Kıta Sahanlığı

SüKuN Harbi Aktif Üye
KITA SAHANLIĞI
"Kıta sahanlığı" kavramının tarif kriterleri, Ege denizinin yarısından fazlasının Türkiyenin kıta sahanlığı olmasını dikte etmektedir. Buna rağmen Türkiye, Yunan adalarını mevcudiyetini de dikkate alarak, soruna hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözüm getirmeyi savunmaktadır. Fakat, Yunanistanın Anadoluya yakın adalara da kıta sahanlığı tanınması gerektiğini iddia etmesinden ve bu iddianın sonunda Türkiyenin sadece 6 millik kara suyuna dayanan dar bir şeride hapsolması yattığından, soruna bu güne kadar çözüm bulunamamıştır. Türkiye sorunun ikili görüşmelerle çözümlenmesinden yana olurken; Yunanistan, uluslar arası forumları ve yargı organlarını devreye sokmaya çalışmaktadır. Sorun, Yunanistanın gayretleri sonucu Uluslar arası Adalet Divanına götürülmüştür. Divan, vereceği kararın savaşa sebep olabileceği endişesiyle, 1978 yılında "yetersizlik" kararı almış ve Yunanistanın bu yöndeki tutumunda bir aksama olmuştur. Kıta sahanlığında mevcut anlaşmazlığın temel nedeni; ekonomik kaynakların paylaşılması yanında, çizilecek sınırın ileride egemenlik haklarını belirleyen gerçek bir sınıra dönüştürülmesi ihtimalidir. Diğer bir deyişle Egedeki kıta sahanlığının sınırlandırılması, her iki ülke yönünden de Egenin paylaşımsı anl¤¤¤¤¤ gelmektedir. Bu konuda Yunanistan iddiası şudur: "Türkiyenin karşısında bulunan adalar, Yunan ülkesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Yunan egemenliğinde bulunan bu adaları kıta ülkesinden ayırmadan Yunan ülkesini bir bütün olarak ele almak gerekmektedir." Oysa, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Konvansiyonu; Yunanistanın, takımada rejiminden yararlanacak adalar ile kıta ülkesini birleştirmesine imkan vermediği gibi, genel anlayışta ülkesel bütünlük ilkesinden hareketle adaların, kıta ülkeleriyle koşulsuz eşitlik ilkesi içinde ele alınmasına da karşı çıkmaktadır. Ayrıca, uluslar arası yargı ve hakemlik organları kararları, adaların bulunduğu bölgelerdeki sınırlandırmalarda ilk aşama olarak "ana ülkeler arasında kıta sahanlığı alanlarının saptanması", ikinci aşama olarak da "adalara belirli kıta sahanlığı alanları tanınması" yoluna gitmektedir. Buna örnek olarak, 1977 tarihli İngiltere-Fransa kıta sahanlığı davasına ilişkin hakemlik kararı gösterilebilir. Bir diğer Yunan iddiası da şudur: Yunanlılara göre adaların da kıta sahanlığı vardır. Bu husus, Deniz Hukuku Sözleşmesinin 12. maddesiyle doğrulanmaktadır. Bu nedenle, adaların kıta sahanlığı sınırlandırması sırasında kıta ülkesiyle eşit koşullarda ele alınması gerekmektedir. Bu iddia temelsizdir. Çünkü, hiçbir hukuk ya da mantık kuralı, kendisinden kat kat büyük bir kıta ülkesi karşısındaki adalara aynı boyutlarda kıta sahanlığı verilmesini öngörmemektedir. Yunanistan bu teziyle; siyasal ve ülkesel bütünlük iddiasına dayanarak, Egeyi tümüyle bir Yunan ülkesi durumuna getirmesinin imkansızlığı karşısında, adalara kara sularının dışında belirli genişlikte kıta sahanlığı alanları sağlamayı amaçlamaktadır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
2
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
5B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
5B
Üst