Rüya ile ilgili Kompozisyon

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Rüyada ile ilgili Kompozisyon, Rüyayla ilgili Kompozisyonlar, Rüya ile ilgili Yazı

Rüyalar yani düşlerimiz yaşamamızın tuzu biberidirler. Gece bizi onlar eğlendirir, oyalar. Kimi zaman da uyanıkken rüya görür, acı gerçeklerden sıyrılırız. Atalarımız korkulu düş görmektense uyanık durmak iyidir, demişlerdir. Gece çok ağır yemek yemiş, karnımızı tıka basa doyurmuşsak, bir de çok etkilendiğimiz olaylar benliğimizde yer etmişse korkulu düşler görürüz. Çocukluğumdaki sünnet olayı içimde yer etmişti. Rüyamda kendimi sünnet oluyor görürdüm sık sık. Daha sonra askerlikten de etkilendim. Rüyamda kendimi tekrar askere alınmış görmeye başladım uzun süre.
Sadece rüya görmekle yetinmemeli, rüyalarımızı, hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışmalıyız. İçinde yaşadığımız dünya sınırlıysa gördüğümüz rüyalar da sınırlıdır. Atalarımız boşuna, “Aç tavuk rüyasında kendini arpa tarlasında görür” dememişlerdir.
Rüya yorumcuları görülen rüyalardan çeşitli anlamlar çıkarırlar.

Rüya Nedir

Bilim adamları arasında uzun yıllar araştırmalara rağmen bir türlü çözüme kavuşturulamayan rüyanın varlığı hala sırrını korumakta ve keşfedilmeyi beklemektedir.

Rüya konusunda Doğu ve Batı bilginleri arasında zaman zaman farklı yaklaşımlar sergilenmiş ; Batı bilginleri genelde rüyanın insanın günlük yaşantısı sonucu gördüğü şey olarak yorumlarken , Doğu bilginleri bu görüşe katılmakla birlikte Allahtan gelen ilahi bir mesaj olarak ta görmüşlerdir.
Rüyada bazen insan ilerde başına gelecek halleri aynen, bazen de rumuzlu görür ki, bu ancak tabir ettirilmekle öğrenilir.

Eğer duyu organları dış aleme kapalı , gönül aynası her türlü kötülüklerden temizlenmiş , cilalı ise Levh-i mahfuzdaki manevi suretler ve bilinmeyen emirler gönül aynasına akseder ve görülür. Eğer duyu organları dış alemle meşgul, gönül aynası paslı ise , ruh, bu alemi seyredemez.
Tuzun eti muhafaza ettiği gibi, insanı kokmadan korur. Rahmani ruh ise, insana uyku halinde alemi melekutu seyrettirir; ahvali gaybı havassa aksettirir. Batılı bilginler ; özellikle Freud, Fromm, Jung rüya konusunda çeşitli ve uzun yılları alan araştırmalar yapmışlar ve rüyayı insan hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak görmüşlerdir. Freud, rüyayı çocuksu ve akıldışı arzularımızın bir tatmini olarak görmektedir. Rüyalarımızı oluşturan motifleri akıldığı arzularımız ve düşüncelerimiz olarak yorumlamaktadır. Uykumuzda, gündüzleri varlıklarından haberdar olmadığımız veya olamadığımız dürtülerimiz canlanmaktadırlar. Bilincimiz tarafindan bastırılan ve dışlanan akıldışı nefret, hırs, kıskançlık ve özellikle de çarpık cinsel arzular, rüyalarımızda birdenbire ortaya çıkıverirler.

Freud bu akıldışı arzuları içimizde taşıdığımızı , fakat toplumun etkisi nedeniyle onları bastırmakla kurtulamadığımızı iddia etmektedir. Uyku syrasynda bilincimiz tarafından uygulanan kontrol azaldığından, bu arzular canlanırlar ve kendilerini rüyalarımız aracılığı ile belli ederler. Jungun rüya yorumuna gelince , onun rüya yorumuna yaklaşımı rüyanın amacını sorgulamak ve bilinçaltının belirli bir sembolü neden seçtiğini ve rüyayı gören kişiye kendi yaşamı ve yaşamına karşı tutumu hakkında ne göstermeye çalıştığını anlamaktı. Jung sembollerin rüyayı görene özgü bir gücü olduğunu ve dar bir yorumla sınırlanamayacağını iddia etmektedir
Büyük rüya yorumcularından Erich Fromm ise rüyaları unutulmuş bir dil olarak görür ve geçmişin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel ya da rastlantısaldır. Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çağrışıma ilişkindirler. Geleneksel semboller tek anlamlıdır. Evrensel sembollerin -örneğin güneş- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
14B
Üst