O, insanlara doğru yolu göstermek üzere Allah’ın kutlu elçisi olarak gönderildi. O’nun sünneti, sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlığın mutluluğuna ve kurtuluşuna ışık tutabilecek niteliktedir. Barışı, müsamahayı, affı, rahmeti ve merhameti, mücerret bir söz olmaktan çıkarıp yaşanılan bir gerçekliğe dönüştüren de O’ydu...
Kur’an-ı Kerim’de “büyük bir ahlak üzere” (1) olduğu bildirilen Sevgili Peygamberimiz (sas), yine Kur’an’ın ifadesiyle “âlemlere rahmet olarak” (2) gönderilmiş, gerek yaşadığı ferdi, ailevi ve sosyal hayatı ile gerekse söz ve açıklamalara ile insanlığa kıyamete kadar kalıcı bir rehberlik ve örneklik sunmuştur. Onun sünneti, sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlığın mutluluğuna ve kurtuluşuna ışık tutabilecek niteliktedir. O, insanlara doğru yolu göstermek üzere Allah’ın kutlu elçisi olarak gönderildi. O’nun hidayeti sadece inanç ve ibadet alanıyla sınırlı kalmamış, O hayatın her alanında mü’minlere rehberlik etmiş, öğüt vermiş ve ahlakî erdemlerin egemen olduğu bir toplumun kuruculuğunu yapmıştır. Kendisinden düşmanlarına karşı beddua ve lanet isteminde bulunanlara O’nun verdiği cevap, kendisinin bunlar için değil rahmet ve merhamet peygamberi olarak gönderildiği şeklinde olmuştur. (3) Bu yönüyle Hz. Peygamber’in diğer insanları kaybetme, onlarla sosyal münasebetlerini kesme yerine onları kazanmayı, sahip olduğu güzellikleri onlarla paylaşmayı yeğlediğini görüyoruz.
Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun ki Resûlullah’ta sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı zikredenler için mükemmel bir örnek vardır.” (4) buyurularak O’nun örnekliğine vurgu yapılır. Şu var ki, O’nun örnekliğinin ve temsil ettiği değerlerin iyi anlaşılması, bir bilinç ve hayat tarzı olarak canlılık kazanması gerekir. Peygamber Efendimiz’in örnekliğini ve sünnetini belirli alanlara ve davranış biçimlerine indirgemek yerine O’nun onun temsil ettiği değerler bütününü tanımak ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelir. Artık bu noktada Hz. Peygamberi anmaktan çok O’nu anlamak, O’nun getirdiği kutlu ışıkla yolumuzu aydınlatmak önem kazanmaktadır.
Alemlere rahmet olarak gönderildi...
Hz. Peygamber, “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” (5) buyurarak, gönderiliş gayesinin güzel ahlakı tamamlamak olduğunu ifade etmiştir. Hz. Aişe’ye Onun ahlakından sorulduğunda, “Siz Kur’an’ı okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’andı.” (6) diyerek, getirdiği en büyük mucize olan Kur’an’ı bizzat kendisinin yaşadığını vurgulamış ve adeta O’nun Kur’an’ın hayata akseden canlı örneği olduğuna işaret etmiştir. Bu yönüyle Hz. Peygamber’i anlamanın Kur’an’ı anlamaya, Kur’an’ı anlamanın da Hz. Peygamber’i anlamaya bağlı olduğu görülür. Resûlullah (sas) güzel ahlâkın, iyinin, iyiliğin modeliydi, temsilcisiydi. Öz bir ifadeyle O, insanı insan yapan erdemlerin, değerlerin odaklandığı bir şahsiyetti. İnsanlık, artık iyi ile doğruyu, güzel ile çirkini onun penceresinden bakarak daha berrak görme şansına sahip oldu. O, örnek davranışlarıyla ve sabırla sürdürdüğü eğitimi ve rehberliği ile Cahiliye toplumunu medeni bir topluma dönüştürdü. Şirkin yerini tevhit inancı ve güveni, zulüm ve ahlâksızlığın yerini adalet ve üstün ahlaki erdemler, kibir ve nefretin yerini tevazu ve sevgi, sonu gelmez çekişmenin ve bencilliğin yerini barış, huzur ve iyilikte yarışma aldı. Öyle olduğu için de yeni dönem İslam’ın altın çağı, kalıcı mutluluk çağı anlamında “asr-ı saadet” olarak anıldı.
Hz. Peygamber barışı, müsamahayı, affı, rahmeti ve merhameti, mücerret bir iddia ve söz olmaktan çıkarıp yaşanılan bir gerçekliğe dönüştürmüştür. İşte bu seçkin ve seçilmiş insanın insanlığa tebliğ ettiği yüce İslam dini de; gönül kazanma, adalet, güzelliği paylaşım ve başkasının haklarını önceleme gibi önemli ilkeleri her zaman öne çıkararak, tebliğin başlangıcından zamanımıza kadar uzanan süreçte umutsuz insanların ümit ve ışık kaynağı haline gelmiştir. Yüce Allah’ın, İlahî davetini bütün insanlığa ulaştırmak için görevlendirdiği peygamberler halkasının son zinciri olan Peygamber Efendimiz’in doğumu, sıradan bir olay olmanın çok ötelerinde, insanlık tarihinde birçok değişim ve gelişmenin habercisi olmuştur. Bilindiği üzere insanî değerler açısından trajedilerin yaşandığı bir zaman diliminde, Hz. Peygamber aracılığı ile bütün insanlığa sunulmuş olan ilahi hakikatler, Müslümanların tarihinde olduğu kadar insanlık tarihinin akışında da köklü değişikliklere vesile olmuştur. İlahî lütfun bir tecellisi olarak bu olayın önemini çok iyi bir şekilde idrak etmiş olan milletimiz, asırlardan beri bu kutlu doğumu, Hz. Peygamber’e olan derin sevgi ve bağlılıklarının izharı ve O’nun getirdiği dipdiri ve hayat bahşedici öğütlerini hafızalarına nakşetmenin bulunmaz bir fırsatı olarak değerlendirmişlerdir.
Böyle bir anlayışın neticesidir ki, Peygamber Efendimiz doğumu münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle 1989 yılından itibaren Kutlu Doğum Haftası kutlanmaya başlanıştır. Bu yıl da on yedincisini kutlamak üzere tertip ettiğimiz bu haftada gerek yurtiçi ve gerekse yurtdışında bir dizi ve geniş yelpazeli dini, sosyal ve kültürel etkinlikler planlanmıştır.
Kutlu Doğum Haftası denildiğinde, Hz. Peygamber’i anmak, daha da önemlisi onu anlamak, onun temsil ettiği değerler bütününü tanımak ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelir. Kutlu Doğum Haftası’nda Peygamber Efendimiz’in dünyayı teşriflerini anarken, onun üstün şahsiyetini ve güzel ahlakını tanımaya, getirdiği evrensel çağrıyı anlamaya ve bütün bunları özünde barındırdığı dinamizmi içinde çağımıza taşımaya olan ihtiyacımızı bir kez daha fark ediyoruz. Böyle olduğu için de bu sene Kutlu Doğum Haftası’nda çeşitli dini, sosyal ve bilimsel etkinliklerin yanı sıra “dinlerin dünya barışına katkısı” ve “çağımızda aile ve gençliğin problemleri” konuları üzerinde özellikle durulacaktır. İstedik ki çocuklar, kendilerini çok seven Sevgili Peygamber’i daha iyi tanısınlar. Bunun için de bu hafta içinde Türkiye Diyanet Vakfı tarafından, çocuklarımıza onları çok seven Sevgili Peygamberimiz’i daha iyi tanımaları için yurt genelinde bu anlamlı haftaya yakışan bir armağan olarak “Peygamberimi Öğreniyorum” kitabı dağıtılacaktır.
Çağrısı tüm insanlığa...
O; Çocuklarla selamlaşır, omuzuna bindirir, dizlerine oturtur, başlarını okşardı. Onlarla şakalaşıp eğlendirirdi; onlar için dua ederdi. Çocuklarla rahatlıkla kaynaşırdı. Onlardan uzak değil, onlarla iç içe yaşardı. O sadece çocuklara nasıl davranılması gerektiğini öğretmez, aynı zamanda örnek olurdu. Çocukların sevgiye olan ihtiyaçlarını önemser ve onların bu ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği hususunda tenbihte bulunurdu. Alemleri sevgiyle kucaklayan Peygamberimiz çocuklara karşı daha da hassastı.
Çünkü çocuklarımız için verilen her emek bizim için kutsal. Geleceği onların ellerine güvenle bırakabilmek için de daha çok çaba gerekiyor. O’nu anlayan ve O’nun çağrısına icabet eden kimseler, O’nun üstün ahlakını ve örnek şahsiyetini hayatlarının mihveri, eğitimlerinin rehberi yapmaya çalışmışlardır. İnsanlığı kurtuluşa ve hidayete davet eden İslam’ın ana gayesi, insanlara güzel ahlakı kazandırmak ve bu yolla birbirinin dertleri ile ilgilenen, güzellikte yarışan, kin ve nefretten uzak duran, ortaya çıkan her türlü problemi hak ve adalet ölçüsü doğrultusunda çözen, erdemli ve mükemmel bir toplumu oluşturmaktır.
Bugün bütün insanlık huzur ve güven dolu bir hayata erişmenin özlemini çekmektedir. Toplumumuzda suç oranlarının artması ve suç işleyenlerin yaş ortalamalarının çocuklara kadar inmesi, sorumluluk sahibi herkesi düşündürmelidir. Sokak çocuklarının sayılarının artması, aile içi iletişimin kaybedilip şiddetin artması, fertler arasındaki maddi ve ekonomik dengesizlikler, eğitim ve öğretimden mahrum olan kimselerin giriştikleri olumsuz eylemler umutsuz, sağlıksız ve güvensiz bir toplumun hazırlayıcısı olmaktadır.
Toplumun inşasında rahmeti esas alan Peygamberimiz yetimin elinden tutmuş, kimsesizlerin kimsesi olmuş, büyüklerin ve küçüklerin ihtiyaçlarına cevap vermiş, huzur ve güveni tehdit eden davranışları önleyici tedbirler almıştır. Bu itibarla hayatımızın örnek şahsiyeti olan Sevgili Peygamberimiz’i daha yakından tanımalıyız. O’nu ve getirdiği evrensel mesajı insanımıza tanıtarak dünya ve ahiret mutluluğuna giden yolu aydınlatmalıyız.
Mevlid Kandili’nin ve Kutlu Doğum Haftası’nın insanlığın Hz. Muhammed’i bütün yönleriyle tanımasına ve O’nu örnek almasına vesile olmasını diler, bütün insanlık için hayır getirmesini Yüce Allah’tan niyaz eder, vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın ve İslam âleminin Mevlid Kandili’ni tebrik ederim.
Kaynakça:
1. el-Kalem, 68/4.
2. el-Enbiyâ, 21/107.
3. Müslim, Birr, 87.
4. el-Ahzâb, 33/21.
5. İbn Hanbel, Müsned, II, 381. Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn, 139.
6. Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn, 139.