BERKİTO
Üye
Tarihler, Bilali Habeşi Hz'nin Peygamber Efendimiz'in (SAV) dünyasını değiştirmesinden sonra ayrılık acısına tahammül edemeyerek bir daha ezan okuyamadığını yazar. Resulullah'a (SAV) duyduğu muhabbetiyle her gün yanıp tutuşan, gözyaşı döken bu büyük zat, daha fazla Medine-i Münevvere'de kalamayarak zamanın halifesi Hz. Ebubekir'den izin alıp Şam'a gitmeye karar verir. Böylece Şam'a yerleşerek Hz. Ömer'in hilafetine kadar orada kalan Bilal-i Habeşi, Hz. Ömer ordusuyla Şam'a gelince onlarla birlikte Kudüs'e gider.
Bir gece rüyasında Resulullah Efendimiz'i (SAV) görür. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV) kendisine sitem ederler: "Bunca ayrılık yetmedi mi ya Bilal? Hala kabrimi ziyaret etmeyecek misin?"
Heyecan ve ter içinde uyanan Bilal-i Habeş-ir17;nin zavallı yüreciği duracak gibi olur. Hemen kalkarak hazırlığa başlar. Şafak sökerken ince, uzun ve garip deveciğiyle mübarek Medine yollarına düşer. Biricik Efendisi'ne yaklaştıkça havayı koklar, taş ve toprakları okşayarak gözyaşı döker. Issız çölleri yara yara Medine kentine ulaşır.
Ona rastlayanların kendisi için, "İşte Bilal-i Habeşi, işte Hz. Peygamber'in (SAV) müezzini. Onun gibi ezan okuyan bu dünyaya daha gelmemiştir" sözlerini bile duyamayacak kadar, gönlü Efendimiz'in (SAV) sevgiyle iştigal halinde dolup taşar. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine doğru çekmektedir.
Peygamber Efendimiz'in (SAV) mübarek kabirlerine doğru ilerleyen Bilal-i Habeşi, yüce makama erişirken dudaklarından Kur'an-ı Kerim'den Ayet-i Kerime'ler dökülür. En sonunda kalbi, bu sevginin ve hasretin büyüklüğünü daha fazla taşıyamaz ve sevgilisinin kabri başında bayılarak yere yığılır.
Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz
Ayıldığı zaman, başucunda sevgilisinin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i, kendisinin saçlarını okşarken bulur. Sanki dünyalar onun olur, sarılır, kucaklaşırlar, ağlaşarak, "Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz!" diyebilir. Hz. Hasan'ın, "Dedemiz seni de çok severdi. Acaba onun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın?" sorusuna, Hz. Bilal, "Bu nasıl söz, ne emredersiniz yerine getiririm!" der. Rica ise "bir kerecik olsun o güzel sesinden ezan dinlemek" şeklinde olur.
Peygamber Efendimiz'in (SAV) torunlarının ricasını geri çevirmeyen Hz. Bilal, ertesi sabah son ezanını da Mescid-i Nebevi'de okur. Yanık ve hasret dolu sesiyle "Allahü Ekber! Allahü Ekber!" nidaları semada yankılanır durur. Bilal-i Habeşi'nin sesine uyanan Medine halkı sokaklara dökülür, ruhları bir anda Peygamber Efendimiz (SAV) ile yaşadıkları günlere gider, Mescid-i Nebevi'ye koşarlar. Ve Bilal-i Habeşi, böylece son kez Ezan-ı Muhammedi'yi okumuş olur.
Bir gece rüyasında Resulullah Efendimiz'i (SAV) görür. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV) kendisine sitem ederler: "Bunca ayrılık yetmedi mi ya Bilal? Hala kabrimi ziyaret etmeyecek misin?"
Heyecan ve ter içinde uyanan Bilal-i Habeş-ir17;nin zavallı yüreciği duracak gibi olur. Hemen kalkarak hazırlığa başlar. Şafak sökerken ince, uzun ve garip deveciğiyle mübarek Medine yollarına düşer. Biricik Efendisi'ne yaklaştıkça havayı koklar, taş ve toprakları okşayarak gözyaşı döker. Issız çölleri yara yara Medine kentine ulaşır.
Ona rastlayanların kendisi için, "İşte Bilal-i Habeşi, işte Hz. Peygamber'in (SAV) müezzini. Onun gibi ezan okuyan bu dünyaya daha gelmemiştir" sözlerini bile duyamayacak kadar, gönlü Efendimiz'in (SAV) sevgiyle iştigal halinde dolup taşar. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine doğru çekmektedir.
Peygamber Efendimiz'in (SAV) mübarek kabirlerine doğru ilerleyen Bilal-i Habeşi, yüce makama erişirken dudaklarından Kur'an-ı Kerim'den Ayet-i Kerime'ler dökülür. En sonunda kalbi, bu sevginin ve hasretin büyüklüğünü daha fazla taşıyamaz ve sevgilisinin kabri başında bayılarak yere yığılır.
Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz
Ayıldığı zaman, başucunda sevgilisinin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i, kendisinin saçlarını okşarken bulur. Sanki dünyalar onun olur, sarılır, kucaklaşırlar, ağlaşarak, "Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resulullah gibi kokuyorsunuz!" diyebilir. Hz. Hasan'ın, "Dedemiz seni de çok severdi. Acaba onun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın?" sorusuna, Hz. Bilal, "Bu nasıl söz, ne emredersiniz yerine getiririm!" der. Rica ise "bir kerecik olsun o güzel sesinden ezan dinlemek" şeklinde olur.
Peygamber Efendimiz'in (SAV) torunlarının ricasını geri çevirmeyen Hz. Bilal, ertesi sabah son ezanını da Mescid-i Nebevi'de okur. Yanık ve hasret dolu sesiyle "Allahü Ekber! Allahü Ekber!" nidaları semada yankılanır durur. Bilal-i Habeşi'nin sesine uyanan Medine halkı sokaklara dökülür, ruhları bir anda Peygamber Efendimiz (SAV) ile yaşadıkları günlere gider, Mescid-i Nebevi'ye koşarlar. Ve Bilal-i Habeşi, böylece son kez Ezan-ı Muhammedi'yi okumuş olur.