Fetret Devri

EMRE seda kolik
FETRET DEVRİ (1402-1413)

Osmanlı tarihinde, kardeşlerin saltanat mücadelesi verdikleri ve 1413 yılına kadar devam eden karışıklıklar dönemi diyebileceğimiz "Fetret Devri", Timur'un uyguladığı bir siyasetin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Yıldırım Beyazıd, Ankara Savaşı’nda Timur'a esir düştüğü zaman en büyükleri Süleyman olmak üzere İsa, Mehmed, Musa, Mustafa ve Kasım adlarında altı erkek çocuğa sahipti. Bunlardan beşi babaları ile birlikte Ankara Savaşı’na katılmışlardı. Kasım ise çok küçük olduğundan Bursa'da kalmıştı.

Süleyman Çelebi, muharebenin kaybedildiğini görünce babasının emri üzerine Vezir-i Azam Çandarlizâde Ali Paşa, Murad Paşa, Yeniçeri ağası Hasan Ağa ve Subaşı Eyne Bey ile birlikte yanındaki kuvvetlerle Bursa'ya gelmiş, buradan da küçük şehzade Kasım’ı alarak büyük zorluklarla Rumeli'ye geçebilmişti. İsa Çelebi, muharebe meydanini terk ettikten sonra Balıkesir taraflarında saklanmış, Mehmet Çelebi Amasya'ya çekilmiş, Musa ve Mustafa ise babaları ile birlikte esir düşmüşlerdi.

Asıl gayesi, güçlü bir Osmanlı Devleti yerine, kendisine bağlı ve onun yüksek hâkimiyetini tanıyan parçalanmış birkaç Osmanlı Beyliği meydana getirmek olan Timur, başlangıçta bu gayesine ulaşmış görünmekteydi. Ayrıca o, Yıldırım Beyazıd tarafından kurulmaya çalışılan Anadolu birliğini de parçalamak istiyordu. Bu sebeple Anadolu beylerine ait yerleri Osmanlılardan alıp tekrar eski sahiplerine verdi. Geriye kalan Osmanlı ülkesini de Beyazıd’ın dört oğlu arasında paylaştırmıştı.

Edirne'de bulunan Emir Süleyman'a Rumeli'deki yerleri verip kendisine tabi olduğunu ifade eden hükümdarlık alâmeti olarak kemer, külah ve hil'at göndermiştir. Diğer şehzadelerden İsa Çelebi Balıkesir ve Bursa'da, Mehmed Çelebi Amasya'da, Musa Çelebi ise İsa’yı Bursa'dan çekilmeye mecbur ederek Bursa'da Timur'un al damgasıyla hükümdar olmuşlardı.

Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu'da sekiz ay kadar kalan Timur, uyguladığı siyasetin meyvelerini verdiğini gördükten sonra Doğuya dönüp Çin seferine çıkarken arkasında bıraktığı Anadolu'nun politik yapısı Sultan I. Murad'ın hükümdarlığı sonundaki durumu andırıyordu. Timur, Beyazıd’ın ele geçirdiği toprakları geri almıştı. Böylece Sultan Murad’ın Ankara'dan Akdeniz'e açtığı Osmanlı koridoru kapanmış oluyordu.

Karamanoğlu Mehmed Bey, Anadolu'nun üçte birini kaplayan ve içlerinde Hamidoğulları ve Germiyanoğulları'nın topraklarının doğu bölgeleri ile Kayseri, Isparta, Antalya ve Alaiyye gibi kentler bulunan büyük bir devletin başına getirilmişti. Timur, Anadolu'da Osmanlılara karşı koyabilecek bir güç meydana getirmek için böyle yapmıştı. Mehmet Bey, Osmanlılar da dahil olmak üzere bütün beyliklerin emiri olarak ilân edilmişti.

Timur'un, Anadolu'da uyguladığı bu parçalama politikası sonucunda Osmanlı ülkesi şehzadeler arasında taksim edilmiş, on bir sene süren ve tarihlerde Osmanlı Devleti'nin parçalanmasından dolayı "Saltanatta Ara" denilen ve kanlı hadiselerle dolu bir devrin açılmasına, fetihlerin durmasına, İstanbul İmparatoru’nun türlü entrikalarla bu durumu körüklemesine sebep olmuştu. Hatta bazı Avrupalılar, yeni bir Haçlı Seferi düzenledikleri takdirde Osmanlıları Avrupa'dan atabileceklerini düşünür olmuşlardı.

Ankara Savaşı ve bunun sonucunda bir daha kalkınamaması planı ile Osmanlı Devleti'nin parçalanması bu devlet için mühim ve büyük bir darbe olmakla birlikte çeyrek asırda kendisini süratle toplamaya muvaffak olması bu devletin teşkilat ve müesseselerinin sağlamlığını göstermektedir. Buna karşılık Hindistan, Iran, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Ege Denizine kadar geniş topraklar üzerinde fetihlerde bulunmuş olan Timur'un, ölümünden kısa bir müddet sonra devletinin ortadan kalkması, onun sadece tedhise dayalı bir devlet kurduğunu göstermektedir.

ŞEHZADELERİN HAKİMİYET MÜCADELESİ
Ankara bozgunu, yüz sene zarfında Anadolu'nun hemen hemen tamamına yakın bir kısmı ile Rumeli'nin Tuna boylarına kadar en mühim yerlerini zapt eden Osmanlı Devleti için büyük bir felaket olmuştu. Ankara hezimeti ile başsız duruma düsen Osmanlı Devleti'nin Rumeli'deki toprakları Hıristiyan devletlerle çevrili olmasına rağmen bu devletin yıkılıp ortadan kalkmayışı, onun ne kadar sağlam temeller ve müesseseler üzerine kurulduğunu göstermektedi. Böyle tehlikeli bir dönemde Balkanlar'da,Osmanlı Devleti'ne karşı ayrılma veya isyan etme seklinde bir hareketin görülmemesi, Osmanlıların, buralarda yasayan Hıristiyan halka gösterdikleri âdilâne muameleden kaynaklanmaktadır. Müslüman Türkler, Balkanlar'daki Ortodoks halkı, Katoliklerin baskısından kurtarmak, onların dinî inançlarına kimseyi karıştırmamakla din ve vicdan hürriyetine saygının en güzel örneklerini vermişlerdi. Gerçekten de hiç bir devletin idare tarzı, Osmanlıların idaresi kadar iyi olamazdı. Balkan halkları bu gerçeği çok acı tecrübeler sonunda anlamislardi.

Öyle anlasiliyor ki, Osmanli sehzadeleri arasindaki çekisme, Timur henüz sahnede iken ortaya çikmisti. Bu da Bursa'yi elde etme yüzünden olmustu. Nitekim Mehmet Çelebi, ailesinin Bursa'daki topraklarini istemeye kalkismis, fakat Timur'un Musa Çelebi'yi tutmasi yüzünden bundan vazgeçmişti. Babası Yıldırım Beyazıd ile birlikte Timur'a esir düsen ve onun yanında bulunan Musa Çelebi, Timur'un destek ve yakınlığını kazanarak, Bursa ve Karesi bölgesine hâkim olan kardeşi İsa Çelebi ile çatışmaya girer. Bu mücadeleden basarili çıkan Musa Çelebi, Bursa'ya hâkim olur. Fakat, Timur'un Anadolu'yu terk etmesinden sonra kuvvetlenen Isa Çelebi, eski payitaht olan Bursa'yi tekrar ele geçirir. Mağlup olan Musa Çelebi ise Kütahya'daki dayısı Germiyanoğlu'nun yanında kalmaya mecbur olur. Muhtemelen oradan da Karamanoğlu'nun yanına gitmişti.

Amasya'da bulunan şehzade Mehmed, Amasya, Canik, Tokat, Niksar ve Sivas taraflarında bulunan yerli beylerden Kara Devlet Şah Kubadoğlu, Gözleroğlu, Köpekoğlu, Kadı Burhaneddin Ahmed'in damadı Mezid Bey'le mücadele edip o havaliyi tamamen kendi nüfuz ve hükmü altına almıştı. Subaşı Eyne Bey'in tavsiyesi ile Bursa taraflarında bulunan biraderi Isa Çelebi'ye müracaatla Anadolu'yu aralarında taksim etme teklifinde bulundu ise de İsa Çelebi'nin kendisinin büyük kardeş olduğunu söyleyip teklifi ret etmesi üzerine Ulubat'ta başlayan muharebede (1404) İsa Çelebi, mağlup olarak önce Yalova'ya, oradan da İstanbul’a gitti. Edirne'de bulunan Emir Süleyman’ın, İmparator’dan İsa’yı istemesi üzerine, antlaşma gereği olarak İsa Edirne'ye gönderildi.

Ulubat savaşında, Yıldırım Beyazıd’ın meşhur komutanlarından olup Mehmed Çelebi'nin maiyetine giren Subaşı Eyne Bey ile İsa Çelebi'nin yanında yer alan Sari Timurtas Paşa maktul düşmüşlerdi. Savaşı müteakip Bursa'ya giren Mehmed Çelebi, hükümdarlığını ilân etmesine rağmen, bir ihtiyat tedbiri olarak Timur'un adinin da bulunduğu para bastırarak zekice bir siyaset takip etmiştir. Mehmet Çelebi, daha sonra Germiyanoğlu Yakup Bey'in yanında bulunan babasının cesedini getirterek camiinin yanına gömdürmüştür.
Anadolu'daki bu mücadeleler devam ederken, en büyük şehzade olan Süleyman Çelebi (Emir Süleyman), Edirne'de Hıristiyan unsurların desteğiyle güvenlik içindeydi. Bu esnada Sırbistan’da Lazar'ın yerine geçen oğlu Stefan hüküm sürüyordu.

George Brankoviç de güney Sırbistan’da gücünü yaymaya çalışıyordu. Emir Süleyman, bu iki Sırp prensin çatışmalarından istifade etmeyi basardı.

O, babasının Anadolu topraklarını ele geçirmek ve kardeşlerini ortadan kaldırarak Osmanli Devleti'ni yeniden eski durumuna getirmek istiyordu. Bu gayesini gerçekleştirebilmek için Selanik, Makedonya’nın bir bölümü, Mora, Trakya kıyıları, Marmara ve Karadeniz'de İstanbul’a en yakın kıyı kasabaları verilmek suretiyle Bizans'tan para ve askerî yardim sağlandı. Bizans’ın daha önce Osmanlılara ödemek zorunda olduğu vergi de kaldırıldı. Böylece Emir Süleyman, kendi kardeşlerine karsı yardim sağlamak için ağır bir bedel ödemiş oluyordu. Kendisine en büyük rakip olarak Mehmed Çelebi'yi gören Emir Süleyman, kuvvetli bir ordunun basında Isa Çelebi'yi Bursa üzerine gönderir. Mehmed Çelebi'ye bağlı kalan Bursa'lıların mukavemeti üzerine muvaffak olamayan İsa Çelebi, Bursa'yi ateşe verip yaktıktan sonra, Kastamonu'da bulunan Isfendiyar Bey'in yanına çekilir. Onunla ittifak halinde bulunan Aydınoğlu Cüneyd, Saruhanoğlu Hızır şah Bey ve Menteşeoğlu İlyas Beylerle Mehmed Çelebi üzerine varıp onunla savaşmak istemişti. Fakat bu son teşebbüsünde de muvaffak olamayınca Karaman iline sığınmak ister. Fakat bu arzusunu gerçekleştiremeden Eskişehir yakınlarında yakalanarak öldürülür. Cesedi, Bursa'da Murad Hüdavendigâr türbesi yanına gömülür. Isa Çelebi'nin öldürülmesi üzerine onunla ittifak halinde bulunan ve yukarıda adı geçen Ege beylikleri, Mehmed Çelebi'nin hükümdarlığını tanımak zorunda kalırlar. Böylece Mehmed ve Süleyman Çelebiler, devletin Anadolu ve Avrupa bölümlerinin hükümdarları oldular.

Bununla beraber Emir Süleyman, devletin tamamını istiyordu. Bu yüzden ordusu ile kardeşinin üzerine varıp önce Bursa, sonra da Ankara’yı zaptetmişti. Bu kayıplardan sonra Amasya'ya çekilmek zorunda kalan Mehmed Çelebi, mücadeleden vazgeçme niyetinde değildi. Nitekim 1406 yılında Yenişehir ovasında kardeşi Emir Süleyman ile savaşmış, fakat mağlup olarak tekrar Amasya'ya çekilmiş ise de onu Rumeli'ye dönmek zorunda bırakmak için çareler aramaya başlamıştı. Anadolu'da dört yıl kadar kalan Emir Süleyman’ın, Sivrihisar yüzünden Karamanlılarla arasının açılmasını fırsat bilen Mehmed Çelebi, yeni bir taktik deneyerek Karaman'da bulunan kardeşi Musa Çelebi'yi kendisine bağlı kalmak şartıyla Rumeli'ne göndermeye karar verir. Bu maksatla Karamanlılarla Kırşehir’in Malya ovasında bulunan Cemale kalesinde buluşan Mehmed Çelebi, Candaroğlu Isfendiyar Bey ve Eflak Voyvodası Mirçe ile de müzakerelerde bulunmuştu. Onların da muvafakati üzerine Candar iline gelen Musa Çelebi, Temmuz 1409'da Sinop'tan gemilerle Eflâk'a geçer.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst