deep
Harbi Aktif Üye
Cehennemde neler olacak
Ahirette, inkar edenlerin, içinde sonsuza kadar kalacakları, dünya hayatında yaptıklarına karşılık cezalarını çekmek için bulunacakları yer. İnkar edenlerin işledikleri suç, olabilecek en büyük suçtur. Bu suç, insanın kendisini yaratan, ona can veren Allah'a isyan ve nankörlük etmesidir. Böyle büyük bir suça da büyük bir ceza gerekir ki, cehennem bu adaletin yerine getirileceği yerdir. İnsan Allah'a kul olsun diye yaratılmıştır. Yaratılış amacını reddederse, bunun karşılığını alacaktır. Yaratılmış en kötü mekan olan cehennem, hayal gücünün alabileceğinden çok öte bir azap kaynağıdır. Bu azap Allah'ın kudretinin bir tecellisi olarak yaratılmıştır ve dünyada mümkün olan en büyük acılardan kat kat şiddetli acılar içerir.
Cehennemin en korkunç özelliği azabın hiçbir zaman bitmeyecek olmasıdır. İçine bir kez girdikten sonra Allah'ın diledikleri dışında artık geri dönüş yoktur. Tek gerçek, sonsuza kadar sürecek ateş azabıdır. Allah'ın kahredici sıfatının en çok tecelli ettiği yer cehennemdir. Bununla yüz yüze gelen insan ruhen sonsuz yıkıma uğrar. Çünkü artık hiçbir umut kalmamıştır.
İnkar edenler, Allah'ın huzurunda hesaba çekildikten sonra kitaplarını sol yanlarından alırlar. Bu an, sonsuza dek içinde kalacakları cehenneme sürülecekleri andır. İnkarcılar için hiçbir kaçış imkanı yoktur. Hazır bulundurulan milyarlarca insanın meydana getirdiği mahşer kalabalığı bu insanlar için bir kurtuluş ya da gözden kaçma imkanı oluşturmaz. Kimse bu kalabalığın arasına karışıp kendisini unutturamaz, kaybettiremez. Her kişi, kendisi için görevlendirilmiş bir şahit, bir de sürücü melekle gelir. İnkarcılar cehenneme doğru yüzüstü sürüklenerek götürülürler. Kuran'da bildirildiğine göre "bölük bölük" cehenneme doğru sevk edilirler. Ancak daha ulaşmadan cehennemin korkusu yürekleri sarar.
Kuran'da haber verildiğine göre, cehennemde her anı çok yönlü işkencelerle dolu bir hayat söz konusudur. Cehennemdeki bu hayat, aşağılanmanın, rezilliğin, sefilliğin, fiziksel ve psikolojik eziyetlerin, işkencelerin çok çeşitli uygulamalarından oluşur. Cehennemdeki azabı dünyadaki herhangi bir şeyle kıyaslamak elbette mümkün değildir. Cehennem ehli beş duyusuyla da azap çeker. Gözü dehşet verici ve iğrenç görüntüler görür; kulağı korkunç ve acı veren sesler, uğultular, gürültüler, çığlıklar, inlemeler, haykırışlar duyar; burnu olabilecek en pis ve tiksinti verici kokularla dolar; dili en iğrenç tatları, en dayanılmaz acıları hisseder; derisi ve tüm vücudu, tek bir hücresi eksik kalmamak üzere yanar, şiddetli acılar içinde kıvranır. Bir türlü ölüp yok olmaz. Derileri yenilenir, azapta hiçbir kesinti ve hafifleme olmadan aynı işkence sonsuza kadar sürer.
En az fiziksel acılar kadar şiddetli manevi azaplar da vardır. Aşağılanır, horlanır, rezil olur, pişmanlık duyar, çaresizliğini ve ümitsizliğini düşündükçe yüreği yanar, kan ağlar. Sonsuzluk aklına geldikçe mahvolur. Öyle ki, azap bir milyon yıl sonra veya bir milyar yıl sonra ya da trilyonlarca yıl sonra sona erecek olsa bu onun için büyük bir umut ve sevinç kaynağı olurdu. Ama azabın bir daha hiç sonunun gelmeyeceğini, cehennemden hiçbir zaman çıkış olmayacağını bilmenin verdiği ümitsizlik hissi dünyadaki herhangi bir ümitsizlik hissiyle kıyaslanamayacak bir duygudur. Bu nedenle henüz dünyadayken cehennemden korunacak şekilde hareket etmek en doğrusu olacaktır.
Ahirette, inkar edenlerin, içinde sonsuza kadar kalacakları, dünya hayatında yaptıklarına karşılık cezalarını çekmek için bulunacakları yer. İnkar edenlerin işledikleri suç, olabilecek en büyük suçtur. Bu suç, insanın kendisini yaratan, ona can veren Allah'a isyan ve nankörlük etmesidir. Böyle büyük bir suça da büyük bir ceza gerekir ki, cehennem bu adaletin yerine getirileceği yerdir. İnsan Allah'a kul olsun diye yaratılmıştır. Yaratılış amacını reddederse, bunun karşılığını alacaktır. Yaratılmış en kötü mekan olan cehennem, hayal gücünün alabileceğinden çok öte bir azap kaynağıdır. Bu azap Allah'ın kudretinin bir tecellisi olarak yaratılmıştır ve dünyada mümkün olan en büyük acılardan kat kat şiddetli acılar içerir.
Cehennemin en korkunç özelliği azabın hiçbir zaman bitmeyecek olmasıdır. İçine bir kez girdikten sonra Allah'ın diledikleri dışında artık geri dönüş yoktur. Tek gerçek, sonsuza kadar sürecek ateş azabıdır. Allah'ın kahredici sıfatının en çok tecelli ettiği yer cehennemdir. Bununla yüz yüze gelen insan ruhen sonsuz yıkıma uğrar. Çünkü artık hiçbir umut kalmamıştır.
İnkar edenler, Allah'ın huzurunda hesaba çekildikten sonra kitaplarını sol yanlarından alırlar. Bu an, sonsuza dek içinde kalacakları cehenneme sürülecekleri andır. İnkarcılar için hiçbir kaçış imkanı yoktur. Hazır bulundurulan milyarlarca insanın meydana getirdiği mahşer kalabalığı bu insanlar için bir kurtuluş ya da gözden kaçma imkanı oluşturmaz. Kimse bu kalabalığın arasına karışıp kendisini unutturamaz, kaybettiremez. Her kişi, kendisi için görevlendirilmiş bir şahit, bir de sürücü melekle gelir. İnkarcılar cehenneme doğru yüzüstü sürüklenerek götürülürler. Kuran'da bildirildiğine göre "bölük bölük" cehenneme doğru sevk edilirler. Ancak daha ulaşmadan cehennemin korkusu yürekleri sarar.
Kuran'da haber verildiğine göre, cehennemde her anı çok yönlü işkencelerle dolu bir hayat söz konusudur. Cehennemdeki bu hayat, aşağılanmanın, rezilliğin, sefilliğin, fiziksel ve psikolojik eziyetlerin, işkencelerin çok çeşitli uygulamalarından oluşur. Cehennemdeki azabı dünyadaki herhangi bir şeyle kıyaslamak elbette mümkün değildir. Cehennem ehli beş duyusuyla da azap çeker. Gözü dehşet verici ve iğrenç görüntüler görür; kulağı korkunç ve acı veren sesler, uğultular, gürültüler, çığlıklar, inlemeler, haykırışlar duyar; burnu olabilecek en pis ve tiksinti verici kokularla dolar; dili en iğrenç tatları, en dayanılmaz acıları hisseder; derisi ve tüm vücudu, tek bir hücresi eksik kalmamak üzere yanar, şiddetli acılar içinde kıvranır. Bir türlü ölüp yok olmaz. Derileri yenilenir, azapta hiçbir kesinti ve hafifleme olmadan aynı işkence sonsuza kadar sürer.
En az fiziksel acılar kadar şiddetli manevi azaplar da vardır. Aşağılanır, horlanır, rezil olur, pişmanlık duyar, çaresizliğini ve ümitsizliğini düşündükçe yüreği yanar, kan ağlar. Sonsuzluk aklına geldikçe mahvolur. Öyle ki, azap bir milyon yıl sonra veya bir milyar yıl sonra ya da trilyonlarca yıl sonra sona erecek olsa bu onun için büyük bir umut ve sevinç kaynağı olurdu. Ama azabın bir daha hiç sonunun gelmeyeceğini, cehennemden hiçbir zaman çıkış olmayacağını bilmenin verdiği ümitsizlik hissi dünyadaki herhangi bir ümitsizlik hissiyle kıyaslanamayacak bir duygudur. Bu nedenle henüz dünyadayken cehennemden korunacak şekilde hareket etmek en doğrusu olacaktır.