KRAL FERDİ TAYFUR'LA BİR RÖPORTAJ:)...

Acılar insanı adam ediyor
Şarkı söylemek senin bir cilan. O cilayı kaldırdıktan sonra bakıyorsun ki leş. Evet leeeş. Yok, öyle yok. Ben neysem oyum. Beni sevenler sahnede nasıl gördüyse, kuliste de aynı şekilde görmeli. Değişen bir şeyin olmaması lazım.

Ferdi bey, sizi çok özledik. Neler yaptığınızı merak ediyoruz? Yine yoğun bir şekilde çalışmalarım devam ediyor. Bir dizi teklifi var. Üç bölüm kadarı yazıldı. Uzun soluklu bir dizi olacak. Prensipte anlaştık.

İzin verirseniz sizinle nostalji tadında bir söyleşi yapmak istiyorum. İstanbul'a büyük hayallerle geldiniz. İlk geldiğinizde neler yaşadınız? Tabii büyük umutlarım vardı. Sesim güzeldi ama ben sinemaya aşıktım. Fakat sinemada torpil lazım, sinemada tip lazım. Bende bunlar yoktu ama sesim vardı. Bağlama çalıyordum. İstanbul'a daha önce çocukluk yıllarımda arkadaşlarla gelmiştim. Onların çoğu setlere figüranlığa gitti. Bana çok ısrar ettiler ama ben şarkıcı olacağım diyerek bu çağrılara cevap vermedim.

Çocukluğunuzda çok acılar çekmişsiniz!..
Çok çok acılar çektim. Acılar çekilir elbet. Acılar, insanı demek ki adam ediyor. Acılar, insanı olgunlaştırıyor. Aslında beterin beteri var. Bir bakıyorsunuz, bir aileden 9 kişi kurban olmuş. Bizim de babamız öldürüldü. Annem ve kardeşlerimle yalnız kaldık. Ben şuna inanıyorum ki asaleti sonradan satın alamıyorsun. Yaradılışınızda ya da doğumunuzda bir şey varsa vardır. Yoksa alamıyorsunuz. Değiştirmiyor sizi. Bizim ailemizde kendimize has bir terbiye vardı. Şöhret olduktan sonra da değişemem mümkün değildi.

KİMSEYE HESAP VERMEM

Babanızı çok erken kaybetmeniz sizin hayatınıza nasıl yön verdi?
Şartlar ne olursa olsun yaşamalıydık. Bu bayrak altında işçilik de yaparız tarlada da çalışırız, kazma da döveriz, pamuk da toplarız. Bunların hepsini yaptım. Traktör sürdüm. Sakıp Bey'in Adana Ceyhan'daki Mısırlı Çiftliği'nde ırgatlık yapıyordum. Yıllar sonra Sakıp Bey'e 'Abi ben sizin ekmeğinizi yedim' dedim. Şaşırdı. 'Ben sizin çiftliğinizde ırgatlık yaptım' dedim. Sonra bana dönerek, 'ya sen nasıl böyle bir şeyi söyledin' dedi. 'Alnımızın akıyla çalıştık, ekmeğinizi yedik' dedim. Ben kompleksten anlamam. Ben kendi kendime hesabımı veririm. İkinci bir kimseye hesap vermem. Irgatçılık da yaparım, garsonluk da yaparım. Yaparım yani. Ama namusumla, şerefimle yaparım. Mesela benim kulisime genç kızlar fotoğraf çektirmeye gelir. Onlar benim kardeşlerimdir. Onlara herkesin kulisine gitmeyin diyerek nasihatler ederim. Şimdi sizi onlar erişilmez biri olarak görüyor. Kulise geldiğinizde ne oluyor. Başlıyor adam size sarkmaya. Bu olacak şey değil, bu ucuzluk. Şarkı söylemek senin bir cilan. O cilayı kaldırdıktan sonra bakıyorsun ki, leş. Evet leeeş. Yok, öyle yok. Ben neysem oyum. Beni sahnede nasıl gördüyse, kuliste de aynı şekilde görmeli.
Bu kadar başarı elde etmek her sanatçıya nasip olmaz. Yoksulluk sizi kamçıladı mı hayata karşı?
Efendim iki şey vardır. Ya hayata sarılacaksınız ya da sürüneceksiniz. Yani fakirlik kader değil ki... 'Allah beni fakir yaratmış, kaderimi de öyle yazmış' demek yanlış. Şekerci çıraklığı yaparken okuma-yazmayı öğrenmişim. Bütün bunlar hayata sarılmanın etkenleri. Ya sarılacaksın, yaşayacaksın ya da kendini koyuvereceksin. Tarlalarda sürün Allah sürün.
Bunca şöhrete karşı özünüzü değiştirmediniz. Bunu nasıl başarabildiniz? Bende şımarıklık yoktu. Yükseldikçe enginleşmek gibi bir şey vardır hani.
Ferdi Tayfur nasıl bir çocuktu?
Ben memlekette ağabeylerimle oturduğum zaman herkes konuşurken dinlerdim. Benden laf alamazlardı. Babamı erken kaybetmenin bir hüznü bir ezikliği vardı. Babam Adana'nın güzel delikanlılardandı. Adam gibi adamdı. Onun bırakmış olduğu insanlık seviyesi bende vardı. Benim babam askerden geldi, ertesi gün gitti bir daha gelmedi. Ağanın adamları tarafından öldürüldü. Hep ağalık sistemine karşıyımdır. Ağa demek, paylaşan insandır adaletli insandır, insanları seven insandır, dürüst insandır. Benim ağa anlayışım budur.
Siz nasıl bir babasınız?
Ben iyi bir baba değilim. İyi babalığı tavsiye ediyorum ama ben iyi baba olamadım. Bir kere çok önemli bir şey var. Baba sevgisinin ne olduğunu bilmek lazım. Baba nasıl sevilir? Babaya sarılırsın, koklarsın. Çocukluktan beri onun kokusu sende bir tiryakilik yapar. Büyük bir sevda yapar. Bu sevginin ne olduğunu bile bilmiyorum ben.
ÇOCUKLARIMDA DEĞİŞMEDİ
Çocuklarınıza bir baba olarak ne öğüt veriyorsunuz? İki kızım öğretmen. Onlara bir şey söylememe gerek yok. Onlar bana bir şey söyleyeceklerse söylerler. Onlar da değişemezler. Ben değişen bir adam değilim ki... Bir kere anneleri de çok iyi bir insan.
Eski eşinizle görüşüyor musunuz?
Evet telefonlaşırız. Dertleri olsun koşar giderim.
Bu duruma Necla Hanım ne diyor?
Necla Hanım ne diyecek. Ben Necla Hanım'ı kandırmadım ki...
Adanalı insanlar sert mizaçlı olarak tasvir edilir. Bu tarafınız var mı? Ben öyle biri asla değilim... Aslında Adanalılar öyle de değil. Gerçek Adanalılar güzel insanlardır.
Bu kadar yoksulluk çekmiş biri olarak yardımlarınız mutlaka oluyordur değil mi?
Elimden geldiğince yapıyorum elbet. Bunları kalkıp söyleyemem. Bir insan fakirlikten zenginliğe geçermiş 40 yıl fakirliği silinmezmiş. Bir insan da zenginlikten fakirliğe geçermiş, onun da 40 yıl zenginliği silinmezmiş.

Politikayla aranız nasıl?
Hiç anlamam. Neden anlamam? Bana göre bir sanatçının yakasında parti rozeti olmaz. Olsa olsa kendi toprağının bayrağının sembolü olmalı.

Şu sıralar Güneydoğu'da bir hayli karışıklık var. Politikayı sevmeseniz de bir sanatçı olarak gözlemliyorsunuzdur mutlaka? Şemdinli'de yaşananlara bakıyorum. 'İkinci Susurluk olayı çıktı' diyorlar. Seyrediyoruz. Bakın, bu insanlar bizim insanlarımız. Buralara iş götürmek lazım. Güneydoğu'da ne değişmesi gerekiyorsa onu değiştirmek lazım. İş mi verecekler, aş mı verecekler? Aslında iş vermek lazım. Doğrusu budur. Ben Van taraflarında bir konser vermiştim. Baktım bütün kahveler tıka-basa insan dolu. Ya bu insanlar nereden gelmiş iş yok, güç yok. Avrupa'ya konsere gidiyorsun, sokakta insan bulmak mümkün değil. Kimileri okulunda, kimileri işlerinde. Yani iş iş iş... Mecburen iş.

Neden başardım?..
Bana göre birincisi: Sarıldığım inanca gerçekten hayatımı koydum ve çok çalıştım. İkincisi: Aşırı dürüstüm... Tehlikeli dürüst!.. Nasıl mı tehlikeli? Tehlike tamamen kendimedir. Çünkü hem dürüst hem de saf olmak kişiye mutlaka zarar verir. Eğer kendini gerçekten dürüst ve iyi insan olma yoluna koymuşsan, ki bu çok ulvi davranıştır, mutlaka uyanık olman gerekir. Çünkü her an yamyamlara yem olabilirsin. Ben iyi olmaya çalıştım... Oldum... Ama uyanık olamadım. Üçüncüsü: Halk inandığı, sevdiği insanın arkasında olmak; onunla bağırmak, haykırmak ağlamak ister; onunla gülmek ister. Yalın, yalansız olmasını, inandırıcı olmasını ister... Şöhreti nasıl yakaladığını ve nasıl sindirdiğini bu sözcüklerle anlatıyor 'Şekerci Çırağı' adlı romanında Ferdi Tayfur. Bunun üzerine bana söyleyecek pek bir şey kalmıyor. Sıfırdan nasıl "Ferdi Tayfur" olduğunu kitabında anlatan ünlü sanatçı, bizleri bir günlüğüne de olsa, kimseyi kolay kolay kabul etmediği dünyasında ağırladı...

Ferdi Baba'nın 'EN'LERİ

En çok neye kızar: En çok sinsi insanlara kızarım.

En çok ne mutlu eder: Beni en çok dürüst insan dürüst yaklaşım mutlu eder. Her şeyden karşılık beklemeyen insanı severim. Bazı insanlar vardır sigaranı yakar karşılık bekler. Benim hayatımda yapamadığım şeylerden biri de karşılık beklemektir. Bunu başaramadım ben. Asla. Aslaaaa. Bakın bu çok enteresandır. Kime ne yaptıysam karşılığını hiçbir şey beklemeden yaptım. Kiminle konuşursam da hiçbir şey beklemeden konuşurum. Çok da rahatım bu konuda. Mutluyum ve rahatım. Yere daha sağlam basıyorum.

Olmazsa olmazı: Bu şartlara bağlı. Dürüstlük olmazsa olmaz, mesela. Dürüst olmayan insanla bir daha konuşmam. Oralı olamam. Bir daha beni göremez.

En sevdiğiniz yemek: Yemeklerde ayrım yapmıyorum. Adana Kebabı'nı severim. Ama yağlı olduğu için pek yiyemiyorum. Ama Necla Hanımın yaptığı köfteyi çok seviyorum. Çok güzel köfte yapar.
En son gittiği film: Her tür filme gidiyorum. Her gün mutlaka üç-dört film izliyorum. İstinye'de gittiğim sinema var. En son 'Beyin Avcıları'na gittim.
Soğan ekmek ye ama onurunla yaşa..

Bir ara, 'Hadi Gel Köyümüze Dönelim' diyerek bir çağrı yapmıştınız. Çağrınız tuttu mu? Köyüne dönenler çok oldu. Binlerce aile döndü. Bu benim önerimdi. İş vermiyorum, ama öneri sunuyorum. Kardeşim, burada insanlık dışı hayat sürüyorsun. Ne altında sana ait bir tahta var ne de sana ait bir yerin var. Çok berbat ortamlarda yaşıyorsun. Git köyüne, soğan ekmek ye be kardeşim, ne sürünüyorsun buralarda. Oralarda hiç olmazsa onurunla yaşarsın.

Biliyor musunuz?
İlk kazandığı parayla vosvos aldığını
Kazandığı ilk parayla 1973 yılında ağabeyiyle birlikte Adana'nın Hürriyet Mahallesi'nde bir kıraathane açtığını
LunaPark Müzikholü'nde dönemin ünlü şarkıcılarından Nurten İnnap'a bağlama çaldığını
İlk bağlamayı Konya'da çalışmaya gittiği bir astsubaydan öğrendiğini
Koyu bir Cimbomlu olduğunu
9 defa altın plak ödülü kazandığını
Klasik gitarı çok iyi çaldığını
Bach ve Cotarelli klasik müzik sanatçılarına hayran olduğunu
Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi'nin Adana'nın ünlü insanları adı altında yaptıkları çalışmada Ferdi Tayfur'a da geniş verdiğini...
Not defterimden Röportaj için aradığım Ferdi Tayfur'un beni hatırlayacağını düşünmemiştim. Çünkü en son 5 yıl önce kendisiyle kısa bir söyleşi yapmış ne daha önce ne de daha sonra bir araya gelme fırsatı olmamıştı. Ancak bana telefonda 'Seni hatırladım. Çok tuhaf ismin vardı' deyince samimi yaklaşımı hoşuma gitti. Ertesi gün söyleşi yapmayı kabul ettiğini bildiren Tayfur'un Emirgan'da bulunan iş yerine gittim. Söyleşiye ilk önce pek sıcak girmeyen ünlü sanatçı, sonraları daha bir içten, daha bir memnuniyet ifadesiyle konuşmaya başladı. Röportaj sonrası çok sevdiği gitarını alıp 'Emmioğlu' şarkısını söylemeye başlayınca kendimi şanslı hissettim doğrusu. Türkiye'nin Ferdi Tayfur'u benim için kısa da olsa bir konser verdi.


ALINTI
 
Son düzenleme moderatör tarafından:

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
41B
Şarkı Sözü Ferdi Tayfur - Anne
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Üst