LAL
Moderatör
Karadeniz Bölgesinde Tatil Yerleri nerelerdir, Karadenizde nereler gezilir
AĞVA
İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki ikinci durağı olan Ağva her mevsimde popüler. İzmit’in Çat Tepesi’nden gelen Göksu ve Yeşilçay derelerinin Karadeniz’e döküldüğü deltada yer alıyor. Çam ormanlarıyla kaplı. Deniz bisikletiyle derelerde dolaşabilir, tekne gezisine çıkabilir, kanoya binebilirsiniz. Sadece yürümek de bir zevk. Balık tutmayı sevenler için ideal. Beldedeki lokantalarda taze balık eksik olmuyor ama kendi avladığınızı pişirtebilirsiniz. Buna uygun kendin pişir-kendin ye türü lokantalar var. İstanbul’a 1,5 saat uzaklıkta Ağva’da nehir kıyısında konaklayabileceğiniz onlarca seçeneğiniz bulunuyor.
ŞİLE
Mağara ve şelaleleri keşfedin
Şile, İstanbul’a bağlı bir ilçe. Öteden beri İstanbullular için bir hafta sonu adresi. Deli denizi, şelaleleri, mağaraları ve dünyanın ikinci büyük deniz feneriyle ünlü. Fener, Kırım Savaşı sırasında, Karadeniz’den İstanbul’a girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış. Şile’ye İstanbul’dan günübirlik gidilebileceği gibi, konaklama için de sayısız alternatif var. İlçenin görülmeye değer doğal güzelliklerinin başında Onbir Göller Vadisi geliyor. Sofular Mağarası, Meşrutiyet Mağarası, Karabeyli İnleri, Değirmençayırı Şelalesi, Şile Kalesi, Heciz Kalesi, Sarıkavak Kalesi ve Ağlayan Kaya mutlaka görülmesi gereken yerler.
ÇAMLIHEMŞİN
Yaylaların en ünlüsü
Rize’ye bağlı Çamlıhemşin deyince akla gelen ilk şey, Ayder Yaylası. Yaylaya Çamlıhemşin içinden geçerek ulaşıyorsunuz. Ayder Yaylası’na çıkarken dünyanın korumada öncelikli 200 ekolojik bölgesinden biri olan Fırtına Vadisi’nden geçiliyor. Çamlıhemşin’e 19 kilometre uzaklıkta ve 1358 metre rakımlı Ayder’de 2 bin yatak kapasitesine sahip 25 otel ve pansiyon var. Suları 260 metre derinlikten çıkan, sıcaklığı 50 dereceye ulaşan Ayder kaplıcalarını da unutmayalım. Burada trekking yapmak için çok uygun alanlar bulunuyor. Ayder’de her temmuzda boğa güreşleri yapılıyor.
BORÇKA
Bir doğa harikası
Artvin’in Borçka ilçesi, doğa açısından çok zengin. 27 km. uzaktaki Karagöl, 19. yüzyıl başında bugünkü Aralık Yaylası’nın yakınlarındaki bir tepenin, heyelan sonucu derenin önünü kapatmasıyla oluştu. Yaşlı ağaçlarla çevrili bölgede vaşak, boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, dağ tavuğu ve yırtıcı kuşlar yaşıyor. Gölde sandalla gezmek her zaman bir zevk. Karagöl’de Orman Misafirhanesi var ayrıca çadır da kurulabilir. Camili Havzası (Macahel), Borçka’ya 50 kilometre mesafede, Dünya Bankası ve Küresel Çevre Fonu tarafından tehdit altındaki 25 bölgeden biri. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından da izleniyor. Burada projeler yürüten (örneğin Macahel balı) TEMA Vakfı’nın bir misafirhanesi var.
AMASRA
Tekne turu çok güzel
Bartın’ın 17 km. kuzeyindeki Amasra, kuzeye doğru uzanan bir yarımada. Doğusundaki koya Büyük Liman, batısındakine Küçük Liman deniyor. Burası yazın haftasonları popüler bir nefes alma yeri. Kumsallar, balıkçı lokantaları, Çekiciler Çarşısı daima tıklım tıklım. Bir çok pansiyon ve otel var ama ev pansiyonculuğu da çok yaygın. Romalılar döneminden kalan Amasra Kalesi, Cenova Şatosu, Roma dönemine ait Kuşkayası Yol Anıtı görmeye değer. Sahilden denize girebileceğiniz gibi günlük tekne turlarıyla yarımadanın keyfini çıkarmanız da mümkün.
AKÇAKOCA
Ev pansiyonculuğunda
Düzce’ye bağlı Akçakoca, Karadeniz’in batı ucunda. Yeşil bitki örtüsü, 35 km. uzunluğundaki kumsal, hem ilçe merkezindeki hem köylerdeki temiz plajlar, akarsular, tarihi evler, kale ve mağaralar sayesinde tanınmış bir turizm adresi. Turizm mevsimi kısa sürdüğü ve turistik altyapıya izin vermediği için gelenler çadır ve karavanlarda konaklıyor. Ayrıca belki Türkiye’deki en iyi ev pansiyonculuğu burada yapılıyor. Kapasitesi 1500 civarında. Ceneviz Kalesi, Sarıyayla Şelalesi, Melenağzı Köyü ve plajı, Çayağzı ve Akkaya plajları gidilmesi gereken yerlerden.
ÇAYKARA
Botanik turların adresi
Trabzon’a 99, Çaykara’ya 19 kilometre uzakta, deniz seviyesinden 1090 metre yüksekte bulunan Uzungöl, Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri. Vadinin iki yanındaki yamaçlardan düşen kayaların Haldızen Deresi’nin önünü kapatmasıyla oluşmuş. Burada trekking, kuş gözlemi, botanik amaçlı turlar düzenleniyor. Dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, kafkas dağ horozu yaşıyor. Çam ve ladin ormanları muhteşem. Ahşap otel ve bungalovlar 1900 yatak kapasiteli. Uzungöl’den güneye doğru Haldızen Yaylası ve Soğanlı dağlarına devam edince 3 bin metre yüksekte karşınıza buzul gölleri çıkıyor: Balık, Aygır, Kara, Sarı, Pirömer, Buzlu, Koyun, Dipsiz, Hatalan, Sırri ve Kazıklı gölleri buzul sularıyla besleniyor.
MAÇKA
Sumela Manastırı yeter
Trabzon’un Maçka ilçesi, Altındere köyündeki Sumela Manastırı’yla meşhur. Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulu bu manastıra Meryem Ana Manastırı da deniyor. Denizden bin 239, Altındere Vadisi’nden 300 metre yükseklikte. Rivayete göre, Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulmuş. Manastırın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiş. 19. yüzyılda büyük binalar ilave edilmiş. 6 katlı manastır 72 odadan oluşuyor. Ne yazık ki freskler yer yer sökülerek alınmış. Sumela Manastırı’na 2 kilometrelik dik bir patikadan sonra 600 metrelik inişli çıkışlı bir dağ yolundan ulaşılıyor.
TİREBOLU
Üç burunlu şehir
Giresun’un 45 kilometre doğusundaki Tirebolu, M. Ö. 7. yüzyılda Miletoslular tarafından kurulmuş. İsmi “üç şehir” anlamındaki Tripolis’ten geliyor. Bu adı, yanyana bulunan üç buruna veya Sen-Jan, Bedreme ve Andoz isimli üç kaleye bağlayanlar da var. Sen-Jan kalesi Tirebolu’nun merkezinde denize doğru uzanan yarımadada. Denizdeki bir kaya üzerine kurulan kale, 13. yüzyıldan kalma. Tarihi çeşmeler ve 120-130 yıllık konakların tarihi dokuyu hissettirdiği Tirebolu’da Yeniköy Camii, Çarşı Cami ve belediye hamamı, kıyıya yakın küçük bir adacığın üzerindeki taş ekmek fırını da görülmeye değer. Tirebolu’da koy ve plajlar da çok güzel. İlçenin batı girişindeki plaj kumuyla ünlü. Tirebolu’nun yaylalarında trekking ve Harşit Çayı’nda kano rafting yapılıyor.
SAFRANBOLU
Konaklarıyla ayakta
Eski evleriyle ünlü Safranbolu, Kastamonu’ya bağlı. 18. ve 19. yüzyıldan kalma Türk evleri mimarisi, işçiliği, aksesuarlarıyla turistlerin ilgi odağı. Restore edilen konakların bir kısmı otel, bir kısmı da restoran ya da kafe. Konakların kapıları, kapı tokmakları bir müzeye ait parçalarmış hissini uyandırıyor. Arasta Çarşısı belki biraz fazla turistik ama meydandaki kafede oturmak çok keyifli. Safranbolu lokumunu tatmayı ve Cinci Hanı dolaşmayı ihmal etmeyin. Hıdırlık Tepesi’ne çıktığınızda muhteşem bir manzarayla karşılaşacaksınız. Mutfak kültürü de önemli: Safranlı pilavı, cevizli yaprak helvasını tadın. Safranbolu’ya gitmişken Eflani, Yörük Köyü, Ovacık’ı ve bastonlarıyla meşhur Devrek’i de ziyaret edebilirsiniz.
AĞVA
İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki ikinci durağı olan Ağva her mevsimde popüler. İzmit’in Çat Tepesi’nden gelen Göksu ve Yeşilçay derelerinin Karadeniz’e döküldüğü deltada yer alıyor. Çam ormanlarıyla kaplı. Deniz bisikletiyle derelerde dolaşabilir, tekne gezisine çıkabilir, kanoya binebilirsiniz. Sadece yürümek de bir zevk. Balık tutmayı sevenler için ideal. Beldedeki lokantalarda taze balık eksik olmuyor ama kendi avladığınızı pişirtebilirsiniz. Buna uygun kendin pişir-kendin ye türü lokantalar var. İstanbul’a 1,5 saat uzaklıkta Ağva’da nehir kıyısında konaklayabileceğiniz onlarca seçeneğiniz bulunuyor.
ŞİLE
Mağara ve şelaleleri keşfedin
Şile, İstanbul’a bağlı bir ilçe. Öteden beri İstanbullular için bir hafta sonu adresi. Deli denizi, şelaleleri, mağaraları ve dünyanın ikinci büyük deniz feneriyle ünlü. Fener, Kırım Savaşı sırasında, Karadeniz’den İstanbul’a girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış. Şile’ye İstanbul’dan günübirlik gidilebileceği gibi, konaklama için de sayısız alternatif var. İlçenin görülmeye değer doğal güzelliklerinin başında Onbir Göller Vadisi geliyor. Sofular Mağarası, Meşrutiyet Mağarası, Karabeyli İnleri, Değirmençayırı Şelalesi, Şile Kalesi, Heciz Kalesi, Sarıkavak Kalesi ve Ağlayan Kaya mutlaka görülmesi gereken yerler.
ÇAMLIHEMŞİN
Yaylaların en ünlüsü
Rize’ye bağlı Çamlıhemşin deyince akla gelen ilk şey, Ayder Yaylası. Yaylaya Çamlıhemşin içinden geçerek ulaşıyorsunuz. Ayder Yaylası’na çıkarken dünyanın korumada öncelikli 200 ekolojik bölgesinden biri olan Fırtına Vadisi’nden geçiliyor. Çamlıhemşin’e 19 kilometre uzaklıkta ve 1358 metre rakımlı Ayder’de 2 bin yatak kapasitesine sahip 25 otel ve pansiyon var. Suları 260 metre derinlikten çıkan, sıcaklığı 50 dereceye ulaşan Ayder kaplıcalarını da unutmayalım. Burada trekking yapmak için çok uygun alanlar bulunuyor. Ayder’de her temmuzda boğa güreşleri yapılıyor.
BORÇKA
Bir doğa harikası
Artvin’in Borçka ilçesi, doğa açısından çok zengin. 27 km. uzaktaki Karagöl, 19. yüzyıl başında bugünkü Aralık Yaylası’nın yakınlarındaki bir tepenin, heyelan sonucu derenin önünü kapatmasıyla oluştu. Yaşlı ağaçlarla çevrili bölgede vaşak, boz ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi, dağ tavuğu ve yırtıcı kuşlar yaşıyor. Gölde sandalla gezmek her zaman bir zevk. Karagöl’de Orman Misafirhanesi var ayrıca çadır da kurulabilir. Camili Havzası (Macahel), Borçka’ya 50 kilometre mesafede, Dünya Bankası ve Küresel Çevre Fonu tarafından tehdit altındaki 25 bölgeden biri. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından da izleniyor. Burada projeler yürüten (örneğin Macahel balı) TEMA Vakfı’nın bir misafirhanesi var.
AMASRA
Tekne turu çok güzel
Bartın’ın 17 km. kuzeyindeki Amasra, kuzeye doğru uzanan bir yarımada. Doğusundaki koya Büyük Liman, batısındakine Küçük Liman deniyor. Burası yazın haftasonları popüler bir nefes alma yeri. Kumsallar, balıkçı lokantaları, Çekiciler Çarşısı daima tıklım tıklım. Bir çok pansiyon ve otel var ama ev pansiyonculuğu da çok yaygın. Romalılar döneminden kalan Amasra Kalesi, Cenova Şatosu, Roma dönemine ait Kuşkayası Yol Anıtı görmeye değer. Sahilden denize girebileceğiniz gibi günlük tekne turlarıyla yarımadanın keyfini çıkarmanız da mümkün.
AKÇAKOCA
Ev pansiyonculuğunda
Düzce’ye bağlı Akçakoca, Karadeniz’in batı ucunda. Yeşil bitki örtüsü, 35 km. uzunluğundaki kumsal, hem ilçe merkezindeki hem köylerdeki temiz plajlar, akarsular, tarihi evler, kale ve mağaralar sayesinde tanınmış bir turizm adresi. Turizm mevsimi kısa sürdüğü ve turistik altyapıya izin vermediği için gelenler çadır ve karavanlarda konaklıyor. Ayrıca belki Türkiye’deki en iyi ev pansiyonculuğu burada yapılıyor. Kapasitesi 1500 civarında. Ceneviz Kalesi, Sarıyayla Şelalesi, Melenağzı Köyü ve plajı, Çayağzı ve Akkaya plajları gidilmesi gereken yerlerden.
ÇAYKARA
Botanik turların adresi
Trabzon’a 99, Çaykara’ya 19 kilometre uzakta, deniz seviyesinden 1090 metre yüksekte bulunan Uzungöl, Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri. Vadinin iki yanındaki yamaçlardan düşen kayaların Haldızen Deresi’nin önünü kapatmasıyla oluşmuş. Burada trekking, kuş gözlemi, botanik amaçlı turlar düzenleniyor. Dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, kafkas dağ horozu yaşıyor. Çam ve ladin ormanları muhteşem. Ahşap otel ve bungalovlar 1900 yatak kapasiteli. Uzungöl’den güneye doğru Haldızen Yaylası ve Soğanlı dağlarına devam edince 3 bin metre yüksekte karşınıza buzul gölleri çıkıyor: Balık, Aygır, Kara, Sarı, Pirömer, Buzlu, Koyun, Dipsiz, Hatalan, Sırri ve Kazıklı gölleri buzul sularıyla besleniyor.
MAÇKA
Sumela Manastırı yeter
Trabzon’un Maçka ilçesi, Altındere köyündeki Sumela Manastırı’yla meşhur. Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulu bu manastıra Meryem Ana Manastırı da deniyor. Denizden bin 239, Altındere Vadisi’nden 300 metre yükseklikte. Rivayete göre, Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulmuş. Manastırın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiş. 19. yüzyılda büyük binalar ilave edilmiş. 6 katlı manastır 72 odadan oluşuyor. Ne yazık ki freskler yer yer sökülerek alınmış. Sumela Manastırı’na 2 kilometrelik dik bir patikadan sonra 600 metrelik inişli çıkışlı bir dağ yolundan ulaşılıyor.
TİREBOLU
Üç burunlu şehir
Giresun’un 45 kilometre doğusundaki Tirebolu, M. Ö. 7. yüzyılda Miletoslular tarafından kurulmuş. İsmi “üç şehir” anlamındaki Tripolis’ten geliyor. Bu adı, yanyana bulunan üç buruna veya Sen-Jan, Bedreme ve Andoz isimli üç kaleye bağlayanlar da var. Sen-Jan kalesi Tirebolu’nun merkezinde denize doğru uzanan yarımadada. Denizdeki bir kaya üzerine kurulan kale, 13. yüzyıldan kalma. Tarihi çeşmeler ve 120-130 yıllık konakların tarihi dokuyu hissettirdiği Tirebolu’da Yeniköy Camii, Çarşı Cami ve belediye hamamı, kıyıya yakın küçük bir adacığın üzerindeki taş ekmek fırını da görülmeye değer. Tirebolu’da koy ve plajlar da çok güzel. İlçenin batı girişindeki plaj kumuyla ünlü. Tirebolu’nun yaylalarında trekking ve Harşit Çayı’nda kano rafting yapılıyor.
SAFRANBOLU
Konaklarıyla ayakta
Eski evleriyle ünlü Safranbolu, Kastamonu’ya bağlı. 18. ve 19. yüzyıldan kalma Türk evleri mimarisi, işçiliği, aksesuarlarıyla turistlerin ilgi odağı. Restore edilen konakların bir kısmı otel, bir kısmı da restoran ya da kafe. Konakların kapıları, kapı tokmakları bir müzeye ait parçalarmış hissini uyandırıyor. Arasta Çarşısı belki biraz fazla turistik ama meydandaki kafede oturmak çok keyifli. Safranbolu lokumunu tatmayı ve Cinci Hanı dolaşmayı ihmal etmeyin. Hıdırlık Tepesi’ne çıktığınızda muhteşem bir manzarayla karşılaşacaksınız. Mutfak kültürü de önemli: Safranlı pilavı, cevizli yaprak helvasını tadın. Safranbolu’ya gitmişken Eflani, Yörük Köyü, Ovacık’ı ve bastonlarıyla meşhur Devrek’i de ziyaret edebilirsiniz.