Bu Kadar Sevebilir misiniz?okumadan geçmeyin!!

bir otobüz durağında karşılaşmışlardı ilk kez...biri tıpta okuyordu,öbürü mimarlıkta.o ilk karşılaşmadan sonra,bir kere,bir kere,bir kere daha karşılaşabilmek için,hep aynı saatte,aynı duraktan,aynı otobüse bindiler.gençtiler,çok genç...birbirleriyle kouşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar.ikiside her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyolardı aslında.delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse,kız ise ablasında...sırf birbirlerini görebilmek için,her sabah erkenden evlerinden çıkıp şehrin öbür ucunda ki o durağa,onların durağına geldiklerini.gülerek itiraf ettiler bir süre sonra.okulları bitince hemen evlendiler.mutluydular hemde çok mutlu...bazen işsiz,bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmiştiki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar.ayın sonunu zor getirdikleri günlerde ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarındada hep mutluydular.zaman aşımına uğrayan,alışkanlıklara yenik düşen,banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğruna bitip tükeniveren sevgilerden değildi onların ki...günler günleri,yıllar yılları kovaladıkça sevgileride büyüdü,büyüdü...tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı.zorlu bir tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi olmayınca,bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek,bencillik olur diyerek devam ettiler hayatlarına.çocuk yerine sevgileri büyüttüler senin için ölürüm derdi kadın sımsıkı sarılıp adama ve adam hayır ben senin için ölürüm diye yanıt verirdi hep.bazen eve geldiğinde,aynanın üzerinde bir not görürdü kadın bir tanem kütüphanenin 2.rafına bak,kütüphanenin2.rafında başka bir not olurdu,mutfaktaki masadan,salonda ki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın,sonunda kimi zaman bir demet çiçek,kimi zaman en sevdiği çikolatalar,kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı...aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten.hayat ne kaar hızlı akarsa aksın,işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde,daha az çalışmaya karar verdiler.adam hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı.kadında mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı.artık daha fazla beraber olabiliyorlardı.bir gün sahilde dolaşırken,harap durumda bir ev gördü kadın,üzerine satılık levhası olan .ne dersin bu evi alalım mı ?dedi adama.bu viraneyi yıktırır,harika bir ev yaparız.projeyi kafamda çizdim bile.kocaman terası olan,martıları kavaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı. sen isterinde ben hiç hayır diyebilir miyim?diye yanıt verdi adam.amerika daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlekçıyı kaç para olursa olsun burası bizimdir artık.sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde ayrılmaları zor oldu.adam amerikaya giderken.her gün,her saat konuştular telefonla.gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında.fakat birkaç gün sonra,kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın.eskisi kadar mutlu görünmüyor,konuşmaktan kaçınıyordu.onu neşelendirmek için sahilde ki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemedği bir cevap aldı.canım o e bizim bütcemizi aşıyor.sen en iyisi o evi unut..mutsukluk mutlulupun tadına alışmış insanlara daha da acı daha da çkilmez gelir .kadın,hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri.derdini söylemesi için yalvardı adama.senin için ölürüm,biliyorsun,ne olur anlat diye dil döktü boş yere.yıllarıdr sevdiği adam,duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değişmişti sanki.ona ulaşmaya çalıştıkca beton duvarlara çarpıyordu kadın,her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği.bir gün çocukluğunun,gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken artık dayanamıyorum sana söylemek zorundayım diye sözünü kesti arkadaşının.o seni aldatıyor.iş yerimin tam karşısında ki restoranda genç bir kadınla yemek yiyor her öğlen.sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya.sus sus çabuk duymak istemiyorum bu yalanları diye bbağırdı kadın onca yıllıkarkadaşını kendisini kıskanmakla suçladı.ertesi gün öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı.kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen bazen evleine ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın.akşam kocası eve gelir gelmez,bazen bağırıp,bazen ağlayarak,bazen ona sımsıkı sarılıp bazende yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi.inkar etmedi adam.zamanla duyguların değişebileceği,insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden.kapıdan çıkarken son bir kez kucaklamak isterim seni diyecek oldu ama kadın defol!dedi nefretle ilk celsede boşandılar.modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı.arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.adamın,sevgilisiyle birlikte amerikaya yeleştiğini öğrendi.bazen yalnız kaldığında onu hala sevdiğini hissedince,ağlama nöbetleri geçiriyor,aşkın yerini,en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu aradan bir yıl geçti...her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile,kadının derdine çare olamamıştı.bir sabah,ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı.kapıyı açtığında,karşısında o kadını gördü sen buraya ne yüzle geliyorsun diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı.lütfen içeri girmem izin ver,mutlaka konuşmamız gerekiyor.dedi genç kadın.kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı.hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında.çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü.geçen yıl amerikadaki kongre sırasında öğrendi hastalığını,hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu.seni kendinden uaklaştırmak için.benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi.ailesine de haber vermedi.birlikte amerikaya yerleştiğimiz yalanını yaydı.oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu.tedevi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı.gece fenalaşmış,bakıcısı beni aradı,son anda yetiştim.sana bu kutuyu vermemi istedi...gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın.hemen oracıkta ölmek istiyordu.eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi.itinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda.ilk kağıtta lütfen notları sırayla oku br tanem. diyordu...sırayla okudu seni çok sevdim.seni sevmekten hiç vazgeçmedim.senin için ölürüm derdim hep doğru söylediğini bilirdim.fakat benim için ölmeni istemedim.şimdi bana söz vermeni istiyorum.benim için yaşayacaksın,anlaştık mı sıon kağıdı eline alırken,kutuda bir anahtar gördü kadın...ve son kağıtta şunlar yazılıydı sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım.kocaman teresta matılarla kahvaltı ederken ben hep seni izliyor olacağım
 
KraLice Yeni Üye
:( ßoLe seyLer yazip da ßeni psikoLoJiq ßunaLima sokmazsaniz oLmaz !!
DUNYA UZERINDE BOLE BI SEVGI YOKKKKKKKK
eskidenmi$ ...
 
qönlümden bi teşekkür koptu werdim qitti:whistle:
offf ne hikaye ama yavss:D:D:D
süpermişşş
fuyqusallıqım tuttu ama zamane qençlerinde öle şeyler nerde otobüste birini qörse bir bayan sapık mı diye oradan uzaklaşcak valla:D:D:D:D
 
gizems HaRbİ PrEnSeS
bu kadar güzel bir hikayeyi ilk defa duydum saol canım muhteşem tek kelimeyle çok teşşekkürler:D
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
2
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
3
Görüntülenme
8B
Üst