Hz. Davut’un Hayatı

Kuran’da ve diğer semâvî dinlerin kitaplarında bahsedilen ve de İsrailoğulları’na gönderilen peygamberlerden olan Hazreti Davut Aleyhisselam aynı zamanda Hazreti Süleyman’ın babasıdır. İbranilerin ikinci kralı olan Hz. Davut, milattan önce 1015 ilâ 975 yılları arasında hüküm sürdüğü tahmin edilmektedir.

Şu an ki Filistin topraklarında bulunan Beytüllahim şehrinde doğan Hz Davut, tıpkı peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) gibi çocukluk yıllarında çobanlık yapmıştır. “Dâvudi ses” tabiri Hazreti Davud’un etkileyici tok ve muhteşem sesinden ötürü kültürümüzde ve dilimizde yer etmiştir.

İnsanlık ne zaman zıvanadan çıkıp, hakikatten uzaklaştıysa Cenab-ı Allah yeryüzüne uyarıcı peygamberlerini yollamıştır. En çok ikaz edilen ve yoldan çıkan kavim olarak bilinen İsrailoğulları’na defalarca peygamberler gelmiştir. Ancak onlar her defasında gelen peygambere tâbi olup, sonrasında yalanlamışlar ve ihanet etmişlerdir.
davut-yildizi-hat
Hz. Musa vefat ettikten sonra Yûşâ idaresindeki İbraniler kendilerine getirilen emir ve yasakları çiğnemeye başladılar. Yûşa onları ataları Hz. Yakup ve Hz. Yusuf’un ikamet ettiği Kenan’a yerleştirdi. Bugünkü Filistin etrafına yayılan İsrailoğulları daha sonra bu bölgede hüküm süren Amalika kabilesi ile savaştı ve mağlup oldu. Bu savaşta Câlut’a yenildiler. Câlut onları yurtlarından sürüp kadın ve çocuklarını da esir aldı. Toparlanıp yeniden onlarla çarpışmak istediler. Kuran’da İsrailoğulları’nın bu hadiseden sonra peygamberlerine giderek, bize bir hükümdar tayin et dediği anlatılır. Bu peygamberin ismi Kur’an da verilmemiştir. Tüm hoşnutsuzluklara rağmen peygamberleri Tâlut’u onlara hükümdar tayin etti.

Hazreti Yakup’un soyundan gelen Hz. Davut daha genç yaşlarda kendisine İsrailoğulları ordusunda yer bulmuştu ve ordu komutanı Tâlut’un askerleri arasındaydı. Amalika kabilesine karşı kaybedilen savaşta İsrailoğullarınca kutsal sayılan sandık Amalika kabilesinin lilderi Câlut’un yani Golyat’ın eline geçmişti. Kuran’ı Kerim’de bu sandıktan “Tâbut” olarak bahsedilir. İsrailoğulları bu sandığı tekrar alabilmenin arzusunu yaşıyordu ancak Tâlut’un onları idare etmesinden hoşnut değillerdi. (*) Tekrar hücuma geçmeden önce sandık İsrailoğulları’na geri döndü. Böylece Tâlut itibar kazanmış oldu ve İsrailoğulları savaşmak için yüreklendi. Tâlut sandığın geri gelmesinden sonra da Amalikalıların üstüne gitmekten geri durmadı.

Câlut ile girilen bu savaşta genç Hz. Davut da yer aldı. Savaş meydanında zâlimliği ve diktatörlüğü ile nam salmış Câlut’u sapan taşıyla öldüren Hz. Davut, savaşın kazanılmasını sağladı. Bu hâdiseden sonra insanlar onu kahraman olarak kabul etti ve sevdi. Tâlut öldükten sonra İsrailoğulları’na hem peygamber olarak gönderildi hem de onların hükümdarı oldu. Hz. Davut peygamberlik makamı ile saltanatı birleştirdi.

Allah tarafından Hz. Davut’a gönderilen yüzelli sureden oluşan kitabın adına Zebur denir. Zebur’da şerri konular yer almadığı için Hz. Davut şerri konularda Hz. Musa’nın kanunlarını esas almıştır. Sesi güzel olan Hz. Davut Kuran’ı Kerim’de anlatıldığı gibi güzel sesiyle Allah’ı tesbih etmeye başladığında, dağlar, taşlar ve kuşlar etrafına toplandığı ve ona eşlik ettiği anlatılır. Yahudi kaynaklarına göre ise Hz. Davut “mizmar” isminde bir müzik aleti çalar ve güzel sesiyle kitaptan okurdu.

Hz. Davut’a Allah demiri eritip, sonra ona istediği gibi şekil vermeyi öğretmiştir. Hz. Davut bu ilmi öğrendikten sonra bedeli tamamen kaplayan zırhlar yaptı ve savaşta kendini ve ordusundaki askerleri bu zırhlarla korumaya aldı. Bu yüzden tarihte ilk zırhı yapan kişi de Hz. Davut’tur.

Kur’an-ı Kerim’de anlatıldığı üzere; İki kardeş vardır. Bu kardeşlerden birinin doksan dokuz koyunu olduğu halde, kardeşinin bir koyunu üzerinde de hak iddia etmektedir. Tek koyunu olan kardeş bu tartışmayı kaybetmiştir. Böylece aralarındaki anlaşmazlığı çözmeleri için Hz. Davut’un huzuruna çıkarlar. Hz. Davut da taraflardan sadece birini dinleyerek hüküm verir, bunu da Allah’ın imtihanı zanneder. Ancak hemen pişman olup secdeye kapanarak Allah’a tövbe eder ve tövbesi kabul olunur.

Kavmine hüküm veren ve devamlı ikazlarda bulunan Hz. Davut’un hükümleri arasında en dikkat çekici hükmü, geçimini balıkçılıktan sağlayan halkına koyduğu kural cumartesi günü avlanma yasağıdır. Hz. Davut halkına bugünde sadece Allah’a ibadet etmelerine hükmetmiştir. Bu günde Yahudiler Cumartesi günleri bu kurala riayet ederler.

Hz. Davut Kenan illerinden Kudüs’ü fethetmiş ve başkent yapmıştır. İsrailoğulları en parlak zamanlarını Hz. Davut idaresinde geçirmişlerdir. Hz. Davut’un sünneti olarak bir gün yemek yiyip, bir gün oruç tuttuğu rivayet edilir. Hz. Davut vefat ettikten sonra yerine peygamber ve kral olarak oğlu Hz. Süleyman (a.s) geçmiştir.

(*) İsrailoğullarının Tâlut’a olan bu hoşnutsuzluğu ve Hz. Davut’un Câlut’u yendiği hadise Bakara Suresi’nin 246 ilâ 251. ayetlerinde bahsedilmektedir.