Eserleri, Biyografisi Hulusi Behçet - Hulusi Behçet Kimdir - Hulusi Behçet Hayatı

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Hulusi Behçet

(20 Şubat 1889- 1948 İstanbul), Türk dermatoloji uzmanı ve bilim insanı.
1937 yılında, bir kan damarı enflamasyonu (vaskülit) hastalığı olan ve bugün kendi adıyla anılan Behçet hastalığını tarif eden ilk bilim adamı olmuştur.
Erken yıllar

Zor bir çocukluk geçiren Behçet çok genç yaşta annesini kaybetmiş ve büyükannesi tarafından büyütülmüştür. Babasının Şam'daki işleri sebebiyle ilk eğitimini o dönemler Osmanlı Devleti'nde bulunan Şam'da tamamlamıştır. Fransızca, Almanca ve Latince öğrenmiştir. Tıp eğitimini Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde almıştır zira o dönemlerde Osmanlı Devleti'nde sivil tıp eğitimi almak mümkün değildir. 1910'daki mezuniyetinden sonra dört yıl boyunca dermatoloji ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarda ihtisas yapmıştır.

Uzman olarak çalışmaları

Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) sırasında Edirne'deki askerî hastanede dermatoloji ve zührevi hastalıklar uzmanı olarak çalışmıştır. Savaştan sonra (1918-1919 arası) tıbbi bilgisini geliştirmek amacı ile önce Budapeşte'ye sonra da Berlin'e gitmiştir. Birçok ünlü meslektaşı ile tanışma fırsatı bulmuştur.
Türkiye'ye döndükten sonra serbest çalışmaya başlamış; önce Hasköy Cinsel Hastalıkları Hastane'sinde (Haliç) başhekim olmuş, sonra Vakıf Gureba Hastanesi'ne geçmiştir. O dönemde İstanbul Tıp Fakültesi'nin bir parçası olan hastanede profesörlük de yapmıştır.
1923'te, meşhur bir diplomatın kızı olan Refika Davaz ile evlenmiştir. Evliliklerinden bir kızı vardır.

Bilimsel çalışmaları

1933'de eski Dar-ül Funun'dan İstanbul Üniversitesi yeni kurulmuştu. Bu reform döneminde İstanbul Üniversitesi'nde dermatoloji o zamanki adıyla Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğini kurmuş ve profesör seçilmiştir. Hulusi Behçet, Türk akademisinde profesör unvanını alan ilk kişidir. Mesleğinin ilk yıllarından beri dermatoloji konusunda üretken bir bilim adamı olarak, birçok ulusal ve uluslararası kongreye orijinal makalelerle katılmış ve birçok bilimsel dergide makalesi yayınlanmıştır.
Ünlü Alman patolojicisi Prof. Schwartz onun için : « Behçet dünya çapında ünlü bir bilim adamı ama Türkiye'de değil. » demiş ve eklemiştir: « o her zaman yurtdışında buluşlarını tanıtıyor; bunun için onu Türkiye'de bulamıyorsunuz. »
Behçet, yeni jenerasyonların eğitimine yardımcı olmak için çok sayıda makaleyi Türkçe'ye çevirdi ve Kore gibi çok uzak ülkelerle ilişki kurmak için uluslararası derlemelerde orijinal olgu sunuları yayınladı. 1922'den itibaren frengi üzerinde çalışmalar yaptı ve frenginin tanısı, tedavisi, kalıtımsal özellikleri, serolojisi ve toplumsal yönleri üzerine birçok uluslararası makale yayınladı. Leishmaniasis (Oriental sore) 1923'den itibaren Dr. Behçet'in üzerinde çalıştığı bir diğer hastalıktı. Hakkında pek çok makale yayınladı ve diathermi ile tedavisinde başarılı oldu. Bir leishmania olgusunda, kabuk kaldırıldığında görünen "tırnak belirtisini" ilk defa tanımladı. Yayınlanmış eserlerinin bir kısmı parazitoz ile ilgiliydi. 1923 yılında Türkiye'deki "gale cereal - uyuz?" etkenlerini tanımladı.
O, aynı zamanda Türk tıbbının gelişiminde yayıncılıkta da öncüydü ve 1924'de Türkiye'deki "Turkish Archives of Dermatology and Syphilology" isimli ilk dermato-veneroloji dergisinin sorumlusuydu.
 
Son düzenleme moderatör tarafından:
cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Doktor Hulusi Behçet (1889-1948).


Ünlü Türk doktor Hulusi Behçet, bugün bütün dünya*da onun adıyla anılan bir hastalığı ilk tanımla*yan kişidir. 1910'da Askeri Tıbbiye'yi bitir*dikten sonra Gülhane Askeri Hastanesi'nde deri hastalıkları konusunda uzmanlaşan Hu*lusi Behçet, bu ilk yıllarda araştırmalarını özellikle frengi üzerinde yoğunlaştırdı. Bir bakteriden ileri gelen frengi cinsel yolla bula*şan (zührevi) bir hastalıktır. Türkiye'de fren*ginin önlenmesinde Hulusi Behçet'in ve hoca*sı Eşref Ruşen'in büyük katkıları olmuştur. Daha sonra çeşitli askeri hastanelerde çalışan Hulusi Behçet, iki yıl kadar da Budapeşte ve Berlin'deki bazı hastanelerin deri hastalıkları ve frengi kliniklerinde gönüllü asistanlık yap*tı. Türkiye'ye dönünce, 1923'te İstanbul'daki Zührevi Hastalıklar Hastanesi'nin, ertesi yıl da Gureba Hastanesi'nin başhekimliğine atandı. 1933'te İstanbul Üniversitesi Tıp Fa-kültesi'nde deri hastalıkları ve frengi profe*sörlüğüne getirilen Hulusi Behçet ölünceye kadar bu görevi sürdürdü.

Bazı hastalıklar, o hastalığın nedenini ve belirtilerini ilk kez tanımlayan doktorun adıy*la anılır. 1947'de Cenevre'de toplanan ulus*lararası bir tıp kongresinde Hulusi Behçet'in adıyla anılması kararlaştırılan "Behçet hasta*lığı" da bunlardan biridir. Daha çok Akdeniz ülkelerinde görülen bu hastalığın başlıca be*lirtileri ağızda ve cinsel organların çevresinde çıkan yaralar (aft), gözün damar ve ağtabaka-sında iltihaplanma, derideki kızarıklık ve kabartılar, damar ve sinir bozukluklarıdır. Daha önce doktorlar bu belirtileri başka başka hastalıklara bağlamış, tek bir hastalığın ortak belirtileri olarak görmemişlerdi. Uzun yıllar bu konuyu araştıran Hulusi Behçet, karşılaştığı birçok hastada bu belirtilerin hep birlikte ortaya çıktığını saptayarak, bunun bir virüsten kaynaklanan ayrı bir hastalık olduğu*özgün tedavisi olmayan bu kronik hastalık genellikle körlük ve ölümle sonuçlanır.

Şark çıbanı (Halep çıbanı), arpa uyuzu gibi deri hastalıkları konusunda da pek çok çalış*ması olan Hulusi Behçet'e, frengi savaşındaki ve Behçet hastalığının tanımlanmasındaki katkıları nedeniyle ölümünden sonra, 1975'te TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) hizmet ödülü verilmiştir.
 
Son düzenleme moderatör tarafından:

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
13B
Üst