Tavsiye Edilen Kitaplar

GÖKARDIÇ-GAZİER
Gökardıç, nesli tükenmekte olan güzel ötüşlü ender bir kuş. Kuş bilimci karı-koca Clo ile Rene, emekliliklerini sürdürdükleri ıssız bir kasabada onunla tanıştılar: Alain Rachet. Rachet’in kim olduğunu nerden geldiğini bilmiyorlardı. Yaşlı karı-koca, özellikle de Bayan Clo için onun gelişi yeni bir hayatın işaretiydi. Cezayir’den kaçan Alain Rachet için de öyle... Yaşlı çift ve Rachet, uyumlu, sürprizlerle dolu bir dönem yaşadılar. Bay Rene’nin ölümü bu mutluluk üçgenini bozuverdi. Gazier, psikolojik ayrıntılarla ördüğü kitabında sıradan bir ilişkinin yaşamı nasıl sıradışı hale getirebileceğini vurguluyor. İletişim Yayınları 2002. 224 sayfa. Çeviri Tuvana Gülcan Ezinler. Hem çeviri hem baskı özenli

BİT PALAS-ELİF ŞAFAK
Elif Şafak. 1971 doğumlu ama şimdiden Pinhan romanıyla Mevlânâ Ödülü, Mahrem romanıyla da Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü aldı. Pit Palas, Şafak’ın son romanı. İstanbul’da bir bina: Bonbon Palas. Bu binanın, içinde yaşalanların geçmişini ve geleceğini etkileyen öyküsü. Şafak, binanın tarihiyle İstanbul’un tarihini ve insanların kaderini usta bir sanatçı gibi doğal sarmalında bize yansıtıyor. Çağdaş Türkiye’nin ve Türk insanının birbirleriyle, çevreyle, dünyayla ilişkilerini kendi iç yapılarının derinliklerine kadar inerek anlatıyor. Şafak’ın kahramanları bile kendi içyapılarına onun kadar derinlemesine bakamazdı. Metis Edebiyat Yayını. İlk basım Mart 2002. 382 sayfa
BULİMİA SOKAĞI-AYDİLGE SARPAylin 16 yaşında. Şişmanlığını en büyük kusuru olarak görüyor. Kusurunu gidermek için, günümüzün toplumsal yabancılaşması içinde kendi beninini boşaltmaya çalışıyor. Bilinçli olarak kusuyor. Kusarken hem kişiliğine hem topluma olan nefretini ortaya koymak istiyor aslında. Hızla kilo kaybediyor. Kendisini bir anda "Bulumia Sokağı’nda buluyor. Artık tek amacı, yemekler, uyuşturucu ilaçlar ve karşılıksız bir aşkla çıkmaza dönüşmüş bu sokaktan kurtulabilmek. Bulumia Sokağı, Aydilge Sarp’ın ilk romanı. Remzi Kitabevi yayını. İlk basım Ekim 2002. 144 sayfa. Baskısı ve kağıt kalitesi iyi.

KÖPRÜ-AYŞE KULİN
Ayşe Kulin’in romanın arka kapağında şöyle yazıyor: "Köprü, Erzincan dolaylarında, Fırat nehri üzerinde inşa edilen bir köprünün, bu köprüyü yaptırabilmek için çırpınan bir bürokratın ve yöre insanının romanı." Ama kitapta yöre insanından çok bir bürokratın reklamı yapılıyor. Bu sayfalarda bir başka köprü romanı var, "Drina Köprüsü". Bu iki kitabı arka arkaya okuyan bir okuyucu, romanın reklam aracı olarak kullanılmasının yazara neler kaybettirdiğini görecektir. Remzi Kitabevi. İlk basım Nisan 2001. 8. baskım da Nisan 2001. 255 sayfa.

HAYAT ROMAN-FİDAN TERZİOĞLU
Fidan Terzioğlu demiş ki, "İngilizlerin Helen Fielding’i ve Bridget Jones’u olur da bizim olmaz mı?" Ve oturup yazmış. Kitabın ilk bölümü, yani 173’üncü sayfaya kadar olan bölümü, tam bir Bridget Jones öykünmesi. Bu uğurda yazar, genç, bağımsız, çalışkan, iş bilir Türk kadını Koza’ya homoseksüel bir erkek arkadaş ve tıpkı Bridget gibi birkaç kadın arkadaş yaratmış. 173’üncü sayfadan sonra herşey değişiyor. Kahraman kızımız Koza Amerika’da. New York’ta inanılmaz işler başarıyor. "Bu da neymiş" diye merak edenler için. Stüdyo İmge Yeni Seri. İkinci Basım Kasım 2001. 224 sayfa

BÜYÜK GÖZALTI-ÇETİN ALTAN
Cumhuriyet dönemi siyaseti ve edebiyatının haşarı ismi Çetin Altan’dan fantastik bir roman. Çok farklı, çok tatlı. Gizli devlet güçlerinin hissedilir gözaltısı altında yaşayan bir siyasi ne yapar? Geri dönüşleri ve yaşamından kesitlerle... 1973 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanan ve pek çok dile çevrilen Büyük Gözaltı, bir Fransız eleştirmenine göre, "kişisel bir serüvenin ötesinde, her çeşit baskıya özel bir eğilimi olan bir toplumun öyküsüdür. Türk toplumunun öyküsüdür." 280 sayfa. İnkilap Kitapevi. 1999 basımı.

DÜNYA EVİ-ORHAN KEMAL
Orhan Kemal’in unutulmaz romanlarından biri Dünya Evi. Kendisi şöyle anlatıyor: "Küçük Adam’ı Adana kahvelerinden birinde tanıdım. Sakallı yüzünü avuçları içine almış, düşünüyordu. Bana hayat macerasını çok sonra, ısrarlarım üzerine, uzun uzun anlattı. Bunları yazmasını söyledim, güldü. "Sen yaz istersen!" dedi. Coşarak anlattığı şeylerden tuttuğum notlar bir hayaldir. Bir ciltten sonra ihtimal ikinci, üçüncü, dördüncü ciltler meydana gelecek..." Ve geldi de. Tekin Yayınevi, 251 sayfa. 1999 basımı

KIZARMIŞ PALAMUTUN KOKUSU
Engin Gençtan bir psikiyatr. Bu kitabı tarihsel süreçte hızla akan bir polisiye gibi. Ya da bir tür "Gülün Adı..." Gençtan, müthiş bir başlangıç yapmış. Çok iyi bir kurgulamayla, detaylı ve usta işi bir anlatımla bizi Osmanlı’dan günümüz İstanbul’una sürükleyerek polisiye bir olayı işliyor. Soluksuz okuyorsunuz bu bölümleri. Ama finale geldiğinizde damağınızda kalan minik bir tat. Final bu kitaba yakışmıyor. Amerika’da yıllarca yaşayan ve çok iyi bir kariyer yapan kahramanımız, eşinin ölümünün ardından İstanbul’a gelir. Osmanlı döneminde başlayıp günümüze uzanan bir olaylar zinciri içinde bulur kendini. Metis Edebiyat. Birinci baskı Şubat 2001. 242 sayfa. Kağıt kötü.

GEÇ KALAN ÖYKÜLER
Gülseren Engin’in bu kitabı aslında iki ayrı öykü kitabından oluşuyor. 1998’de Yunus Nadi Öykü Yarışması Birincilik Ödülü alan "Sıradan Öyküler" birinci bölüm. İkinci bölüm 2001 Orhan Kemal Öykü Yarışması Birincilik Ödülü kazanan "Bozgun Dömeneci"nden öyküler içeriyor. Burada Gülseren Engin, hayata açılan küçük pencereleri gösteriyor bize. Bu pencerelerde günümüzün sıradan insanları var. Acıları, sevinçleri, çelişkileri ve iç çatışmalarıyla. Remzi Kitabevi yayını. İlk basım Kasım 2002. 159 sayfa

MELEKLER ERKEK OLUR
Genç bir işadamı. Kırsal kesim kökenli. Büyük kentin labirentlerinde kesindisine ilerleyecek, yükselecek bir yol bulur. Kent kökenli bir eşi ve kızı. Sınırsız harcama yetkili kredi kartları. Ağabey durumunda çok zengin bir patron. Ve başarının zirvesinde, karısından çok farklı, yaşama karşı takıntısı ve sekste sınırları olmayan bir kadınla tanışır. Birçok şey eskisi gibi değildir artık. Hamdi Koç, erkeğin mi kadını, yoksa kadının mı erkeği kullandığı kestirilemeyen ve çıkmaz sokaklarda tıkanan bir ilişkiyi anlatıyor. Yapı Kredi Yayınları. İlk basım Nisan 2002. 258 sayfa. Kağıdı ve baskısı kaliteli

SÖZLERİN SOYAĞACI
Sevan Nişanyan. "Küçük Oteller" kitabının yaratıcısı. Gezginliğinin yanısıra dil konusunda bir uzman. Sözlerin Soyağacı işte bu uzmanlığın sonucu. Türkçe’nin günlük dilde en çok kullanılan ya da artık kullanılmamaya yüz tutmuş sözcüklerinin kökenine iniyor. Örneğin eşya sözcüğü Arapça şey sözcüğünün çoğulu. Kehribar, Farsça kehrübâ kökenli. Kehrübâ "saman çeker" demek. Temel’deki tem ile diskotek’teki tek aynı Yunanca kökten geliyor. Hatun, eski dillerden Soğdca’da "kraliçe" anlamına gelen bir sözcükten Türkçe’ye alınmış. Adam Yayınları. İlk basım Ekim 2002. 562 sayfa.

SABAHATTİN ALİ BÜTÜN ŞİİRLERİ
Öyküde ustalığının yanısıra Türkiye’nin yetiştirdiği ama değerini bilmediği en yaratıcı ve çalışkan şair Sabahattin Ali. Yapı Kredi Yayınları, kültür hayatımıza bir katkı daha yapıyor. Sabahattin Ali’nin bütün eserleri tekrar yayınlanıyor. Sabahattin Ali’nin çoğu bestelenmiş, çok bilinen ve sevilen şiirlerinin yanısıra aruz vezniyle yazılmış gazelleri, şarkıları da bu kitapta. Dağlar ve Rüzgar, Kurbağanın Serednadı ve öteki şiirler... Sabahattin Ali dizisini usta bir edebiyatçı hazırlıyor: Attila Özkırımlı. Yapı Kredi Yayınları. İlk basım Ocak 1999. 161 sayfa. Kağıt ve baskı kalitesi mükemmel.
 
Son düzenleme moderatör tarafından:

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
5B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Üst