Kötü eğitim

SüKuN Harbi Aktif Üye
Futbolun ‘oyun’ olması yanında aynı zamanda ‘estetik’ bir faaliyet olduğu da düşünülürse, oynayanın yeteneği ‘güzel futbol’ için hayli önemlidir. Önemlidir, ama yeterli değildir. Sonuçta futbol, ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ filminde kaleci ‘Torba’ Suat’ın söylediği gibi; “...toplu oynanan, yani insanların bir takım halinde oynadığı bir oyundur... “
Öğrendik ki, Batuhan Karadeniz, Antep’te de tutunamamış, ayrılmış. Şaşırdım desem yalan olur.
Evet, Batuhan’ın durduğu yerden baktığımızda onu haklı görenlerimiz de olabilir pekala; “İnsan şimdi, bu yaşta yaşamaz da ne zaman yaşar?” diyebiliriz. Biliriz ki, hiçbir yaş geri dönüp tekrar yaşanamaz. Trajik örneği Michael Jackson’dır. Koca adam, ‘Neverland’ adını verdiği ‘oyun çiftliği’nde yaşayamadığı çocukluğunu yaşamaya çalıştığını anlatır söyleşilerinde. Sonunda, çocuk tacizciliğinden suçlanmaya kadar varır iş...
Batuhan, elbette gençliğin arzularının peşinden de koşacak. Ama eğer iyi bir futbolcu olmak istiyorsa, bu aradaki ‘de’ önemli. Futbolla ilgili öğrenmesi gereken başka bir sürü şeyi de öğrenmeyi ihmal etmeden dindirmeye çalışacak arzularını.
Kendisine ‘sıkıcı’ bir öneride bulunmak isterim. Fransa Milli Takımı’na da kaptanlık yapmış büyük futbolcu Marcel Desailly’nin yaşam öyküsünün anlatıldığı, İthaki Yayınları’ndan çıkan ‘KAPTAN’ adlı kitabı, ıkına sıkına da olsa okusun. - Tabii, futbolla ilgili bir şeyler öğrenmek isteyen herkes okusun.- Kitapta, yıldız futbolcu adayı ağabey ile daha az yetenekli kardeş Marcel’in yürüdüğü yollarda kendine dair çok önemli ipuçları bulacaktır Batuhan, emin olsun.
Kitap ona, içinden geçtiği/geçirildiği bu ‘kötü eğitim’ yolculuğunda cebindeki küçük bir fener gibi yardım edecektir. Karanlıkta yolu her kaybolduğunda önünü, ya da kendine ait küçük ipuçlarını aradığında çalı diplerini aydınlatacak küçük bir fener gibi...
Biliyorum, akıl veren yaşlı adamlar sıkıcıdır. Ben de öyle, sıkıcıyım epey. Ama, Batuhan’ın hayatının benimkinden daha neşeli olmasını dilediğim için yazıldı bu yazı. Kaldı ki, onun hayatının benimkinden daha neşeli olduğunu da kimse iddia edemez. Eğer okumaz/okuyamaz, Desailly’nin anlattıklarına kulak vermezse, başka seçeneklerimiz de var.
Futbolcu, iyi futbolcu, iyi insan, iyi adam, iyi evlat, iyi koca, iyi baba, iyi arkadaş olmak için Serdar Akar’ın ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ filminin finalinde, hocasından öğrendiğini idman yaptırdığı çocuklara öğretmeye çalışan ‘Torba Suat’a kulak vermesini salık veririm...
‘Torba’ Suat: Hayat futbola fena halde benzer! Futbol şahsi beceri gerektirir. Değişmez, o da ayrı konu. Ama aynı zamanda da toplu oynanan, yani insanların bir takım halinde oynadığı bir oyundur. Hayatta böyle değil mi?..
Çocuklar (Hep bir ağızdan): Eveett...
Suat: Aferiinn... İstediğin kadar yetenekli ol! İyi bir takımın yoksa havagazı, mantarlarsın!.. Hayaaaat, futbola fena halde benzer... Neymiş?...
Çocuklar: Hayat futbola fena halde benzeerrrrr...
Suat: Dört doğru pas yüzde 90 goldür! Neymiş?...
Çocuklar: Dört doğru pas yüzde 90 goldür...
Suat: Afeeriinn! Çok güzeel... Evet, koşmaya devam ediyoruz!..
 

Benzer Konular

Yanıtlar
2
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
70B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Üst