Ege Bölgesinde Gezilecek Yerler

  • Konuyu başlatan LAL
  • Başlangıç tarihi
  • Görüntülenme 25.102
LAL
Moderatör
Egede Gezilecek Yerler Nereler, Ege Bölgesinin Gezilecek Turistik Mekanları, Egenin Tarihi Gezi Yerleri

Egenin incisi Çeşme

İzmir’in tatil cennetlerinden biri olan Çeşme, İzmir’e 88 kilometre uzaklıktadır ve yaklaşık 52 dadikalık süren bir yolculuk sayesinde İzmir’den Çeşme’ye varılır. Çeşme, güneyden Ege Denizi ile çevrili durumdadır.

Çeşme tatil beldesinin en büyük özelliklerinden biri tipik Ege mimarisini yansıtan birçok yapıyı bünyesinde barındırıyor olmasıdır. Bu mimari yapıların içerisinde Osmanlı döneminden kalmış olan çeşmeler de bulunmaktadır. Tahmin edeceğiniz gibi Çeşme, adını bu çeşmelerden almıştır.

Çeşme, 2 kilometre uzunluğundaki beyaz kumlu sahili ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Bunun yanı sıra deniz içinden kaynayan termal sular, ılıca plajını ve çevrede bulunan diğer plajları termal havuz niteliğine büründürmüştür. Bu sebepten dolayı Çeşme plajları tatilcilerden oldukça fazla ilgi görmektedir.

Çeşme’ye gelirseniz Ilıca plajını mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Bu plajın ve Çeşmedeki diğer plajların en büyük özelliği kıyıdan denize yaklaşık 100 metrelik alanın derinliği insan boyunu geçmemesidir. Bu anlamda çocuklu ailelerin çocukları için oldukça güvenli bir plaj durumundadır.

Tarihe düşkün olanların Çeşme Kalesi’ni mutlaka görmeleri gerekir. 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla, Mimar Ahmet oğlu Mehmet’e yaptırılmış olan Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmış. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü konumuna gelmiş. Kalenin en büyük özelliği ise güney kapısının Osmanlı mimarisini tam anlamı ile yansıtıyor olmasıdır. Bu kapıyı görmek isteyenlerin İzmir Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etrmeleri gerekiyor. Kalenin kapısı günümüze kadar oldukça iyi bir şekilde korunmuş. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1529 yılında yaptırılmış olan Kervansaray’ı da görmenizi tavsiye ederim. Bu Kervansaray’ın bir benzeri de Kuşadası’nda bulunuyor.

Çeşme merkez de konaklamanız için birçok pansiyon ve oteller bulunmakta. Bu pansiyon ve oteller her bütçeye uygun niteliktedir. Bunun yanı sıra Ilıca da konaklamak isterseniz buradaki otel ve pansiyonlar da sizin hizmetinizde olacaktır. Ilıcada bulunan birçok küçük otel ve pansiyonlar da bile kaplıca suyu bulunuyor.

Çeşme’ye ulaşım oldukça kolaydır. Havayolunu tercih edecekseniz eğer, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na inmeniz, oradan da otoban üzerinden Çeşmeye ulaşmanız gerekecek. Karayolunu tercih edecek olanlar da İzmir’e gelerek, buradan Çeşme’ye ulaşabilirler.

Gümüldür

Ege Bölgesi’nin incisi olarak adlandırılan güzel İzmir’in mütevazi ve sakin tatil beldesidir Gümüldür. Diğer tatil beldelerine oranla daha durgun bir tatile ev sahipliği yapan Gümüldür, kafasını dinlemek isteyenler için oldukça ideal bir tatil beldesidir.

Gümüldür tatil beldesi’nin geçmişi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır. M.Ö. 7 ve 8. yüzyıllar da kurulmuş olan Kolophon kenti Ionia’nın en gözde kentlerinden biri olduğu söylenmektedir. O zamanlar da burada yaşayan kolophon halkı verimli topraklar da tarımla uğraşıp aynı zamnda da denizcilikteki ustalıkları ile dikkatleri üzerlerine çekerlermiş. Kolophon antik kent’inin kalıntıları Seferihisar ve Gümüldür arasında kalan Değirmendere de bulunan Örenşehir köyünde bulunuyor.

Gümüldür, İzmir merkez’e yaklaşık 50 km uzaklıktadır. Yeşil ve mavinin birleştiği noktada bulunan Gümüldür turizm açısından oldukça gelişme göstermektedir. Özellikle denizinin temizliği yönünden de oldukça ilgi gören Gümüldür tam bir sahil kasabası özelliği taşıyor. Şehir kalabalığından uzak sessiz bir belde olduğu gibi, yaklaşık 8 kilometrelik sahile de ev sahipliği yapmaktadır. Serin denizi ve kumsalı ile özellikle yabancı ziyaretçilerin en çok tercih ettikleri tatil yörelerindendir.

Her türlü su sporuna uygun olan kumsalı ve denizi, dalış meraklılarını da kendisine çekmektedir. Gümüldür’ün bir başka özelliği de verimli topraklarında yetişen mandalinalardır. Günümüzde yaklaşık 12 bin dönüm arazi üzerinde Satsuma mandalinaları yetişmektedir. Bu yetişen mandalinaların yılda 40 ton’u ihraç edilmektedir. Gümüldür’ü ziyaret ederseniz satsuma mandalinalarını tatmadan oradan ayrılmayın.

Her geçen gün gelişmekte ve büyümekte olan Gümüldür de otel, motel ve pansiyonlar da hızla artmakta. Her gelen tatilcinin bütçesine göre konaklama imkanı da sunulmaktadır.

Gümüldür’e havayolu ile gelmek isteyenler, Gümüldür’e 35 kilometre uzaklığında bulunan İzmir Adnan Menderes Havalimanına inmeleri gerekecek. Burada kiralıyacağınız bir araç ile rahatlıkla Gümüldür’e ulaşabilirsiniz. Ayrıca araç kiralamak yerine Havalimanından İzmir Otogar’ına şehir içi otobüsleri ile ulaşabilir, otogardan her 15 dakikada bir hareket eden Gümüldür minibüslerine binebilirsiniz. Ayrıca Gümüldür’e Kuşadası üzerinden sahil yolunu izleyerekte ulaşabilirsiniz.

Kuşadası (Güvercin Adası)

Türkiye’nin tatil cennetlerinden biridir Ege Bölgesi. Tatilcilerin yaz aylarında yoğun ilgi gösterdiği Ege Bölgesi’nin tatil merkezlerinden birisi de şüphesiz ki Kuşadasıdır. Geçmiş dönemler de çok fazla revaşta olan Kuşadası, son zamanlarda eskisi kadar ilgi görmese de sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin mutlaka Kuşadası’na uğramalarını tavsiye ederim.

Kuşadası gerek plajları, gerekse tarihi mekanları açısından oldukça sevimli bir tatil yöresidir. Özellikle yabancı turistlerin daha çok ilgi gösterdiği kadınlar plajı iğne atsanız yere düşmez sözünü anımsatacak türdendir. Plajın ismi sizi yanıtlmasın. Plajın ismi kadınlar plajı fakat bu plaja sadece kadınlar gitmemektedir. Plaj herkese açık. Kadınlar plajı’nın denizi ve sahili ince kumdan oluşmaktadır. Ancak denizden gelen siyah yosun parçaları deniz kenarını biraz kirli gösteriyor.

Kuşadası’nın içinde turlarken Kaleiçi çarşınına denk gelebilirsiniz. Kaleiçi çarşısı oldukça büyük bir çarşıdır. Dar sokak aralarına kurulmuş olan birçok dükkan ve lokantalar, tatilcilere hizmet vermektedir. Burası resmen bir labirent’i anımsatıyor. Çarşı içerisinde gezerken kaybolmamaya dikkat ederseniz iyi olur.

Kuşadası’nın en büyük özelliklerinden biri Güvercin Adası’dır. Güvercin Adası’na Küçük Ada da denmektedir. Kuşadası merkezden kadınlar plajı’na giden yol üzerinde bulunan Güvercin adası dalgakıran liman ile Kuşadası ile birleştirilmiştir. Güvercin adası’nda bulunan kalenin geçmişi Bizanslılar’a kadar uzandığı söylense de kale asıl olarak 1800 lü yıllar da Osmanlılar tarafından yapılmıştır. Yaklaşık 2.5 metre yüksekliğinde olan kale’nin surları adayı olduğu gibi çevrelemektedir.

Mora ayaklanması sırasında dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı savunma amaçlı kurulmuş olan Güvecin Adası içerisinde bir de deniz feneri bulunmaktadır. Günümüz de Güvercin adası’nın içerisine cafeteryalar kurulup, ziyaretçilere manzara eşliğinde dinlenme imkanı sunulmuştur. Küçük ada girişinde herhangi bir ücret alınmamaktadır. Ayrıca Güvercin adası’nın (Küçük Ada) giriş kapısının bulunduğu yerde restoranlar da bulunuyor. Ada’yı Kuşadası’na bağlayan dalgakıran liman kenarlarına balıkçı tekneleri bağlı durumdadır. Burada bulunan gezi tekneleri ile tatilciler günlük yat turlarına da çıkarılmaktadır.

Kuşadası’nda konaklamak isteyen tatilciler için pekçok seçenek bulunmaktadır. Yıldızlı, yıldızsız birçok otel, pansiyan sizleri bekliyor olacak. Ayrıca Kuşadası’na ulaşmak oldukça kolay. İzmir veya Aydın üzerinden Kuşadası’na rahatlıkla ulaşabilirsiniz

İzmir Yeni Foça

Güzel İzmir’in sevimli tatil beldelerinden biridir Yeni Foça. Tamamı ile bir balıkçı kasabasını andıran Yeni Foça’nın nüfusu 3700 civarındadır. Bu anlamda çok kalabalık ve şehir karmaşası olmayan sakin bir beldedir. İzmir-Aliağa karayolu üzerinden Yeni Foça İzmir’e yaklaşık 45 dakika uzaklıktadır.

Doğusunda zeytin ve çam ağaçları ile kaplı olan Fula dağı bulunan Yeni Foça, Şaphane dağı, Kapıkaya tepeleri, Kızıldağ ve Değirmentaşı dağı ile çevrelenmiştir. Tabi denizi de unutmamak gerekiyor. Bu sebepten dolayı Yeni Foça mavi ve yeşil’in tam ortasında kalmış durumdadır. Yeni Foça meydan’ında bulunan ‘’U’’ şeklindeki iskele sanki denizi beldenin ortasına kadar getirmiş gibi görünmektedir.

İskeleye bağlanmış balıkçı tekneleri de Yeni Foça’ya ayrı bir hava katmıştır. Az önce de dediğim gibi tam bir balıkçı kasabası havasına bürünmüştür. ‘’U’’ şeklindeki iskelenin sağ ve sol tarafı karşılıklı olarak balıkçı restoranları ile donatılmış. Bir çok balık restoranı olmasına rağmen buraları sürekli tıka basa dolu durumda. Özellikle restoranların dışına koyulan masalarda balık yemek insana ayrı bir keyif veriyor.

Merkezden az ilerisinde bulunan Marina’da açık hava tiyatrosu da bulunuyor. Akşam saatlerinde burada çeşitli gösteriler ve etkinlikler yapılıyor. Bu tiyatro tarihi antik tiyatro görünümündedir. Bunun yanı sıra gündüz saatlerinde deniz keyfi sürmek isteyenler ise Yeni Foça’nın mütevazi plajından faydalanabilirler. Çok uzun ve büyük bir plajı yok ancak mevcut plajı bence yeni Foça’ya yetiyor.

Beldenin içinde tur atmak isteyenleri hediyelik eşya satan birçok dükkan karşılıyor. Her adımda farklı bir dükkan ile karşılaşıp, sevdiklerinize uygun fiyata Yeni Foça hatırası alabilirsiniz. Yeni Foça’nın en büyük özelliklerinden biri çok katlı binaların olmamasıdır. Üç veya dört katlı binaların dışında yüksek bir bina görmek mümkün değil. Ayrıca restore edilmiş tarihi binalar da sizi hayran bırakacaktır.

Yeni Foça’ya geldiğiniz de buradaki koyları mutlaka görmenizi tavsiye ederim. El değmemiş muazzam koylara sahiptir. Yeni Foça’da konaklamak istiyorsanız buradaki pansiyon ve oteller sizleri bekliyor olacak. Şundan eminim ki, buraya geldiğinize pişman olmayacaksınız.

Karaincir Koyu Bodrum

Ege Bölgesi’nin güneyinde bulunan, turizmin kalbi ve merkezi sayılan Bodrum’un en güzel koylarından biridir. Karaincir Koyu, Bağla koyu’nun batısında yer alan Karaincir köyünde bulunmaktadır. Karaincir koyu geniş kumsalları ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu geniş kumsal üzerinde bir çok pansiyon ve oteller bulunmaktadır. Buraya gelen tatilciler konaklama yönünden herhangi bir sıkıntı yaşamazlar.

Karaincir koyu’nun özelliklerinden biri de 500 metrelik ince kumlu sahilinin her iki tarafının tepelerle çevrili olmuş olması ve sahilin rüzgar almasını da engellemesidir. Bu sebepten dolayı oldukça sakin bir denizi bulunmakta. Denize kurulmuş olan iskeleler de dinlenme ve güneşlenme imkanıda sunan Karaincir koyu’nun sahilinde deniz kenarında kumların üzerinde de güneşlenebileceğiniz alanlar yok değil. Tabi iskele de güneşlenmeyi tercih ederseniz belli bir ücret ödeme durumunda kalacaksınız. Bu ücret konaklama ücreti değil tabiki. Önünüze bırakılan yiyecek ve içecek menüsünden vereceğiniz siparişlere ödeyeceğiniz ücrettir. Karaincir koyu ismini geçmiş dönemler de oldukça fazla miktarda yetişen kara incirlerden almıştır. Tabi günümüzde bu kara incirlerden eser kalmamıştır.

Karaincir koyu’nun sahilinin hemen arkasında bulunan küçük lokanta ve restoranlar her damak tadına hitab edebilecek tatları tatilcilerin beğenisine sunuyorlar. Bu tatlar her damağa hitab ettiği gibi her bütçeye de oldukça uygundur. Burada özellikle balık yemenizi tavsiye ederim.

Akyarlar ve Aspat koyları arasında bulunan Karaincir koyu Bodrum merkez’e yaklaşık 24 km uzaklıktadır. Bodrum otogarından düzenli olarak hareket eden minibüslerle Karaincir koyu’na rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ancak ulaşımın tek bir kötü yönü bulunuyor. Tabi bu durum benim için geçerli. Aynı sıkıntıyı sizde yaşayabilirsiniz. Eğer minibüs ile Karaincir koyu’na gelirseniz, sahile ulaşmak için Karaincir köyü’nün çevre yolunda minibüsten inmeniz gerekecek. Yaklaşık 700 – 800 metre yürüdükten sonra sahile varacaksınız. Sahile ilk gelirken bu durum çok fazla etkili olmayabiliyor. Fakat akşam dönüş zamanı geldiğinde o yorgunluk ile minibüs’e kadar yürümek gerçekten çok kötü oluyor. Tabi gülü seven dikenine de katlanır.

Didim Antik Kenti

Tarihi eserler açısından oldukça zengin bir durumda olan Ege Bölgesi, Didim antik kentine de ev sahipliği yapmaktadır. Didim antik kentine ‘’Didyma’’ da denmektedir. Didyma antik kenti Apollon tapınağı ile de ön planda olmaktadır. Her ne kadar Didyma Miletos’lu bir kâhinin ikamet ettiği ve tapınak olarak kullandığı bir mekân olarak biliniyor olsa da, yapılan kazılar sonucunda buranın sadece Miletos’lu kahinin tapınak yerinden ziyade, bir yerleşim yeri olduğu da ortaya çıkmıştır.

Didyma antik kentindeki ilk kazılar 1858 yılında İngilizler tarafından başlatılmıştır. Bu kazılar aralıklarla 1905 yılından 1937 yılına kadar devam etmiştir. Günümüzde de kazılar halen devam etmektedir.

Didim (Didyma) antik kenti Ege Bölgesi’nin kıyılarında yer alıyor. Aydın iline bağlı olan Didim antik kenti, Ege’nin tatil yörelerinden olan Didim merkez’e ve Altınkum’a yakınlığı açısından ayrı bir önem arz etmektedir. Didim antik kentine ulaşmak için karayolunu tercih edecek olursanız eğer öncelikle Aydın veya İzmir’e ulaşmanız gerekmektedir. İzmir – Aydın otobanı üzerinden Söke’ye, Söke merkez’e girmeden çevre yolu üzerinden yaklaşık 50 km sonra Altınkum’a varırsınız. Altınkum’a 15 dakika uzaklıkta olan Didim antik kenti yolun sağ tarafında kendini gösterecektir.

Yok ben karayolu ile değil de hava yolu ile gitmek istiyorum diyenlerdenseniz, Bodrum Havalimanı’na inmeniz en uygunu olanıdır. Didim antik kenti Bodrum Havalimanı’na ortalama 45 dakika uzaklıktadır. Eğer ki, karayolunu kullanacak ve özel aracınız da yok ise, şehirlerarası otobüsü ile İzmir veya Aydın’a gelebilir, oradan da düzenli seferleri olan Didim midibüslerini kullanabilirsiniz.

Didim’e gelmeden önce küçük bir tatil beldesi olan Mavişehir’den geçeceksiniz. Mavişehir de kısa bir mola vermenizi tavsiye edebilirim. Burada kurulan akşam pazarına uğramadan oradan ayrılmamalısınız. Didim’de konaklamayı düşünüyorsanız, bu bölgede birçok pansiyon ve otel bulunmaktadır. Bunlardan faydalanmanız mümkün olacaktır.

Ek bir bilgi olarak ta şunu bilmeniz de fayda var. Didim antik kentine giriş ücretlidir. Kişi başı 3 TL giriş ücreti alınmaktadır. Tabi bu fiyatın artmış olma ihtimalini göz önünde bulundurmanız da fayda var.

Milet Antik Kenti

Türkiye’nin incisi olan Ege Bölgesi’nde bulunan antik kentlerden biridir Miletos. Günümüzde Milet antik şehri olarak adlandırılan Miletos, 2000 yıl önce kurulmuş olan antik bir kenttir. Günümüzde meşhur olan Söke ovası olduğu gibi deniz idi. Bunun yanı sıra Bafa gölü ise bir koy durumunda bulunuyordu. Antik çağın en görkemli kentlerinden biri olan Miletos (Milet) ile birlikte Priene ve Didim’de bu bölgede yer almaktaydı. Miletos ismi Apollon ile Girit Kralı Minos’un kızı Akakalis’in çocuklarından birinin adıdır. Akakalis’in çocuğu olan Miletos, Anadolu’ya gelerek Menderes Nehri’nin kızı Kyane ile evlenir. Yapmış olduğu bu evlilik sonrasında da bu antik kenti kurarak, kent’e kendi ismi olan Miletos ismini verir.

O dönemde Söke ovası’nın deniz olduğunu göz önünde bulundurursak Miletos Antik Şehri’nin de deniz kenarında kurulmuş olan bir kent olduğunu çok net anlayabiliriz. Bu sebepten dolayı da konumu itibari ile Miletos antik kenti denizciliği ile ön plana çıkmaktadır. Tabi şu bir gerçek ki Miletos’u gidip gördüğünüz de deniz ve denizcilikten arta kalan hiç bir şey bulamayacaksınız. Fakat bu sizi sakın hayal kırıklığına uğratmasın. Çünkü Miletos’un o tarihi atmosferi ve Roma döneminden kalan kalıntılar sizi o yıllara taşıyacaktır.

Miletos antik şehri deniz kenarında kurulmuş bir şehir olması bakımından denizler üzerinde rakipleri bulunmuyordu. M.Ö 6. yy.da deniz ticaretini ellerinde bulunduran Miletliler özellikle Akdeniz ve Karadeniz’e kurdukları koloniler ile güçlerini fazlalaştırmışlardır. Miletos antik kentine ister hava yolu ile isterseniz de karayolu ile rahatlıkla ulaşmanız mümkün. Hava yolu tercih etmek isterseniz İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na inmeniz gerekiyor. Buradan kiralayacağınız otomobil ile İzmir – Aydın otoban’ından yaklaşık 1 saat sonra Söke’ye ulaşacaksınız. Söke merkez’e girmeden çevre yolunu takip ettiğiniz takdirde Söke çıkışında Miletos tabelasını göreceksiniz.

Söke’den yaklaşık 30 km uzaklıkta olan Miletos antik kentine çok rahat bir şekilde ulaşacaksınız. Söke’den sonra Miletos yolu üzerinde Priene antik kenti de bulunuyor. Hazır oraya kadar gitmişken yol üzerinde bulunan Priene antik kentini de görmenizi tavsiye ederim. Eğer ki hava yolu ile değil de karayolu ile gelmek istiyorsanız öncelikle güzergâhınıza göre İzmir veya Aydın’a ulaşmanız gerekiyor. Bu her iki şehirden birine ulaştığınız takdirde Söke istikametini izlediğiniz sürece rahat bir şekilde Miletos antik kentine ulaşacaksınız. Miletos antik kentine en yakın konaklama yeri Didim’de bulunmaktadır. Miletos’a yaklaşık 10–15km uzaklıkta olan Didim’de bulunan pansiyon ve Otellerden faydalanabilirsiniz.

Eshab-ı Kehf (Yedi Uyuyanlar Mağarası)

Ege Bölgesi tarihi kalıntılar açısından oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Sahilleri ve turistik şehirleri ile görülmeye değer olan Ege Bölgesi, tarihteki birçok uygarlıklara ve antik şehirlere ev sahipliği yapmıştır. Ev sahipliği yapmış olduğu gibi halen de bu kalıntıları kucaklamaktadır.

Ege Bölgesinde bulunan tarihi mekânlardan biri de Yedi Uyuyanlar Mağarasıdır. Tarihteki adı ile Eshab – Kehf Mağarası ortaçağ döneminden bu yana sürekli olarak ziyaret edilmekte olan bir tarihi mekândır. Mutlaka ki birçok kişi Yedi Uyuyanların efsanesini biliyordur. Fakat ben yine de anlatmak istiyorum. Roma imparatorları, Hıristiyanlığın ilk çağlarında yeni dine inanan insanların üzerinde oldukça fazla baskı kuruyorlardı. Günümüze kadar gelen bilgiye göre Yedi Uyuyanların sayıları ilk zamanlarda altı idi ve Efes’te bulunan ilk Hıristiyanlardandı.

İmparator’un baskısından kaçan ‘’Yedi Uyuyanlar’’ yolda bir çoban ile karşılaşırlar ve çoban’a içerisinde bulundukları durumu anlatırlar. Bunu duyan çoban da kendilerine katılarak onları bildiği bir mağaraya götürmek üzere yola çıkarlar. Panayır dağı’nın güney yamacında bulunan mağaraya doğru ilerlerken çoban’ın köpeği olan Kitmir de onları takip eder. Rivayete göre Tanrı köpeğe konuşma yeteneği verir ve köpek, ‘’Benden korkmayın. Ben Tanrının ve sizin dostunuzum, siz uyurken sizi korurum ve size bekçilik yaparım’’ der. Bunun ardından hep beraber mağaraya gelirler ve Tanrı’nın emri ile uzun yıllar sürecek olan derin bir uykuya dalarlar.

Yedi Uyuyanlar bir rivayete göre 200 yıl, diğer bir rivayete göre de 309 yıl uyumuşlardır. Uzun süre uyumuş olan Yedi Uyuyanlar uyandıkların da açlıklarını gidermek için köye inerek ekmek almak isterler. Fırına geldiklerinde fırıncıya imparator Decius’un resminin olduğu parayı verir. Ancak bu paranın kullanımdan kalktığını anlar. Bunun üzerine arkadaşları ile birlikte sığındıkları mağara da birkaç asır uyuduklarını fark eder. İşte durum bundan ibaret.

İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes Harabelerinin yanında bulunan Yedi Uyurlar mağarası’na İzmir üzerinden ulaşmanız oldukça basittir. İzmir’e ulaştığınız takdirde İzmir – Aydın otoban’ından Selçuk’a çıkabilirsiniz. Selçuk merkez’e geldiğiniz de sizi Efes harabeleri karşılayacak. Bu tabelaları takip ettiğiniz zaman Yedi Uyuyanlar mağarasına ulaşmış olacaksınız.

Kuşadasında yılbaşı tatili

Yılbaşı tatilini nerede geçirelim diye düşünüyorsanız, Kuşadası tercih edilecek yerlerden biridir. Kuşadası, yerli ve yabancı her turistin sevgisini ve beğenisini kazanmıştır.

Burada yapabileceklerinizden biri; Kuşadası Limanı’ndan, balık halini ve balık tutan balıkçıları görebilmek olacaktır. O kadar çok balık çeşidi görürsünüz ki, bu gördüğünüz çeşitliliği hiçbir yerde göremeyeceğinize eminim. Halden çıkıp Atatürk Meydanı’nı gezebilirsiniz. Çoğu konser ve şenlik burada yapılır. Belki sizin gittiğiniz vakte denk bir eğlenceye de rastlayabilirsiniz.

Yürüyüş yapmak istiyorsanız eğer, Feribot Limanı’ndan başlayıp Yat Limanı’na kadar olan sahil yolunu baştan sona kadar dolaşabilirsiniz. Ayrıca Kuşadası Çarşısı da ünlüdür. Birçok turist buradan alışveriş yapmakta ve gezmektedir. Ne ararsanız bulursunuz. Dar sokakları ve çekici tezgâhları ile sizleri cezp edeceği kesindir. Alış verişinizi yaptınız fakat yoruldunuz. Öyleyse oturup dinlenebileceğiniz, bir şeyler yudumlayıp etrafı seyredebileceğiniz nezih bir yerde vakit geçirebilirsiniz. Fiyatlar oldukça uygun. Birçok nezih yer bulunuyor.

Kadınlar Denizi sahilini ise bilmeyen yoktur. Sahili kum olup oldukça temiz olmasıyla sizleri memnun edecektir. Eskiden bu sahile sadece kadınlar gelirlermiş ve denize girdikleri yerin etrafı kapalı olurmuş, işte bu sebepten dolayı adına Kadınlar Denizi adı verilmiş. Fakat şimdi yerli ve yabancı her turist burada denize girebiliyor tabii. Akşam 21.00′dan itibaren sahilde kimse kalmaz. Sahilin kapanmasıyla çok yakın mesafede yer alan barlar sokağında ise eğlence yeni başlıyordur. Hem güvenlik hem de nezih ortam açısından barlar sokağı herkes tarafından tercih edilir. Burada eğlence sabahlara kadar sürer. Tabii sizin enerjiniz buna müsaitse.

Güvercin Adası ise, uğrak yerlerden biridir. Burada 1999 yılında Kuşadası kıyılarına vuran bir balinaya ait iskelet sergilenmektedir. Ayrıca bir balıkçının mezarı bulunmaktadır. Güvercin Ada’nın en üst tepesinde ise bir kale yer alıyor. Burada bol bol fotoğraf çekebileceğiniz alanlar mevcut. Ayrıca sahil şeridini de çok rahat izleyebilirsiniz. Güvercin Adası, Kuşadası’na ismini vermesinden ötürü Kuşadası için önemli bir değere sahiptir. Bu yüzden görmeniz gereken yerlerin başında gelir.

Doğanbey Köyü – Karina Gölü

Ege Bölgesinin en kıyı kesimlerinde kalmış ve genellikle çoğu kimsenin adını bile duymadığı bir yerdir Doğanbey – Karina. Aydın iline bağlı olan bu küçük köy diyebileceğimiz sakin yaşam alanı, Menderes’in deniz ile birleştiği muhteşem bir deltadır.

1923 yılında Selanik’ten gelen Türk göçmenlerin yerleştiği taş evlerden oluşan sakin bir köydür Doğanbey köyü. Ege Bölgesinin en bereketli topraklarına sahip olan Söke’nin sınırları içerisinde bulunan karina, dünyanın sayılı sulak alanlarından biri olma özelliğini de taşımaktadır. Tepeli pelikanların kuluçka alanı olan Karina, lezzetli balıklarında yetiştiği kutsal sulara sahiptir.

Doğa ve deniz ile iç içe keyifli bir zaman geçirmek istiyorsanız tek adresiniz Karina olmalı. Burada sakin, sessiz bir ortamda balık tutma keyfini de yaşayabilirsiniz. Buraya geldiğiniz de pek çok balıkçıyı balık tutarken görebilirsiniz. Eğer ki yok ben balık tutmaktan hoşlanmıyorum. Sadece balık yemeyi severim diye düşünüyorsanız, bu anlamda Karina yine tam size göre. Karina gölü çevresine sıralanmış olan balık lokantaları sizleri bekliyor olacak. Burada bir çok balık çeşidi bulabilirsiniz. İsterseniz balığınızı lokantadan kendiniz seçebilirsiniz. İsterseniz göl kenarında bulunan ve 300 e yakın üyesi bulunan balıkçılık kooperatifinden istediğiniz balığı satın alıp balık lokantalarında ziyafet çekebilirsiniz. Balık haricinde bir çok deniz ürünü de sizlerin beğenisine sunuluyor.

Bu balık lokantalarındaki fiyatlar, diğer balık restoranlarına oranla daha ucuz. Ucuz olduğu kadar bir o kadar da hizmeti ve ürünleri iyidir. Bu anlamda hiç şüpheniz olmasın. Karina’da konaklama şansınız yok. Ancak Doğanbey köyü Karinaya oldukça yakın. Burada bulunan pansiyonlar da rahatlıkla konaklayabilirsiniz. Tarihi taş evlerden hazırlanmış olan pansiyonlar oldukça konforludur. Rahat bir gece geçireceksiniz.

Karina’ya ulaşmak için Aydın Otoyolundan Söke’ye gelmeniz gerekiyor. Aydın’dan yaklaşık 54km sonra Söke’ye varmış olursunuz. Söke merkez’e girmeden çevre yolunu takip ettiğiniz de Didim – Miletos tabelalarını göreceksiniz. Bu tabelaları takip ettiğiniz takdirde Tuzburgazı köyüne geleceksiniz. Bu köyü geçtikten sonra Karina sizi yol kenarında karşılamış olacak. Görülmeye değer olan bu cennet parçası yılın her zamanı sizlerin hizmetinde. Mutlaka görmenizi tavsiye ederim. En azından balıklarını tatmalısınız.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
11B
LAL
Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
LAL
Yanıtlar
0
Görüntülenme
26B
LAL
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
LAL
Yanıtlar
0
Görüntülenme
24B
LAL
Üst