İngilizce Deyimler

deep Harbi Aktif Üye
İngilizce Deyimler ve Türkçe anlamları
İngilizce Deyimlerin Türkçesi

İngilizce deyimleri ve Türkçe anlamlarını aşağıdaki listede bulabilirsiniz.

A
as easy as pie çok kolay , çok basit
at the eleventh hour son anda,son dakikada,nerdeyse geç oluyordu

B
bad-mouth muhtemelen birisiyle ilgili kötü,gerçek olmayan şeyler söylemek
be all ears kulak kesilmek ,dikkatle söyleneni dinlemek
be broke parasız kalmak
be fed up with sabrı tükenmek
be on the go çok meşgul olmak
be on the road seyahtte olmak
be up and running çalışır durumda olmak
be used to alışkın olmak
beat yorgun,bitmiş tükenmiş olmak
beat around the bush lafı dolandırmak ,saptırmak
beat one’s brains out birşeyi anlamaya yada yapmaya çok çalışmak
beats me hiçbir fikrim yok
before long yakında
bent out of shape boş yere endişe etmek ,evham yapmak
bite off more than one can chew yapamayacağı kadar sorumluluk almak
blabbermouth çenesi düşük
blow one’s top çok kızmak
the bottom line En önemli bilgi
Break a leg İyi şanslar
buck(s) dolarlar
bug rahatsız etmek
bull-headed inatçı
a bundle çok para
burn the midnight oil Geç saatlere kadar çalışmak
by the skin of one’s teeth Neredeyse başarıyor olma

C
call it a day çalışmaya bırakmak
can’t make heads or tails of something Birşeyi hiç anlamamak , birşeyi mantıksız ve kafa karıştırıcı bulmak
catch one’s eye Birisinin dikkatini ve ilgisini çekmek
catch some Zs şekerleme yapmak
change one’s mind Daha önce kararlaştırılan birşeyden farklı bir şey yapmaya karar vermek
chicken (sıfat yada isim ) korkak(ça)
chow yiyecek
chow down yemek yemek
a cinch yapılması çok kolay birşey
Cool it sakinleş
cost (someone) an arm and a leg çok ederi olmak,pahalı olmak
couch potato TV karşısında çok vakit harcayan kimse
cram Mümkün olduğunca çabuk öğrenmeye çalışmak
crash course hızlandırılmış kurs
Cut it out Genelde sıkıcı bir şeyi yapmayı bırakmak

D
Don’t count your chickens until (before) they hatch (they’ve hatched) Doğmamış çocuğa don biçmek ,bir şey olmadan (olana kadar) olduğunu zannetme
dicey şansını fazla zorlama
ditch class Dersi kırmak , hokey oynamak
do a bang-up job Çok iyi iş çıkartmak,bir şeyde çok iyi olmak
down in the dumps karamsar ,depresif / mavi
drop someone a line Birisine yazmak
drag one’s feet ertelemek , bir şeyi yapmanın gerekenden daha uzun sürmesi

E
an eager beaver Daima gönüllü olan , fazladan iş yapmayı seven kimse
Easy does it Çok dikkatli olmak,bir şeyi çok hızlı yapmamak
an egghead Çok akıllı kimse
elbow grease çok çalışma
every other …. Her iki taneden birini atlama

G
get going Ayrılmak
get it ( genelde olumsuz tarafından ) anlamak
get a kick out of something Bir şeyi eğlenceli bulmak
get lost Kaybol ,uzaklaş,gözüm görmesin , ikile
get on one’s nerves Birisini kızdırmak ,üzmek
get a move on Acele etmek
get one’s wires crossed Kafası karışmak
get out of handKontrolden çıkmak ,kötü yönetmek
Get real Gerçekçi ol
get up and goEnerji
give someone a hand yardımcı olmak birisine , alkışlamak
a (real) go-getter çok azimli - çalışkan kimse
go with the flow akışına bırakmak
grab a bite Yemek için bir şey almak
green Tecrübesiz

H
hassle (noun) Baş belası bir durum
hard feelings öfke kin acı duyguları
hard-headed İnatçı değişeme direnen
have one’s hands full Çok meşgul olmak
have something down patBir şeyi tamamen anlamak bilmek
hit the books Çalışmak
hit the hayYatmak , uyumak
hit the sack Yatmak
How come? Nasıl olur da ? , Niye ?
head honcho Görevli kimse , Genel başkan

I
if I had my druthers İstediklerimi yapabilseydim…
in over one’s head Çok zor durumda olmak
inside out Ters yüz , Tersini düzüne getirmiş olma
in stock Almak yada satmak için stokta olması
in the black Para kazanıyor olma
in the red Para kaybediyor olma
in time tam zamanında

J
jump all over someone Birisini sert bir şekilde eleştirmek yada hatasını görmek
jump the gun Bir şeyi zamanından önce yapmak
jump to conclusions Bir şeye düşünmeden karar vermek,erken karar vermek
junk mail İstenmeyen elektronik posta( Genelde reklam amaçlı)

K
keep an eye on Sürekli kontrol etmek
keep an eye out for Bir şeyi izlemek , gözlemek
keep one’s chin up Metanetli kalmak , durmak
keep one’s nose to the grindstone Ara dahi vermeden çalışmak
keep/stay in touch (with someone) Düzenli olarak biriyle iletişim halinde olmak
keep one’s fingers crossed En iyisini ümit etmek
kid (isim) Çocuk
kid (fiil) Şakayla karışık söylemek
kind of oldukça , az yada çok , biraz
a klutz hantal sakar kimse
a know-it-all Her şeyi bildiğini düşünen kimse
know something backwards and forwards Bir şeyi tamamen anlamak ,
know something inside out Her şeyi anlamak

M
macho Maço , aşırı erkeksi
make a mountain out of a molehill Bir şeyi gözünde büyütmek
make up one’s mind Ne yapacağına karar vermek

N
No way! Kesinlikle olmaz.
nosh Atıştırmak
Not on your life Kesinlikle hayır.Hayatta olmaz.
now and then Ara sıra , zaman zaman
nuke Mikro dalga fırında ısıtmak
nuts Çılgın

O
on the dot Tam verilen zamanda
on time Belirlenen vakitte
(on the) cutting edge Son teknolojiyi kullanma
once in a while Zaman zaman , arasıra
over one’s head Birisinin anlamayacağı kadar karmaşık

P
pay the piper Yaptığın bir şeyin sonuçlarıyla yüzleşmek
plastic Kredi kartı yada kartları
pooped Yorgun bitkin
pop quiz Daha önceden söylemeden yapılan sınav
pretty (zarf) oldukça , biraz
pull an all-nighter Uyumadan tüm gece çalışmak
pull someone’s leg Aşırı abartarak yada gerçek olmayan bir şey ile ilgili birini inandırmaya çalışmak , kandırmak

Q
a quick study Birşeyi hemen öğrenen kimse

R
R and R Dinlenme ve rahatlama
rain or shine (planlanan bir şeyi anlatırken) Hava durumunun önemi yok
rain cats and dogs Sağanak yağış
read someone’s mind Aklını okumak
rub someone the wrong way Birini kızdırmak, sinirlendirmek
run-down güçsüz sağlıksız bitkin , ( 2 ) tamire ihtiyacı var
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
10B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
LAL
Yanıtlar
1
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Üst