Savaş ve Barış (Lev Nikolayeviç Tolstoy)

LAL
Moderatör
Savaş ve Barış Lev Nikolayeviç Tolstoy

Yazarı : Lev Nikolayeviç TOLSTOY
Yayınevi : Klas Yayinlari
Çevirmen : Akın B Yeni
Basım Yeri / Tarihi : İstanbul / Nisan-2004
Sayfa Sayısı : 263

KİTAP HAKKINDA
Klasikler klasiği Kitapseverlerin kütüphanelerinden eksik etmemeleri gereken bir dünya klasiği Zamanın Rusya'sını iyisiyle kötüsüyle anlatan bir eser İnsanın olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik ve düşmanlık ve entrika Bir yanda ne için yapıldığı bir türlü bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar; diğer yanda 'barış'ın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar

Hep aykırı bir tip olan Piyer Bezukof ve onun şahsında iyiliğin üstünlüğü Kadınların genel konumları ve çıkar çevrelerinin ince hesapları 'kanlı sargılar içindeki bütün bu bozuk insan etleri' cümlesiyle özetleyebileceğimiz Savaş balolar partilerle süslenen Barış Kısacası; Strakof'un deyimiyle 'Hayatın, zamanın Rusya'sının, tarihin, sınıf kavgalarının olağan üstü bir tablosu; insana insanlığa ait ne varsa; insanın mutluluğunun ve büyüklüğünün; felaketinin ve küçüklüğünün mükemmel bir tanımı nedir? Derseniz cevabı şudur: 'Savaş ve Barış'

Tolstoy’dan hem Rus edebiyatının hem de Dünya edebiyatının tartışmasız en büyük romanı

YAZAR HAKKINDA
Büyük Rus yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy (Leo Tolstoy), 9 Eylül 1828’de Tula’da bulunan ailesine ait Yasyana Polyana Malikanesinde doğdu İki yaşında annesini ve dokuz yaşında babasını kaybetti Anne ve babasının olmaması sebebiyle eğitimini halaları üstlendi ve 1943 yılında Doğu dilleri okumak üzere Kazan Üniversitesi’ne gönderildi Fakat uzun bir süre geçmeden buradaki eğitimini yarıda bıraktı ve Hukuk Fakültesi’ne geçti Bu fakültedeki eğitimini de yarıda bıraktı ve 1847 yılında, doğduğu yer olan Yasyana Polyana’daki çiftliğine geri döndü Aradan üç yıl geçtikten sonra, 1851’de Rus ordusuna yazıldı ve 1854-55 arası Kırım Savaşın’da topçu teğmeni olarak görev yaptı

Bu dönemde otobiografik eserler olan Çocukluk, İlk Gençlik ve Gençlik’i ve ayrıca Tipi, İki Süvari Subayı ve Toprak Ağası’nın Sabahı’nı yazdı Bu ilk başarılarından sonra kendini edebiyata adamaya karar veren Tolstoy, savaştan sonra St Petersburg’a gitti, fakat burada birini radikal demokrat N Çernişevski, diğerini muhafazakar liberal I Turgenyev’in temsil ettiği iki edebi kampla anlaşamayarak 1857’de İsviçre, Almanya ve Fransa’yı kapsayan bir seyahate çıktı Bu dönemde eğitim kurumlarıyla ilgilenmeye başladı ve Rusya’ya dönerek çiftliğindeki köylü çocukları için bir okul açtı 1860’ta ikinci bir Avrupa seyahatine çıkarak buradaki eğitim kuramlarını ayrıntılı bir şekilde inceledi Bu incelemelerin neticesinde, Batı’nın yapay ve maddeci uygarlığını, insanı bozan bir etken olarak görmeye başladı Avrupa seyahatini bitirip Rusya’ya döndüğünde serflik kaldırılmıştı Tolstoy, kendi bölgesinde eski serflerle toprak sahipleri arasındaki toprak ve borç anlaşmazlıklarını çözmek üzere yargıçlık görevini üstlendi

1862 yılında komşu çiftliğinin sahibinin kızı olan Sofya Andeyevna Bers’le evlendi ve bu evliliğinden on üç çocuğu oldu Bu dönemde yazar, “Kazaklar”, “Sivastopol Hikayeleri” ve belkide en büyük romanı olan “Savaş ve Barış”ı yazdı Napolyon Savaşları sırasında, 1865'de yazdığı "Savaş ve Barış", yaşama sunulan bir destan olarak nitelendirilir Bu romanda geniş bir zaman sürecinden bahsedilmesi, somut özelliklerin canlandırılmasında kaydedilen yüksek başarı düzeyi, sayıları beş yüzü aşan sayıda kişiyi içermesi, öykünün dallanıp budaklanarak ilerlemesi bu eseri başyapıtlardan biri haline getirmiştir Eser geniş ve detaylı olması nedeniyle tarihi bir belgesel niteliği dahi taşır Bu kadar çok sayıda karaktere rağmen, her bir karakter diğerlerinden çok farklı özellikler taşır Tolstoy, “Savaş ve Barış” adlı eserinin yayımlanmasından sonra, yıldan yıla artacak bir bunalıma girdi Bu bunalımın izleri, 1877 yılında yayımlanan, ikinci büyük romanı sayılabilecek “Anna Karenina” adlı romanında da görülür Bu romanda yazar, aileleri mutsuzluğa götürebilecek etmenleri araştırıp, kendimizi sorgulamaya sevketmiştir

Tolstoy, 1880’den sonra Hristiyanlıktaki ölümsüzlük düşüncesini, Ortodoks Klisesi’ni ve her türlü siyasal iktidarı yadsıyan, kendine özgü bir tür hristiyanlık anarşizmi geliştirmeye başladı Düşüncelerini açıkladığı ‘‘Dogmatik Teolojinin Eleştirisi’’, ‘‘O Halde Ne Yapmalıyız?’’ ve ‘‘Tanrı’nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir’’ adlı makalelerin yayımlanmasından sonra 1901’de Kilise tarafından afaroz edildi Bu dönemde yazdığı “İvan İlyiç’in Ölümü”, “Kreutzer Sonat”, “Hacı Murat” ve son büyük romanı sayılabilecek “Diriliş” gibi eserleri, aynı manevi arayışa, ahlâksızlıkla suçladığı sanatı ve dogmalar ve mucizeler üreten Kilise’yi yadsıyışına işaret eder

1900’lerden itibaren bir yandan mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle ailesiyle arası açılırken, diğer yandan aydın Rus gençleri arasında giderek daha çok tanındı Bu ikisi, derin bunalımını ve manevi yalnızlığını arttırdı 7 Kasım 1910’da ailesini terk etmeye karar vererek yanına en küçük kızı ve doktoruyla yola çıktı Ancak birkaç gün sonra Astapovo tren istasyonunda zatürreden ölmüş olarak bulundu
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
2
Görüntülenme
15B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst