elecTRo
Üyeee
Hz. Yusuf Kıssasındaki Ahlaki Öğütleri Neler
Kuran'da Hazreti Yusuf A.S. ahlakı ile ilgili bir yazı
Hz. Yusuf (a.s.), hayatı ve mücadelesi hakkında Kuran'da en detaylı bilgilerin verildiği peygamberlerden biridir. Hz. Yusuf (a.s.)'ın ve babası Hz. Yakub (a.s.)'ın yaşadığı olaylar, Kuran'ın Yusuf Suresi'nde anlatılır ve bu surenin hemen başında bildirildiği gibi "en güzel kıssalardan" biridir.
Hz. Yusuf (a.s.), küçük yaşta iken kendisini kıskanan kardeşleri tarafından bir kuyuya atılmış, daha sonra köle olarak satılmış, ardından uğradığı bir iftira nedeniyle uzun yıllar hapiste kalmış, yıllar boyu bu gibi zorluklarla denenmiştir. Ardından Allah, onu tüm bu sıkıntılardan kurtararak kendisine güç ve iktidar vermiştir.
Hz. Yusuf (a.s.)'un tüm bu olaylar sırasında gösterdiği büyük sabır ve tevekkülü, etrafındaki her insanın dikkatini çeken güzel ahlakı ve güvenilirliği ve kendisine tuzak kuranlara karşı aldığı akılcı önlemler müminler için büyük hikmetler ve örnekler taşımaktadır.
Hz. Yusuf (a.s.)'un Çocukluğunda Gördüğü Rüya ve Hikmeti
Kuran'da haber verildiği üzere Hz. Yusuf (a.s.) çocukken bir rüya görmüş ve bu rüyanın yorumunu babası Hz. Yakup (a.s.)'a sormuştur. Rüyayı dinleyen Hz. Yakup (a.s.) ona rüyasının anlamını haber vermiştir. Hz. Yusuf (a.s.)'ı kardeşlerine karşı tedbirli olması ve rüyasını onlara anlatmaması konusunda uyarmıştır. Bu olay Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
"Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti. (Babası) Demişti ki: "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır. Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Yusuf Suresi, 4-6)
Hz. Yakup (a.s.) ilim sahibi, ferasetli mübarek bir insandır. Dolayısıyla diğer oğullarının karakterlerini iyi tahlil etmiş ve Hz. Yusuf (a.s.)'a karşı duydukları kıskançlığı fark etmiştir. Onları iyi tanıdığı için Hz. Yusuf (a.s.)'a tuzak kurabilme ihtimalleri olduğunu anlamış, bu sebeple Hz. Yusuf (a.s.)'a gördüğü rüyayı kardeşlerine anlatmamasını söylemiştir. Şeytanın insanın en büyük düşmanı olduğuna dikkat çekmiş ve Hz. Yusuf (a.s.)'a her zaman şeytanın tuzaklarına karşı temkinli olmasını öğütlemiştir.
Bu kıssadan çıkarılacak en önemli derslerden biri Müslümanların, fitne çıkarmaya müsait, din ahlakını tam yaşamayan, zayıf kişilikli ve tekin olmayan kişiler karşısında son derece dikkatli ve tedbirli olmaları gerektiğidir. Müminlerin nimete kavuşmaları, gelişmeleri, güçlenmeleri, iyi bir konuma gelmeleri samimi iman sahiplerini çok sevindirir, fakat kalbinde hastalık olan, münafık karakterli insanları çok rahatsız eder.
"Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbirimizi almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler." (Tevbe Suresi, 50)
Kıskançlığın İnsanı Düşürdüğü Gaflet Hali
Hz. Yusuf (a.s.) kıssasının devamında, Hz. Yakup (a.s.)'ın oğlunu uyarmakta ne kadar haklı olduğu görülmektedir. Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşlerinin içlerindeki kıskançlık öylesine şiddetlidir ki, onları Hz. Yusuf (a.s.)'a tuzak kurmaya kadar götürmüştür. Bu da Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşlerinin İslam ahlakından uzak olduklarının ve mümin karakteri sergilemediklerinin bir diğer göstergesidir. Onların kurdukları bu tuzak ve Hz. Yusuf (a.s.)'a yaptıkları Kuran'da şöyle bildirilir:
"Onlar şöyle demişti: "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir. Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz." (Yusuf Suresi, 8-9)
Ayetlerden anlaşıldığı üzere Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşleri din ahlakına uymadıkları için son derece cahilce bir mantık güderek, babalarının Hz. Yusuf (a.s.)'a olan sevgisini kıskanmış ve sadece kendilerine yönelik bir sevgi istedikleri için ona zarar vermeyi planlamışlardır.
Oysaki Kuran ahlakına göre müminlerin birbirlerine olan sevgilerindeki tek ölçü takvadır. Kim takvaca üstünse, kim Allah'ın sınırlarını korumak konusunda en çok titizleniyorsa, kim en güzel ahlaklı ise ve Allah'ı aşkla seviyor ve anıyorsa müminler doğal olarak o kişilere karşı kalben bir yakınlık duyarlar. Din ahlakında sevgi anlayışı bu şekildedir. Hz. Yakup (a.s.) da oğullarına karşı sevgi yöneltirken bunu ölçü almıştır.
Fakat Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşleri bu gerçeği anlayabilecek bir akla ve ferasete sahip olmadıkları için, babalarının Hz. Yusuf (a.s.)'a ve kardeşine olan sevgisini de anlayamamışlardır. Bu da onların Hz. Yusuf (a.s.)'ı kıskanarak öldürmek istemelerine neden olmuştur.
Bu kıssada gördüğümüz gibi din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda zararsız olarak tasvir edilen kıskançlık, insanların aklının ve düşünme yetisinin zarar görmesine yol açan, onu şeytanın etkisi altına alan ve din ahlakına uygun olmayan davranışlara yöneltebilecek, kaçınılması gereken bir özelliktir.
Kuran'da Hazreti Yusuf A.S. ahlakı ile ilgili bir yazı
Hz. Yusuf (a.s.), hayatı ve mücadelesi hakkında Kuran'da en detaylı bilgilerin verildiği peygamberlerden biridir. Hz. Yusuf (a.s.)'ın ve babası Hz. Yakub (a.s.)'ın yaşadığı olaylar, Kuran'ın Yusuf Suresi'nde anlatılır ve bu surenin hemen başında bildirildiği gibi "en güzel kıssalardan" biridir.
Hz. Yusuf (a.s.), küçük yaşta iken kendisini kıskanan kardeşleri tarafından bir kuyuya atılmış, daha sonra köle olarak satılmış, ardından uğradığı bir iftira nedeniyle uzun yıllar hapiste kalmış, yıllar boyu bu gibi zorluklarla denenmiştir. Ardından Allah, onu tüm bu sıkıntılardan kurtararak kendisine güç ve iktidar vermiştir.
Hz. Yusuf (a.s.)'un tüm bu olaylar sırasında gösterdiği büyük sabır ve tevekkülü, etrafındaki her insanın dikkatini çeken güzel ahlakı ve güvenilirliği ve kendisine tuzak kuranlara karşı aldığı akılcı önlemler müminler için büyük hikmetler ve örnekler taşımaktadır.
Hz. Yusuf (a.s.)'un Çocukluğunda Gördüğü Rüya ve Hikmeti
Kuran'da haber verildiği üzere Hz. Yusuf (a.s.) çocukken bir rüya görmüş ve bu rüyanın yorumunu babası Hz. Yakup (a.s.)'a sormuştur. Rüyayı dinleyen Hz. Yakup (a.s.) ona rüyasının anlamını haber vermiştir. Hz. Yusuf (a.s.)'ı kardeşlerine karşı tedbirli olması ve rüyasını onlara anlatmaması konusunda uyarmıştır. Bu olay Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
"Hani Yusuf babasına: "Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) on bir yıldız, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demişti. (Babası) Demişti ki: "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır. Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Yusuf Suresi, 4-6)
Hz. Yakup (a.s.) ilim sahibi, ferasetli mübarek bir insandır. Dolayısıyla diğer oğullarının karakterlerini iyi tahlil etmiş ve Hz. Yusuf (a.s.)'a karşı duydukları kıskançlığı fark etmiştir. Onları iyi tanıdığı için Hz. Yusuf (a.s.)'a tuzak kurabilme ihtimalleri olduğunu anlamış, bu sebeple Hz. Yusuf (a.s.)'a gördüğü rüyayı kardeşlerine anlatmamasını söylemiştir. Şeytanın insanın en büyük düşmanı olduğuna dikkat çekmiş ve Hz. Yusuf (a.s.)'a her zaman şeytanın tuzaklarına karşı temkinli olmasını öğütlemiştir.
Bu kıssadan çıkarılacak en önemli derslerden biri Müslümanların, fitne çıkarmaya müsait, din ahlakını tam yaşamayan, zayıf kişilikli ve tekin olmayan kişiler karşısında son derece dikkatli ve tedbirli olmaları gerektiğidir. Müminlerin nimete kavuşmaları, gelişmeleri, güçlenmeleri, iyi bir konuma gelmeleri samimi iman sahiplerini çok sevindirir, fakat kalbinde hastalık olan, münafık karakterli insanları çok rahatsız eder.
"Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbirimizi almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler." (Tevbe Suresi, 50)
Kıskançlığın İnsanı Düşürdüğü Gaflet Hali
Hz. Yusuf (a.s.) kıssasının devamında, Hz. Yakup (a.s.)'ın oğlunu uyarmakta ne kadar haklı olduğu görülmektedir. Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşlerinin içlerindeki kıskançlık öylesine şiddetlidir ki, onları Hz. Yusuf (a.s.)'a tuzak kurmaya kadar götürmüştür. Bu da Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşlerinin İslam ahlakından uzak olduklarının ve mümin karakteri sergilemediklerinin bir diğer göstergesidir. Onların kurdukları bu tuzak ve Hz. Yusuf (a.s.)'a yaptıkları Kuran'da şöyle bildirilir:
"Onlar şöyle demişti: "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz. Gerçekte babamız, açıkça bir şaşkınlık içindedir. Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz." (Yusuf Suresi, 8-9)
Ayetlerden anlaşıldığı üzere Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşleri din ahlakına uymadıkları için son derece cahilce bir mantık güderek, babalarının Hz. Yusuf (a.s.)'a olan sevgisini kıskanmış ve sadece kendilerine yönelik bir sevgi istedikleri için ona zarar vermeyi planlamışlardır.
Oysaki Kuran ahlakına göre müminlerin birbirlerine olan sevgilerindeki tek ölçü takvadır. Kim takvaca üstünse, kim Allah'ın sınırlarını korumak konusunda en çok titizleniyorsa, kim en güzel ahlaklı ise ve Allah'ı aşkla seviyor ve anıyorsa müminler doğal olarak o kişilere karşı kalben bir yakınlık duyarlar. Din ahlakında sevgi anlayışı bu şekildedir. Hz. Yakup (a.s.) da oğullarına karşı sevgi yöneltirken bunu ölçü almıştır.
Fakat Hz. Yusuf (a.s.)'ın kardeşleri bu gerçeği anlayabilecek bir akla ve ferasete sahip olmadıkları için, babalarının Hz. Yusuf (a.s.)'a ve kardeşine olan sevgisini de anlayamamışlardır. Bu da onların Hz. Yusuf (a.s.)'ı kıskanarak öldürmek istemelerine neden olmuştur.
Bu kıssada gördüğümüz gibi din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda zararsız olarak tasvir edilen kıskançlık, insanların aklının ve düşünme yetisinin zarar görmesine yol açan, onu şeytanın etkisi altına alan ve din ahlakına uygun olmayan davranışlara yöneltebilecek, kaçınılması gereken bir özelliktir.