Çanakkale Savaşı Kompozisyon

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Çanakkale Savaşı ile ilgili Kompozisyon, Çanakkale Savaşı Makale

Bugün uzay çağının, teknolojik harikaların bile karşısında galip gelemeyeceği bir destandır Çanakkale…

Tekrarı mümkün olmayan aklın anlamada, dilin duyguları ifade etmede zorlandığı bir zaferdir Çanakkale.

Zamanın ötelerinde yaşayan ölmezlerin beraber vuruştuğu gönül, inanç, vatan, millet, bayrak seferliği ile hürriyete olan düşkünlüğün nefsi müdafaasıdır Çanakkale.

Sadece bir savaş değil, insan onurunun da ön planda tutulduğu vakur, mütevekkil bir duruşun sergilendiği ibretlerle dolu bir efsanedir Çanakkale.

“Asım’ın nesli”nin dirilişidir, yeniden diriliştir, var olmanın tarihin altın sayfalarında silinmez yazılışıdır Çanakkale.

Hangi millet bilerek güle güle, koşarak ölüme gider ki? Bizi biz yapan ve bizi özellikli kılan ortak birlerimizdeki birler değil mi?

Çanakkale Zaferi'nden bir yıl önce Türk ordusu, tarihinin en büyük hezimetini Balkan Savaşları ile yaşamıştı. Ne yazık ki bu yenilgi sonucunda üç hafta içerisinde bugünkü topraklarımızın 1/5'inden daha fazla toprak 167.000 km2, 6,5 milyon nüfus; bir başka ifadeyle Meriç Nehri'ne kadar Avrupa'daki toprakların tamamı kaybedilmişti.
Batını emperyalist ülkeleri, Osmanlı’nın bu zaafiyetinden faydalanarak Çanakkale üzerinden İstanbul’u alabilecekleri ve dünyanın haritasını değiştirecekleri yanılgısına düşmüştü.
Öyle ya hasta adamdı Osmanlı! Osmanlının hasta halinin bile kendilerinin en diri halinden daha iyi olduklarını tarihten iyice okuyamamışlardı emperyalist güçler(!) Fatih Sultan Mehmet’in çağların anahtarını elinde bulunduran İstanbul’u almak da kimin haddine…

Kimler yoktu, kimler kandırılmamıştı, kimler ta nerelerden getirilmemişti ki Boğaz Harbinde? İngiltere, İrlanda, İskoçya, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Fransa, Sudan, Somali, Senegal, Cezayir, Mısır, Hindistan, Nepal, Filistin'den Yahudiler, Ruslar ve Amerikalılar! Yani “…kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...”

Eskilerin deyimiyle "Melhâme-i Kübra" olarak adlandırılan Çanakkale Muharebeleri âdeta bir subaylar savaşıdır. Bu savaşta hangi kınalı kuzular elbiselerini tertemiz yıkayarak ak bir şekilde ölüme koşmadılar ki.
Üst rütbeli subaylardan, değişik meslek gruplarından, ülkenin siyasetinde, ekonomisinde, sosyal hayatında etkili olanlardan, öğrencilere kadar, ülkenin her yerinden her kesimine kadar nice şehitler verilmedi ki bu uğurda. Onların da bir geleceği ve hayata yönelik projeleri vardı değil mi? Ama vatan her şeyin ötesinde.
“Vatan sana canım feda, ya şehit, ya gazi” ruhu bizi özelikli kılan, bizi biz yapan temel değerlerimizdir. Düşünsenize Mektebi Sultani, yani Galatasaray Lisesi'nin 1915 senesinde mezun olmuş talebesi yok. Neden? Çanakkale'de şehit vermekten lisede mezun vermeye imkân kalmamış da ondan.

Dünyada deniz, hava ve kara harekâtının birlikte yapıldığı ve ölü toplama molasının verildiği savaş olan Çanakkale, nihayet iki yüz binler civarındaki şehitle zaferle sonuçlanır. Emperyalistler canlarını zor kurtarırlar bu harpte. Hem de daha sonra Rusya gibi bir devin de yıkılmasını izleyerek.

Sadece bu zaferi bizler kutlamıyoruz tabii ki. Dünya, Çanakkale ile bizleri takdir ediyor ve bizi de çok iyi tanıyor artık(!)
Bakın Avrupalı siyasî ve tarih yazarları ne diyor Çanakkale için; "Malazgirt Zaferinden beri Türklerin yaptıkları 254 savaşın en büyüğü Çanakkale'dir. Kurtuluş Savaşının tescilidir Çanakkale.

Tarihteki kahramanlıklarımızı, başarılarımızı milli günlerimizle daha anlamlı bir hale getirerek o günleri onurla yaşayarak bu vatanın evlatlarını tarihlerinden haberdar etme fırsatını tanıyoruz bir noktada. Dahası yarınlara hazırlıyoruz nesillerimizi.
Ya metrekareye altı bin kurşunun sığdığı, yaklaşık bir yıl süren yüz binlerce şehidin anılarını bir güne sığdırmak bir destanı anlamak için yeterli mi acaba?

Zaferleri kazanmak kadar, zaferleri anlamak ve anlamlı hale getirmek bir o kadar önemli olsa gerek. Çanakkale bir zaferdir, bir destandır. Bir günde kazılmayan bir savaş, bir günde zor anlaşılır herhalde. Bir de milli olursa…

Çanakkale çok iyi bir şekilde okunmalıdır. Yazılarla, filmlerle, sinemalarla, konferanslarla, sempozyumlarla…
Çanakkale bir yaşam tarzı olarak yaşanmalı ve yaşatılmalıdır. Çünkü doğumdan ölüme kadar uzayan bir süreçte herkese hitap eden insanlığın yaşam bulduğu nefestir Çanakkale.

Bu eşsiz zaferde vatan için canlarını feda ederek bu cennet vatanı bizlere hediye eden ecdadımızı, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum, ruhları şad olsun.

Yücel Can
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
8B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
8B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
27B
Üst