İmkansız diye bir şey yok

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Artık çocuk sahibi olmak isteyenler için pek çok yöntem var.
Çocuk sahibi olmak isteyenler için pek çok yöntem var. Ülkemizde başarıyla uygulanan tıbbi yöntemler arasında tüp bebek ve mikroenjeksiyon öne çıkıyor.
Erkek kısırlığı tedavisinde uygulanan en gelişmiş yöntemler arasında; aşılama, tüp bebek, mikroenjeksiyon tedavisi, TESE, MESA ve Mikro-TESE geliyor. Son yıllarda kısırlıkla mücadelede önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Op. Dr. Seval Taşdemir, tedavi yöntemlerinin kimlere ve nasıl uygulandığını anlatıyor…
Aşılama: Bu yöntem sperm sayısı, yapısı ve hareketliliği normalin altında olan hastalara uygulanıyor. Aşılama uygulanmadan önce erkekten alınan meni örneği detaylı olarak inceleniyor. Kadın eşin ise tüplerine bakılıyor.
GEBELİK ŞANSI YÜZDE 20
Gerek duyulduğunda kadının yumurtalıklarının uyarılması için ilaç kullanılıyor. İlaçla birlikte ultrasonografik incelemeler yapılarak yumurta gelişimi izleniyor ve yeterli gelişme görüldüğü andan itibaren aşılama yapılıyor. Uygulamanın yapılacağı gün erkekten alınan meni, özel yöntemlerle hazırlanarak hareketliliği ve yapısı iyi olan spermlerden zenginleştiriliyor. Düzenli adet gören, tüpleri açık olan, çikolata kisti olmayan ve 35 yaşın altındaki kadınlarda bu yöntemin başarı oranı daha yüksek oluyor. Aşılama ile gebelik şansı her uygulamada yüzde 15-20 civarında bulunuyor.
Tüp bebek: Yumurtalıklardan alınan yumurtaların erkek eşten alınan spermler ile vücut dışında döllenmesi ve elde edilen embriyoların anne adayının rahmine transfer edilmesine tüp bebek yöntemi deniliyor. Tüp bebek uygulamasında öncelikle yumurtalıkların uyarılması için hormon ilaçları kullanılıyor ve fazla sayıda yumurtanın olgunlaşması sağlanıyor. Olgunlaştırılan yumurtalar ameliyathane koşullarında toplanarak zenginleştirilmiş besi yerlerine alınıyor. Erkek eşten alınan sperm örneği özel yöntemler ile hazırlanarak yumurtaların bulunduğu yere ekleniyor. Eklenecek sperm miktarı yumurta başına yüz bin hareketli sperm düşecek şekilde belirleniyor. Ertesi gün yumurtaların döllenip döllenmediği kontrol ediliyor. Döllenen yumurtalar yumurta toplama işleminden iki veya üç gün sonra anne adayının rahmine transfer ediliyor. Embriyolar bu işlem için özel olarak üretilmiş ince bir tüp ile rahme konuluyor.
Mikroenjeksiyon: Bu yöntemde, seçilen tek bir sperm hücresi bir yumurtanın içine enjekte ediliyor. İşlemden önce yumurtanın etrafındaki hücreler temizleniyor. Mikroenjeksiyon işlemi özel mikroskoplara takılan mikropipetler yardımı ile gerçekleştiriliyor. Mikroenjeksiyon işlemine hazırlık ve enjeksiyon sonrasındaki basamaklar tüp bebek tedavisi ile aynı oluyor. Bu yöntem ile ağır erkek kısırlık geçiren hastalar dahi yüksek oranda bebek sahibi olabiliyor.
DOKU PARÇASI ALINIYOR
TESE işlemi:
Menisinde hiç spermi olmayan, şiddetli erkek kısırlığı vakalarında seçilen bu yöntem lokal anesaaai altında uygulanıyor. Testisin farklı bölgelerinden küçük doku parçaları alınıyor. Özel yöntemlerle ayrıştırılan bu parçalardan elde edilen sperm hücreleri ile mikroenjeksiyon işlemi gerçekleştiriliyor. Bu işlemin erkek cinsel sağlığına olumsuz bir etkisi bulunmuyor.

MİKRO-TESE:
Günümüz tıp teknolojisi menisinde hiç spermi olmayan erkeklere de testis (yumurtalık) biyopsisi ile baba olabilme şansı veriyor. Mikroenjeksiyon uygulamaları için testislerden birkaç adet sperm elde edilmesi yeterli oluyor. Ciddi genetik hastalığı olan kişilerde veya ciddi sperm üretim bozukluğu görülen hastalarda MİKRO-TESE yöntemi ile testis dokusunun tamamı taranarak sperm elde ediliyor.
Hiç spermi olmayan erkekler üzülmesin…
* SON yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişen tıp teknolojisi, erkek kısırlığı tedavisinde önemli gelişmeler kaydetti. Hiç spermi olmayan erkeklerden MESA ve TESE işlemleri ile elde edilen spermler, eşlerinden alınan yumurtalara enjekte edilerek azosperm, yani menisinde hiç sperm bulunmayan erkelerin de sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri ve babalık heyecanını yaşamalarına imkan tanıyor.
MİKRO-TESE daha avantajlı
* MİKRO-TESE uygulamasının erkek kısırlığında gelinen en son nokta olduğunu söyleyen Op.Dr. Seval Taşdemir, bu yöntemin avantajlarına dikkat çekti. Mikro-TESE yöntemi ile testis dokusu kaybının en aza indirilebildiğini belirten Dr. Taşdemir, büyük damarlara zarar verilmediği için operasyon sonrası testislerde kan birikmesi ve küçülmenin de görülmediğini kaydetti.
 
Son düzenleme moderatör tarafından:

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Üst