Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor Kitap Özeti

Betül17 denizimsi
Yazar:Salih BOZOK

Salih BOZOK’un hayattaki tek oğlu Muzaffer BOZOK tarafından yazılan ve Can DÜNDAR tarafından yayıma hazırlanan bu kitap, Atatürk’ün yaveri olan Salih BOZOK’un kurtuluş hareketini yansıtan ve o dönemi farklı bir açıdan anlatan anılarından oluşmaktadır.

Salih BOZOK, Atatürk ile birlikte yaptığı seyahatlerde defterlerine bazı notlar almış ve Mustafa Kemal’in kendisine gönderdiği çok değerli mektupları da eksiksiz saklamıştır. Atatürk’ün isteği üzerine, bu belgeleri kendileri öldükten sonra yayımlanması için çocuklarına miras bırakmıştır. 1910′lu yılların başlarından Salih Bozok’un ölümüne kadar olan dönemi en ilginç yanlarıyla ortaya koyan bu değerli miras, Bilecik mebusu BOZOK’un ölümünün 60. yıl dönümünde oğlu Muzaffer BOZOK tarafından elyazısı mektuplar, orijinal telgraflar ve dönemin fotoğraflarıyla okuyucuya sunulmuştur.

Kitapta aktarılan ilk hatıralar, halkın hükümete inancının tükendiği, hükümetin de halka saygısının kalmadığı İkinci Meşrutiyet sonrası 1910′lu yıllardan ve bu yıllarda Selanik’te görev yapan Erkanıharp Kolağası Mustafa Kemal aleyhinde düzenlenen süikast girişiminden bahsetmektedir.
Milletin tek ümidinin ordu olduğu o dönemde, Mustafa Kemal ordunun İttihat ve Terakki Cemiyetinden ayrılması gerektiğine inanıyordu. İnandığı fikirlerini mümkün olan her ortamda yüksek sesle söylemekten kaçınmıyordu. Bu nedenle, Mustafa Kemal’in varlığı cemiyet için tehlike olarak görüldüğünden ona bir süikast düzenlendi. Ancak süikast başrısızlıkla sonuçlandı.

Daha sonraları, Musatafa Kemal’in Selanik’teki faaliyetlerini ve buradaki askeri birlikler üzerindeki etkisini bilenler, onu İstanbul’a çağırarak Genelkurmay (Erkanıharbiyey-i Umumiye) 12′nci Şube’ye atarlar. Kitapta, Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Selanik’e yazdığı mektuplara, BOZOK’un cevaplarına ve yorumlarına yer verilmektedir. Atatürk’ün yazdığı mektuplarda, vatanı kurtarma davasında kendisini durdurmaya çalıştıklarını, fakat bunu başaramayacaklarını açıkça belirtmesi dikkat çekmektedir. Ayrıca, kendisi de dahil olmak üzere, herkesin çok çalışması gerektiğini öğütlemektedir.

M.Kemal’in İskenderiye üzerinden Trablusgarb’a geçişi, yolda ve burada yaşadıkları Salih BOZOK, Mehmet Nuri, Ahmet Fuat ve M.Kemal arasındaki yazışmalar ile anlatılmaktadır. Rumeli karışıp İtalyanlar Çanakkale’yi bombaladıktan sonra kabine değişir. Çok geçmeden Balkan savaşı çıkar, Derne’den İstanbul’a dönen M.Kemal ve Mehmet Nuri, burada Selanik’ten dönen BOZOK ile buluşurlar. Atatürk’ün Selanik’in düşmana verilmesinden duyduğu üzüntü tarif edilemeyecek kadar büyüktür.

Kitabın bundan sonraki bölümlerinde, Sofya’ya askeri ateşe olarak atanan Mustafa Kemal’in Almanların 1. Dünya savaşında yenileceğini öngördüğü mektupları, bir an için emekliye ayrılıp köşesine dönmeyi düşündüğünü, fakat bunu başaramadığını anlatan ifadeleri bulunmaktadır. Savaşın ilerleyen safhalarında, Atatürk Sofya’dan gelerek 19. Tümen’e atanmıştır. Çanakkale’ye vardıktan sonra BOZOK’a gönderdiği mektuplarda bu inzivaya çekilme isteğini açıkça belirtmektedir.

Çanakkale Savaşı’nda başarılı olduktan sonra M.Kemal, ordu komutanı olarak Diyarbakır’a gönderilir. Mirliva rütbesindeki Mustafa Kemal buradan Yüzbaşı Salih BOZOK’a gönderdiği mektupta kendisini yaveri olarak yanına almak istediğini yazar ve BOZOK’un fikrini sorar. BOZOK, cevaben yazdığı mektupta bu görevin kendisini ne kadar çok şereflendireceğini bildirir.
Diyarbakır’da buluşmalarından sonra, M.Kemal’e 7. Ordu Komutanlığı teklif edilir. BOZOK buna sevindiğini belirtmiş fakat M.Kemal durumu hemen anlamıştır. Yıldırım ordular grubu komutanı Falkenhayn’ın komutası altına verilecektir. Yine de, sırf Falkenhayn’ın faaliyetlerine engel olmak için bu görevi kabul eder.

Mektuplar ve alınan notlar olayları kesin bir akıcılıkla ard arda anlatmasa da, tarih atlamalarına rağmen, belgeler bir bütünlük arz etmektedir. Buradan sonra kitap BOZOK’un anıları, Mustafa Kemal’in Enver Paşa ile çekişmesi, M.Kemal’in istifası, M.Kemal’e düzenlenen bir süikast girişimi, Atatürk’ün milli mücadele hazırlıkları ve bu hazırlıklar sırasında yaşanan ilginç olaylar ile devam eder.

Bunların yanında kitapta, Büyük Taarruz’dan on beş gün önce Gazi M.Kemal Paşa’nın taaruza hazırlık emrini vermek ve komutanlarla bizzat görüşmek üzere Akşehir’de bulunan Garp Cephesi’ne gidişi, ve zaferden sonra esir Trikopis’e söyledikleri bulunmaktadır. Özellikle M.Kemal ile Trikopis diyaloğu ilgi çekicidir: Trikopis, Yunan ordularının yenilgisinin esas nedeni olarak Yunan başkomutanının orduyu cepheden uzak, İzmir’den yönetmiş olmasını göstermiş ve esir düşmekten utandığını belirtmiştir. Atatürk ise Napolyon’u örnek göstererek, büyük komutanların esir düşseler bile tarihte yazılı kalacaklarını belirtmiştir.

İlerleyen tarihlerde, Atatürk çok sevdiği annesini kaybeder. Cenaze için Eskişehir’den İzmir’e gider. İzmir’de BOZOK’a Latife hanım ile evlilik kararını açıklar. Evliliğin kendisi de evlilik hazırlıkları kadar sessiz sedasız olur. Bu birlikteliğin başından sonuna kadar meydana gelen mutluluklar, gerginlikler, Latife Hanım’ın sevgi dolu cümleleri, M.Kemal’in sıkıntıları, evliliğin sarsıntıya uğradığı anlar ve Latife Hanım’ın Salih BOZOK’tan yardım istekleri BOZOK’un notlarında ve karşılıklı gönderilen mektuplarda verilmektedir. Çok güzel başlayan bu ilişki aynı samimiyetle devam etmez. Atatürk Erzurum’dayken Latife Hanım ile aralarında baş gösteren anlaşmazlıklar nihayet boşanmayla sonuçlanır.

Atatürk-İnönü tartışması ve küslüğü anlatıldıktan sonra kitabın son bölümünde Atatürk’ün hastalığı, son günleri ve BOZOK’un bu konularda acı duyguları yer almaktadır. BOZOK-İnönü arasındaki mektuplaşmalarda, BOZOK, Atatürk’ün hastalığının ilerlediğini istemeden de olsa bildirir. Karnında, sürekli su çekilmesine rağmen su birikmeye devam etmekte, Atatürk bir türlü iyileşememektedir. Doktorların tüm çabalarına rağmen büyük önder Atatürk 10 KASIM 1938′de hayata gözlerini yumar.
Kötü haberi alan BOZOK koşarak merdivenlerden aşağıya iner. Artık kendisine göre yaşama sebebi kalmamıştır. Büyük Ata’ya duyduğu sevgi, saygı ve minnettarlık o kadar büyüktür ki, ona bir an önce yeniden kavuşabilmek için tabancasını çıkarır, daha önce işaretlemiş olduğu kalbinin üzerine dayar ve tetiğe basar. Şans eseri kurşun kalbini bulmamış, fakat bütün ciğerini delip geçerek sırtında saplanıp kalmıştır. Hastaneye kaldırılır ve ameliyatla kurtarılır. Bu şekilde bir süre daha yaşayan Atatürk’ün sadık yaveri Salih BOZOK, 25 Nisan 1941′de çok sevdiği Ata’sına kavuşur…

Atatürk’ün hayatındaki dönüm noktalarını kendisine en yakın kişilerden biri olan yaverinin ifadelerinden ve bilfiil mektuplardan öğrenmek, inkılâp tarihimizi ve bir büyük liderin tecrübelerini anlamak açısından oldukça önemlidir. Bu günlere gelirken atlatılan badireleri ve Atatürk’e karşıt çevreler tarafıdan sürekli saldırılan özel hayatı hakkındaki gerçekleri, nesnel ve farklı bir bakış açısından değerlendirebilmek için, bu anı ve tarihsel döküman niteliğindeki kitaptan, çıkarılması gerekenler önemli dersler bulunmaktadır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
17B
Üst