Astım nedir?

Ömer
Yönetici
Astım nedir?
Astım öksürüğe bağlı ve hışıltılı nefes darlığına yol açan solunum güçlüğüdür. Ayrıca, göğüste tıkanma-sıkışma hissine neden olur.
Astımın tüm nedenleri henüz bilinmese de, elimizde bazı ipuçları vardır.
İpuçlarından bazıları şunlardır:
- Astım ailesel nedenli (kalıtsal) olabilir.
- Küçük yaşlarda bizi astıma yatkınlaştıran çeşitli maddelerle karşı karşıya gelmiş olabiliriz.
BUNLAR ev tozları, tüylü oyuncaklar, soğuk/sıcak hava, katkı maddeli gıdalar, sigara dumanı, boya kokusu, soğuk algınlığı, tüyler (hayvan tüyü, kürkü, kuştüyü yastıklar), çiçek polenleri, gribal enfeksiyonlardır.


Astım oluştuğunda yolunda gitmeyen nedir?
Akciğerlerin içinde, havayolu adı verilen binlerce minik borucuk vardır. Astımda bu borular daralmış ve daha da küçülmüştür. Bu yüzden nefes almak güçleşir.
SOLUNUM YOLLARI HERHANGİ BİR NEDENLE ETKİLENİRSE,
İKİ FARKLI DURUM MEYDANA GELEBİLİR:
1. Solunum yolları kasları kasılır. Bu durum genellikle çok çabuk olmakta (birkaç saniye ile birkaç dakika arasında) ve genellikle aynı hızda kaybolmaktadır.
2. Solunum yolları iç tabakası şişer, yapışkan balgam ve diğer sıvılar bronşlara salgılanır ve iltihap hücreleri gelir. Bu değişiklikler saatler ya da günler boyunca ağır ağır gerçekleşir ve düzelmesi de aynı şekilde uzun sürer.
Astım nöbetleri sırasında duyulan hışıltılı ince tiz ses, daralmış ve şişmiş solunum yollarından geçen havadan gelmektedir. Ayrıca rahatsız edici bir öksürük de bulunabilir.
Bazı hastalarda astımın tek belirtisi öksürüktür. Bazen az miktarda beyaz, yapışkan bir balgam çıkarılır. Bazı hastalar, astım nöbeti bitip solunum yolları genişlediği zaman daha fazla balgam çıkarabilir.
Başa dön


Astım belirtileri
- HIŞIRTILI SOLUNUM: Astım krizi sırasında genellikle nefesimizi dışarı verirken hafif ya da yüksek bir ıslık sesi duyulur.
- ÖKSÜRÜK: Kesilmeyen ve çoğunlukla geceleri ortaya çıkan hafif ya da kuru bir öksürük olabilir. Bazen balgam görülebilir.
- GÖĞÜSTE SIKIŞMA: Göğsünüzde lastik bantlarla sıkıştırılıyormuş hissi ya da yanma hissi duyarsınız.
- NEFES DARLIĞI: Kendinizi çok dar bir borudan nefes alıp vermeye çalışıyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Özellikle, nefes vermek zorlaşır.
Başa dön


Astım tedavisi
Astım tedavisi giderek daha iyiye gitmektedir. Geçmişte, astım sadece belirti ve atakları ortaya çıktığında tedavi edilmekteydi.
Günümüzde tedavi planları enflamasyonun (solunum yolları şişmesi ve kızarması) ve hava yollarının çok fazla daralmasını önlemek üzerine odaklanmaktadır. Sonuç olarak, ataklarınızı önleyebilir ve kontrol altında tutabilirsiniz.
Başa dön


Astım tedivisinde hatırlanması gereken önemli noktalar
Astımınızı kontrol altına alarak normal yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Bunun için dikkat etmeniz gereken çeşitli noktalar vardır:
- Hastalığınızı başlatan etkenlerden mümkün olduğunca sakının.
- Astım belirtilerinin nasıl seyrettiğini kaydedin. Değişikliklerde neler yapmanız gerektiğini sizinle ilgili hekim ya da hemşireden öğrenin.
- İlaçlarınızı düzenli kullanın. Hangi ilacı, ne zaman, ne kadar ve hangi sıklıkla kullanmanız gerektiğini öğrenerek, ilacınızı doğru şekilde kullanın.

Astım tedavisinde kullanılan ik tür ilaç vardır:
1. RAHATLATICILAR
Tüm hastalarda yakınmalar başladığı anda hemen alınacak, şikayet giderici ilaçlardır. Rahatlatıcılar solunum borularının çevresindeki kasları GEVŞETEREK ve boruları tekrar açarak etkili olurlar.
2.ÖNLEYİCİLER
Hastalarda yeni krizlerin gelmesini önleyen ve havayolları çeperlerindeki iltihabı tedavi eden koruyucu ilaçlardır. Önleyici ilaçlar havayollarının sıkışmasını, şişmesini ve balgamla dolmasını engellerler.

Astımda Pefmetre kullanımı
Solunum yollarınızın durumunun saptanmasında en hızlı ve en kolay yöntemlerden birisi, en yüksek soluk verme hızının ölçülmesidir. En yüksek soluk verme hızını ölçen aletlere PEFMETRE denmektedir. Bunlar basit ve ucuz cihazlardır. Derin ve güçlü bir nefes aldıktan sonra nefesin ne kadar verilebildiğini ölçerler. Solunum yollarının durumu hakkında bilgi veren en basit ve yararlı bir yöntemdir.



Pefmetre ile ölçüm yapılmasının nedenleri, Pefmetre kullanımı
1. Astım ağırlık derecesinin saptanması, doktorun en uygun tedaviyi önerme şansını sağlar. Ayrıca belirtiler ve nasıl hissedildiği de sorulacaktır.
2. Ölçümlür, astım ilaçlarının etkinliklerinin belirlenmesi için de gereklidir. Sadece belirtilerden astımın durumunu anlamak her zaman mümkün olmayabilir.
3. Astımın iyiye mi kötüye mi gittiğini anlamak ve buna göre önlem almak için gereklidir.
Pefmetre kullanımı
1. Kişiye özel olan aletin üzerindeki ibre sıfıra getirilir. Cihaz parmaklar ibrenin ilerlemesini engelleyecek şekilde tutulur.
2. Mümkün olduğunca derin bir nefes alınır.
3. Aletin ağızlık bölümü dudaklar arasına sıkıca yerleştirilir. Güçlü ve hızlı nefes üflenir.
4. Alet elden bırakılmadan ibrenin gösterdiği değer kaydedilir.
5. Dinlendikten sonra, aynı ölçüm 3 kez tekrarlanıp, en iyi olanı o gün kaydına işlenir.


Astım tedavi planı örneği

Yeşil Bölge
Belirtiler: Belirtiler en alt düzeyde, nefes açıcı tedaviye gereksinim çok az ve soluk verme hızı yaklaşık olarak normal değerlerde.
Tedavi: Kullanılan ilaçlara devam edilir. Üç aylık aralar ile düzenli olarak hekime başvurulur. Hekim, hasta sürekli iyi ise ilaçlarda azaltma yapabilir.

Sarı Bölge
Belirtiler: Astım ağırlaşma belirtileri:
- Nefes açıcı ilaçlara daha sık gereksinim duyulması
- Solunum sırasında duyulan tiz soluk sesinin, nefes darlığının, göğüste sıkışma hissinin şiddetlenmesi, öksürüğün artması
- Gece astım nedeniyle uyanma
- Soluk verme hızının pefmetre ile normal değerinin altına düşmesi
Tedavi:
- Nefes açıcı tedavi düzenli olarak uygulanmalı ve koruyucu tedavideki ilacınızın dozu, belirtiler kaybolana kadar arttırılmalıdır.
- Belirtilerde düzelme yoksa ya da daha kötüye gidiyorsa doktora başvurulmalıdır.
- Belirtileri giderici tedavilerin etkisiz kalması
- Konuşurken ya da istirahat halinde nefes darlığı
- Soluk verme hızının (pefmetre ile) yarıdan fazla azalması

Kırmızı Bölge
Belirtiler:
Astım krizi belirtileri vardır.
- Solunum sırasında duyulan sesin ve göğüste duyulan sıkışma hissinin çok şiddetlenmesi
- Solunumun güçlükle yapılması
- Belirtileri giderici tedavilerin etkisiz kalması
- Konuşurken ya da istirahat halinde nefes darlığı
- Soluk verme hızının (pefmetre ile) yarıdan fazla azalması
Tedavi:
- Belirtileri giderici tedavilerin daha sık ve daha yüksek dozlarda uygulanmalı (nefes açıcı kısa etkili betamimetik ilk saatte her 20 dakikada bir 2-4 puf, sonra saette bir 2-4 puf). Koruyucu tedavi dozları da arttırılmalıdır.
- Önceki tedavi ile 2-3 saat içinde rahatlama olmazsa hastane öncesi son tedavi uygulanmalıdır. (belirtilen tedaviye ilave olarak kortizon 0.5-1 mg/kg/gün prednizolon tablet veya eşdeğeri alınıp varsa oksijen kullanılır).
- Pefmetre ile soluk verme hızı, kişi normal değerinin üçte birinden daha azsa ya da yukarıda belirtilen tüm önlemlere rağmen belirtiler şiddetleniyorsa, derhal bir ambulans çağırarak hastaneye müracaat edilmelidir.

* Astım tedavi planı kişiden kişiye değişebilir.
Doktorla birlikte hazırlanacak kişiye ait planın hazırlanması gereklidir.


KİŞİYE ÖZEL ASTIM HAREKET PLANI (Doktor tarafından doldurulur)
Elinizdeki cihazla kendi PEF değerinizi ölçünüz.
Sizin en iyi değeriniz ----------------- olmalıdır.
Bu değer ----------------- ile -------------- arasında değişebilir.

PEF değeriniz
--------------- ile --------------- arası ise I. Bölge (Yeşil Bölge)
--------------- ile --------------- arası ise II. Bölge (Sarı Bölge)
-------------------------- nin altında ise III. Bölge (Kırmızı Bölge)

I. BÖLGE: Uykunuz normal ve günlük aktivitelerinizi normal yapabiliyorsunuz demektir.
1.
2.
3. .................................................. .....kullanınız.

II. BÖLGE: Nefes darlığı, hırıltı, öksürük, sıkıntı hissi duyuyorsanız astımınız kontrol altında değil.
1.
2.
3. .................................................. ......kullanarak hekiminizi arayınız.

III. BÖLGE: Atak geçirmektesiniz. Yoğun tedavi gerekmektedir.
1.
2.
3.hastaneye başvurunuz.

ÖDİ'nin (Ölçülü Doz İnhaler) kullanımı
Sprey tipi veya ölçülü doz inhalerler (ÖDİ) ilacın etkili olması gereken hava yollarına direkt ulaşmasını sağlarlar. Daha az miktarda ilaç kullanılır. Vücutta diğer organlarda yan etki oluşturmazlar. İlaç itici bir gazla itilip, küçük partiküller şeklinde akciğere ulaşır.
1. ÖDİ'nin kapağı çıkarılır.
2. ÖDİ'yi sallanır.
3. ÖDİ'yi dik tutulur.
4. Baş hafifçe arkaya eğilir ya da dik tutulur.
5. Derin nefes alıp nefes yavaşça sonuna kadar verilir.
6. ÖDİ ağıza yerleştirilir ya da 2-4 cm uzakta tutulabilir.
7. Nefes almaya başladıktan sonra metal tüpe basılır.
8. Yavaş ve derin soluk almaya devam edilir.
9. Nefes 10 saniye tutulur.
10. Sonra nefes yavaş ve sakin bir şekilde burundan verilir.
11. İkinci kullanım için 30-60 saniye bekleyip ve aynı işlemler yenilenir.
12. ÖDİ kullanıldıktan sonra kapağı kapatılır ve kaldırılır.

DİKKAT!
- İNHALASYONDAN SONRA AĞIZ DURU SUYLA MUTLAKA ÇALKALANMALIDIR.
İçe çekilen toz sprey tipi ilaçlardan sonra, ağız ve boğaz mutlaka suyla temizlenmeli, böylece olabilecek ağız enfeksiyonları önlenmelidir.
- HAFTADA EN AZ 1 YA DA 2 KEZ CİHAZ TEMİZLENMELİDİR.
Cihazın kapağını çıkarıp, içindeki metal tüpü çıkardıktan sonra, cihazı ve sağlık kapağı sabunlu suyla yıkanıp durulanır; iyice kuruduktan sonra metal tüpü ve kapağı takılır.



Hava haznesi = şeffaf balon (Spacer)
Sprey tipi ilaç yanlış veya zor kullanılıyorsa doktor çeşitli adlar verilen hazneden verecektir. İlaç bu ara parçanın içine sıkıldıktan sonra 3-5 saniye havada asılı kalır, bu süre içerisinde hastanın hazneden yavaş ve derin bir nefes alması, sonra nefesini 10 saniye kadar tutması gerekir. Böylece bu ara parçalar, nefes alma ile tüpe basma anı arasındaki zamanlama sorununu/kullanım zorluğunu ortadan kaldırır. Bu cihazlar aynı zamanda, normal şartlarda hava yollarına gitmeyerek ağız/boğaz bölgesinde kalan büyük boyutlu ilaç zerrelerini de kendi duvarlarında tutarak, özellikle inhaler steroid kullanımında görülen, ağız ve boğazda oluşabilecek mantar infeksiyonunu da (pamukçuk) azaltırlar.

KULLANIMI
- İki bölümlü ise aletin iki bölümü birleştirilip, sprey ilaç çalkaladıktan sonra ara parça giriş boşluğuna yerleştirilir.
- Nefes dışarı üflenir, aletin ağıza girecek diğer kısmı dudakların arasında sıkıca tutulur.
- Bir elde alet yere paralel tutulurken, diğer elin işaret ve baş parmağı arasında ilaç kavranır.
- Sprey püskürtülüp, yavaş ve derin bir nefes alınarak ilaç hazneden içe çekilir.
- Alet ağzınızdan çıkartılıp, nefes en az 10 saniye kadar tutulur. Sonunda soluk yavaşça burundan dışarı verilir.
- Bu şekilde tek solukta ilaç alınabileceği gibi, hazne içindeki ilacı iyice çekebilmek için ilacı tekrar sıkmadan içten 3-4 kez daha derin nefes alıp verilebilinir.
- Bu süre sonunda nefes yavaşça burundan üflenerek verilir. İlacı 2.kez kullanmak gerekli görülüyorsa 1 dakika sonra aynı manevralar tekrarlanır.
Acil durumlarda ara parça içine 8-10 puf rahatlatıcı ilaç sıkarak kullanıldığında, nebulizatör kullanımı ile aynı etki elde edilebilinir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken; her puf için; kullanım sırasının başından başlanması ve her puf arasında bir dakika bekleme süresinin unutulmamasıdır. Ara parça kullanım sıklığına göre, 7 veya 15 günde bir yıkanmalıdır. Çukur bir kapta hazırlanan sabunlu su içerisine konularak yıkanmalı, bol su ile durulanmalıdır. Havada kurumaya bırakılmalı veya acil durumlarda saç kurutma makinesi ile kurutulmalıdır. Hiçbir zaman bez ile kurulanmamalıdır. Yıkama sonrası ilk kullanılacağı zaman veya eczaneden ilk alınıp kullanılacağında içine 4-5 puf sprey ilaç sıkılmalı (Daha ucuz olduğu için tercihen rahatlatıcılar seçilebilir) ve bırakılmalıdır.


Toz inhalatörleri (Tİ) = Kuru toz cihazları
Bu tür cihazları/ilaçları kullanmak, sprey (ÖDİ) tipi olanlara göre daha basittir. Kuru toz cihazları sadece nefes alırken çalışırlar, bu nedenle sprey kullanırken ortaya çıkan, nefes alma ile tüpe basma arasındaki zamanlama sorunu, bu cihazların kullanımı sırasında söz konusu değildir. Bu cihazların içinde ilaç kuru toz halindedir. Genellikle bu tozu hava yollarına taşıması için laktoz (şeker) ilave edilmiştir. Bu nedenle kullanım sonu ağızda bir tat hissedilebilir. Hasta hızlı ve derin bir nefes ile toz ilacı içerisine çeker.
Kuru toz cihazların kullanımındaki diğer bir önemli noktada kullanım öncesi nefes verme işlemidir. Hasta yanlışlıkla ilaç kutusu içine nefesini verirse içindeki kuru toz halindeki ilaç nemlenir ve cihazın çalışması aksar. Bu nedenle cihaz kullanılmadığı zamanlarda daima kapalı tutulmalı, kullanırken asla cihazın içine nefes verilmemelidir.
Halen ülkemizde bulunan toz cihazlar ve kullanımları:


Diskus
60 dozluk ambalajlarda bulunur. Üzerindeki doz göstergesi içerisinde kaç doz ilaç kaldığını gösterir. Son beş dozun rakamları uyarıcı özellikte kırmızı renkte yazılmıştır. Diskus açıldıktan sonra, hareket kolu itilince ağızlık içinde küçük bir delik açılır ve bir dozluk ilaç inhale edilmek için hazır hale gelir. Diskus kapatılınca hareket kolu otomatikman ilk pozisyonuna geri döner v ebir sonraki kullanım için hazır hale gelir. Dış kapak kullanılmadığı zaman cihazı korumak içindir.
Diskus kullanımında şu sıra izlenir:
- Diskus'u açmak için bir el ile dış kapağı tutarken diğer elin başparmağı ile 'paşparmak' yeri sonuna kadar itilir.
- Diskus ağız kısmı kişiye dönük ve yere paralel olarak tutulur. Hareket kolu bir 'klik' sesi duyulana kadar uzağa doğru itilir. Diskus bir dozluk kullanıma hazırdır. Yani hareket kolu her geriye itilişinde inhalasyon için bir doz ilaç kullanımına hazır hale gelir.
- Akciğerler boşalıncaya kadar nefes dışarı üflenir (Asla Diskusun içine değil).
- Ağızlık dudakların arasına alınarak Diskus'un içinden hızlı ve derin bir nefes alınır.
- Diskus ağızdan uzaklaştırılır.
- 10 saniye nefes tutulur ve sonra yavaşça burundan verilir.
- Başparmak, Diskustaki yerine konulup, geriye doğru sonuna kadar çekilir ve tekrar bir 'klik' sesi duyulur. Artık Diskus kapalı demektir.
- İkinci kullanım için Diskus tekrar hazırlanır (ikinci kez kullanılması önerildi ise). Bir dakika beklenir ve ikinci defa aynı basamaklar tekrar edilir. (Dikkat!!! Örneğin doktor 'ilacınızı sabah 2 puf alınız' dedi ise bu Diskustan üst üste 2 kez nefes almak demek değildir. Bütün manevralar 1 dakika ara ile baştan sona 2 kez yapılmalıdır.
- Diskus kullanılmadığı zamanlarda daima kapalı tutulmalı, kullanılırken içine asla nefes verilmemelidir. Diskus'u temizlemek için; ağız kısmını haftada bir defa kuru bir bezle silinir.


Diskhaler
Her bir disk 8 doz ilaç içerir. Hasta ilacı ve tadını hisseder. Diskhaler kullanırken şu sıra izlenmelidir.
- Koruyucu kapağı çıkartılır.
- İçerdeki tabla tırtıklı kenarlara basıp, sıkıştırarak çıkartılır.
- Doz numaraları üste gelecek şekilde plastik disk üzerine ilaç (Blister) diski yerleştirilir.
- Tabla tekrar ana gövdeye yerleştirip, ileri-geri oynatarak işaret deliğinde 8 rakamı görülür.
- Üst kapak kaldırılarak ucundaki iğne ile ambalaj delinir.
- Kapak kapatılır.
- Akciğerler boşalıncaya kadar nefes tamamen dışarı verilir (Asla cihazın içine değil).
- Diskhaler yatay olarak tutulur. Ağız parçası ağzın ve dişlerin arasına yerleştirilir. Ağz parçasının yan tarafındaki hava delikleri kapatılmamalıdır.
- Ağzınızdan mümkün olduğunca hızlı ve derin nefes alınır.
- Cihaz ağızdan uzaklaştırılır.
- 10 saniye nefes tutulur.
- Bu süre sonunda nefes yavaşça burundan üflenerek verilir. İlacı II. Kez kullanmak gerekli görülüyorsa Tablayı içeri, dışarı oynatarak, diskte bir sonraki numara (8'den 1'e doğru) ayarlanır. 1 dakika sonra aynı manevralar tekrarlanır (Dikkat!!! Örneğin doktor 'ilacı sabah 2 puf alın' dedi ise bu cihazdan üst üste 2 kez nefes almak demek değildir. Bütün manevralar 1 dakika ara ile baştan sona 2 kez yapılmalıdır).

Turbuhaler
100 ve 200 dozluk türleri vardır. Burada toz parçacıkları çok küçük olduğundan ilaç ve tadı hissedilmez.
Turbuhaler kullanırken şu sıra izlenmelidir.
- Üzerindeki kapak döndürülerek çıkarılır ve ağız kısmı yukarı gecek şekilde tutulur.
- Alttaki kısmı kendi ekseni etrafında ileri ve geri döndürülerek 'klik' sesi duyulmalıdır.
- Akciğerler boşalıncaya nefes dışarı verilir (Asla cihazın içine değil).
- Aletin ağız kısmını dudakların arasına yerleştirilir hızlı ve derin bir nefes alınır.
- Cihaz ağızdan uzaklaştırılır.
-10 saniye nefes tutulur ve sonra burundan dışarı verilir.
- İkinci kullanım için alet tekrar hazırlanır (iki defa kullanılması söylenildi ise). 60 saniye beklenir. İkinci defa aynı basamaklar tekrar edilir. (Dikkat!!! Örneğin doktor 'ilacı sabah 2 puf alınız' dedi ise bu cihazdan üst üste 2 kez nefes almak demek değildir. Bütün manevralar 1 dakika ara ile baştan sona 2 kez yapılmalıdır).
Turbuhalerde ilacı bittiğini gösteren özel bir doz göstergesi bulunmaktadır. Ağız parçasının altındaki küçük doz gösterge penceresinin üst bölümünde kırmızı renk görülmeye başladığında yaklaşık 20 doz kalmış demektir. Kırmızı renk, doz penceresinin altına ulaştığında turbuhalerdeki ilacın bittiğini gösterir. Cihazı temizlemek için; ağız parçasını haftada bir defa kuru bir bezle silinir.

Aerolizer
Blister ambalaj veya şişedeki kapsül şeklindeki ilaçların kullanıldığı tek dozluk kuru toz inhalatörüdür. Benzer cihaz inhalatör adı ile de kullanılmaktadır. Tek dozluk olduğu için her kullanımda içine ilaç yerleştirilmesi gerekir. Aerolizer kullanımında şu sıra izlenir:
Kapak çekip çıkarılır. İnhalerin tabanını sıkıca tutup, ağızlığı ok yönünde döndürerek açılır.
- Kapsül, kapsül şeklindeki boşluğa yerleştirilir. Kapsülü kullanmadan hemen önce ambalajından çıkartılır.
- Ağızlık kapalı duruma döndürülür.
- İnhaler dik tutulup SADECE BİR KEZ sıkıca yan düğmelere basılır. Sonra düğmeler bırakılır.
- Akciğerler boşalıncaya kadar nefes dışarı üflenir (Asla cihazın içine değil).
- ** Ağızlık dudaklar arasına alınarak aletin içinden hızlı ve derin bir nefes alınır. Kapsülün aletin odacığında dönmesinden, tozun dağılmasından kaynaklanan vızıldama sesi duyulmalıdır. Kapsül odacıkta sıkışma olabilir, bu durumda inhaleri açıp ve kapsül odacıkta sıkışmış olduğu yerden kurtarılır. Kapsülü kurtarmak için mavi düğmelere tekrar tekrar basılmamalıdır.
- Vızıldama sesi duyulduğunda cihaz ağızdan uzaklaştırılır.
- 10 saniye nefes tutulur ve sonra yavaşça burundan verilir.
- İnhaler açılır ve kapsülde toz kalıp kalmadığı kontrol edilir. Eğer kalmış ise işaretli basamaktan (**) itibaren işlemler tekrarlanmalıdır.
Bu cihazı kullanırken kapsülü delmek için mavi düğmelere sadece bir kez basılacağı unutulmamalıdır. Fazla basılırsa; kapsül bu aşamada parçalanabilir ve küçük jelatin parçacıkları ağıza veya boğaza gelebilir. Jelatin yutulmasında bir sakınca yoktur. Kapsülün parçalanma eğilimi, kapsülü bir defadan fazla delmeyerek, saklama şartlarına uyarak ve küpsülü ambalajından kullanmadan hemen önce çıkarmak suretiyle azaltılabilir. Cihazı temizlemek için; ağızlık ve kapsül yuvasını kuru bir bez ile silinmesi uygundur.


Nebulizatörler
Bu cihazlar verilen ilacı yüksek basınçla (Jet nebulizatörler) veya ultrasonik olarak (ultrasonik nebulizatörler) küçük parçacıklara ayrıştırarak solunum yolu ile (buhar halinde) hastaya veren elektrikli cihazlardır. İlaç ağızlık veya yüz maskesi ile uygulanır. Bu tedavi ile yüksek doz ilaç verilebildiği gibi astım krizinde tercih edilmektedir. Fakat devamlı yakınma gösteren, diğer ilaçlara etkin cevap alınamayan ve diğer tip ilaçları kullanamayan 4-5 yaş altı çocuklarda da kullanılabilir.
Bir nebulizatörde:
- Solüsyon konulduğu nebulizer haznesi
- Ağızlık veya maskesi
- Elektrik kaynağı veya oksijen kaynağı
- Bağlantı kablosu bulunmaktadır.
Nebulizatör, hasta rahat oturma pozisyonunda uygulanmalıdır.
Nebulizatör kullanırken şu sıra izlenmelidir. Nebulizer içerisine ilaç konulur (en fazla 5 ml solüsyon konulmalıdır).
- Ağızlık veya maske nebulizere takılır.
- Bağlantı kablosu ile nebulizer elektrik pompasına bağlanır.
- Hasta aletin karşısında rahat bir şekilde oturur.
- Aletin düğmesi açıldıktan sonra hasta rahat bir şekilde nefes alıp verir.
- Alet içindeki solüsyon bitinceye kadar 10 dakika içerisinde ilaç dinlenerek alınır.
Nebulizatörlerin elektrikle çalışması dışında, bir diğer kötü yanı da, temizleme kurallarına dikkat edilmediğinde hastaya mikrop verebilmesidir. Bu nedenle; nebulizeri her kullanımdan sonra sabunlu su ile yıkanmalıdır ve iyice durulanmalıdır. Haftada 1-2 defa da yıkadıktan sonra az miktarda çamaşır suyu ile çalkalayarak bol su ile durulanmalıdır. Asla nebulizerin içine bez sürülmez.
 
böcek Yeni Üye
Astım ataklar halinde gelen nefes darlığı ve hırıltı ile karakterize geriye dönüşebilen hava yolu daralmasıdır. Astım çocuk ve erişkinler arasında en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan biridir. Dünyanın birçok yerinden bildirilen araştırmalarda son yıllarda astım hastalığının görülme sıklığının giderek arttığı belirtilmektedir. Değişik toplumlarda farklı sıklıkta olmakla birlikte, çocuklarda yaklaşık %5-15, erişkinlerde %5-10 oranında rastlanmaktadır.

Astım görülme sıklığı sanayileşmiş ülkelerde daha yüksektir. Tüm dünyada astım görülme sıklığı artmakta, özellikle çocuklarda acil servislere başvuru nedenlerinin başında gelmektedir. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte modern toplumlarda değişen yaşam şekilleri, sanayileşme ve yoğun trafiğin neden olduğu iç ortam ve dış ortam atmosfer havasının kirlenmesi ve allerjen yoğunluğunun artması sorumlu tutulmaktadır. Aynı toplum kökenli insanların büyük şehirde yaşayanlarında, ya da büyük şehirlere göç edenlerinde alerji ve astım görülme sıklığının arttığının gösterilmesi çevresel faktörlerin önemini ortaya çıkarmaktadır.

Risk faktörleri
Bronşial astım ailesel geçişi olan, kalıtımın önemli rol oynadığı bir hastalıktır. Genel popülasyonda astım %8-10 oranında görülürken, anne ya da babadan birisi astımlı ise doğacak bebekte astım görülme olasılığı %20-30'a yükselmekte, anne ve babanın her ikisi de astımlı ise oran %60-70'lere çıkmaktadır. Bu bulgular astımlı hastalarda genetik faktörlerin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ancak, genetik yatkınlığı olan herkeste astım ortaya çıkmamaktadır.

Yeni Gine de 1970'li yılların başlarında astım görülme sıklığı %1.1 iken, ülkeye battaniyenin girmesi ve evlerde yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile birkaç yıl içinde astım görülme sıklığı %7.3'lere çıkmıştır. Görülme sıklığındaki bu hızlı artış battaniyeler ile birlikte ev tozu akarlarının evlere girmesi ve kişilerin akarlar ile yoğun olarak karşılaşmasına bağlanmaktadır.

İkinci dünya savaşından sonra doğu ve batı olmak üzere iki ülkeye ayrılan Almanya'da yaşayan ve genetik olarak aynı kökenden gelen çocuklarda yapılan çalışmalarda atopi ve astım görülme sıklığı farklı bulunmuştur. Batı Almanya'da yaşayan çocuklarda astım %5.9. alerjik rinit %8.6 oranlarında saptanırken, Doğu Almanya'da bu oranlar astım için %3.9. alerjik rinit için ise %2.7 olarak bulunmuştur. Aynı etnik kökenli, ancak farklı çevresel özellikleri olan bu iki ülke arasında görülen anlamlı farklılık çevresel faktör ile açıklanabilmektedir. Modern yaşamdan kaynaklanan ev içi allerjenlerinin ve egzoz kirliliğinin daha fazla olması, çocukluk çağı enfeksiyonlarının daha az görülmesi, anne sütü verilmemesinin yaygın olmaması gibi faktörler nedeniyle Batı Almanya 'da atopi ve astım görülme sıklığının daha yüksek olduğu kabul edilmektedir.

1981-1987 yılları arasında Barselona'da astım epidemileri ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmalar bu epidemilerin Barselona limanına soya fasulyesi getiren gemilerin yüklerini boşalttıkları günlere rastladığını göstermiştir. Gemilerden silolara soya fasulyesi boşaltırken antijenik yapıdaki soya tozunun şehre yayıldığı, buna paralel olarak da astım epidemilerinin oluştuğu kanıtlanmıştır.

Çevresel faktörlerin önemini gösteren diğer bir kanıt ise mesleksel astımdır. Yıllarca astım ile uyumlu hiçbir yakınması olmayan kişide, belirli iş kollarında çalışmaya başladıktan sonra astımın ortaya çıkabilmesi bunu desteklemektedir. Tüm bu bulgular genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de astım oluşmasında önemli roller üstlendiğini göstermektedir.

A) Genetik Faktörler
Astım'da bilinen en önemli risk faktörü atopidir. Atopi çevresel alerjilere karşı aşırı miktarda IgE sentez edilmesi demektir. Atopik kişilerde astım riski atopik olmayanlara göre 10-20 kat daha fazladır. Atopik dermatitli ya da alerjik rinitli hastalarda bronş astımının %40-70 gibi yüksek oranlarda görülmesi de astımda atopinin önemli bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Atopinin ortaya çıkmasında ise genetik faktörlerin rolü vardır.

B) Çevresel Faktörler
Astım gelişiminde diğer önemli etken ise çevresel faktörlerdir. Çevrenin önemi ana karnındayken başlar. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sık görülmektedir.

Evlerinde sigara içilen çocukların idrarında sigara metaboliti olan kotinin düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuş ve sigara balkonda bile içilse sigara içilen evlerde çocukların yoğun olarak sigara dumanına maruz kaldıkları gösterilmiştir ve sigara içilen evlerdeki bebeklere astım içilmeyenlere göre 3 kat fazla bulunmuştur.

Bebek henüz doğmadan, intrauterin dönemde (ana rahminde iken) annenin karşılaştığı çevresel faktörlerden etkilenir. Dolayısıyla annenin yaşadığı ortam bebekte astım oluşması riskini arttırabilir. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sıktır.


Allerjenler
Genetik yatkınlığı olan bebeklerde yaşamın ilk yıllarında allerjenlerle yoğun olarak karşılaşma bilinen en önemli çevresel risk faktörüdür. Ev tozu akarları tüm dünyada astım nedenlerinin başında gelmektedir. Epidemiyolojik çalışmalarda genel popülasyonda akar duyarlılığı %5-30 arasında değişirken, astımlı hastaların %85'inde akar duyarlılığı gösterilmiştir.


Sigara
Bebeklik döneminde sigara dumanına maruz kalan kişilerde solunum yolu enfeksiyonları, astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları daha sık görülmektedir. Bebeklerde sigara dumanı ortamdaki allerjenlere karşı duyarlanmayı kolaylaştırmaktadır.

Hava kirliliği
Sanayileşme ve egzoz gazları dış ortam havasını kirletirken, ev içinde kullanılan sobalar, fırınlar, vernikler, boyalar vb. iç ortam havasının kirlenmesine neden olmaktadır. Oluşan hava kirliliği allerjene karşı kişinin duyarlanmasını kolaylaştırır ve astımın ortaya çıkmasında rol oynar.

Mesleksel maruziyet
İş yeri ortamında bulunan, kişinin duyarlaşmasına neden olan izosiyanat gibi maddeler ile karşılaşma tek başına astım için önemli bir risk faktörüdür. Daha önce hiç astım öyküsü olmayan kişilerde mesleksel maruziyet sonrası astımın ortaya çıktığı oldukça sık görülen bir durumdur. Erişkin astımlarının %2-15'i mesleksel kaynaklıdır.

Uzm. Dr. Sevin Karalar
göğüs Hastalıkları Uzmanı
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst