cicozz
Çocukluk cicozlarda saklı
Fruktozun Zararları Nelerdir? Nişasta Bazlı Şekerin Zararları, NBŞ Zararları
Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline geldi. Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayiindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekmiştir.
Mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu (high fructose corn syrup), başta alkolsüz içecekler (meyve suları, asitli içecekler, sodalar vb.) olmak üzere bütün hazır gıdalarda (kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, tüm jöle ve benzeri ürünler, hazır ekmekler vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ucuz olmasının yanında, karaciğerde diğer şekerlerden farklı işlenmesi gıda üreticilerine ek bazı yararlar getirmektedir. Tüm bu yararlar tüketiciye ise zarar olarak yansımaktadır.
Fruktoz, diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmaz ve fruktozdan zengin tatlı yiyecekler daha çok tüketilebilir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur, kan glukoz ve kan insulin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemeklerden sonra yükselmesi, ardından kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer. Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller. Fruktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen kan şekeri glukoz ile aynı enerji (kalori) yüküne sahiptir. Bu nedenle gıdalarla tüketilen glukoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte fruktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi oluşur ve daha çok yer. Fast-food olarak ifade edilen tüketim kültürünün en önemli unsurlarından bir tanesi budur. Bu nedenle farketmeden tükettiğimiz yüksek fruktoz, şişmanlık ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların ortaya çıkmasında yeni bir sağlık tehdidi olarak kabul edilmektedir.
Tüketicilerin, masum gibi gözüken bu yeni ancak gizli tehdidin farkında olmaları ve özellikle çocukları bu tür ürünlerden uzak tutmaları, şeker, kalp ve damar, şişmanlık ve yüksek tansiyon gibi uzun süreli ve tedavisi zor hastalıkların önlenmesinde alabilecekleri önemli bir tedbir olarak görülmektedir. Bazı ülkeler, bu tür ürünlerin okul kantinlerinde satılmasına önemli kısıtlamalar getirmiştir. Ülkemizde bu tür bir yasal düzenleme henüz olmamakla beraber, Sağlık Bakanlığı konu üzerinde halen çalışmalarını sürdürmektedir.
Sindirim sorunları
Fruktoz emilimi GLUT-5 ve GLUT2 adlı taşıyıcılar aracılığıyla gerçekleşir. GLUT-5 eksikliği sonucunda kalın bağırsaklara aşırı fruktoz taşınımı gözlenebilir. Bu fruktoz, bağırsak florası için uygun bir besin kaynağı olduğundan dolayı, burada kullanılarak gaz oluşumuna neden olabilir. Bu durun bağırsaktaki suyun tutulumuna neden olur ve dolayısıyla şişkinlik, aşırı gaz ve tüketilen miktara bağlı olarak ishal belirir. Birçok insan için fruktoz kötü emilimi büyük bir sağlık sorunudur.
Metabolik sendromlar
Aşırı fruktoz tüketiminin insülin direncine, obeziteye, LDL kolesterolünün ve trigliseritlerin artmasına; dolayısıyla da metabolik sendromlara yol açtığına dair birçok hipotez bulunmaktadır.
Kısa dönem testlerde, besinsel kontrolün ve fruktoz tüketmeyen kontrol grubunun olmayışı, deneylerin sonuca varmasının önüne geçen unsurlardır. Ancak yine de, fruktoz tüketimiyle obezite arasında bir bağıntı bulunduğuna dair raporlar bulunmaktadır.
Tip 1 diyabet hastalarıyla, fruktoz oranındaki belirgin derecede düşük GI (glisemik indeks) arasında bir bağlantı olduğu konusunda endişeler bulunmaktadır. Fruktoz, glukoz ile beraber alındığında kan şekerinin artışına yol açmaktadır. Temel GI ölçüm tekniği yanıltıcı olabilir. Kan şekeri seviyesi zamanla ölçülüp grafiğe aktarılarak, belli bir süre sonra elde edilen çan eğrisinin alanı ölçüldüğünde GI numarası elde edilmektedir. Kısacası yavaşça yayılan bir besinle, hızla kandaki miktarı artıp azalan bir besin aynı GI oranını vermektedir
Her ne kadar tüm basit şekerlerin birbirine benzer kimyasal formülleri olsa da, her birinin farklı kimyasal özellikleri bulunabilir. Bir bilimsel dergiye göre, yalnız fruktoz verilen insanlarla, yalnız glukoz verilen insanlar arasındaki kan şekeri artışı birbirlerine çok yakındır.
Bunun dışında farelerde yapılan bir araştırmada, fruktozun obezite riskini arttırdığı görülmüştür.
Bir çalışma sonucunda, fruktozun erkeklerde glukoza oranla aç karnına daha yüksek bir plazma triaçilgliserol değerinin üretilmesine yol açtığı ve plazma triaçilgliserolün kardiyovasküler hastalıklar için bir risk etmeni olması durumunda fruktoz oranının fazla oluşunun istenmeyen durumlara yol açtığı belirtilmektedir. Bantle ve ekibi ise on dört kişilik bir deney grubuna yüksek fruktozlu besinler vererek olanları gözledi. Ancak grupta gözle görülür bir sorun yaşanmadığı gibi, gruptaki bir kişi hemen hemen şeker yoksunluğu belirtileri göstermişti.
Fruktoz, hemen hemen tüm monosakkaritlerde olduğu gibi bir indirgen şekerdir. Basit şeker moleküllerinden proteinlere kadar kendiliğinen gerçekleşen birtakım kimyasal tepkimeler "enzimatik olmayan glikolizlenme" adını alır. Bu tepkimeler şeker hastalarındaki belirgin hasarın nedenlerinden biri olarak görmektedir. Fruktoz bu bakımdan glukozla eşitlik görünümü içindedir ve şeker hastalığı için yalnız başına daha iyi bir yanıt değildir. Fruktozun glukozla eşdeğer bir tatlılık etkisi yaratması için sadece çok küçük oranlarda kısıntı yapılması gereklidir. Bu durum yaşlılık ve yaşa bağlı kronik hastalıklar için önemli bir katkı sağlayabilir.
Sükroz ile karşılaştırmalar
Yüksek fruktozlu mısır şurubunu (HFCS) ve sükrozu karşılaştıran çeşitli çalışmalara göre her ikisinin kullanımında oluşan psikolojik etkiler hemen hemen aynıdır. Örneğin Melanson ve ekibinin 2006'da yaptığı HFCS ve sükroz içerikli içecekleri karşılaştıran bir araştırmada her iki şekerin insan vücudundaki kan glukozu, insülin, leptin ve girelin değişimine hemen hemen aynı oranda katkıda bulunduğu sonucuna varıldı. Sükrozun %50 fruktoz ve %50 glukoz içerdiği; HFCS'nin ise %55 fruktoz ve %45 glukoz içerdiği göz önüne alınırsa bu durum şaşırtıcı değildir. Bu iki tatlandırıcı arasındaki en önemli fark HFCS'nin bir miktar sükrozun yanında, fruktoz ve glukozu bağımsız olarak içermesidir.
Fruktoz, düşük GLUT5 oranına sahip pankreatik ß hücrelerinin insülin üretmesini tetiklemediğinden dolayı, diyabet hastalarına önerilmektedir. Fruktoz, 19 ± 2 ile düşük bir glisemik indekse sahiptir. Glukozunkinin 100, sükrozunkinin 68 ± 5 olduğu göz önüne aldındığında fruktozun bu durumu rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bunun yanında oda sıcaklığında fruktozun sükrozdan %73 daha tatlı olduğu bilinmektedir. Çalışmalara bakıldığında, yemeklerden önce tüketilen fruktozun, yemeğin glisemik yanıtını azaltabileceği ortaya konulmuş durumdadır. Daha yüksek sıcaklıklarda tatlılığı değişebilen fruktoz bu bağlamda çeşitli yemeklerde sükroz ile eşit tatlılığa sahip değildir.
Karaciğer hastalığı
Meira Field'a göre fruktoz şeker hastaları için diğer şekerlerden daha iyi bir besin, ancak glukozun tüm vücut hücreleri tarafından kullanılabildiği, fakat fruktozun kullanılabilmesi için karaciğerde birtakım tepkimeler geçirmesi gerekliliği bu durumu değiştirmektedir. Yüksek fruktoz diyetiyle beslenen farelerin karaciğerlerinin alkoliklerin karaciğerinden pek farklı olmadığını, yağ ve sirotikle tıkalı olduğu gözlemlenmiş durumdadır. Her ne kadar sperm ve bazı bağırsak hücrelerinin fruktozu doğrudan tüketebildiği bilinse de, alınan fruktozun büyük bir kısmı karaciğerde tepkimeler geçirerek kullanılmaktadır.
William J. Whelan ise fruktozun karaciğere geldiğinde karaciğer aniden durarak fruktozu metabolize edene kadar tüm diğer etkinliklerini durdurduğunu belirtmektedir. Glukoz yerine fruktoz tüketmek, kanda daha az insülin ve leptin; daha çok girelin dolaşımına neden olmaktadır. Leptin ve insülinin iştah kapatıcı, girelinin iştah açıcı özelliğine bakıldığında fazla fruktozun insanı kilo almaya eğilimli hale getirdiği görülmektedir.
Aşırı fruktoz tüketiminin alkolsüz yağlı karaciğer hastalığının gelişimine katkıda bulunduğundan şüphe duyulmaktadır.
Gut
British Medical Journal tarafından yürütülen son çalışmalara göre, yüksek fruktoz tüketiminin gut hastalığı ile de yakından ilişkili olduğu konusunda çeşitli ipuçları elde edilmiş durumdadır. Gut hastalığı her ne kadar bir Viktorya dönemi hastalığı olarak düşünülegelmiş olsa da, bu hastalığa yakalananların sayısı son yıllarda bir artış eğilimi içindedir. Bu durumun şüphelilerinden biri de, çeşitli hafif içeceklerde bulunan fruktozun olabileceği belirtilmetedir.
Pankreas Kanseri
Ayrıca İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yavuz Dizdar şöyle diyor "Bu konuda yapılmış olan üç tane büyük çalışma var. Bu çalışmalarda fruktoz ve pankreas kanseri ilişkilendiriliyor. Şişmanlık üzerinden, başka şeyler üzerinden, yağlarda eriyen tarım ilaçları olabilir, herhangi bir şey olabilir. Fruktozun kanser riskini artırdığı konusunda geçen sene bir çalışma yayınlandı. Tez budur. Fruktoz insan için uygun bir şeker değildir. Hastalığa neden olur. Birinci hastalık şişmanlıktır, ikinci hastalık diyabettir, üçüncüsü pankreas kanseridir. Diğer kanserlerle ilgili bir bulgu yoktur. İnsan metabolizması glikoz üzerine kuruludur. Yani biz şeker olarak glikozu kullanıyoruzç Fruktoz bize yabancıdır. Mısır şurubu fruktozdan serbest üretilen bir şekerdir. En zararlısı konusunda oklar fruktozun üzerine gidiyor. Ve doğrudan mısır şurubuna gidiyor. Glikoz vücutta kullanılan bir fon. Fruktoz pankreas kanserini çoğaltıyor. İki bin kişiyi alıp 10 yıl günde 2,5 litre meşrubat içirirseniz farkı görürsünüz. 180 km hızla duvara çarpan bir aracın içindekiler ölür mü ölmez mi? Duvar mı, araç mı, içindekiler mi suçludur bilemezsiniz. Ama fruktoz pankreas kanseriyle ilişkilendirilmiştir."
Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline geldi. Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayiindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekmiştir.
Mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu (high fructose corn syrup), başta alkolsüz içecekler (meyve suları, asitli içecekler, sodalar vb.) olmak üzere bütün hazır gıdalarda (kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, tüm jöle ve benzeri ürünler, hazır ekmekler vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ucuz olmasının yanında, karaciğerde diğer şekerlerden farklı işlenmesi gıda üreticilerine ek bazı yararlar getirmektedir. Tüm bu yararlar tüketiciye ise zarar olarak yansımaktadır.
Fruktoz, diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmaz ve fruktozdan zengin tatlı yiyecekler daha çok tüketilebilir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur, kan glukoz ve kan insulin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemeklerden sonra yükselmesi, ardından kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer. Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller. Fruktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen kan şekeri glukoz ile aynı enerji (kalori) yüküne sahiptir. Bu nedenle gıdalarla tüketilen glukoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte fruktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi oluşur ve daha çok yer. Fast-food olarak ifade edilen tüketim kültürünün en önemli unsurlarından bir tanesi budur. Bu nedenle farketmeden tükettiğimiz yüksek fruktoz, şişmanlık ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların ortaya çıkmasında yeni bir sağlık tehdidi olarak kabul edilmektedir.
Tüketicilerin, masum gibi gözüken bu yeni ancak gizli tehdidin farkında olmaları ve özellikle çocukları bu tür ürünlerden uzak tutmaları, şeker, kalp ve damar, şişmanlık ve yüksek tansiyon gibi uzun süreli ve tedavisi zor hastalıkların önlenmesinde alabilecekleri önemli bir tedbir olarak görülmektedir. Bazı ülkeler, bu tür ürünlerin okul kantinlerinde satılmasına önemli kısıtlamalar getirmiştir. Ülkemizde bu tür bir yasal düzenleme henüz olmamakla beraber, Sağlık Bakanlığı konu üzerinde halen çalışmalarını sürdürmektedir.
Sindirim sorunları
Fruktoz emilimi GLUT-5 ve GLUT2 adlı taşıyıcılar aracılığıyla gerçekleşir. GLUT-5 eksikliği sonucunda kalın bağırsaklara aşırı fruktoz taşınımı gözlenebilir. Bu fruktoz, bağırsak florası için uygun bir besin kaynağı olduğundan dolayı, burada kullanılarak gaz oluşumuna neden olabilir. Bu durun bağırsaktaki suyun tutulumuna neden olur ve dolayısıyla şişkinlik, aşırı gaz ve tüketilen miktara bağlı olarak ishal belirir. Birçok insan için fruktoz kötü emilimi büyük bir sağlık sorunudur.
Metabolik sendromlar
Aşırı fruktoz tüketiminin insülin direncine, obeziteye, LDL kolesterolünün ve trigliseritlerin artmasına; dolayısıyla da metabolik sendromlara yol açtığına dair birçok hipotez bulunmaktadır.
Kısa dönem testlerde, besinsel kontrolün ve fruktoz tüketmeyen kontrol grubunun olmayışı, deneylerin sonuca varmasının önüne geçen unsurlardır. Ancak yine de, fruktoz tüketimiyle obezite arasında bir bağıntı bulunduğuna dair raporlar bulunmaktadır.
Tip 1 diyabet hastalarıyla, fruktoz oranındaki belirgin derecede düşük GI (glisemik indeks) arasında bir bağlantı olduğu konusunda endişeler bulunmaktadır. Fruktoz, glukoz ile beraber alındığında kan şekerinin artışına yol açmaktadır. Temel GI ölçüm tekniği yanıltıcı olabilir. Kan şekeri seviyesi zamanla ölçülüp grafiğe aktarılarak, belli bir süre sonra elde edilen çan eğrisinin alanı ölçüldüğünde GI numarası elde edilmektedir. Kısacası yavaşça yayılan bir besinle, hızla kandaki miktarı artıp azalan bir besin aynı GI oranını vermektedir
Her ne kadar tüm basit şekerlerin birbirine benzer kimyasal formülleri olsa da, her birinin farklı kimyasal özellikleri bulunabilir. Bir bilimsel dergiye göre, yalnız fruktoz verilen insanlarla, yalnız glukoz verilen insanlar arasındaki kan şekeri artışı birbirlerine çok yakındır.
Bunun dışında farelerde yapılan bir araştırmada, fruktozun obezite riskini arttırdığı görülmüştür.
Bir çalışma sonucunda, fruktozun erkeklerde glukoza oranla aç karnına daha yüksek bir plazma triaçilgliserol değerinin üretilmesine yol açtığı ve plazma triaçilgliserolün kardiyovasküler hastalıklar için bir risk etmeni olması durumunda fruktoz oranının fazla oluşunun istenmeyen durumlara yol açtığı belirtilmektedir. Bantle ve ekibi ise on dört kişilik bir deney grubuna yüksek fruktozlu besinler vererek olanları gözledi. Ancak grupta gözle görülür bir sorun yaşanmadığı gibi, gruptaki bir kişi hemen hemen şeker yoksunluğu belirtileri göstermişti.
Fruktoz, hemen hemen tüm monosakkaritlerde olduğu gibi bir indirgen şekerdir. Basit şeker moleküllerinden proteinlere kadar kendiliğinen gerçekleşen birtakım kimyasal tepkimeler "enzimatik olmayan glikolizlenme" adını alır. Bu tepkimeler şeker hastalarındaki belirgin hasarın nedenlerinden biri olarak görmektedir. Fruktoz bu bakımdan glukozla eşitlik görünümü içindedir ve şeker hastalığı için yalnız başına daha iyi bir yanıt değildir. Fruktozun glukozla eşdeğer bir tatlılık etkisi yaratması için sadece çok küçük oranlarda kısıntı yapılması gereklidir. Bu durum yaşlılık ve yaşa bağlı kronik hastalıklar için önemli bir katkı sağlayabilir.
Sükroz ile karşılaştırmalar
Yüksek fruktozlu mısır şurubunu (HFCS) ve sükrozu karşılaştıran çeşitli çalışmalara göre her ikisinin kullanımında oluşan psikolojik etkiler hemen hemen aynıdır. Örneğin Melanson ve ekibinin 2006'da yaptığı HFCS ve sükroz içerikli içecekleri karşılaştıran bir araştırmada her iki şekerin insan vücudundaki kan glukozu, insülin, leptin ve girelin değişimine hemen hemen aynı oranda katkıda bulunduğu sonucuna varıldı. Sükrozun %50 fruktoz ve %50 glukoz içerdiği; HFCS'nin ise %55 fruktoz ve %45 glukoz içerdiği göz önüne alınırsa bu durum şaşırtıcı değildir. Bu iki tatlandırıcı arasındaki en önemli fark HFCS'nin bir miktar sükrozun yanında, fruktoz ve glukozu bağımsız olarak içermesidir.
Fruktoz, düşük GLUT5 oranına sahip pankreatik ß hücrelerinin insülin üretmesini tetiklemediğinden dolayı, diyabet hastalarına önerilmektedir. Fruktoz, 19 ± 2 ile düşük bir glisemik indekse sahiptir. Glukozunkinin 100, sükrozunkinin 68 ± 5 olduğu göz önüne aldındığında fruktozun bu durumu rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bunun yanında oda sıcaklığında fruktozun sükrozdan %73 daha tatlı olduğu bilinmektedir. Çalışmalara bakıldığında, yemeklerden önce tüketilen fruktozun, yemeğin glisemik yanıtını azaltabileceği ortaya konulmuş durumdadır. Daha yüksek sıcaklıklarda tatlılığı değişebilen fruktoz bu bağlamda çeşitli yemeklerde sükroz ile eşit tatlılığa sahip değildir.
Karaciğer hastalığı
Meira Field'a göre fruktoz şeker hastaları için diğer şekerlerden daha iyi bir besin, ancak glukozun tüm vücut hücreleri tarafından kullanılabildiği, fakat fruktozun kullanılabilmesi için karaciğerde birtakım tepkimeler geçirmesi gerekliliği bu durumu değiştirmektedir. Yüksek fruktoz diyetiyle beslenen farelerin karaciğerlerinin alkoliklerin karaciğerinden pek farklı olmadığını, yağ ve sirotikle tıkalı olduğu gözlemlenmiş durumdadır. Her ne kadar sperm ve bazı bağırsak hücrelerinin fruktozu doğrudan tüketebildiği bilinse de, alınan fruktozun büyük bir kısmı karaciğerde tepkimeler geçirerek kullanılmaktadır.
William J. Whelan ise fruktozun karaciğere geldiğinde karaciğer aniden durarak fruktozu metabolize edene kadar tüm diğer etkinliklerini durdurduğunu belirtmektedir. Glukoz yerine fruktoz tüketmek, kanda daha az insülin ve leptin; daha çok girelin dolaşımına neden olmaktadır. Leptin ve insülinin iştah kapatıcı, girelinin iştah açıcı özelliğine bakıldığında fazla fruktozun insanı kilo almaya eğilimli hale getirdiği görülmektedir.
Aşırı fruktoz tüketiminin alkolsüz yağlı karaciğer hastalığının gelişimine katkıda bulunduğundan şüphe duyulmaktadır.
Gut
British Medical Journal tarafından yürütülen son çalışmalara göre, yüksek fruktoz tüketiminin gut hastalığı ile de yakından ilişkili olduğu konusunda çeşitli ipuçları elde edilmiş durumdadır. Gut hastalığı her ne kadar bir Viktorya dönemi hastalığı olarak düşünülegelmiş olsa da, bu hastalığa yakalananların sayısı son yıllarda bir artış eğilimi içindedir. Bu durumun şüphelilerinden biri de, çeşitli hafif içeceklerde bulunan fruktozun olabileceği belirtilmetedir.
Pankreas Kanseri
Ayrıca İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Yavuz Dizdar şöyle diyor "Bu konuda yapılmış olan üç tane büyük çalışma var. Bu çalışmalarda fruktoz ve pankreas kanseri ilişkilendiriliyor. Şişmanlık üzerinden, başka şeyler üzerinden, yağlarda eriyen tarım ilaçları olabilir, herhangi bir şey olabilir. Fruktozun kanser riskini artırdığı konusunda geçen sene bir çalışma yayınlandı. Tez budur. Fruktoz insan için uygun bir şeker değildir. Hastalığa neden olur. Birinci hastalık şişmanlıktır, ikinci hastalık diyabettir, üçüncüsü pankreas kanseridir. Diğer kanserlerle ilgili bir bulgu yoktur. İnsan metabolizması glikoz üzerine kuruludur. Yani biz şeker olarak glikozu kullanıyoruzç Fruktoz bize yabancıdır. Mısır şurubu fruktozdan serbest üretilen bir şekerdir. En zararlısı konusunda oklar fruktozun üzerine gidiyor. Ve doğrudan mısır şurubuna gidiyor. Glikoz vücutta kullanılan bir fon. Fruktoz pankreas kanserini çoğaltıyor. İki bin kişiyi alıp 10 yıl günde 2,5 litre meşrubat içirirseniz farkı görürsünüz. 180 km hızla duvara çarpan bir aracın içindekiler ölür mü ölmez mi? Duvar mı, araç mı, içindekiler mi suçludur bilemezsiniz. Ama fruktoz pankreas kanseriyle ilişkilendirilmiştir."