deep
Harbi Aktif Üye
Celali İsyanlarının Sebep ve Sonuçları
16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı yönetiminde bulunan Anadolu topraklarında toplumsal ve ekonomik düzenin bozulması sonucunda ortaya çıkan isyanlar. Başlıca Celali İsyanları: Karayazıcı, Canbolatoğlu, Kalenderoğlu, Katırcıoğlu, Abaza Mehmet Paşa, Tavil Ahmet, Gürcü Nebi, Deli Hasan İsyanlarıdır. Çıkan bu isyanların tümüne, bu ayaklanmaların ilkinin lideri Şeyh Celal olduğu için "Celali İsyanları" adı verildi. Şeyh Celal, 1519 yılında Mehdi olduğunu iddia ederek Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklandı. Tokat'ta başlayan bu ayaklanma, Alevi Türkmenler ve göçebe halde yaşayan diğer boylar tarafından destek gördü. O sırada ekonomik baskı altında olan binlerce çiftçinin katılımıyla yayılmaya devam etti. Bu isyan yine aynı yıl içinde kanlı bir şekilde bastırıldı.
Anadolu'da ilk büyük isyan, medrese öğrencileri (suhte ya da softa) tarafından çıkarıldı. Medrese bitirip işsiz kalan öğrenciler Yozgat, Amasya, Adıyaman, Sivas ve Malatya bölgelerinde büyük bir isyan başlattılar. Bu isyan Osmanlı tarihine Suhte ayaklanmaları adıyla yazıldı. Bunun ardından askerlerin bir ayaklanması oldu. Osmanlı Hükümeti'nin bazı yerel yöneticileri zor kullanarak halktan vergi almaya başlayınca bu durumu engellemek amacıyla dönemin padişahları tarafından halkın silahla mücadele etmelerini bildiren fermanlar çıkarıldı. (Üçüncü Murad, Üçüncü Mehmed ve Birinci Ahmed dönemlerinde bu fermanlar çıkarılmıştır.)
1581 yılında Bolu ve Gerede yöresinde ortaya çıkan Köroğlu Ruşen, ilk Celali liderlerinden biridir. Soyguncu devlet yöneticileriyle olan mücadeleleri ve hayatı halk arasında önemli bir etki uyandırarak Köroğlu Destanı'na kaynak oldu.
16. yüzyılın sonlarına dek bu isyanlar bölgesel özellik taşırken, 1598 yılında Sivas ve Maraş'ta başlayan Karayazıcı Ayaklanması, Celali İsyanlarının özelliğini başka bir boyuta taşıdı. Sekban askerlerinin başında komutanlık yaptığı sırada isyanı başlatan Karayazıcı'ya askerlerden, köylülerden, paşalar ve beylerden bile katılan oldu. 20 bin kişilik isyancı ordusuyla istediğinde büyük şehirlere bile baskın yapabiliyordu. Fakat Karayazıcı, üzerine gönderilen Osmanlı Ordusu karşısında Tokat'a çekilmek zorunda kaldı ve 1601 senesinde vefat etti.
Ölümünden sonra isyancıların başına kardeşi Deli Hasan geçti. Orta Anadolu'ya egemen olan bu kuvveti bastıramayan Osmanlı Devleti, Hasan ile uzlaşma yoluna gitti. Bu kişi Osmanlı Devleti tarafından Bosna Beylerbeyliğine "Paşa" unvanıyla atanınca bu durum diğer Celali isyan liderlerine cesaret verdi. 1603-1607 yılları arasında Anadolu'da Celali İsyanları tamamen yayıldı. Yöresel bir nitelik taşıyan bu isyanlar devlet otoritesini ortadan kaldıracak boyuta gelmişti. Osmanlı tarihinde bu döneme "Büyük Kaçgun" adı verildi.
Osmanlı Devleti Celalilerin kökünü kazımaya karar verdi ve bu amaçla yeniden harekete geçti. 1606 yılında Sadrazam Kuyucu Murad Paşa büyük bir orduyla Anadolu'ya giderek 1610 yılına kadar savaştı. Celaliler ve adamlarıyla olan bu savaşlarda Paşa'nın 65 bin civarında insan öldürttüğü bilinir.
1622 yılında ise Erzurum Beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa yeni bir isyan çıkardı ve bu isyan ancak 1627'de son buldu. Birinci İbrahim döneminde (1640-1648) Katırcıoğlu Ayaklanmaları başladı. Osmanlı Devleti bu dönemde isyancılara olan politikasını bazı yönlerde değiştirerek onları denetim altında tutma yolunu seçti. 17. yüzyıl ortalarından sonra Anadolu'da zaman zaman görülen yerel Celali grupları İkinci Viyana Kuşatması sonrasında Avusturya ve müttefiklerine karşı yapılan savaşlarda asker olarak görev yapmak üzere orduya alındı.
Celali İsyanlarını iki dönemde incelemek gerekir:
Birinci dönemdeki isyanlar Safevi Devleti'nin himayesinde bir mezhep mücadelesi şeklinde başlayan Şii Türkmenleri'nin isyanlarıdır. Bunlara halk arasında "Kızılbaş" ya da "Alevi" isyanı da denilir. Şahkulu İsyanı, Şeyh Celal'in İsyanı bu tip isyanlardandır. Alevilik davasıyla isyan edenler arasında ayrıca Sülün, Baba Zünnun, Domuzoğlan, Karaisalı Cemaatinden Veli Halife ve Asi Kalender bulunmaktadır.
İkinci dönemdeki Celali İsyanları ise Osmanlı Devleti'nin hukuki, sosyal ve iktisadi hayatının bozulması ve buna bağlı olarak devlet teşkilatında kayırmaların, baskıların, zulümlerin ve rüşvetin artması üzerine, bu sebeplerden biriyle devlete kırgın olanların başlattığı hareketle, daha evvel Celali isyanlarının temelini oluşturan mezhep mücadelesinin birleşmesi safhasıdır. İkinci dönemde yani mezhep kökenli isyanlarla devlete karşı isyanların birleşmesi neticesinde, Osmanlı Devleti halk üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir.
İşte bu noktada devletin idaresinden mağdur olan gruplar, bu tepkilerini ortaya koymak için devlete baş kaldıran herkese destek vermişlerdir. Elbette ki Safevi devletinin tahriklerini de unutmamak gerekir. Bütün bunlar neticesinde ortaya çıkan Celalî isyanları Osmanlı Devleti'nin en az 200 yılına damgasını vurmuştur.
16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı yönetiminde bulunan Anadolu topraklarında toplumsal ve ekonomik düzenin bozulması sonucunda ortaya çıkan isyanlar. Başlıca Celali İsyanları: Karayazıcı, Canbolatoğlu, Kalenderoğlu, Katırcıoğlu, Abaza Mehmet Paşa, Tavil Ahmet, Gürcü Nebi, Deli Hasan İsyanlarıdır. Çıkan bu isyanların tümüne, bu ayaklanmaların ilkinin lideri Şeyh Celal olduğu için "Celali İsyanları" adı verildi. Şeyh Celal, 1519 yılında Mehdi olduğunu iddia ederek Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklandı. Tokat'ta başlayan bu ayaklanma, Alevi Türkmenler ve göçebe halde yaşayan diğer boylar tarafından destek gördü. O sırada ekonomik baskı altında olan binlerce çiftçinin katılımıyla yayılmaya devam etti. Bu isyan yine aynı yıl içinde kanlı bir şekilde bastırıldı.
Anadolu'da ilk büyük isyan, medrese öğrencileri (suhte ya da softa) tarafından çıkarıldı. Medrese bitirip işsiz kalan öğrenciler Yozgat, Amasya, Adıyaman, Sivas ve Malatya bölgelerinde büyük bir isyan başlattılar. Bu isyan Osmanlı tarihine Suhte ayaklanmaları adıyla yazıldı. Bunun ardından askerlerin bir ayaklanması oldu. Osmanlı Hükümeti'nin bazı yerel yöneticileri zor kullanarak halktan vergi almaya başlayınca bu durumu engellemek amacıyla dönemin padişahları tarafından halkın silahla mücadele etmelerini bildiren fermanlar çıkarıldı. (Üçüncü Murad, Üçüncü Mehmed ve Birinci Ahmed dönemlerinde bu fermanlar çıkarılmıştır.)
1581 yılında Bolu ve Gerede yöresinde ortaya çıkan Köroğlu Ruşen, ilk Celali liderlerinden biridir. Soyguncu devlet yöneticileriyle olan mücadeleleri ve hayatı halk arasında önemli bir etki uyandırarak Köroğlu Destanı'na kaynak oldu.
16. yüzyılın sonlarına dek bu isyanlar bölgesel özellik taşırken, 1598 yılında Sivas ve Maraş'ta başlayan Karayazıcı Ayaklanması, Celali İsyanlarının özelliğini başka bir boyuta taşıdı. Sekban askerlerinin başında komutanlık yaptığı sırada isyanı başlatan Karayazıcı'ya askerlerden, köylülerden, paşalar ve beylerden bile katılan oldu. 20 bin kişilik isyancı ordusuyla istediğinde büyük şehirlere bile baskın yapabiliyordu. Fakat Karayazıcı, üzerine gönderilen Osmanlı Ordusu karşısında Tokat'a çekilmek zorunda kaldı ve 1601 senesinde vefat etti.
Ölümünden sonra isyancıların başına kardeşi Deli Hasan geçti. Orta Anadolu'ya egemen olan bu kuvveti bastıramayan Osmanlı Devleti, Hasan ile uzlaşma yoluna gitti. Bu kişi Osmanlı Devleti tarafından Bosna Beylerbeyliğine "Paşa" unvanıyla atanınca bu durum diğer Celali isyan liderlerine cesaret verdi. 1603-1607 yılları arasında Anadolu'da Celali İsyanları tamamen yayıldı. Yöresel bir nitelik taşıyan bu isyanlar devlet otoritesini ortadan kaldıracak boyuta gelmişti. Osmanlı tarihinde bu döneme "Büyük Kaçgun" adı verildi.
Osmanlı Devleti Celalilerin kökünü kazımaya karar verdi ve bu amaçla yeniden harekete geçti. 1606 yılında Sadrazam Kuyucu Murad Paşa büyük bir orduyla Anadolu'ya giderek 1610 yılına kadar savaştı. Celaliler ve adamlarıyla olan bu savaşlarda Paşa'nın 65 bin civarında insan öldürttüğü bilinir.
1622 yılında ise Erzurum Beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa yeni bir isyan çıkardı ve bu isyan ancak 1627'de son buldu. Birinci İbrahim döneminde (1640-1648) Katırcıoğlu Ayaklanmaları başladı. Osmanlı Devleti bu dönemde isyancılara olan politikasını bazı yönlerde değiştirerek onları denetim altında tutma yolunu seçti. 17. yüzyıl ortalarından sonra Anadolu'da zaman zaman görülen yerel Celali grupları İkinci Viyana Kuşatması sonrasında Avusturya ve müttefiklerine karşı yapılan savaşlarda asker olarak görev yapmak üzere orduya alındı.
Celali İsyanlarını iki dönemde incelemek gerekir:
Birinci dönemdeki isyanlar Safevi Devleti'nin himayesinde bir mezhep mücadelesi şeklinde başlayan Şii Türkmenleri'nin isyanlarıdır. Bunlara halk arasında "Kızılbaş" ya da "Alevi" isyanı da denilir. Şahkulu İsyanı, Şeyh Celal'in İsyanı bu tip isyanlardandır. Alevilik davasıyla isyan edenler arasında ayrıca Sülün, Baba Zünnun, Domuzoğlan, Karaisalı Cemaatinden Veli Halife ve Asi Kalender bulunmaktadır.
İkinci dönemdeki Celali İsyanları ise Osmanlı Devleti'nin hukuki, sosyal ve iktisadi hayatının bozulması ve buna bağlı olarak devlet teşkilatında kayırmaların, baskıların, zulümlerin ve rüşvetin artması üzerine, bu sebeplerden biriyle devlete kırgın olanların başlattığı hareketle, daha evvel Celali isyanlarının temelini oluşturan mezhep mücadelesinin birleşmesi safhasıdır. İkinci dönemde yani mezhep kökenli isyanlarla devlete karşı isyanların birleşmesi neticesinde, Osmanlı Devleti halk üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir.
İşte bu noktada devletin idaresinden mağdur olan gruplar, bu tepkilerini ortaya koymak için devlete baş kaldıran herkese destek vermişlerdir. Elbette ki Safevi devletinin tahriklerini de unutmamak gerekir. Bütün bunlar neticesinde ortaya çıkan Celalî isyanları Osmanlı Devleti'nin en az 200 yılına damgasını vurmuştur.