Kaos açılımı - Hasan Ali Atasoy

SüKuN Harbi Aktif Üye
Hep hatırlatıyorum ve ısrarla dile getirmeye de devam edeceğim. Devler Ligi’nde kılpayı yarı finalin eşiğinden dönen bir takım, eski adıyla UEFA, yeni adıyla Avrupa Ligi’nde iki ön eleme oynuyorsa, bu, hedeften ağır bir sapmadır. Karambole gelip, şarampole yuvarlanmaktır.
Fenerbahçe hiçbir gücün beceremeyeceği kötülüğü, kendi kendine yapmıştır. Kim ne derse desin, futbolcuların payı, Aragones’inkinden çok daha büyüktür. Zico döneminde özgüven, laubali bir kibire dönüşmüştü. Aragones döneminde panik atağa dönüştü. Takımımın İspanyol hocaya tavır koyması, Fenerbahçe’yi ve kulübün geleceğini her anlamda sabote etti. İkisinin bedeli de çok ağır oldu.
Sözün özü Daum’un mirası sıfırlandı. Yeniden en başa dönüldü. Bu kez müsibetlerden ders alınmış gibi, tarihin belki de en geniş ve derin kadrosu oluşturuldu. “3 yıl üst üste şampiyonluk” sözü ne kadar gereksiz ve gerçek dışıysa, “Kesintisiz biçimde Şampiyonlar Ligi’nde olmak” hedefini de o kadar gerçekçi buluyorum. Ancak hep bir şeyler eksik olmak zorunda mı?
Defansın göbeği hâlâ kırmızı alarm verirken, ateşle oynamak cazip mi geliyor? Agahowa’yı hatırlatmaya gerek var mı? Koca sezon Saracoğlu şovuyla idare etti ve sonunda gönderildi. Süper Lig’de hemen her takımın kadrosunda O’nun türevleri mevcut. Defans sorunu ısrarla sürüncemede bırakılırsa, yeni bir Agahowa vakası da asla sürpriz olmaz. Müsibete çanak tutmanın, kaos tefrikalarına zemin hazırlamanın, pusuda yatanlara fırsat sunmanın anlamı nedir? Lugano ya da değil, bağıra bağıra halledilmeyi bekleyen bir zaaf var ortada...
Bugün deplasmanda Honved maçının ‘sessiz’ rövanşına çıkıyor Fenerbahçe... Bu zayıf takım İstanbul’da bile saçma sapan defans hataları yüzünden 3-4 pozisyon bulup, bir de gol attı. Agahowa tarzında, Benjamin ve Abraham gibi iki atletik adamları var. Futbolda imkansız ya da mucize olmadığına göre... Fenerbahçe’nin yenilmesi bile, elenmesi kadar tartışma ve kaos yaratacağına, inancı ve özgüveni baltalalacağına göre...
Beklenen nedir?
 
Üst