İftira İle İlgili Ayetler Ve Tefsirleri

BERKİTO Üye
Hazret-i Âişe için gelen 17 âyet-i kerimeden birincisinin tefsirini (Mevakib tefsiri) şöyle bildiriyor:
(Âişe�ye iftira edenler, sizden birkaç kişidir. Siz bu iftirayı kendiniz için kötülük sanmayın! Bu sizin için hayırlıdır.
[Bu iftira sebebi ile çok sevap kazandınız. Onların yalanı meydana
çıktığından, sizin şanınız, şerefiniz arttı. Âyet-i kerime, sizin temiz
olduğunuzu bildirdi.] O iftira edenlerden her biri için
kazandıkları günah kadar cezaları vardır. Büyük iftira yaparak, çok
çirkin şeyi söyleyenlere dünyada ve ahirette büyük azap vardır.)

Bunlara
had vurulduktan sonra, Abdullah bin Ebi, hakir, zelil oldu. Hassan�ın
gözleri kör, Mistah�ın eli çolak oldu. 12. âyet-i kerimede (Bu
iftirayı işitince, mümin erkek ve kadınlar, kendi ailelerine iyi gözle
bakmalı. Bu, meydanda bir yalan ve iftiradır, demelidirler) ve 19. âyet-i kerimede (Müminlerin kötü olarak anılmasını sevenlere, dünyada ve ahirette acı azaplar vardır) ve 26. âyet-i kerimede (Habis söz söylemek, habis adamlara layıktır. Habis adamlara, habis kelam yakışır) buyurulmuştur.

Hasais-ul habib kitabında diyor ki:
Resulullahın
mübarek zevcelerinden birini kötüleyenin kâfir olduğuna Abdullah ibni
Abbas hazretleri fetva vermiştir. Hele, Hazret-i Âişe�yi kötülemek,
Kur�an-ı kerimi inkâr etmek olur. Bunun küfür olduğu icma ile sabittir.
(Mirat-i kâinat)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i
Âişe-i Sıddıka, Allahü teâlânın sevgilisinin sevgilisi idi.
Peygamberimiz vefat edinceye kadar, onu çok sever ve yanından
ayırmazdı. Onun odasında, onun yatağında ve mübarek başı onun kucağında
iken can vermişti. Onun misk kokulu odasında defnedilmiş, kalmıştır.
Bütün bu üstünlüklerden ve kıymetlerden ayrı olarak kendisi büyük âlim
ve müctehid idi. Peygamber efendimiz, dinin yarısının bildirilmesini
ona bırakmıştı. Eshab-ı kiram sıkıştıkları zaman, ona gelip, ona sorup
öğrenirlerdi. Müctehid olan böyle bir Sıddıkaya, Hazret-i Ali�ye uymadı
diye, dil uzatıp, ona yakışmayan çirkin iftiraları söylemek Müslüman
olana yakışmaz. İmanı olan kimsenin ağzından böyle sözler çıkmaz. Bu
fakir [yani imam-ı Rabbani] miskinleri doyurduğum zaman, Ehl-i beytin
ruhlarına niyet ederdim. Yani Resulullah ile birlikte, Hazret-i Ali,
Hazret-i Fatıma, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin�in ruhlarına da
gönderirdim. Bir gece rüyada, Fahr-i âlemi görüp selam verdim. Selamımı
almadı ve mübarek yüzünü döndürüp (Ben yemeği Âişe�nin evinde yerdim. Bana yemek göndermek isteyenler, Âişe�nin evine gönderirlerdi)
buyurdu. Bundan anladım ki, rüyada yüzünü çevirmesinin sebebi, yemek
dağıtırken, niyette Hazret-i Âişe�yi ortak etmediğim içinmiş. Ondan
sonra Hazret-i Âişe�yi de hatta zevce-i mutahharaların hepsini niyette
ortak eyledim. Ehl-i beytin hepsini araya koyarak dua eder oldum.
Çünkü, bunlar da, Ehl-i beyttendir. O halde Resulullaha Hazret-i Âişe-i
Sıddıka yolu ile gelen eziyet, Hazret-i Ali yolundan gelen eziyet ve
cefadan daha çoktur. Aklı ve insafı olan, bunu pek iyi bilir. Bu
sözlerimiz, Hazret-i Ali ve Peygamber efendimizi sevenler ve sayanlar
içindir. (Eshab-ı Kiram kitabı)

Hazret-i Âişe, Peygamber efendimizin hanımı olmakla ve müminlerin annesi olmakla şereflendi. Bir âyet-i kerime meali:
(Resulullahın zevceleri müminlerin anneleridir.) [Ahzab 6]

Resulullah
ile akraba olmak şerefi çok büyüktür. İmanlı olan her akrabası muhakkak
Cennetliktir. Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kızlarımı evlendireceğim kimselerle, evleneceğim kadınların Cennetlik olmasını Rabbimden istedim. Rabbim de kabul etti.) [Şirazi]

(Benimle evlenen veya kız alıp verdiklerim, Cehenneme girmez.) [Deylemi, İ. Neccar]
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Üst