Genel Türk Müziği Bilgisi

sevdaL Sustuklarım Büyür İçimde
Sunan: İstanbul Müzik ve Sema topluluğu Müzik Direktörü Serhat Sarpel

Ana baslıklar;

1-Türk müziği tarihi
a- Ses sistemi
b- Nota yazımı
2- Makamlar
3- Usuller
4- Formlar
5- Ensturmanlar
6- İcra örnekleri
-------------------------------------------------------------------

1- Türk müziği tarihi;
Tarih boyunca çok büyük bir coğrafya ve son bin yıldır Anadolu üzerinde
yaşayan Türklerde üç tip musiki var olmuştur. Bunlardan birincisi Osmanlı
imparatorluğunu oluşturan ulusların kendi geçmişinden ve Anadolu’daki yaşamlarından oluşan Folklörik yani Türk halk müziği,ikinci yüz yıllarda tekkelerde ve camilerde gelişmiş, yaşamış olan Dini müzik,diğeride klasik Türk müziği denilen yani konumuz olan Osmanlı imparatorluğunun müziğidir.

Klasik Türk müziği gerçekte İslam müziği içinde yer almaktadır ve ilk yıllarında Araplar,İranlılar,Hintliler gibi devletlerle aynı müzik teorisini kullanmıstır. Daha sonraki yıllarda ise kendine has karakteristik özellikleri olusmus , kuralları konulmuş ve diğer İslam ülkelerinin müziklerinden tamamen ayrılarak kendi kimliğini almıştır. Çıkışı İslam müziği dairesinden olup zamanla İslam müziği ezgileri içerisinden ayrılarak ulusal kimliğini bulmuştur.

Türk müziğinin kendine has özelliklerini anlatmadan önce iki önemli konunun belirtilmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi Türk müziği ses sistemidir ;

Genel İslam müziği içinde gercek anlamda müzik nazariyatını ve ses sistemini ilk inceleyen ve açıklayan Safiyüddin Abdülmü’min Urmevi dir. Her ne kadar Safiyüddinden önce Farabi (873-950) , İbn-i Sina (980-1037) ve El Kindi (805-875)gibi bilginler müzik hakkında bazı bilgiler yazmışlarsada bütün otoritelerce kabül edilen ve ortaya bir sistem koyan müzik bilgini Safiyüddindir.
Safiyüddin, Kitabü’l-Edvar isimli kitabında bir sekizliği eşit olmayan 17 aralığa bölmüş ve bu şekildeki ses sistemi İslam dünyasında 700 yıl geçerliliğini korumuştur. Tabiki bu sistemin bu kadar uzun süre kullanılmasındaki önemli sebelerden biride, Safüyiddinden 70 sene sonra gelen ve orta doğu müzik tarihinin en öneli ismi Abdülkadir Meraginin aynı sistemi savunması ve Safiyüddin’in kitaplarını yeniden yorumlamasıdır.

Türk müziğinde de 17 sesli sistem uzun yıllar kullanıldıktan sonra Celaleddin Dede, Ataullah Efendi ve Hüseyin Fahrettin Dede isimlerindeki üç mevlevi dedesi bu sistemin yetersiz olduğu konusunda birleşmişler ve 1800 yılların ortalarında bugünde kullanılan bir sekizli içinde eşlit olmayan 24 ses sistemini ortaya koymuslardır.

Buna göre iki tam ses koma denilen 9 parçaya bölünmüş ve bu 9 parcadan 3 taneside özel diyez ve bemollerle gösterilmiştir.

Do ----------------------------------------------Re

(Diyez ve Bemoller göster)
(Perde İsimleri yazılabilir)

Diger bir önemli konuda Türk müziğindeki nota yazım konusudur. Türk müziğinin öğretilmesi uzun yıllar hoca talebe ilişkisi yani meşk şeklinde yapılmıştır, eserler hafızalarda tutylarak 1600 lü yıllara kadar gelmiştir. Bu yıllardan itibaren Ali Ufki adındaki aslen Lehistanlı olan Albert Bobowski (1610-1675) ve Moldovya prensi Demetrius Cantemir (1673-1723)iki geğişik nota yazım sistemi geliştirmişler ve eserler bu yeni notalarla yazılmış, muhafaza edilmişlerdir. Ali Ufki bey Türk müziği repertuarının büuük bir bölümünü « Mecmua-i Saz u Söz » kitabında toplamış, Kantemiroğluda « Kitab-ı ilm ül Musiki ala Vech-ül Hurufat « adında yazdığı eserde repertuarın büyük bir bölümünü günümüze aktarmıştır.

Bu nazariyatçılardan hemen sonra iki mevlevi dedesi Nayi Osman dede( ?-1730) ve Abdülbaki Nasır dede (1756-1812) ayrı ayrı yeni birer nota yazım sistemleri icad etmisler ve bu sistemlerlede Dini müzik eserleri korunabilmiştir. Bunlardan sonrada Hamparsumun (1768-1839) Ermenı harflerinden esinlenerek yaptığı yeni nota yazım sistemi saz eserleri ve Anadoludaki yabancı etnik müziklerin repertuarlarının günümüze gelmesinde büyük bir rol oynamıştır.

1800 lü yılların sonlarında batı notasına gecen Türk bestecileri günümüze kadar batı nota sistemini kullanmışlardır.

2-Makamlar ;

Türk müziğinin icra edilebilmesi için mutlaka bilinmesi gereken konu makamlardır. Çeşitli katogarilere ayrılan makamlar 4 lü ve 5 li dediğimiz ve özel isimleri olan ses kümelerinin birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Bu şekilde meydab-na gelen makamlara « Basit makamlar » denilmektedir,bunlar Türk müziğinde 13 tanedir.

(4 lü ve 5 li lerin tanburla seslendirilmesi ve basit makamlardan tanburla örnek verilmesi)

İki basit makamın veya bir basit makamlar ile 4 lü veya 5 lilerin birleşmesinden meydana gelen diğer bir makam çeşidine ise « Birleşik makamlar » denilmektedir.

(Tanburla örnek verilmesi)

Makamların başka bir perdeye transpoze edilerek icra edilmesinede « Şed makam » denilmiştir.

(Tanburla örnek verilmesi)

Bir makamı anlatırken uyulması gereken bazı kurallarda vardır, bunlar
1- Makamın yapısı(nelerden meydana geldiği)
2- Üzerinde duruş yapılan kuvvetli perdeleri
3- Donanımı
4- Genişlemesi
5- Seyri
Gibi konulardır.


(Tanburla örnek verilmesi)


3- Usuller;

Türk müziği bestelenmesi ve icra edilmesinde değişik ritmler kullanılmakta ve bu ritmler kendilerine has isimler almaktadırlar. Hepsinin birlikte aldığı isim ise Usul dür. Küçük ve büyük usuller şeklinde isimlendirilen bu usuller değişik ritm kalıplarından meydana gelmişler ve eserler müzik olarak bu kalıplara göre bestelenmislerdir.

(Örnek verilmesi)

4- Formlar,
Eserlerin güftelerinin hangi kalıplara göre besteleneceğini ve bu güftelerin be şekilde kullanılacağını Formlar denilen bölüm açıklar,

Örnekler

CD ile Şarkı, beste, saz eseri

5- Ensturmanlar
Klasik müziğin başlıca ensturmanları şunlardır.

a-Tanbur (resim ve CD örnek)
b-Kanun (resim ve CD örnek)
c-Kemençe (resim ve CD örnek)
d-Rebab (resim ve CD örnek)
f-Ney (resim ve CD örnek)
g-Ud (resim ve CD örnek)

(toplu icra örneği CD’den)

Malzemeler,

1- Formlar için Serhat eserler
2- Ensturmanlar için bir CD
3- Ensturman resimleri

KANUN

Türk Musikisi sazlarından biri olan kanunun büyük Türk filazofu Farabi tarafından icad edildiği söylenmekte ise de Farabi’nin kendi eseri olan
Kitabul Musiki Kebirde bu hususta bir açıklama yoktur. Kanunun ve diğer antik sazların devir, devir değişmesi ile ortaya çıkmış olduğu kabul edilmektedir.

Kanunun Çeng isimli bir çalgının gelişmesinden oluştuğu düşünülmektedir.

XVII asırda Türk Musıkısinde kullanılan bu saz daha sonra rağbetten düşüp unutulmuştur. Osmanlı İmparatorluğunda Arap ülkelerinde icra edilmiştir.

XIX asrı ortalarına doğru Şamlı bir Arap icracı bu sazı İstanbul’a getirmiş ve bundan sonra Kanuni Ömer Efendi ve onun talabesi Kanuni Hacı Arif Bey’le Kanun icrası yaygınlaşmıştır.


Kanun mızrablı sazlar ailesindendir. Her perde üç telli olmak üzere bugün kullanılan şekli 26 perdelidir. 24 ve 25 perdeli olanlarıda vardır.3,5 oktav ses sahasını haizdir. Eski şekli mandalsız olan Kanun’un XIX asrı sonlarından itibaren mandalla kullanılmış ve zaman içinde mandal sistemi geliştirilmiştir.


Kanun özel yüksükleri ile işaret parmaklarına takılan mızrablarla icra edilir.
 

Benzer Konular

  • Sabit
Yanıtlar
0
Görüntülenme
8B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
17B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
19B
Üst