaki beyaz geminin ışıkları yanınca
dedikodusunu yapmayı unuturlardı tam o saatlerde oradan geçen
yazlık sinemadaki biletçi kızın
Annesinin dizleri dibinden ayrılmayan uslu bir çocuk gibidir limandaki deniz,
ama sokağa çıkıp dalga olmak geçer yüreğinden.
Hiçbir bardakta dudak payı bırakmadınız bana
bir kaşık sesini bile çok gördünüz şekersiz içtiğim çayların
İki çocuk yanyana oturduğumuz kapının eşiğine kendi başıma zor sığıyorum bugün
Büyüdükçe insan yalnızmı kalıyor ne!
Kabuğunu koparmadan ne bir elmayı soyabildim
Nede iyileştirebildim bir yaramı
Ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna
Çocuklarla ben yapamıyorum
Büyüklerde almıyor beni oyunlarına
Devlet dairesinde yangından kurtarılamayacak
sıkışmış çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen
sen nasıl sevmezsin eşitliği
Yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
Annen deği lmiydi önünde diz çöken
Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını
kumbara sanıp haçlığımı atardım
Bu yüzden en çok denizden alacaklıyım
Denizden alacaklıyım....