Ebu Talha el Ensari Radıyallahuanh

HENA Üye
Sahabelerin meşhurlarından ve Ensar’ın büyüklerindendir. Cahiliye devrinde Medine’de doğdu. Adı Zeyd Bin Sehl Bin Esved Bin Haram Bin Amr Bin Zeyd-i Menat bin Adiy Bin Amr Bin Malik en Neccar el Ensari’dir. Hazrec kabilesinin Neccaroğulları soyundan geldiği için Hazreci ve Neccari nisbeleriyle de anılır.

Annesi Ubade Binti Malik Bin Adiy Bin Zeyd Menat Bin Adiy Bin Amr Bin Malik’tir.

Hanımı Enes Bin Malik radıyallahu anh’ın annesi olan Ümmü Süleym Rümeysa Binti Milhan radıyallahu anha’dır.

Ebu Talha radıyallahu anh’ın mensubu bulunduğu Amr Bin Malik kabilesi Mescid-i Nebevi’nin batısında Babur Rahme civarında ikamet ediyorlardı. Ebu Talha R.A. İslamiyet’in tebliğ edildiği sıralarda kabilesinin reisi idi. Müslüman olduktan sonra Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlara, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında katılmış, ikinci Akabe bey’atında bulunmuştur.

Şekil ve Şemaili:

Ebu Talha radıyallahu anh, güçlü, gür sesli, orta boylu, esmer tenli idi. Ağaran saç ve sakalının rengini boya ile değiştirmezdi.


Müslüman Oluşu ve Evlenişi:
Ebu Talha R.A., İslam güneşinin doğup cihanı aydınlatmaya başladığı sırada 20 yaşına erişmiş, tam gençlik zamanını yaşıyordu. Bu sırada Malik Bin Nadr’dan dul kalan ve Enes Bin Malik radıyallahu anh’ın annesi olan Ümmü Süleym R.A. ile evlenmek istedi.

Ümmü Süleym radıyallahu anha, cahiliye devrinde Malik Bin Nadr ile evliydi. İslamiyeti kabul edince, kocası, dininden ayrılması için çok uğraştı. Bunda muvaffak olamayınca kocası Malik, ona darılıp Şam’a doğru yola çıkmış, yolda eşkıyalar tarafından öldürülmüştü. Eşinden dul kalan Ümmü Süleym R.a., kendisi ile evlenmek isteyen Ebu Talha’ya;
“Ben de seninle evlenmek isterim. Lakin ben, Müslüman oldum. Sen ise henüz müşriksin. Sen falancanın yonttuğu putlara tapmaktan utanmıyor musun? Dinime göre, Müslüman bir kadın, kafir bir erkekle evlenemez. Eğer Müslüman olursan seninle evlenirim ve mehir olarak Müslüman olmandan başka bir şey talep etmem.” Dedi. Ebu Talha da, Müslüman oldu ve evlendiler.
Çocukları:
Ümmü Süleym’den Abdullah ve Ebu Ümeyr adında iki oğlu olmuştur. Enes radıyallahu anh rivayet ediyor;

“Ebu Talha dışarıda iken, oğlu hastalanarak öldü. Karısı onun öldüğünü görünce, evin kenarında bir yer hazırladı ve üzerini örttü. Evdekilere;

“Siz Ebu Talha geldiğinde durumu anlatıncaya kadar kendisine bir şey anlatmayın.” Dedi. Ebu Talha eve gelince; “Çocuk nasıl oldu?” diye sordu. “gayet sakin” dedi.

Ümmü Süleym radıyallahu anha ona, mükellef bir sofra hazırladı, yedi içti. Ondan sonra güzelce süslenip püslenerek, Ebu Talha’ya güzel göründü. Ebu Talha yedikten, içtikten ve hanımıyla cinsel temasta bulunduktan sonra; hanımı ona;

“Birisi sana bir şey emanet verirse, sonra onu senden almak istese onu vermemek gibi bir hakkın var mıdır?” dedi. O da; “hayır” dedi.

“Sabret, karşılığını Allah’tan bekle, Allah da sana emanet olarak verdiği oğlun Ebu Umeyr’i şimdi aldı.” Dedi. Ebu Talha radıyallahu anh, buna kızarak;

“Beni çamura buladıktan sonra oğlumun öldüğünü haber veriyorsun” dedi. Sabah doğru Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gitti. Hanımının söylediklerini ona bildirdi. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;

“Allah bu gecenizi her ikinize de bereketli kılsın” O geceki temastan Ümmü Süleym hamile kaldı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem seferde idi. Ümmü Süleym de beraberinde idi. Medine’ye yaklaşınca Ümmü Süleym’i doğum sancısı tuttu. Ebu Talha hanımının yanında kalmak suretiyle sabretti. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gittiğinde, Ebu Talha içinden şöyle diyordu;

“Ya Rabbi! Sen biliyorsun ki, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sefere çıkarken onunla çıkmak, giderken onunla beraber gitmekten hoşlanıyorum. Görüyorsun işte sabrediyorum.” Ümmü Süleym dedi ki;

“Ey Ebu Talha! Artık sancım geçti. Duyduğum sancıyı duymuyorum, hadi sen de git!” Ebu Talha bunun üzerine gitti ve Medine’ye döndüklerinde, sancısı tekrar tuttu ve bunun sonunda bir erkek çocuğu doğurdu. Bana dedi ki;

“Ey Enes! Bu çocuğu kimse emzirmeden doğruca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e götür!” sabah olunca çocuğu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e götürdüm. Beni görünce;

“Her halde Ümmü Süleym doğurdu” buyurdu. Ben de; “evet” dedim. Çocuğu getirip kucağına koydum. Medine’nin en güzel hurmalarından getirtip, ağzında onu çiğneyerek yumuşattıktan sonra bebğin ağzına koydu. Çocuk onu iyice emdi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

“Ensar’ın hurma sevgisine de bakın!” buyurdu. Ondan sonra bebeğin yüzünü sıvazladı ve ona Abdullah adını koydu.” Dediler ki; Abdullah zamanının en iyisi oldu.

Süfyan Bin Uyeyne dedi ki; Ensar’dan birisi şöyle dedi; “Hepsi Kur’an okuyan dokuz çocuklarını gördüm.”

Hicret’ten sonra, muhacirlerden ve cennetle müjdelenmiş olan sahabelerden Ebu Ubeyde Bin Cerrah ile kardeşlik akdi yaptı.



Nişancılığı:

Ashabın meşhur nişancı okçularındandır. Müslüman olmadan önce de okçuluğu ile meşhurdu. Yiğitliği ve kahramanlığı ile birlikte bilhassa iyi ok atması ile tanınmıştı.

Şöyle de bir şiiri vardır;
أنا أبو طلحة و اسمي زيد
و كل يوم في سلاحي صيد

“Zeyd’im ben, hem Ebu Talha’yım da,
Her gün av bir bulunur silahımda”

Uhud savaşında ok çantasını Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in önüne sermişti. Naralar atarak ok atıyordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

“Ebu Talha’nın sesi, orduda kırk kişiden, yüz kişiden daha hayırlı ve yararlıdır” buyurmuştu.

O gün Ebu Talha Radıyallahu anh’ın serdiği ok çantasında 50 ok vardı. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, onun arkasından müşriklere bakmak için yükselip başını kaldırdıkça Ebu Talha derdi ki; “Ya Rasulullah! Babam anam sana feda olsun, yükselme! Belki sana müşriklerin oklarından biri değer. Benim vücudum, sizin vücudunuzun önünde siperdir!”

O elli okun hepsini birer birer atarak tüketti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, o ok attıkça, okların düştüğü yere bakıyordu. Son oku da attığı zaman Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yerden bir ağaç dalı alıp;

“Ey Ebu Talha! Bunu da iyi bir ok olarak at!” buyurdu.

Ebu Talha R.a., yayını çok sert çeken birisi olduğundan Uhud günü iki, üç yay kırmıştı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, ok dolu çantası ile kimi gördüyse, ona; “Ok çantanı, Ebu Talha’ya boşalt” buyuruyordu.



Cihadı ve Vefatı:
Huneyn harbinde 20 müşrik askerini öldürmüş ve ganimetleri kendisine kalmıştır.

Ebu Talha radıyallahu anh, 70 yaşında bulunduğu sırada Tevbe suresi 41. ayeti olan; “Ey Mü’minler! Gerek hafif, gerek ağır olarak seferber olun ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin” ayetini okuyup;

“Rabbim beni, gerek gençliğimde, gerek ihtiyarlığımda kafirler ile harbe davet ediyor. Çabuk beni cihad için techiz ediniz ve yolculuk için lazım olacak şeyleri hazırlayınız.” Dedi. Oğulları da;

“Ey Babacığım! Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte, O ahirete göçünceye kadar cihad ettin, Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhuma dönemlerinde de harplere katıldın. Şimdi cihad sırası bizdedir. Sen otur biz gidelim” dedilerse de onu vazgeçiremediler.

Hicretin 34. yılında bir deniz harbi için hazırlanan bir orduya katılmış, fakat gemiye binip denize açıldıktan sonra vefat etmiştir. Vefatından sonra yedi gün, bir kara parçası bulunamadığı için defnedilememiş, bu kadar uzun süre dışarıda kalmasına rağmen, sanki hayattaymış gibi mübarek cesedinin bozulmadığı görülmüştür. Gemi sahile yanaşınca Medine’de defnedilmiş, cenaze namazını Osman radıyallahu anh kıldırmıştır.


Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e yakınlığı ve bağlılığı:

Bir ara Medine’de bir ses işitildi. Müslümanların korku ve telaşı artınca, bu sesin ne olduğunu öğrenmek üzere bazı kimseler toplanıp şehirden çıktılar. Sesin geldiği yere doğru giderken baktılar ki, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Talha’nın atına binmiş; “Korkmayın, bir şey yoktur” diyerek geliyor. Ebu Talha’nın atı hakkında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Şu atını deniz gibi buldum” buyurmuş ve bu bereketle, o at asla geçilememiştir.

İbni Sirin radıyallahu anh anlatır; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Enes R.A.’da bulunan bardağında demir bir halka vardı. Enes r.a. onu altın veya gümüş bir halka ile değiştirmek istedi. Ebu Talha radıyallahu anh dedi ki;
“Sakın Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı nesneyi değiştirme!” bunun üzerine Enes radıyallahu anh bundan vazgeçti.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem veda haccında mübarek başını tıraş ettiği zaman, teberrük için saklamak üzere saçını en önce alan Ebu Talha olmuştu. Başka bir gün de, Ebu Talha Radıyallahu anh, kesilen mübarek saçları toplamış, onların bir kısmını Ümmü Süleym radıyallahu anha’ya saklaması için teslim etmiş, diğer kısmını sahabelere dağıtmıştır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiği zaman kabrini Ebu Talha radıyallahu anh kazmıştır. Bundan sonra 40 yıl oruç tuttuğunu Enes Bin Malik Radıyallahu anh rivayet etmektedir.



Cömertliği:

Ebu Talha radıyallahu anh, Medine’deki sahabelerin zenginlerinden idi. Bütün malları, hayvanları, Berha mevkiinde bulunuyordu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sık sık buraya uğrar, manzarasını seyreder, ve meşhur suyundan içerlerdi. Yine bir gün buraya uğradığında Ali İmran suresindeki; “Sevdiğiniz mallarınızdan infak etmedikçe, hayra nail olamazsınız” mealindeki 92. ayeti kerimesi nazil oldu. Bu ayeti kerimeyi işiten Ebu Talha radıyallahu anh, hemen Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e başvurarak, mallarının hepsini bağışlayıp istediği gibi kullanmasını teklif etti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de bu malları akrabalarına dağıtmasını söyledi. O da bütün mallarını akrabalarına sadaka olarak dağıttı.

Abdullah Bin Ebu Bekr radıyallahu anhuma rivayet ediyor; Ebu Talha radıyallahu anh, bahçesinde namaz kılarken, küçük bir kuş uçtu ve çıkacak yer bulamadığından oraya buraya gidip gelmeye başladı. Hurma ağaçlarının sıklığından kaçacak yer bulamadı. Bu Ebu Talha’nın hoşuna gitti ve gözleriyle onu takip etti. Sonra kendine geldiğinde kaç rekat kıldığını hatırlamadı. Bunun üzerine şöyle dedi;

“Şu malımda bana bir imtihan isabet etti.” Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek dedi ki; “Ya Rasulullah! O bahçe sadakadır. Onu Allah’ın sana gösterdiği yere tahsis et!”
 

Benzer Konular

Yanıtlar
1
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst