Çevre Kirliliği ile ilgili Gazete Haberleri

deep Harbi Aktif Üye
Çevre Kirliliği ile ilgili Haberler, Çevre Kirliliğiyle ilgili Gazete Haberleri,

Çevre Kirliliği Haberleri

Çevre kirliliği hakkında basında çıkan haberler

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Kumbur, hava kirliliğinin en önemli nedeninin kalitesi düşük kömürlerin yakılmasından kaynaklandığını söyledi.

Kumbur, yaptığı açıklamada, hava kirliliği, soba zehirlenmeleri ve soba yakma teknikleri konusunda bilgiler verdi. Tarım, sanayi ve yaşam faaliyetlerinde gerekli önlemler alınmadığı için hava kirliliğinin her geçen gün arttığına dikkat çeken Kumbur, solumakta olduğumuz temiz havada yüzde 78 azot, yüzde 21 oksijen ve yüzde 1 diğer gazlardan bulunduğunu belirterek, bu oranın dışarıdan gelen azotoksit, kükürtoksit, partiküller ve hidrokarbonların havaya karışması ile bozulduğunu ve hava kirliliği sorununun ortaya çıktığını söyledi.

Açıklamasında Mersin kent merkezi ve çevresinde yaşanan hava kirliliğinin nedenlerine de değinen Kumbur, kalitesi düşük kömürlerin yakılması, ısınma amaçlı yakılması yasaklanmış olan lastik, kablo ve madeni yağ atıkları gibi maddelerin sobalarda ve seralarda yakılmasının en önemli nedenler olduğunu belirterek, "Bunun dışında meteorolojik faktörler de çok önemli yer tutmaktadır. Mersin'de geceleri rüzgarın kuzeyden güneye doğru kent merkezine esmesi, bütün hava kirleticileri kent merkezine taşıması, havadaki rutubetin de fazla olması nedeniyle bu kirletici gazların yoğunlaşarak asit buharlarına dönüşmesi tehlike yaratmaktadır. Oluşan hava kirliliği insanlarda ve özellikle çocuklarda solunum sorunları, astım ve kalıcı rahatsızlıklar yaratmaktadır.

Çocuklar ve gençler daha hızlı soluk alıp verirler. Süt çocuğunun istirahat halinde soluduğu hava erişkinin iki katıdır. Çocuklar kirli havanın yüzde 90'ının filtre edildiği burun yerine ağızdan soluk alıp verirler. Kirli hava direk akciğere gider, bu nedenle çocuklar çevre kirliliğinden erişkinlerden çok daha fazla etkilenirler. Çocuğun hızla büyüyen ve çoğalan hücrelerinde daha kolay hasar oluşur. Oluşan hasar çoğu zaman geri telafi edilemez ve nesilden nesile aktarılır" dedi.

Kış aylarına girdiğimiz bu günlerde Mersin ve Tarsus kent merkezlerinde soba ve kaloriferlerde kullanılan kalitesiz yakıtlar ile soba ve kalorifer yakma tekniklerinin iyi bilinmemesi ve baca temizliğinin iyi yapılamamasının enerji kaybı ve hava kirliliğine neden olduğunu, zaman zaman da soba zehirlenmelerine yol açtığını kaydeden Kumbur, "Kalitesiz yakıt olarak nitelendirilen plastik, otomobil lastiği, temizlenmemiş tahta, hayvan ve asfalt atığı, boya, atık petrol ürünleri ve çöplerin soba ve kalorifer kazanlarında yakılması halinde hava kirliliği sorunu yaratmanın yanında kanser yapıcı maddeler de oluşmaktadır. Meteorolojik faktörlerin de katkısı ile özellikle Mersin kent merkezinde kış aylarında bu sorunlar daha da artmaktadır. Türkiye'de ve bazen de kentimizde, her yıl kış aylarında bir çok kişi sobalarda kömürün bilinçsizce yakılmasından zehirlenmektedir. Tüm uyarılara rağmen her yıl kömürden kaynaklanan zehirlenmeler ve yangınlarda ölenlerin sayısı artmaktadır. Ölümler kömürden olmayıp, sobaların yakılma yönteminin doğru bilinmemesi ya da ihmalden kaynaklanmaktadır" diye konuştu.

Can kaybını önlemek, enerji tasarrufu sağlamak ve çevreyi kirletmemek için uygun soba, kaliteli yakıt ve sobada kömürü doğru yakmak gerektiğini vurgulayan Kumbur, soba zehirlenmeleri ve hava kirliliği yaşanmaması için uyulması gereken hususları ise şöyle sıraladı; "Evlerde ve işyerlerinde hava izolasyonlarının iyi yapılması gerekir. Kaliteli yakıt kullanılması ve bacaların düzenli olarak temizlenmesi gerekmektedir. Soba ve yakıt seçiminin iyi yapılması, sobaların kurallara uygun yakılması gereklidir."

"SOBA YAKMA TEKNİKLERİNE DİKKAT EDİLMELİ"

Açıklamasında soba yakma tekniklerine de değinen Kumbur, kömürle ısıtılan ev ve işyerlerinde bilinçsizce soba yakılması nedeniyle yaşanan zehirlenme olaylarının önüne geçilebilmesi için soba yakma tekniğinin iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Zehirlenme nedeniyle meydana gelen ölümlerin kömürden değil, soba yakma tekniklerinin iyi bilinmemesi ve standart dışı soba kullanımından kaynaklandığını yineleyen Kumbur, can kaybını önlemek, enerji tasarrufu sağlamak ve çevreyi kirletmemek için sobada kömürü doğru yakarak hava sağlayıcı elemanların kapatılmaması gerektiğini belirtti. Kurallara uygun yakılmayan sobada hangi kömür yakılırsa yakılsın zehirlenme olabileceğine dikkat çeken Kumbur, soba alırken, kurarken ve yakarken bazı çok basit kurallara uyulması halinde bu tip üzücü olayların yaşanmayacağını ifade etti. Soba yakılmasında can kaybını önlemek için üç hususa dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Kumbur, bunları; kaliteli yakıt seçmek, sobayı üsten yakmak ve sobanın hava alıcı elemanlarını kapatmamak olarak sıraladı.

Halil Kumbur, sobada kömür yakılırken dikkat edilmesi gereken hususları da şöyle açıkladı; "Soba uygun yere kurulmalıdır. Isıdan daha iyi yararlanmak için duvar ile soba arasında yaklaşık 50 santimetre mesafe bulunmalıdır. Soba boruları mümkün olduğunca kısa ve düşey doğrultuda olmalıdır, yatay borular bacaya hafif bir eğimle döşenmelidir. Fazla dirsek ve borudan kaçınılmalıdır. Böylece tıkanma ve sızma olasılığı azalır. Sobaların bağlantı elemanları ve borularının sık aralıklarla temizliği ve gaz sızdırmazlığı kontrol edilmelidir. Soba üstten yakılmalı ve üzerine hiçbir kömür ilavesi yapılmamalıdır. Alta kömür, üste çıta koyularak üstten yakılan sobalar, yaklaşık yüzde 20 yakıt tasarrufu sağlar, çevreye daha az zarar verir. En önemlisi zehirlenme riskini en aza indirir. Üstten yakılan sobalarda uçucu gazların ısıtılması ve daha fazla yakılması, az duman çıkması ve yanma veriminin yüksek olması gibi avantajlar sağlanır. Sobanın havalandırma sistemlerine, yanma için yeterli oksijeni sağlamalıdır. Soba verimli yanması için en fazla üçte iki oranında kömürle doldurulmalıdır. Soba yanarken yanma havası ve duman klapeleri kapatılmamalıdır. Yanan sobaya üstten gelişigüzel kömür ilave edilmemelidir. Alttaki ateşin etkisi ile ilave edilen kömür bünyesindeki yanabilir gazlar yanmadan baca ile çevreye verilir. Üst bölümde tam yanma gerçekleşmeden alt ve üst hava alma kapakları kapatılırsa kömürün tutuşma süresi uzayacağından tam yanmadan çıkan gaz miktarı artar. Bu durum enerji kaybı ve herhangi bir sızıntı halinde zehirlenmelere neden olur."

Zehirlenme olduğu zaman hemen bir sağlık kurumuna gitmek gerektiğini de hatırlatan Kumbur, "Zehirlenme olduğu zaman yoğurt, sarımsak gibi yiyecekler verilmesi çok yanlıştır. Çünkü zehirlenme midede değildir, solumun yolu ile ilgilidir. Zehirlenen kişiye acilen oksijen verilmelidir. İlk yapılacak tedavi budur. Önerilere uyulmadığı taktirde, hava kirliliği hepimizi rahatsız edeceği ve karbonmonoksit zehirlenmesi gibi çok daha üzücü olaylarla sebebiyet verebileceği unutulmamalıdır. Kurallara uygunsuz bir yakma bizleri daha az ısıtıp, daha çok ısınma masrafı yapmamıza, can ve mal kayıplarına yol açacaktır" dedi.
 
deep Harbi Aktif Üye
Hava kirliliği fetüsü etkiliyor

Hava kirliliğinin fetüsü etkilediği ve kirlilik nedeniyle bebeğin yetişkin hale geldiğinde solunum hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı bildirildi.

İsviçre'nin Bern Üniversitesinden bilim adamları, hava kirliliğinin fetüsün solunum ihtiyacını artırdığını, hava kirliliğine daha az maruz kalan fetüsün dakikada ortalama 42, daha fazla kalanın 48 kez nefes almak zorunda kaldığını belirttiler.
Philipp Latzin başkanlığındaki ekip, havadaki ozon ve azot dioksit seviyesi ile havada asılı kalan parçacıkların sayısını göz önüne alarak 241 bebek üzerinde araştırma yaptı.

Araştırma sonunda, hava kirliliği arttıkça fetüsün nefes alma sayısının, dahası solunum sistemi iltihabının oluşma riskinin arttığı ortaya çıktı.
Bilim adamları, "solunum sistemine yönelik bu zararlı etkilerin bebek yetişkin hale gelince solunum hastalıklıklarına yakalanma riskinin arttırabileceğini, dolayısıyla yaşam süresinin azalabileceğine" dikkati çektiler.

Araştırma, Berlin'de Avrupa Pnömonoloji Derneğinin yıllık kongresinde sunuldu.

Hurriyet - 10 Aralık 2011
 
deep Harbi Aktif Üye
Radon gazı kanser yapıyor

Hava kirliliği sağlığımızı etkileyen önemli problemlerden biridir.

Büyük şehirlerde yaşayanlar özellikle Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi metropollerde oturanlar hava kirliliğinden daha fazla etkileniyor. Hava kirliliğinin etkileri, hava koşullarına ve iklim şartlarına göre değişir. Kirli hava sağlığı bozar, yaşam süresini azaltır. Bir araştırmaya göre, hava kirliliğine maruz kalan insanlar havası temiz olan yerlerde yaşayanlara göre ortalama 3 yıl daha az yaşıyor.

Hava kirliliği en çok solunum sisteminde problemler yaratır. Kirli havada bulunan sülfatlar, kurşun, asbest, ozon gibi maddeler, sert veya sıvı parçacıklar, solunum yollarında tahribata, akciğer fonksiyonlarında bozulmaya neden olur. Solunan havanın kalitesi kronik bronşit, astım gibi tıkayıcı akciğer hastalığı olanlarda daha ciddi problemlere yol açar. Solunum yolu hastalıklarından özellikle astımın solunan havanın kalitesiyle yakından ilişkili olduğu bilinmektedir. Astım hastalığı biraz da bu nedenle büyük şehirlerde kırsal kesimlere göre daha sık görülmektedir. Kirli hava yalnız akciğerlerde değil burun, boğaz, kulak ve sinüslerde de olumsuzluklara yol açabiliyor. Kirli havanın kalp-damar hastalıkları bakımından da önemli bir risk olduğunu hatırlatalım.

EV VE İŞ YERİNİN HAVASI DA ÖNEMLİDİR

Hava kirliliği sadece açık havada olmaz. Ev içinde, çalışılan ortamlardaki kirli hava da önemli bir sorundur. Bina içlerinde en önemli kirleticinin karsinojen bir gaz olan radon gazı olduğu biliniyor. Radon gazı evlere topraktan sızarak giriyor. Özellikle havalandırması iyi olmayan beton binalarda, bina içinde radon gazı oranı yükseliyor. Bazı çalışmalar, radon gazının akciğer kanserine bağlı ölümlerin neredeyse yüzde 10'undan sorumlu olduğunu gösteriyor. Özellikle sigara içenlerde radon gazının daha büyük bir tehlike kaynağı olduğu belirtiliyor. Amerika'da ciddi bir "radon gazı" korkusu vardır. Beton binalarda oturanlar sık sık radon gazı ölçümlerini yaptırmaktadır. Beton konutların çok olduğu ülkemizde bu tehlike henüz ciddiye alınmamaktadır.

ASBESTE DİKKAT

Ev içerisinde bulunabilen ve solunan havayla akciğere ulaşabilen akciğer ve akciğer zarı kanserlerinin görülme sıklığını yükselten önemli bir madde de asbest'tir. Özellikle yalıtımda ve bunun yapımında kullanılan bu madde 1940-1970 yılları arasında yapılmış birçok evin yapım malzemeleri arasında bulunmaktadır. Asbest parçacıkları solunduklarında "asbestos" adı ile bilinen ve kanserle neticelenebilen akciğer problemlerine yol açmaktadır. Ev içi hava kirliliği yapan kaynaklar arasında sigara dumanını ve soba-mangal kökenli karbonmonoksit gazını, temizleyici maddelerde bulunan zararlı gazları, çamaşır deterjanlarını, böcek öldürücülerde bulunan zehirli gazları da saymak mümkündür. Sigaranın da ciddi bir hava kirleticisi olduğunu belirtelim.

KİMLER RİSK ALTINDA

Kış mevsimiyle birlikte dışarıda ve ev içinde soluduğunuz havanın daha hızla kirleneceğini dikkate alırsanız, hava kirliliği problemini ve buna bağlı akciğer-kalp problemlerinin önemini daha iyi kavrarsınız. Özellikle kalp ve akciğer yetmezliği olan hastaların, çok yaşlı insanların, bağışıklık sistemi güçsüz olanların, kemoterapi ve radyoterapi uygulananların güçsüz ve dirençsiz insanların hava kirliliğinin belirgin olduğu günlerde evlerinden çıkmamalarında, ev ve çalışma yerlerindeki havanın temizliğine dikkat etmelerinde fayda var.

28 Kasım 2007 Hurriyet
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
12B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
50B
Üst