2011 Yılında Tıpta Yaşanan Son Gelişmeler ve Buluşlar

2011 Yılında Tıpta Yaşanan Son Gelişmeler ve Buluşlar

Tıp alanında her yıl yeni keşifler, tedaviler ve teknolojiler ortaya çıkıyor. Bu gelişmeler insan sağlığına katkı sağlarken, bazı hastalıkların önlenmesi veya iyileştirilmesi için umut ışığı oluyor. 2011 yılı da tıpta önemli gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu makalede, 2011 yılında tıpta yaşanan son gelişmeleri ve buluşları özetleyeceğiz. İşte 2011 yılında tıptaki son gelişmeler.

tıptaki son gelişmeler 2011


Squalamine: Köpek balıklarının dokularında bulunan squalamine adlı bileşiğin, insanlarda hastalık yapan virüslere karşı etkili olduğu keşfedildi. Bu bileşiğin sentetik bir versiyonu ile yapılan deneylerde, dang humması, sarı humma ve hepatit B, C ve D gibi virüslerin çoğalmasını engellediği görüldü. Bu buluş, virüslere karşı yeni bir ilaç geliştirme potansiyeli taşıyor.

Kürkümin: Orta Doğu’da yaygın olarak kullanılan kürkümin baharatının kanseri azaltan bir özelliği olduğu ortaya çıktı. Kürküminin prostat kanseri hücrelerinin büyümesini durdurduğu ve kanserli dokuların normal dokulara dönüştürülmesine yardımcı olduğu belirlendi. Kürküminin diğer kanser türleri üzerindeki etkileri de araştırılıyor.

Biyonik göz: Görme yetisini kaybeden veya az gören kişilere umut veren bir teknoloji olan biyonik göz, 2011 yılında ilk kez bir hastaya takıldı. Biyonik göz, gözün arkasına yerleştirilen bir çip ile gözlük üzerindeki bir kamera arasında iletişim kurarak beyne görüntü sinyalleri gönderiyor. Böylece hastaların şekil ve renkleri algılamasını sağlıyor. Biyonik gözün ileride daha gelişmiş versiyonları ile hastaların daha net görme yetisine kavuşması hedefleniyor.

Kronik yorgunluk sendromu: Kronik yorgunluk sendromu (CFS), uzun süreli ve şiddetli yorgunluk, kas ağrısı, baş ağrısı, uyku bozukluğu gibi belirtilerle karakterize bir hastalık. CFS’nin nedeni tam olarak bilinmiyor ve tedavisi de yok. Ancak 2011 yılında Norveç’te yapılan bir çalışmada, CFS hastalarına kanser ilacı olan rituximab verildiğinde belirtilerinin büyük ölçüde azaldığı veya tamamen kaybolduğu görüldü. Rituximab’ın bağışıklık sistemini baskılayarak CFS’nin olası nedenlerinden biri olan otoimmün reaksiyonları engellediği düşünülüyor.

Akıllı hap: İrritabl bağırsak sendromu (IBS), karın ağrısı, gaz, şişkinlik, kabızlık veya ishal gibi sindirim sistemi sorunlarına neden olan yaygın bir hastalık. IBS’nin tanısı ve tedavisi zor olabiliyor. Ancak 2011 yılında akıllı hap adlı bir cihaz ile IBS’nin teşhis edilmesinde yeni bir yöntem geliştirildi. Akıllı hap, yutulduktan sonra sindirim sistemi boyunca ilerleyerek basınç, sıcaklık, asitlik ve yiyeceklerin hareket hızını ölçebiliyor. Bu veriler sayesinde IBS’nin nedenleri ve tedavi seçenekleri belirlenebiliyor.

Kanser geni testi: Kanser hastalığının temelinde genetik mutasyonlar yatıyor. Bu mutasyonlar kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına ve yayılmasına neden oluyor. 2011 yılında bilim insanları kanser hastalarında büyük çaplı olarak kansere neden olan mutasyonları tespit etti. Bu metot sayesinde kanser riskinin değerlendirilmesi ve kişiye özel tedavi planlarının oluşturulması mümkün oluyor.

Alzheimer için beyin testi: Alzheimer hastalığı beyinde sinir hücrelerinin ölümüne ve bilişsel fonksiyonların bozulmasına yol açan ilerleyici bir hastalık. Alzheimer’ın erken teşhisi önemli çünkü henüz tamamen tedavi edilemiyor. 2011 yılında Alzheimer için devrimsel bir beyin taraması tekniği geliştirildi. Bu teknik sayesinde beyindeki amiloid plak adlı protein birikimleri görüntülenebiliyor. Amiloid plaklar Alzheimer’ın en önemli belirtilerinden biri olarak kabul ediliyor.

Yervoy cilt kanseri ilacı: Cilt kanseri en ölümcül kanser türlerinden biridir. Özellikle melanom adlı cilt kanseri türü çok agresiftir ve metastaz yapabilir. 2011 yılında Yervoy adlı yeni bir cilt kanseri ilacı onaylandı. Yervoy bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı savaşıyor. Yapılan klinik çalışmalarda Yervoy alan hastaların yaşam sürelerinin uzadığı görüldü.

Çevresel DNA: Çevresel DNA (eDNA), canlıların dökülen derileri, saçları, tükürükleri veya dışkıları gibi izlerinden elde edilen DNA parçalarını ifade ediyor. eDNA sayesinde canlıların varlığı veya yokluğu belirlenebiliyor. 2011 yılında eDNA’nın kullanım alanları genişledi. Örneğin eDNA ile sucul canlıların çeşitliliği ve dağılımı incelendi; soyu tükendiği düşünülen bazı hayvanların izleri bulundu; eski canlıların genetik yapısı ortaya çıkartıldı.

Biyolojik saat: Biyolojik saat insanların uyku-uyanıklık döngülerini düzenleyen içsel bir mekanizmadır. Biyolojik saat aynı zamanda hormon salgısını, vücut sıcaklığını, kan basıncını ve metabolizmayı da etkiler. Biyolojik saat bozulduğunda pek çok sağlık sorunu ortaya çıkabilir. 2011 yılında biyolojik saatin nasıl çalıştığı daha iyi anlaşıldı. Biyolojik saatin temelinde beyindeki suprakiazmatik çekirdek (SCN) adlı bölge vardır. SCN ışığa duyarlı hale gelen genler sayesinde vücudun ritmini ayarlar.

Yapay pankreas: Diyabet hastalarının kan şekeri seviyelerini kontrol etmek için insülin enjeksiyonları yapmaları gerekiyor. Ancak bu yöntem hem zahmetli hem de riskli olabiliyor. 2011 yılında yapay pankreas adlı bir cihaz ile diyabet hastalarının hayatı kolaylaştırıldı. Yapay pankreas, kan şekeri seviyesini sürekli olarak ölçen ve gerektiğinde insülin pompalayan bir sistemdir. Böylece hastaların kan şekeri seviyeleri daha iyi dengeleniyor.

Kanser aşısı: Kanser hastalığının tedavisinde yeni bir umut olan kanser aşısı, 2011 yılında ilk kez insanlarda denenmeye başlandı. Kanser aşısı, hastanın kendi tümör hücrelerinden elde edilen antijenleri içeriyor. Bu antijenler bağışıklık sistemini uyararak kanser hücrelerine karşı savaşmasını sağlıyor. Kanser aşısı, özellikle akciğer, prostat ve meme kanseri gibi yaygın kanser türleri için geliştiriliyor.

Yapay doku: Yaralanma veya hastalık sonucu kaybedilen dokuların yerine yapay doku üretmek, tıpta büyük bir hedef. 2011 yılında bilim insanları yapay doku üretiminde önemli ilerlemeler kaydetti. Örneğin, insan derisinden elde edilen kök hücreler kullanılarak yapay kan damarları üretildi. Bu kan damarları hayvanlarda başarıyla test edildi ve insanlarda da kullanılması planlandı.

HIV tedavisi: HIV virüsü AIDS hastalığına yol açan ve henüz tamamen tedavi edilemeyen bir virüs. Ancak 2011 yılında HIV tedavisinde yeni bir strateji geliştirildi. Bu stratejiye göre, HIV pozitif olan kişilere erken aşamada antiretroviral ilaçlar verilerek virüsün bulaşıcılığı azaltılıyor. Böylece hem hastanın sağlığı korunuyor hem de virüsün yayılması önleniyor.

Genetik tanı: Genetik tanı, genetik hastalıkların teşhis edilmesi veya risklerin belirlenmesi için kullanılan bir yöntemdir. 2011 yılında genetik tanının kullanım alanları genişledi. Örneğin, anne karnındaki bebeğin genetik hastalıklarını tespit etmek için annenin kanından alınan DNA örnekleri kullanıldı. Bu yöntem hem daha güvenli hem de daha erken sonuç verdi.
 
Son düzenleme:

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Üst