SüKuN
Harbi Aktif Üye
BİRİNCİ MEŞRUTİYET VE İSTİBDAT DÖNEMİ BASINI
(1876-1908)
Bu dönemin özelliği , basının halk kitleleri ve hükümet çevrelerinde etkisinin artmasıdır. Abdülaziz’in padişahlığı sırasında birçok aydının sürgüne gönderilmiş olmasına rağmen , basın , halkın günlük hayatıyla yakından ilgilenmeye başlamıştır.
a)Abdülaziz’in tahtan indirilmesi ve basının kısa süreli özgürlüğe kavuşması:
30 Mayıs 1876’da Abdülaziz tahttan indirilmiş ve yerine V. Murat padişah olmuştur.V. murat’ın kısa süreli iktidarı sırasında basında geçici bir özgürlük dönemi yaşanmıştır. Daha sonra V. Murat akli dengesi bozuk olduğu gerekçesiyle tahttan indirilmiş ve yerine meşruti idareyi vaadeden . bir anayasanın yayınlanmasına ve milletvekilleri meclisinin kurulmasına söz veren kardeşi II. Abdülhamid hükümdar olmuştur.
7 Şubat 1831’de Belçik Anayasası’ndan yararlanılarak ilk Osmanlı Kanunu Esasi’si hazırlanmıştır. Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan tarafından kabul edilen bu Anayasa 23 Aralık 1876’da millete ilan edilmiştir.
Bu anayasanın 12. maddesi “basın kanun dairesinde serbesttir.” Hükmünü getirmiştir. Oysa 1864 tarihli Basın Tüzüğü yürürlükten kaldırılmış değildir. Bu durumda basın serbestliğinin söz konusu olamayacağı aşikardır.Nitekim kısa bir özgürlük dönemi olarak nitelendirilen bu dönemde basın yine kısıntılar içinde kalmıştır.
b)İstibdat döneminde basın rejimi:
Basının kısa sürede olsa özgürlüğe kavuşması ve rahatça dilediğini yazması Abdülhamit’in sabrını taşırmaya başlamıştı.
Abdülhamit henüz tahta çıkmadan önce V. Murat döneminde bir tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğde :
Hayal , Basiret ve Vakit gazetelerinin tezyif edici makaleler yayınladığından gazetedeki imtiyaz sahiplerinin idareye getirilip uyarıldığından bahsedilmiştir. Daha sonra Hayal gazetesinin bu tutumunu sürdürmesi üzerine Hayal gazetesinin süresiz kapatıldığı bildirilmektedir.Bundan böyle latife mizaha dair varakpare yayınlanmasına izin verilmeyeceği ilan edilmiştir.
Diğer taraftan Abdülhamit tahta çıktıktan dört ay sonra başka bir tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğde :
“Bir süreden beri Türkçe gazetelerin çoğunda , zihinlerin ve düşüncelerin zaten tasavvur edilmeyen bazı teşebbüslere olan eğilimlerini teşvik edecek birçok yazı görüldüğü için bu gibi havadis yayınlara karşı tedbirler alınmasına mecburiyet duyulacağı bildirilir” denilmiştir.
İLK BASIN KANUNU
Mithat Paşa’nın sadrazamlığı sırasında yeni bir Basın Kanunu tasarısı hazırlamak üzere bir komisyon kurulmuştur. Kısa zamanda hazırlanan tasarı 1877 Nisan’ında Meb’usan Meclisi’ne getirilmiştir.
Bu kanun tasarısının önemli özellikleri şunlardır:
-Gazete çıkarmak için hükümetten izin istenecek , izin verilip verilmeyeceği onbeş gün içerisinde ilgiliye bildirilecektir.
-Yayınlanan her sayıdan ikişer nusha , başkentte matbuat idaresine , taşrada ise valiliklere verilecek ve yöneticilerden bir belge alınacaktır. Belge almayanlara her sayı için iki Osmanlı altını ceza verilecektir.
-Millet vekilleri yazı işleri müdürü olmayacaktır.
-Hükümete ve ilgililere cevap ve düzeltme hakkı tanınmıştır.Gazeteler düzeltme yazılarını ilk veya ikinci sayılarında yayınlamak zorundadırlar.
-Bir gazetede bir duruşma ile ilgili herhengi bir haber yayınlanırsa , gazete , mahkemenin ilerde vereceği kararıda yayınlamakla yükümlüdür.
-Meb’usan meclisi’ndeki tartışmaların yanlış anlam ve yorumlamalara yolaçacak biçimde yayınlanması yasaktır.
-Devletin güvenliğini sarsacak bir suçun işlenmesini kışkırtacak yazı yayınlayan gazeteler süresiz kapatılır.
-Hazreti Padişah’a dokunacak yazı yayınlayan gazeteler kapatılır. Sorumlulara 1-3 yıla kadar hapis cezası verilir.
-Anayasa ile kurulmuş düzene karşı yazı yazmanın cezası bir aydan bir yıla kadar hapistir.
Bunlardan başka gazete çıkarmak isteyenleden Kefalat Akaçası alınmasına ve mizah gazetelerinin yasak edilmesi ile ilgili hükümler de tasarıda öngörülmüş , ancak Meb’usna Meclisi’ndeki görüşmeler sırsında bu son hükümler tasarıdan çıkarılmıştır.
II. ABDÜLHAMİD’İN BASIN KARŞISINDAKİ AÇMAZI
II.Abdülhamid’in basın rejimi , iç basının tam kontrolü ve dışardan yayın gelmesinin engellenmesiyle tam bir karantina uygulaması esasına dayanır. II. Abdülhamid’in politikası Osamanlı toplumu içindeki Müslümanlara ve Türklere otuzyıllık bir “oluşma ve dinlenme” dönemi sağlamıştır. Gerek II.Abdülhamid’den öncekilerin ve gerek ondan sonrakilerin uygulamaları , hepsininde tam basın özgürlüğü savıyla gelip bunu hemen hiç sürdüremedikleri görülmektedirç
KONTROLLÜ BASIN REJİMİNİN OLUMSUZ ETKİLERİ
-Hafiyeliğe özel pirim verimesi sonucu Osmanlı toplumunda bu işi meslek haline getiren kişiler belirdi.toplum eskisinden çok daha kapalı bir yapıya girdi.
-Dürüst aydınlar , inandığı düşünceleri açıklamaktan kaçınmayanlar devlet yönetiminden uzaklaşmayı yeğlediler ; namuslu kadrolar işi bıraktı.
-“Murat” , “yıldız” vb. sözcüklerden korkmak gibi garip bir psikoz topluma hakim oldu. Haberden korkmak gerçekten kormak şekline dönüştü.
-Özellikle yurtdışı temsilcilikleri Avrupa gazetelerindeki en basit haberleri izleyen “Jöntürk” kovayan kurumlar haline geldi.
-Kitaplarıın ve gazetelerin hatta özel kitaplıkların yakılması bir çok esere bugün tam olarak ulaşılamamasına yol açtı.
-İstanbul 1860-1878 tarihleri arasında üstlendiği İslam dünyasının basın ve fikir merkezi olma niteliğini kaybetmiştir.
-Liberalizmi ekonomik açıdan kabul edip düşünce açısından reddetme temeline dayanan bugünde geçerli olan görüş hakim olmuştur.
-Çok yoğun bir sürgün basınının oluşmasına sebep olmuştur.
GAZETE VE GAZETECİ SATIN ALMA OLAYLARI
II. Abdülhamid döneminde basının büyük kısıntılar altına sokulmasına karşılık , meslekleşme yolunda önemli adımların atıldığıda bir gerçektir. Bu oluşum kuşkusuz gazete dışından maddi yardım sağlanmadıkça gerçekleşemezdi. Evvelki dönemde olduğu gibi bu dönemdede Babıali ve çoğu kez Sultanın kendisi bu yayınlara para yardımı yapmışlardır.
Başta Rusya , Prusya , Avusturya-Macaristan olmak üzere Avrupa’nın bütün devletleri , hele bakanlıklar , kamuoyu oluşturan ve borsaları idare eden bu iki merkezde seslerini işittirebilmek için her türlü mali cambazlığa başvurmuşlardır : Muhabir satın almak yazar , gazete , ajans satın almak... Milletvekili satın almak... vb.... dahada olmazsa kendi sözcülüklerini yapacak gazeteler , yayın organları çıkarmak.
II. Abdülhamid dönemi bunlardan ne çoğunu nede azını yapmıştır.Nitekim kendisinden önceki yönetimler de , Büyük Reşid Paşa’dan başla¤¤¤¤¤ , aynı şeyleri yapmışlardı. Yani Osmanlı yönetiminin icat etmediği , kuralları dışarda oluşturmuş bir oyunu , bu uluslar arası kurallara uygun oynamaya çalışmışlardır.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE SANSÜRÜN UYGULANMASI
Bu dönemde sansürün nasıl uygulandığına dair çeşitli belgelere rastlanmaktadır. Bu belgelerin en önemlisi yıldız sarayı baş katipliğinden , Matbuat müdürlüğüne Tahsin imzasıyla gönderilen aşağıdaki 9 maddelik talimattır.
-Padişahın sağlığına , ürünlerin durumuna , ticaret ve sanayinin gelişmesine ait haberlere öncelik verilmesi ,
-Milli Eğitim Bakanlığı’nın ahlak açısımdan onaylamadığı hiç bir yazı ve yayının yayınlanmaması ,
-Bir sayıya sığmayacak kadar uzun edebi ve bilimsel yazılara yer verilmemesi , devamı var devamı yarına deyimlerinin kullanılmaması ,
-Yazılarda kafaları karıştırmaya yol açacak boşlukların bırakılmaması ,
-Kişilere sataşılmaması bir Vali veya Mutasarrıf’ın hırsızlık yaptığı , para yediği , adam öldürdüğü gibi ayıplanacak şeylerin yazılmaması ,
-Kişilerin bazı yolsuzlukları bildirmek için hükümdara verdikleri dilekçelerin hiç bir suretle yayınlan maması ,
-Tarihte ve coğrafyada özelliği olan , Ermenistan gibi bazı adların kullanılmaması ,
-Yabancı hükümdarlara karşı tertiplenen suikastların veya gösterilerin hiçbir suretle yazılmaması ,
-Kötü niyetli kişilerin yersiz yorumlarına sebep olacağından , bu talimatın gazetelerde yayınlanmaması.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE BASIN ÜRÜNLERİ
SABAH GAZETESİ :
Papadopulos adında bir Rum tarafından 1875 yılında yayınlanan Sabah Gazetesinin başyazarı Şemseddin Sami’dir. Basın tarihimizde ilk defa bu gazete Miladi tarihi kullanmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Mihran Efendi gazeteye yeni bir yön vermek istemiş bu amaçla 1913’den beri yayınlarını sürdüren Peyam Gazetesi başyazarı , Ali Kemal gazetenin başına getirilmiş , gazetenin adıda Peyam-ı Sabah olmuştur. 11 Eylül 1922 günü Ali Kemal’in gazeteden uzaklaştırıldığına dair bir yazı yayınlanmış gazetenin adı ertesi gün Sabah’a çevrilmiştir.Ancak kendisinden hesap sorulmasından korkan Mihran Efendi biray içersinde gazeteyi kapatmış ve Avrupa’ya kaçmıştır , yayın hayatı kırkyedi yıl süren Sabah Gazetesi’de tarihe karışmıştır.
TERCÜMAN-I HAKİKAT GAZETESİ :
Halkın anladığı dilde yazıları içeren , bu nedenle halka okumak zekkini aşılayan Tercüman-ı Hakikat gazetesini 25 Haziran 1878’de Ahmet Mithat Efendi çıkarmıştır.Bu gazete gericiliğe ve tutuculuğa savaş açmıştır. Daha sonraları Ağaoğlu Ahmet’inde sert yazılar yazdığı gazete , devamlı suretle ittihatçılarla yapılan tartışmaların yayın aracı olmuştur. Balkan Harbi’nden sonra Ahmet Mithat’ın ölümü üzerine gazete Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar yayınlarını sürdütmüş , daha sonra kapanmıştır.
İKDAM GAZETESİ :
II.Abdülhamid’in istibdat döneminde yayın hayatına giren , daha sonraları II.Meşrutiyet döneminin en önemli yayın organlarından biri olan İkdam gazetesi Ahmet Cevdet tarafından çıkarılmıştır. O dönemde mevcut diğer gazetelere nazaran İkdam gazetesinin en önemli üstünlüğü haber ve yazı zenginliğinden ziyade , imtiyaz sahibi ve başyazarının gazetecilikten yetişmiş , kudretli bir kalem sahibi oluşudur.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE YURT DIŞINDA BASIN
(JÖNTÜRK GAZETELERİ)
İstibdat döneminde yurt dışında yayınlanan gazetelerin en önemlilerinden bazılaı şunlardır:
Meşveret Gazetesi : Ahmet Rıza tarafından 3 aralık 1895’de Paris’te Türkçe ve Fransızca olarak yayınlanmıştır.
Mizan Gazetesi : 21 Ağustos 1886’da haftalık mizan gazetesi çıkarılmıştır. bu gazeteyi Mizancı Murat adıyla anılan Murat bey çıkarmıştır. Gazetede iç ve dış politika konularına , ekonomi , eğitim , maliye ile ilgili çeşili problemlerin çözümüne yer verilmiştir.
Osmanlı Gazetesi : Mehmed Murat’ın Mizan Gazetesi 1897’de Cenevre’de kapatıldıktan sonra , İttihat ve Terakki Cemiyatinin ilk kurucularından olan İsahak Sukuti ile Dr. Abdullah Cevdet , 1 Aralık 1897’de Osmanlı adıyla Türkçe ve Fransızca olmak üzere bir gazete yayınlamıştır.
Şurayı Ümmet Gazetesi : Pariste Türkçe basılan bu gazeteyi çıkaran Ahmet Rızadır.
Yurt dışındaki diğer gazeteler :1896’da Londra’da Hürriyet , 1897’de Kahire’de Kanun-ı Esasi ve El Katip , 1897’de Cenevre’de Hakikat , 1901^de Yıldırım , La Foudre , 1901’de Folkeston’da selamet vs...
İSTİBDAT DÖNEMİNDE İLK BASIN GREVİ
II.Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yıldönümü kutlanmış , bu vesile ile o güne kadar gazetelere yapıştırılan iki paralık pul vergisi kaldırılmıştır. Ancak daha sonra bu gelirden gazete çalışanlarıda istifade etmek istemiştir.İkdam gazetesi sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah gazetesi sahibi Mihran Efendi bu konuda anlaşarak gazetecilerin isteklerine olumsuz cevap verince çalışanlar greve karar vermişlerdir. Ancak gazeteciler hiç grev yapmayıp grevinde nasıl yapıldığını bilmedikleri için bu grev sonuç vermemiş halk grev yapıldıgını bile anlamamıştır.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASINI (1908-1918)
MEŞRUTİYETİN İLANI VE SANSÜRÜN KALDIRILMASI :
II.Abdülhamid’in parlamentonun toplantıya çağırılacağını ve Anayasanın tekrar yürürlüğe konulacağını bildiren dört satırlık fermanı , 24 Temmuz 1908’de tüm yurda duyurulmuştur.II.Abdülhamid tarafından ilan edilen bu fermanla , yeniden yürülüğe konan 1876 Anayasası’na göre , seçimlerin yapılacağı da bildiriliyordu. İşte bu haber gazeteler için geniş bir özgürlük dönemi başlatmıştır.gazeteciler kendi aralarında dernek kurdular ve yazılarını sansür kuruluna göndermeme kararı aldılar. O günlerde çıkan gazetelerde vAnayasa , özgürlük , eşitlik , meşrutiyet kavramlarını öven yazılar yazılmaya başlanmıştır.
MEŞRUTİYETİN İLK GÜNLERİNDE İSTANBUL’DA ÇIKAN GAZETELER
Meşrutiyetin ilk günlerinde İstanbul basınını temsil eden ve halk tarafında tutulan belli başlı gazeteler İkdam , Sabah , Tecüman-ı Hakikat ve Saadet olmak üzere dört tanedir.
Daha sonra hızla mizah gazeteleride çıkmaya başlamıştır bunları : Boşboğaz , Elüfürük , Karagöz , Kalem , Davul , Şaka , Yuha , Eşek , Laklak , Hacivat , Cingöz , Zevzek , Curcuna , El Malum gibi gazeteler izlemiştir.
Diğer gazeteler :
Tanin gazetesi : Bu gazete , Meşrutiyetin ilk günlerinde Servet-i Fünun başyazarı olan Hüseyin Cahit , Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım tarafından 2 Ağustos 1908’de yayınlanmıştır.Tanin gazetesi 31 Mart Olayı’ında gericilerin saldırısına uğramış ve yağma edilmiştir.Sert yazıları yüzünden daha sonralarıda bir çok saldırıya uğrayan ve bir çok kez kapanan Tanin gazetesi ad değiştirerek Cenin , Renin , Senin , Hak gibi isimlerle yayın hayatına devam etmiştir.Gazete daha sonraları 1925’te İstiklal Mahkemesi’nce kapatılacaktır.
Hukuk-u Umumiye gazetesi : 3 Eylül 1908’de Necip Nadir tarafından yayınlanmış ve sürgünden dönen Mevlanazade Rıfat gazetenin başına geçmiştir. Fedakarn-ı Millet Derneği’nin organı olan Huku-u Umumiye yayınladığı yazılarda ittihatçılara sert bir dille çattığı için kısa sürede kapatılmıştır.
Diğer gazeteler : Serbesti gazetesi 6 Aralık 1908 , Mizan gazetesi , Sadayı Millet gazetesi , Yeni gazete , Şurayı Ümmet gazatesi , Osmanlı gazetesi , Volkan gazetesi.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASINININ KARAKTERİ
Bu dönemde basın özgürlüğü teorik alanda kalmış ve tam özgürlük 23 Temmuz 1908’den , 12 Nisan 1909 gününe kadar süren çok kısa bir dönemi kapsamıştır. Bu dönemde basının aracılığıyla üç gurup mücadele etmektedir. Bunlar :
İslamcı gurup : İslamcı gurubun düşünürü Babanzade Ahmet Naim , şairi Mehmet Akif yayın organlarıda Sırat-ı Müstakim , daha sonrada onun devamı olan Sebil-ür Reşad ve Beyan-ül Hak gibi gazetelerdir.
Osmanlıcı gurup : Dini esaslara bağlılık yönünden İslamcı gurup kadar tutucu olmayan bu gurubundüşünürü Rıza Tevfik şairi Tevfik Fikret blirli yeyın organları Ali Kemal’in gazeteleridir.
Türkçü gurup : Bu gurubun düşünürü Ziya Gökalp , yayın organları (Türk Yurdu ve Yeni Mecmua) gibi dergiler , gündelik gazetesi Tanin ve yazarıda Hüseyin Cahittir.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASIN REJİMİ
BU DÖNEMDE 31 Mart olayından sonra basına yeniden sansür uygulanmaya başlanmış ve taşkınlık yapan gazeteler kapatılmıştır.Fakat kapatılan gazeteler benzer isimle yeniden yayınlanmaya başladığı için bu konuda bir kanun çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bir basın kanunu ve birde matbaalar basım kanunu hazırlanarak 1909’da meclise sunulmuştur.Meclis tarafındanda kabul edilen basın kanununun başlıca maddeleri şunlardır :
-Gazete çıkarılması için hükümete bildiri verilme yeterli olup , ruhsat alma zorunluğu yoktur.
-Meclislerin ve mahkemelerin gizli oturumlarındaki konuşmaların yayınlanması yasaklanmıştır
-Kanun ve yönetmeliklerin hükümetçe resmen açıklanmadan önce gazetelerde yayınlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
-Osmanlı ülkesinde tanınmış dinlerden , mezheplerden ve unsurlardan herhangi birine yazı ile hakaret suçtur.
-Vatandaşları suç işlemeye kışkırtan yazıların yayınlanması yasaklanmıştır.
-Basın yoluyla şantaj yapmak veya başka türlü çıkar sağlamak suçturç
-Asılsız sahte bilgilrle başkalarının suçlanamayacağı belirlenmiştir
-Ahlak kurallarına uymayan yazı yayınlanması ve resim basılması yasaklanmıştır.
(1876-1908)
Bu dönemin özelliği , basının halk kitleleri ve hükümet çevrelerinde etkisinin artmasıdır. Abdülaziz’in padişahlığı sırasında birçok aydının sürgüne gönderilmiş olmasına rağmen , basın , halkın günlük hayatıyla yakından ilgilenmeye başlamıştır.
a)Abdülaziz’in tahtan indirilmesi ve basının kısa süreli özgürlüğe kavuşması:
30 Mayıs 1876’da Abdülaziz tahttan indirilmiş ve yerine V. Murat padişah olmuştur.V. murat’ın kısa süreli iktidarı sırasında basında geçici bir özgürlük dönemi yaşanmıştır. Daha sonra V. Murat akli dengesi bozuk olduğu gerekçesiyle tahttan indirilmiş ve yerine meşruti idareyi vaadeden . bir anayasanın yayınlanmasına ve milletvekilleri meclisinin kurulmasına söz veren kardeşi II. Abdülhamid hükümdar olmuştur.
7 Şubat 1831’de Belçik Anayasası’ndan yararlanılarak ilk Osmanlı Kanunu Esasi’si hazırlanmıştır. Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan tarafından kabul edilen bu Anayasa 23 Aralık 1876’da millete ilan edilmiştir.
Bu anayasanın 12. maddesi “basın kanun dairesinde serbesttir.” Hükmünü getirmiştir. Oysa 1864 tarihli Basın Tüzüğü yürürlükten kaldırılmış değildir. Bu durumda basın serbestliğinin söz konusu olamayacağı aşikardır.Nitekim kısa bir özgürlük dönemi olarak nitelendirilen bu dönemde basın yine kısıntılar içinde kalmıştır.
b)İstibdat döneminde basın rejimi:
Basının kısa sürede olsa özgürlüğe kavuşması ve rahatça dilediğini yazması Abdülhamit’in sabrını taşırmaya başlamıştı.
Abdülhamit henüz tahta çıkmadan önce V. Murat döneminde bir tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğde :
Hayal , Basiret ve Vakit gazetelerinin tezyif edici makaleler yayınladığından gazetedeki imtiyaz sahiplerinin idareye getirilip uyarıldığından bahsedilmiştir. Daha sonra Hayal gazetesinin bu tutumunu sürdürmesi üzerine Hayal gazetesinin süresiz kapatıldığı bildirilmektedir.Bundan böyle latife mizaha dair varakpare yayınlanmasına izin verilmeyeceği ilan edilmiştir.
Diğer taraftan Abdülhamit tahta çıktıktan dört ay sonra başka bir tebliğ yayınlanmıştır. Bu tebliğde :
“Bir süreden beri Türkçe gazetelerin çoğunda , zihinlerin ve düşüncelerin zaten tasavvur edilmeyen bazı teşebbüslere olan eğilimlerini teşvik edecek birçok yazı görüldüğü için bu gibi havadis yayınlara karşı tedbirler alınmasına mecburiyet duyulacağı bildirilir” denilmiştir.
İLK BASIN KANUNU
Mithat Paşa’nın sadrazamlığı sırasında yeni bir Basın Kanunu tasarısı hazırlamak üzere bir komisyon kurulmuştur. Kısa zamanda hazırlanan tasarı 1877 Nisan’ında Meb’usan Meclisi’ne getirilmiştir.
Bu kanun tasarısının önemli özellikleri şunlardır:
-Gazete çıkarmak için hükümetten izin istenecek , izin verilip verilmeyeceği onbeş gün içerisinde ilgiliye bildirilecektir.
-Yayınlanan her sayıdan ikişer nusha , başkentte matbuat idaresine , taşrada ise valiliklere verilecek ve yöneticilerden bir belge alınacaktır. Belge almayanlara her sayı için iki Osmanlı altını ceza verilecektir.
-Millet vekilleri yazı işleri müdürü olmayacaktır.
-Hükümete ve ilgililere cevap ve düzeltme hakkı tanınmıştır.Gazeteler düzeltme yazılarını ilk veya ikinci sayılarında yayınlamak zorundadırlar.
-Bir gazetede bir duruşma ile ilgili herhengi bir haber yayınlanırsa , gazete , mahkemenin ilerde vereceği kararıda yayınlamakla yükümlüdür.
-Meb’usan meclisi’ndeki tartışmaların yanlış anlam ve yorumlamalara yolaçacak biçimde yayınlanması yasaktır.
-Devletin güvenliğini sarsacak bir suçun işlenmesini kışkırtacak yazı yayınlayan gazeteler süresiz kapatılır.
-Hazreti Padişah’a dokunacak yazı yayınlayan gazeteler kapatılır. Sorumlulara 1-3 yıla kadar hapis cezası verilir.
-Anayasa ile kurulmuş düzene karşı yazı yazmanın cezası bir aydan bir yıla kadar hapistir.
Bunlardan başka gazete çıkarmak isteyenleden Kefalat Akaçası alınmasına ve mizah gazetelerinin yasak edilmesi ile ilgili hükümler de tasarıda öngörülmüş , ancak Meb’usna Meclisi’ndeki görüşmeler sırsında bu son hükümler tasarıdan çıkarılmıştır.
II. ABDÜLHAMİD’İN BASIN KARŞISINDAKİ AÇMAZI
II.Abdülhamid’in basın rejimi , iç basının tam kontrolü ve dışardan yayın gelmesinin engellenmesiyle tam bir karantina uygulaması esasına dayanır. II. Abdülhamid’in politikası Osamanlı toplumu içindeki Müslümanlara ve Türklere otuzyıllık bir “oluşma ve dinlenme” dönemi sağlamıştır. Gerek II.Abdülhamid’den öncekilerin ve gerek ondan sonrakilerin uygulamaları , hepsininde tam basın özgürlüğü savıyla gelip bunu hemen hiç sürdüremedikleri görülmektedirç
KONTROLLÜ BASIN REJİMİNİN OLUMSUZ ETKİLERİ
-Hafiyeliğe özel pirim verimesi sonucu Osmanlı toplumunda bu işi meslek haline getiren kişiler belirdi.toplum eskisinden çok daha kapalı bir yapıya girdi.
-Dürüst aydınlar , inandığı düşünceleri açıklamaktan kaçınmayanlar devlet yönetiminden uzaklaşmayı yeğlediler ; namuslu kadrolar işi bıraktı.
-“Murat” , “yıldız” vb. sözcüklerden korkmak gibi garip bir psikoz topluma hakim oldu. Haberden korkmak gerçekten kormak şekline dönüştü.
-Özellikle yurtdışı temsilcilikleri Avrupa gazetelerindeki en basit haberleri izleyen “Jöntürk” kovayan kurumlar haline geldi.
-Kitaplarıın ve gazetelerin hatta özel kitaplıkların yakılması bir çok esere bugün tam olarak ulaşılamamasına yol açtı.
-İstanbul 1860-1878 tarihleri arasında üstlendiği İslam dünyasının basın ve fikir merkezi olma niteliğini kaybetmiştir.
-Liberalizmi ekonomik açıdan kabul edip düşünce açısından reddetme temeline dayanan bugünde geçerli olan görüş hakim olmuştur.
-Çok yoğun bir sürgün basınının oluşmasına sebep olmuştur.
GAZETE VE GAZETECİ SATIN ALMA OLAYLARI
II. Abdülhamid döneminde basının büyük kısıntılar altına sokulmasına karşılık , meslekleşme yolunda önemli adımların atıldığıda bir gerçektir. Bu oluşum kuşkusuz gazete dışından maddi yardım sağlanmadıkça gerçekleşemezdi. Evvelki dönemde olduğu gibi bu dönemdede Babıali ve çoğu kez Sultanın kendisi bu yayınlara para yardımı yapmışlardır.
Başta Rusya , Prusya , Avusturya-Macaristan olmak üzere Avrupa’nın bütün devletleri , hele bakanlıklar , kamuoyu oluşturan ve borsaları idare eden bu iki merkezde seslerini işittirebilmek için her türlü mali cambazlığa başvurmuşlardır : Muhabir satın almak yazar , gazete , ajans satın almak... Milletvekili satın almak... vb.... dahada olmazsa kendi sözcülüklerini yapacak gazeteler , yayın organları çıkarmak.
II. Abdülhamid dönemi bunlardan ne çoğunu nede azını yapmıştır.Nitekim kendisinden önceki yönetimler de , Büyük Reşid Paşa’dan başla¤¤¤¤¤ , aynı şeyleri yapmışlardı. Yani Osmanlı yönetiminin icat etmediği , kuralları dışarda oluşturmuş bir oyunu , bu uluslar arası kurallara uygun oynamaya çalışmışlardır.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE SANSÜRÜN UYGULANMASI
Bu dönemde sansürün nasıl uygulandığına dair çeşitli belgelere rastlanmaktadır. Bu belgelerin en önemlisi yıldız sarayı baş katipliğinden , Matbuat müdürlüğüne Tahsin imzasıyla gönderilen aşağıdaki 9 maddelik talimattır.
-Padişahın sağlığına , ürünlerin durumuna , ticaret ve sanayinin gelişmesine ait haberlere öncelik verilmesi ,
-Milli Eğitim Bakanlığı’nın ahlak açısımdan onaylamadığı hiç bir yazı ve yayının yayınlanmaması ,
-Bir sayıya sığmayacak kadar uzun edebi ve bilimsel yazılara yer verilmemesi , devamı var devamı yarına deyimlerinin kullanılmaması ,
-Yazılarda kafaları karıştırmaya yol açacak boşlukların bırakılmaması ,
-Kişilere sataşılmaması bir Vali veya Mutasarrıf’ın hırsızlık yaptığı , para yediği , adam öldürdüğü gibi ayıplanacak şeylerin yazılmaması ,
-Kişilerin bazı yolsuzlukları bildirmek için hükümdara verdikleri dilekçelerin hiç bir suretle yayınlan maması ,
-Tarihte ve coğrafyada özelliği olan , Ermenistan gibi bazı adların kullanılmaması ,
-Yabancı hükümdarlara karşı tertiplenen suikastların veya gösterilerin hiçbir suretle yazılmaması ,
-Kötü niyetli kişilerin yersiz yorumlarına sebep olacağından , bu talimatın gazetelerde yayınlanmaması.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE BASIN ÜRÜNLERİ
SABAH GAZETESİ :
Papadopulos adında bir Rum tarafından 1875 yılında yayınlanan Sabah Gazetesinin başyazarı Şemseddin Sami’dir. Basın tarihimizde ilk defa bu gazete Miladi tarihi kullanmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Mihran Efendi gazeteye yeni bir yön vermek istemiş bu amaçla 1913’den beri yayınlarını sürdüren Peyam Gazetesi başyazarı , Ali Kemal gazetenin başına getirilmiş , gazetenin adıda Peyam-ı Sabah olmuştur. 11 Eylül 1922 günü Ali Kemal’in gazeteden uzaklaştırıldığına dair bir yazı yayınlanmış gazetenin adı ertesi gün Sabah’a çevrilmiştir.Ancak kendisinden hesap sorulmasından korkan Mihran Efendi biray içersinde gazeteyi kapatmış ve Avrupa’ya kaçmıştır , yayın hayatı kırkyedi yıl süren Sabah Gazetesi’de tarihe karışmıştır.
TERCÜMAN-I HAKİKAT GAZETESİ :
Halkın anladığı dilde yazıları içeren , bu nedenle halka okumak zekkini aşılayan Tercüman-ı Hakikat gazetesini 25 Haziran 1878’de Ahmet Mithat Efendi çıkarmıştır.Bu gazete gericiliğe ve tutuculuğa savaş açmıştır. Daha sonraları Ağaoğlu Ahmet’inde sert yazılar yazdığı gazete , devamlı suretle ittihatçılarla yapılan tartışmaların yayın aracı olmuştur. Balkan Harbi’nden sonra Ahmet Mithat’ın ölümü üzerine gazete Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar yayınlarını sürdütmüş , daha sonra kapanmıştır.
İKDAM GAZETESİ :
II.Abdülhamid’in istibdat döneminde yayın hayatına giren , daha sonraları II.Meşrutiyet döneminin en önemli yayın organlarından biri olan İkdam gazetesi Ahmet Cevdet tarafından çıkarılmıştır. O dönemde mevcut diğer gazetelere nazaran İkdam gazetesinin en önemli üstünlüğü haber ve yazı zenginliğinden ziyade , imtiyaz sahibi ve başyazarının gazetecilikten yetişmiş , kudretli bir kalem sahibi oluşudur.
İSTİBDAT DÖNEMİNDE YURT DIŞINDA BASIN
(JÖNTÜRK GAZETELERİ)
İstibdat döneminde yurt dışında yayınlanan gazetelerin en önemlilerinden bazılaı şunlardır:
Meşveret Gazetesi : Ahmet Rıza tarafından 3 aralık 1895’de Paris’te Türkçe ve Fransızca olarak yayınlanmıştır.
Mizan Gazetesi : 21 Ağustos 1886’da haftalık mizan gazetesi çıkarılmıştır. bu gazeteyi Mizancı Murat adıyla anılan Murat bey çıkarmıştır. Gazetede iç ve dış politika konularına , ekonomi , eğitim , maliye ile ilgili çeşili problemlerin çözümüne yer verilmiştir.
Osmanlı Gazetesi : Mehmed Murat’ın Mizan Gazetesi 1897’de Cenevre’de kapatıldıktan sonra , İttihat ve Terakki Cemiyatinin ilk kurucularından olan İsahak Sukuti ile Dr. Abdullah Cevdet , 1 Aralık 1897’de Osmanlı adıyla Türkçe ve Fransızca olmak üzere bir gazete yayınlamıştır.
Şurayı Ümmet Gazetesi : Pariste Türkçe basılan bu gazeteyi çıkaran Ahmet Rızadır.
Yurt dışındaki diğer gazeteler :1896’da Londra’da Hürriyet , 1897’de Kahire’de Kanun-ı Esasi ve El Katip , 1897’de Cenevre’de Hakikat , 1901^de Yıldırım , La Foudre , 1901’de Folkeston’da selamet vs...
İSTİBDAT DÖNEMİNDE İLK BASIN GREVİ
II.Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yıldönümü kutlanmış , bu vesile ile o güne kadar gazetelere yapıştırılan iki paralık pul vergisi kaldırılmıştır. Ancak daha sonra bu gelirden gazete çalışanlarıda istifade etmek istemiştir.İkdam gazetesi sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah gazetesi sahibi Mihran Efendi bu konuda anlaşarak gazetecilerin isteklerine olumsuz cevap verince çalışanlar greve karar vermişlerdir. Ancak gazeteciler hiç grev yapmayıp grevinde nasıl yapıldığını bilmedikleri için bu grev sonuç vermemiş halk grev yapıldıgını bile anlamamıştır.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASINI (1908-1918)
MEŞRUTİYETİN İLANI VE SANSÜRÜN KALDIRILMASI :
II.Abdülhamid’in parlamentonun toplantıya çağırılacağını ve Anayasanın tekrar yürürlüğe konulacağını bildiren dört satırlık fermanı , 24 Temmuz 1908’de tüm yurda duyurulmuştur.II.Abdülhamid tarafından ilan edilen bu fermanla , yeniden yürülüğe konan 1876 Anayasası’na göre , seçimlerin yapılacağı da bildiriliyordu. İşte bu haber gazeteler için geniş bir özgürlük dönemi başlatmıştır.gazeteciler kendi aralarında dernek kurdular ve yazılarını sansür kuruluna göndermeme kararı aldılar. O günlerde çıkan gazetelerde vAnayasa , özgürlük , eşitlik , meşrutiyet kavramlarını öven yazılar yazılmaya başlanmıştır.
MEŞRUTİYETİN İLK GÜNLERİNDE İSTANBUL’DA ÇIKAN GAZETELER
Meşrutiyetin ilk günlerinde İstanbul basınını temsil eden ve halk tarafında tutulan belli başlı gazeteler İkdam , Sabah , Tecüman-ı Hakikat ve Saadet olmak üzere dört tanedir.
Daha sonra hızla mizah gazeteleride çıkmaya başlamıştır bunları : Boşboğaz , Elüfürük , Karagöz , Kalem , Davul , Şaka , Yuha , Eşek , Laklak , Hacivat , Cingöz , Zevzek , Curcuna , El Malum gibi gazeteler izlemiştir.
Diğer gazeteler :
Tanin gazetesi : Bu gazete , Meşrutiyetin ilk günlerinde Servet-i Fünun başyazarı olan Hüseyin Cahit , Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım tarafından 2 Ağustos 1908’de yayınlanmıştır.Tanin gazetesi 31 Mart Olayı’ında gericilerin saldırısına uğramış ve yağma edilmiştir.Sert yazıları yüzünden daha sonralarıda bir çok saldırıya uğrayan ve bir çok kez kapanan Tanin gazetesi ad değiştirerek Cenin , Renin , Senin , Hak gibi isimlerle yayın hayatına devam etmiştir.Gazete daha sonraları 1925’te İstiklal Mahkemesi’nce kapatılacaktır.
Hukuk-u Umumiye gazetesi : 3 Eylül 1908’de Necip Nadir tarafından yayınlanmış ve sürgünden dönen Mevlanazade Rıfat gazetenin başına geçmiştir. Fedakarn-ı Millet Derneği’nin organı olan Huku-u Umumiye yayınladığı yazılarda ittihatçılara sert bir dille çattığı için kısa sürede kapatılmıştır.
Diğer gazeteler : Serbesti gazetesi 6 Aralık 1908 , Mizan gazetesi , Sadayı Millet gazetesi , Yeni gazete , Şurayı Ümmet gazatesi , Osmanlı gazetesi , Volkan gazetesi.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASINININ KARAKTERİ
Bu dönemde basın özgürlüğü teorik alanda kalmış ve tam özgürlük 23 Temmuz 1908’den , 12 Nisan 1909 gününe kadar süren çok kısa bir dönemi kapsamıştır. Bu dönemde basının aracılığıyla üç gurup mücadele etmektedir. Bunlar :
İslamcı gurup : İslamcı gurubun düşünürü Babanzade Ahmet Naim , şairi Mehmet Akif yayın organlarıda Sırat-ı Müstakim , daha sonrada onun devamı olan Sebil-ür Reşad ve Beyan-ül Hak gibi gazetelerdir.
Osmanlıcı gurup : Dini esaslara bağlılık yönünden İslamcı gurup kadar tutucu olmayan bu gurubundüşünürü Rıza Tevfik şairi Tevfik Fikret blirli yeyın organları Ali Kemal’in gazeteleridir.
Türkçü gurup : Bu gurubun düşünürü Ziya Gökalp , yayın organları (Türk Yurdu ve Yeni Mecmua) gibi dergiler , gündelik gazetesi Tanin ve yazarıda Hüseyin Cahittir.
İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASIN REJİMİ
BU DÖNEMDE 31 Mart olayından sonra basına yeniden sansür uygulanmaya başlanmış ve taşkınlık yapan gazeteler kapatılmıştır.Fakat kapatılan gazeteler benzer isimle yeniden yayınlanmaya başladığı için bu konuda bir kanun çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bir basın kanunu ve birde matbaalar basım kanunu hazırlanarak 1909’da meclise sunulmuştur.Meclis tarafındanda kabul edilen basın kanununun başlıca maddeleri şunlardır :
-Gazete çıkarılması için hükümete bildiri verilme yeterli olup , ruhsat alma zorunluğu yoktur.
-Meclislerin ve mahkemelerin gizli oturumlarındaki konuşmaların yayınlanması yasaklanmıştır
-Kanun ve yönetmeliklerin hükümetçe resmen açıklanmadan önce gazetelerde yayınlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
-Osmanlı ülkesinde tanınmış dinlerden , mezheplerden ve unsurlardan herhangi birine yazı ile hakaret suçtur.
-Vatandaşları suç işlemeye kışkırtan yazıların yayınlanması yasaklanmıştır.
-Basın yoluyla şantaj yapmak veya başka türlü çıkar sağlamak suçturç
-Asılsız sahte bilgilrle başkalarının suçlanamayacağı belirlenmiştir
-Ahlak kurallarına uymayan yazı yayınlanması ve resim basılması yasaklanmıştır.