27 Firari - 27 Firari Kimdir - 27 Firari Hakkında

Ömer
Yönetici
27 Firari Kimdir ?

Bir çok insan onu 27 Firari olarak taniyor. Peki bu gizemli adin arkasinda saklanan o yanik ve güzel sesin sahibi kim acaba ?
Gerçek adi Turgut Iri olmakla beraber, Fransa´nin Le-Cateau kentinde bir Afyonlu müzisyen babanin ve ev hanimi bir annenin evladi olarak 29 Agustos 1984 tarihinde dünyaya geldi. Babasi Adil Iri müzisyendi ve dügünlerde saz çaliyordu. Turgut ise o bebeklik yillarinda etrafinda olup bitene seyirci kaliyordu ve yavas yavas genlerine islenen bu müzik dünyasina gizli bir ask beslemeye basliyordu. Babasini hayranlikla izleyip, onun saz çalisini, darbuka sololarini büyük bir zevkle ve dikkatle hafizasina isliyordu. 5 yasinda, yani ana okul yillarinda, Turgut diger çocuklar gibi oyuncaklarla degil, asik oldugu müzigine kendini veriyordu. O yillarda artik darbukasiyla hasir nesir olmaya basladi. 6 yasinda usta darbukatörler gibi, küçücük elleriyle etrafindakileri costuruyordu.

7 yasina geldiginde okula basladi ve okulda asik oldugu müzikle daha da birlesti. O ana kadar çaldigi ve duydugu seslerin arkasinda yatanlari yavas yavas görmeye basladi. Artik her sarkinin notalari oldugunu biliyordu ve içindeki ses onu hep müzige yönlendiriyordu. Babasi grubuyla dügünlerde sarki söylerken ve saz çalarken, Turgut onu merakla takip ediyordu ve babasini örnek aliyordu. O da artik sazi eline almak istiyordu ve amacina babasi sayesinde çabuk ulasti. Sazi da çabuk sökmeyi basaran Turgut, o yillarda revaçta olan Burhan Çaçan´in “Vurun dalgalar” adli parçasina özenerek artik sarki söylemeye de basladi. Dinleyenler kendinden geçerken, bu çocukta is var diyenlerin sayisi da günden güne çogaliyordu.

Okulda da piano çalip, notalari büyük bir titizlikle ögrendi. Hiç bir müzik çalismasindan yoksun kalmadi, hatta sinif arkadaslari ona fransizca parçalar okuttular. 8 yasinda nota ve san egitimine basladi ve okulda koro faaliyetlerine büyük bir askla katildi. Hayatinin her aninda artik müzik vardi ve onu oyuncaklar degil, notalar, enstrümanlar tatmin ediyordu. Henüz küçük yasta iken senfonik sarkilar, yani klasik Beethoven, Mozart eserleri onu bir hayli etkiledi. Bu senfonik yapitlarla basladi onun gerçek serüveni ve daha sonra arabesk tarzina sevdalandi. Dinledigi her slow sarkiyi mutlaka tekrar okuyup, bir çok sanatçinin eserini kendi yorumuyla dile getiriyordu.
9 yasinda iken babasinin aldigi bir ork onun hayatini degistirdi. Babasi daha çok kendisi icin aldigi orku, Turgut babasinin sakladigi yerden çikarip, ders almadan ve kimse görmeden çalmaya basladi.

Bu azimi gören babasi, dayanamayip Turgut´a Korg marka bir ork aldi ve bugünlerin asil mimari oldu. Çünkü bu ork sanatçinin ufkunu genisletip, ona yeni yeni kapilar açiyordu müzik bilimi anlaminda. Artik her sarkiyi notalariyla çalabilen Turgut, hayatta herseyden vazgeçebiliyordu. Tek kopamadigi sey ise, hep müzik oluyordu.

Okulunu tamamlayip, degisik islerde de çalisti, ama hiç bir is onun sevgisini kazanamadi. Islerinin karsiliginda kazandigi paralar belki onun karnini doyuruyordu, ama o hayatindan bir zevk alamiyordu. Çünkü kalbinde kazili tek sey müzikti ve bu hep böyle kalacakti.
Bu sevda yüzünden bir çok yerde de sahne alan Turgut, ilk deneyimini Türkiye yolculugu esnasinda gemide programsiz ve plansiz çiktigi sahnede tatti. Söyledigi türküler Akdeniz´in aksamlarini oksarken, orada bulunan insanlar ortak bir fikre variyordu. Bu 16 yasindaki delikanli bir gün parlar….

Evet aradan yillar geçti ve bu sevda bitmedi. Son yillarda kendini, sesini ve yapitlarini gelistiren sanatçi, 27Firari olup karsimiza çikiverdi. Müzige adadi yasadigi hayatini, belki çogu zaman karsiligini alamadi, ama o yine de bikmadi ve bu sevdasinin en güzel anlarina kimbilir, belki de çok az kaldi……
 

Benzer Konular

Yanıtlar
2
Görüntülenme
10B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
8B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
21B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
41B
Üst