goldprincess
kıırrrmızıı
“Rock’la ilgili bilmeniz gereken bir şey varsa, o da onun kölelikle başladığıdır. Tarih kitapları size ayrıntıları verebilir; önemli olan rock’ın tamamen anormal bir olayla, on binlerce Afrikalı’nın yurtları ve kültürlerinden uzaklaşmaya zorlanması ve siyah beyazdan ne kadar farklıysa, bildiklerinden o kadar farklı olan yeni bir dünyaya aktarılmaları ile doğrudan ilişkisidir. Ailelerin parçalandığını da hesaba katın, farklı kabilelerden köleler aynı çiftliklerde bir araya konuldu ve tabi ki bu gönülsüz ziyaretçiler zincirlendi, kırbaçlandı, hapse atıldı ve yalnızca karın tokluğuna çok ağır işlerde çalışmak zorunda bırakıldı. Bu koşulların bu kıtada bir yüzyıldan çok daha uzun bir süre, en fazla 150 yıl öncesine kadar sürdüğünü aklınızda bulundurun.
“Rock hiçbir zaman sadece bir müzik olmadı. Heavy metal ve blues, hard rock, new wawe ve diğerleri öncelikli olarak biçim ve türler olabilir, ancak rock’ın kategorileri olarak bütünlüğe bir ekleme değildirler. Rock bir harekettir, bir yaşam biçimidir, bir kültürdür ve belki de bir ideolojidir. Bu bir gelenek, bazı yönlerden bir folklor, çoğu yönden bir inanç sistemi. Ve bugünkü bütün rock varlığını tarihten küçük bir pencereye borçludur: iki yıl, üçten fazla değil, Amerikan popüler kültürünün iskeleti çöküp yeniden örüldüğünde yeni bir çağ başladı.”
Yukarıdaki metin David N. Townsend’den, Changing the World: Rock 'n' Roll Culture and Ideology (Dünyayı Değiştirmek: Rock’n’Roll Kültür ve İdeolojisi) adlı kitaptan alınmıştır.
Metinde sözü edilen kölelik dönemi sırasında Siyahlar, Beyazlar’dan aldıkları bazı ruhsal temaların üzerine, kendi coşkularını eklemişlerdir. Dinsel törenleri esnasındaki dans ve ritimleri başlangıçta sadece Amerika’da yayılmışken, daha sonraları sınırları da aşmıştır. Amerika’da oluşan folk müziğine çeşitli enstrümanların da katılmasıyla pop müziğinin temelleri atılmıştır. İlk pop yıldız olarak tanımlanan Jimmie Rodgers’ın, blues’dan çaldıklarıyla country dediğimiz müzik tarzı da oluşumunu başlatmıştır.
Blues için Bakunin’in tanımladığı şekliyle, “ebedi ve ezeli başkaldıran, ilk özgür düşünen” Şeytan’ın müziği diyorlar…
Blues’un babası olarak bilinen Blind Lemon Jefferson’ın ilk plâğı basılmış, hemen hemen tüm blues ve rock müzisyenleri Jefferson’dan etkilenmişlerdir. Rock’n’Roll da; tam bir tanım yapacak olursak; ragtime, blues, boogie, country, gospel ve özellikle rhythm and blues harmanıdır. Elektrikli gitar işin içine girmezse tarihteki ilk rocker müzisyen olarak Robert Johnson’ı gösterebiliriz. Elektrikli gitarı blues içerisinde ilk kullanan müzisyen T. Bone Walker, daha sonraki gitar ustalarını fazlasıyla etkilemiş, blues ve rock’n’roll arası bir köprü görevi görmüştür.
1943-51 yılları arasında blues’a eklenen nefesli çalgılar ve piyano ile R&B denen ve o dönem siyahların egemen olduğu müzik tarzı oluşmuştur. !951’e gelene dek siyahların o coşkulu danslarına verdikleri isim olan rock’n’roll bu yıllardan sonra beyazlar tarafından müziğe konan ad olur.
Rock ve roll kelimeleri “sallamak” ve “kıvırmak” anlamlarına gelirler ki, bu aslında dans sırasındaki cinsel hazzı tercüme eder.
1960’lı yıllar İngiltere’de Beatles grubunun ismini duyurmasıyla başlar. Devamında da onunla her dönem başa başa giden ve de Beatles dağıldıktan sonra da varlığını sürdüren Rolling Stones bu dönemin başlangıç için en önemli isimleridir.
Yine bu dönemde heavy metalin temelleri atılır ve Yardbirds grubu ortaya çıkar. Yardbirds gibi heavy metalin müjdesini veren bir başka isim diyebileceğimiz Cream, Yardbirds dağıldıktan sonra kurulan Led Zeppelin, hâlâ hard rock adına sahnedelerde olan Deep Purple grupları önemlidir.
Şimdilerde de hiç azalmayan bir hayranlıkla dinlenen The Doors, Janis Joplin ve Big Brother and the Holding Company grubu, rock’n’roll’u edebiyatla harmanlayıp protest bir tavır edinen ilk isim Bob Dylan, dâhi sıfatı hak eden bir isim Frank Zappa ilk kısımlarda önemli olan isimlerken, dönemin en önemli olayı Hippi Hareketi’dir.
Pek çok müzisyenin ve grubun sözcüsü olduğu bu hareket müziği de, sözleri de, tavırları da fazlasıyla etkilemiştir. Buna örnek verilebilecek gruplardan Airplane, punk müziğin temellerini atan Velvet Underground, şimdilerde doom metal adı altında bulunan grupların örnek aldığı ve de rock’n’roll adına en önemli gruplardan biri olan Pink Floyd, progressive akımın öncüsü denebilecek Soft Machine dönemin diğer yarısındaki önemli isimlerdir.
60’lı yılları kapatırken bir gitar üstadı, virtüöz sıfatını ilk ve de en çok hak eden isim olan Jimi Hendrix ismini ve hakkında anlatıların bir kısmını okuyacağız. Yeni nesillerinde son stüdyo çalışmalarıyla hayran kaldığı Johnny Cash ile de bu dönemi sonlandırmış olacağız.
60-70 arası dönem Hippi Hareketi ile şekillenmiş, politik anlamda bir yere gelemese de insanların yaşamını fazlasıyla etkileyen bu hareketle beslenmiştir. Şimdilerde hokkabazlık yapan pek çok gitaristin taklit ettiği isim Jimi Hendrix heavy metal, progressive rock-metal, psikedelik rock-metal adına gerçekten güzel başlangıçlara vesile olmuştur…
1970-1980
Bu dönemde rock’n’roll biraz daha sertleşip hard rock ve de heavy metal olarak devam ederken, bir diğer yanda glam rock belirir. Glam rock müzisyenleri sahnede duruşlarıyla ön plana çıkarlar. Sözler vurucu olmaktan çıkar, kişisel sorunları dile getirmeye başlar.
Amerika’da disko müziği, İngiltere’de glam rock patlarken büyük festivaller ve kapsamlı turneler düzenlenir. Özellikle AC/DC, Rainbow, Def Leppard, Black Sabbath ve Judas Priest bu dönemlerde parlayan topluluklar olur. David Bowie ve Marc Balon, glam rock bayrağını taşırken, Genesis progressive rock tarzında şarkılara imza atar. Bir de nam-ı diğer Patron, Bruce Springsteen bu dönemde ismini duyurur.
Geçtiğimiz sene ülkemizde de ağırladığımız punk-rock’ın en önemli isimlerinden biri olan Iggy Pop ve grubu The Stooges sahne şovlarıyla yıllardır kendilerinden söz ettirirler. 70’ler Iggy Pop için de epeyce parlaktır.
Hippi kültüründen oldukça uzaklaşan rock biraz daha mistik konulara yönelir. Bugün dinlediğimiz pek çok heavy metal grubu bu dönemde süper starlar diye anılan Pink Floyd, Jethro Tull ve Black Sabbath’ın izinden gitmektedirler.
Punk’ta insanları hayran bırakan sololar yoktur. Rock müziğin etkisiyle doğmuş da olsa hem bu tarz hakkında bilgisiz olduğumdan, hem de açıkçası hiç ilgimi çekmediğinden tarihçemde buna yer vermedim. Bugüne dek yazılmış hemen her rock tarihçesinde punk adına rastlarsınız. Bazen rock tarihçesi olmaktan çıkar bu yazılar punk’tan, grunge denilen ve de önderleri Kurt Cobain önderliğindeki Nirvana olan modern rock’a atlanır.
Oysa rock’n’roll doğuşu itibariyle boş vermişliği, özentisizliği, sorumsuzluğu, yiğip içip sevişmeyi, sıkıştığında da kendi canına kıymayı önermez. Aksine direnmeyi, hakkın olanı almayı öğütler. Ama kitle büyüdükçe, her sürüye bir çoban gerekeceğinden olsa gerek, pazarlanır gruplar.
70’ler sonrasında da heavy metal dönemi başlar…
1980-1990
1960’lı yıllarda tohumları serpilen heavy metal, 1980 sonrasında patlamıştır. Pek çok heavy, thrash grubu bu dönemde doğarken death metal de temellerini bu dönemde atar. Black Sabbath, Judas Priest, IronMaiden isimleri heavy metal adına en büyük topluluklarken power-heavy metal arasındaki Manowar grubu da yine bu dönemde patlar.
1980’ler ve 1990’lar thrash metal adına da en parlak dönemdir. Heavy metal’in daha teknik ve de daha hızlı olan thrash metal en çok söylemleriyle fanları etrafına toplar. Sisteme olan tepkisini açık seçik dile getirir.
Thrash gruplarının bazıları satanist söylemler edinseler de amaçlarının şeytana tapmak olmadığı bellidir (Yalaz bölümünde ileriki günlerde satanizm konusuna da değineceğim).
Pantera, Megadeth, Metallica, Artillery, Sodom, Slayer, Kreator, Overkill, Accept grupları dönemin en büyükleridir.
Parlayan ve de her grubun kendine özgü söylemiyle şekillenen thrash metalin yanı sıra King Diamond, Savatage, Running Wild, Saxon, Testament, Helloween varlıklarını devam ettiren birbirinden güzel albümlere imza atarak bizleri sevindiren gruplardır.
Rock’n’roll-heavy metal arasındaki topluluk W.A.S.P yine bu dönemlerde parlayan ve günümüze değin gelebilen bir gruptur.
Death metal temellerinin atıldığı ve bu tarz adına en büyük grupların da varlıklarını göstermesi yine bu döneme rastlar. Bu kısımdaki yazıların tamamı Atilla Çelik’in yayımlanmış biyografilerinden oluşuyor. O yazıların üzerine bir şeyler karalamanın haddim olmadığını düşündüm ve de sözü ona devretmiş oldum.
1980'ler ve de sonrası için bilinmesi gereken bir şey varsa heavy metal, thrash metal ve de death metal bu dönemlere aittir. Ve bence rock’n’roll ilk defa bu dönemde gerçekten cesur olmuştur. Satanist sıfatını alacaklarını bilmelerine rağmen, topluluklar ayan beyan Tanrı’yı sorgulamışlardır. Devlet başkanlarına küfürler etmiş, koyun gibi yaşayan insanlara tepki göstermişlerdir.
Savaşlara, beyin yıkayan TV programlarına, insanları makineleştirenlere seslerini yükseltmişlerdir…
“Rock hiçbir zaman sadece bir müzik olmadı. Heavy metal ve blues, hard rock, new wawe ve diğerleri öncelikli olarak biçim ve türler olabilir, ancak rock’ın kategorileri olarak bütünlüğe bir ekleme değildirler. Rock bir harekettir, bir yaşam biçimidir, bir kültürdür ve belki de bir ideolojidir. Bu bir gelenek, bazı yönlerden bir folklor, çoğu yönden bir inanç sistemi. Ve bugünkü bütün rock varlığını tarihten küçük bir pencereye borçludur: iki yıl, üçten fazla değil, Amerikan popüler kültürünün iskeleti çöküp yeniden örüldüğünde yeni bir çağ başladı.”
Yukarıdaki metin David N. Townsend’den, Changing the World: Rock 'n' Roll Culture and Ideology (Dünyayı Değiştirmek: Rock’n’Roll Kültür ve İdeolojisi) adlı kitaptan alınmıştır.
Metinde sözü edilen kölelik dönemi sırasında Siyahlar, Beyazlar’dan aldıkları bazı ruhsal temaların üzerine, kendi coşkularını eklemişlerdir. Dinsel törenleri esnasındaki dans ve ritimleri başlangıçta sadece Amerika’da yayılmışken, daha sonraları sınırları da aşmıştır. Amerika’da oluşan folk müziğine çeşitli enstrümanların da katılmasıyla pop müziğinin temelleri atılmıştır. İlk pop yıldız olarak tanımlanan Jimmie Rodgers’ın, blues’dan çaldıklarıyla country dediğimiz müzik tarzı da oluşumunu başlatmıştır.
Blues için Bakunin’in tanımladığı şekliyle, “ebedi ve ezeli başkaldıran, ilk özgür düşünen” Şeytan’ın müziği diyorlar…
Blues’un babası olarak bilinen Blind Lemon Jefferson’ın ilk plâğı basılmış, hemen hemen tüm blues ve rock müzisyenleri Jefferson’dan etkilenmişlerdir. Rock’n’Roll da; tam bir tanım yapacak olursak; ragtime, blues, boogie, country, gospel ve özellikle rhythm and blues harmanıdır. Elektrikli gitar işin içine girmezse tarihteki ilk rocker müzisyen olarak Robert Johnson’ı gösterebiliriz. Elektrikli gitarı blues içerisinde ilk kullanan müzisyen T. Bone Walker, daha sonraki gitar ustalarını fazlasıyla etkilemiş, blues ve rock’n’roll arası bir köprü görevi görmüştür.
1943-51 yılları arasında blues’a eklenen nefesli çalgılar ve piyano ile R&B denen ve o dönem siyahların egemen olduğu müzik tarzı oluşmuştur. !951’e gelene dek siyahların o coşkulu danslarına verdikleri isim olan rock’n’roll bu yıllardan sonra beyazlar tarafından müziğe konan ad olur.
Rock ve roll kelimeleri “sallamak” ve “kıvırmak” anlamlarına gelirler ki, bu aslında dans sırasındaki cinsel hazzı tercüme eder.
1960’lı yıllar İngiltere’de Beatles grubunun ismini duyurmasıyla başlar. Devamında da onunla her dönem başa başa giden ve de Beatles dağıldıktan sonra da varlığını sürdüren Rolling Stones bu dönemin başlangıç için en önemli isimleridir.
Yine bu dönemde heavy metalin temelleri atılır ve Yardbirds grubu ortaya çıkar. Yardbirds gibi heavy metalin müjdesini veren bir başka isim diyebileceğimiz Cream, Yardbirds dağıldıktan sonra kurulan Led Zeppelin, hâlâ hard rock adına sahnedelerde olan Deep Purple grupları önemlidir.
Şimdilerde de hiç azalmayan bir hayranlıkla dinlenen The Doors, Janis Joplin ve Big Brother and the Holding Company grubu, rock’n’roll’u edebiyatla harmanlayıp protest bir tavır edinen ilk isim Bob Dylan, dâhi sıfatı hak eden bir isim Frank Zappa ilk kısımlarda önemli olan isimlerken, dönemin en önemli olayı Hippi Hareketi’dir.
Pek çok müzisyenin ve grubun sözcüsü olduğu bu hareket müziği de, sözleri de, tavırları da fazlasıyla etkilemiştir. Buna örnek verilebilecek gruplardan Airplane, punk müziğin temellerini atan Velvet Underground, şimdilerde doom metal adı altında bulunan grupların örnek aldığı ve de rock’n’roll adına en önemli gruplardan biri olan Pink Floyd, progressive akımın öncüsü denebilecek Soft Machine dönemin diğer yarısındaki önemli isimlerdir.
60’lı yılları kapatırken bir gitar üstadı, virtüöz sıfatını ilk ve de en çok hak eden isim olan Jimi Hendrix ismini ve hakkında anlatıların bir kısmını okuyacağız. Yeni nesillerinde son stüdyo çalışmalarıyla hayran kaldığı Johnny Cash ile de bu dönemi sonlandırmış olacağız.
60-70 arası dönem Hippi Hareketi ile şekillenmiş, politik anlamda bir yere gelemese de insanların yaşamını fazlasıyla etkileyen bu hareketle beslenmiştir. Şimdilerde hokkabazlık yapan pek çok gitaristin taklit ettiği isim Jimi Hendrix heavy metal, progressive rock-metal, psikedelik rock-metal adına gerçekten güzel başlangıçlara vesile olmuştur…
1970-1980
Bu dönemde rock’n’roll biraz daha sertleşip hard rock ve de heavy metal olarak devam ederken, bir diğer yanda glam rock belirir. Glam rock müzisyenleri sahnede duruşlarıyla ön plana çıkarlar. Sözler vurucu olmaktan çıkar, kişisel sorunları dile getirmeye başlar.
Amerika’da disko müziği, İngiltere’de glam rock patlarken büyük festivaller ve kapsamlı turneler düzenlenir. Özellikle AC/DC, Rainbow, Def Leppard, Black Sabbath ve Judas Priest bu dönemlerde parlayan topluluklar olur. David Bowie ve Marc Balon, glam rock bayrağını taşırken, Genesis progressive rock tarzında şarkılara imza atar. Bir de nam-ı diğer Patron, Bruce Springsteen bu dönemde ismini duyurur.
Geçtiğimiz sene ülkemizde de ağırladığımız punk-rock’ın en önemli isimlerinden biri olan Iggy Pop ve grubu The Stooges sahne şovlarıyla yıllardır kendilerinden söz ettirirler. 70’ler Iggy Pop için de epeyce parlaktır.
Hippi kültüründen oldukça uzaklaşan rock biraz daha mistik konulara yönelir. Bugün dinlediğimiz pek çok heavy metal grubu bu dönemde süper starlar diye anılan Pink Floyd, Jethro Tull ve Black Sabbath’ın izinden gitmektedirler.
Punk’ta insanları hayran bırakan sololar yoktur. Rock müziğin etkisiyle doğmuş da olsa hem bu tarz hakkında bilgisiz olduğumdan, hem de açıkçası hiç ilgimi çekmediğinden tarihçemde buna yer vermedim. Bugüne dek yazılmış hemen her rock tarihçesinde punk adına rastlarsınız. Bazen rock tarihçesi olmaktan çıkar bu yazılar punk’tan, grunge denilen ve de önderleri Kurt Cobain önderliğindeki Nirvana olan modern rock’a atlanır.
Oysa rock’n’roll doğuşu itibariyle boş vermişliği, özentisizliği, sorumsuzluğu, yiğip içip sevişmeyi, sıkıştığında da kendi canına kıymayı önermez. Aksine direnmeyi, hakkın olanı almayı öğütler. Ama kitle büyüdükçe, her sürüye bir çoban gerekeceğinden olsa gerek, pazarlanır gruplar.
70’ler sonrasında da heavy metal dönemi başlar…
1980-1990
1960’lı yıllarda tohumları serpilen heavy metal, 1980 sonrasında patlamıştır. Pek çok heavy, thrash grubu bu dönemde doğarken death metal de temellerini bu dönemde atar. Black Sabbath, Judas Priest, IronMaiden isimleri heavy metal adına en büyük topluluklarken power-heavy metal arasındaki Manowar grubu da yine bu dönemde patlar.
1980’ler ve 1990’lar thrash metal adına da en parlak dönemdir. Heavy metal’in daha teknik ve de daha hızlı olan thrash metal en çok söylemleriyle fanları etrafına toplar. Sisteme olan tepkisini açık seçik dile getirir.
Thrash gruplarının bazıları satanist söylemler edinseler de amaçlarının şeytana tapmak olmadığı bellidir (Yalaz bölümünde ileriki günlerde satanizm konusuna da değineceğim).
Pantera, Megadeth, Metallica, Artillery, Sodom, Slayer, Kreator, Overkill, Accept grupları dönemin en büyükleridir.
Parlayan ve de her grubun kendine özgü söylemiyle şekillenen thrash metalin yanı sıra King Diamond, Savatage, Running Wild, Saxon, Testament, Helloween varlıklarını devam ettiren birbirinden güzel albümlere imza atarak bizleri sevindiren gruplardır.
Rock’n’roll-heavy metal arasındaki topluluk W.A.S.P yine bu dönemlerde parlayan ve günümüze değin gelebilen bir gruptur.
Death metal temellerinin atıldığı ve bu tarz adına en büyük grupların da varlıklarını göstermesi yine bu döneme rastlar. Bu kısımdaki yazıların tamamı Atilla Çelik’in yayımlanmış biyografilerinden oluşuyor. O yazıların üzerine bir şeyler karalamanın haddim olmadığını düşündüm ve de sözü ona devretmiş oldum.
1980'ler ve de sonrası için bilinmesi gereken bir şey varsa heavy metal, thrash metal ve de death metal bu dönemlere aittir. Ve bence rock’n’roll ilk defa bu dönemde gerçekten cesur olmuştur. Satanist sıfatını alacaklarını bilmelerine rağmen, topluluklar ayan beyan Tanrı’yı sorgulamışlardır. Devlet başkanlarına küfürler etmiş, koyun gibi yaşayan insanlara tepki göstermişlerdir.
Savaşlara, beyin yıkayan TV programlarına, insanları makineleştirenlere seslerini yükseltmişlerdir…