mahir
Harbi Aktif Üye
Nas Suresinin Tefsiri, Nas Suresinin Detaylı açıklaması
1. Ey Peygamber! De ki: İnsanları yaratan, büyütüp besleyen ve işlerini idare eden Allah'a sığınırım. O Allah insanları yoktan var edip hayat verdi, onlara çeşitli nimetler lütfetti. Tefsirciler şöyle der: Yüce Allah, her ne kadar bütün yaratıkların Rabbi ise de, insanları şereflendirmek ve onlara değer vermek için sadece onları zikretti.
Yüce Allah'ın, insanı şereflendirmesi şöyle olmuştur: Kâinatta olan her şeyi onların emrine vermiş, onlara akıl ve ilim vererek desteklemiş; Yüce Zât'ının meleklerini onlara secde ettirmiştir. Binaenaleyh insanlar, mutlak olarak mahlûkâtm en üstünüdür.
2. İster yöneten olsun, ister yönetilen olsun O, bütün mahlu-katın, tam ve kapsamlı bir şekilde sahibidir. Onlara hükmeder, amellerini kayda geçirir ve işlerini çevirir. Bazılarını aziz bazılarını zelil; bazılarını zengin bazılarını fakir kılar.
3. O, insanların ma'bûdudur. Onların O'ndan başka Rabbi yoktur. Kurtubî şöyle der: Yüce Allah diye şundan dolayı buyurdu: İnsanlar içerisinde melikler (krallar) vardır. Dolayısıyle Yüce Allah, kendisinin onların meliki olduğunu zikretti. Yİne insanlar içinde O'ndan başkasına tapanlar vardır. Bu sebeple de, onların ilâhı ve ma'bûdunun kendisi olduğunu krallara ve liderlere değil, kendisine sığınılması icâbettiğini bildirdi. Sûrenin bu şekilde tertip edilişi son derece güzeldir. Zira insan önce kendisinin bir Rabbi olduğunu anlar. Çünkü türlü türlü büyütüp besleme gerçeğini görmektedir, Âyeti bunu ifade eder. Sonra düşündüğünde bu Rabbin, yarattıklarında tasarruf etmekte ve onlardan zengin olduğunu, dolayısıyle onların Sahibi ve Mâliki olduğunu anlar. Âyeti bunu anlatır. Sonra biraz daha fazla düşündüğünde bu Mâlikin, ibâdete layık olduğunu anlar. Çünkü ibadet ancak, hiç kimseye muhtaç olmayan ve başkalarının hepsi kendisine muhtaç olan kimseye yapılır. Âyeti bunu ifade eder. Yüce Allah sûrede en-Nâs kelimesini üç defa tekrar edip zamirle yetinmedi ki, insanların şerefini, değerini ve onlara önem verildiğini göstersin. Nitekim şâirin şu sözündeki tekrar da böyle güzeldir:
Ölümü hiçbir şeyin geçtiğini görmüyorum. Ölüm zenginin de fakirin de hayatının tadını kaçırır.
İbn Kesîr şöyle der: Rablik, meliklik ve ilâhlık Yüce Rabbin sıfatlarından, üç sıfattır. O her şeyin Rabbi, meliki ve ilâhıdır. Her şey O'nun yaratığı ve kölesidir. Dolayısıyle sığman kimsenin, bu sıfatları taşıyan kimseye sığınması emredilmiştir.
4. İnsanı isyana teşvik etmek için nefse kötü düşünceleri atan ve insana vesvese veren Şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. O şeytan ki, kul Rabbini andığında geri kalıp gizlenir; Allah'ın zikrinden gafil kaldığında döner ve ona vesvese verir. Hadiste şöyle buyurulmuş-tur: "Şeytan burnunu Âdemoğlunun kalbi üzerine koyar. İnsan Allah'ı andığında gizlenir. Allah'ı unuttuğu zaman ise onun kalbine hâkim olarak vesvese verir."
5. O Şeytan ki, aşırı derecede pisliğinden dolayı, insanın kalbine çeşitli vesvese ve kuruntular atar. Kurtubî şöyle der: Şeytanın vesvesesi, gizli bir sözle insanları kendine itaate çağırmasıdır. Bu öyle bir sözdür ki, sesi işitilmeden mânâsı kalplere ulaşır.
6. Buradaki beyan içindir. İnsanların kalplerine vesvese veren bu şeytan, cin ve insan şey tanlar mdandır. Nitekim Yüce Allah meâlen "Böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar"[12] buyurmuştur. Sûrenin bu son âyeti, bütün insan ve cinlerin şerrinden korunmayı öğretir. Kuşkusuz insan şeytanları, cin şeytanlarından daha tehlikeli ve öldürücüdür. Çünkü cin şeytanları, Allah'a sığınılınca gizlenir. İnsan şeytanları ise, çirkin şeyleri ona güzel gösterir ve onu kötülüklere teşvik eder. Hiçbir şey onu azminden vazgeçiremez. Masum, ancak Allah'ın koruduğu kimsedir.
1. Ey Peygamber! De ki: İnsanları yaratan, büyütüp besleyen ve işlerini idare eden Allah'a sığınırım. O Allah insanları yoktan var edip hayat verdi, onlara çeşitli nimetler lütfetti. Tefsirciler şöyle der: Yüce Allah, her ne kadar bütün yaratıkların Rabbi ise de, insanları şereflendirmek ve onlara değer vermek için sadece onları zikretti.
Yüce Allah'ın, insanı şereflendirmesi şöyle olmuştur: Kâinatta olan her şeyi onların emrine vermiş, onlara akıl ve ilim vererek desteklemiş; Yüce Zât'ının meleklerini onlara secde ettirmiştir. Binaenaleyh insanlar, mutlak olarak mahlûkâtm en üstünüdür.
2. İster yöneten olsun, ister yönetilen olsun O, bütün mahlu-katın, tam ve kapsamlı bir şekilde sahibidir. Onlara hükmeder, amellerini kayda geçirir ve işlerini çevirir. Bazılarını aziz bazılarını zelil; bazılarını zengin bazılarını fakir kılar.
3. O, insanların ma'bûdudur. Onların O'ndan başka Rabbi yoktur. Kurtubî şöyle der: Yüce Allah diye şundan dolayı buyurdu: İnsanlar içerisinde melikler (krallar) vardır. Dolayısıyle Yüce Allah, kendisinin onların meliki olduğunu zikretti. Yİne insanlar içinde O'ndan başkasına tapanlar vardır. Bu sebeple de, onların ilâhı ve ma'bûdunun kendisi olduğunu krallara ve liderlere değil, kendisine sığınılması icâbettiğini bildirdi. Sûrenin bu şekilde tertip edilişi son derece güzeldir. Zira insan önce kendisinin bir Rabbi olduğunu anlar. Çünkü türlü türlü büyütüp besleme gerçeğini görmektedir, Âyeti bunu ifade eder. Sonra düşündüğünde bu Rabbin, yarattıklarında tasarruf etmekte ve onlardan zengin olduğunu, dolayısıyle onların Sahibi ve Mâliki olduğunu anlar. Âyeti bunu anlatır. Sonra biraz daha fazla düşündüğünde bu Mâlikin, ibâdete layık olduğunu anlar. Çünkü ibadet ancak, hiç kimseye muhtaç olmayan ve başkalarının hepsi kendisine muhtaç olan kimseye yapılır. Âyeti bunu ifade eder. Yüce Allah sûrede en-Nâs kelimesini üç defa tekrar edip zamirle yetinmedi ki, insanların şerefini, değerini ve onlara önem verildiğini göstersin. Nitekim şâirin şu sözündeki tekrar da böyle güzeldir:
Ölümü hiçbir şeyin geçtiğini görmüyorum. Ölüm zenginin de fakirin de hayatının tadını kaçırır.
İbn Kesîr şöyle der: Rablik, meliklik ve ilâhlık Yüce Rabbin sıfatlarından, üç sıfattır. O her şeyin Rabbi, meliki ve ilâhıdır. Her şey O'nun yaratığı ve kölesidir. Dolayısıyle sığman kimsenin, bu sıfatları taşıyan kimseye sığınması emredilmiştir.
4. İnsanı isyana teşvik etmek için nefse kötü düşünceleri atan ve insana vesvese veren Şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. O şeytan ki, kul Rabbini andığında geri kalıp gizlenir; Allah'ın zikrinden gafil kaldığında döner ve ona vesvese verir. Hadiste şöyle buyurulmuş-tur: "Şeytan burnunu Âdemoğlunun kalbi üzerine koyar. İnsan Allah'ı andığında gizlenir. Allah'ı unuttuğu zaman ise onun kalbine hâkim olarak vesvese verir."
5. O Şeytan ki, aşırı derecede pisliğinden dolayı, insanın kalbine çeşitli vesvese ve kuruntular atar. Kurtubî şöyle der: Şeytanın vesvesesi, gizli bir sözle insanları kendine itaate çağırmasıdır. Bu öyle bir sözdür ki, sesi işitilmeden mânâsı kalplere ulaşır.
6. Buradaki beyan içindir. İnsanların kalplerine vesvese veren bu şeytan, cin ve insan şey tanlar mdandır. Nitekim Yüce Allah meâlen "Böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar"[12] buyurmuştur. Sûrenin bu son âyeti, bütün insan ve cinlerin şerrinden korunmayı öğretir. Kuşkusuz insan şeytanları, cin şeytanlarından daha tehlikeli ve öldürücüdür. Çünkü cin şeytanları, Allah'a sığınılınca gizlenir. İnsan şeytanları ise, çirkin şeyleri ona güzel gösterir ve onu kötülüklere teşvik eder. Hiçbir şey onu azminden vazgeçiremez. Masum, ancak Allah'ın koruduğu kimsedir.