Ortodoksluk Nedir

Ortodoksluk, Hristiyanlığın üç büyük mezhebinden biridir. Kelime kökeni; yunanca orthos (doğru) ve doksa (inanç) kelimesinden gelmektedir. Peki ortodoks ne demek? Doğu kilisesinin güttüğü mezhebe ortodoksluk, ve bu mezhebe uyan kişiye de ortodoks denir.

Ortodoksluk, IX. yüzyıldan sonra İslavlar arasında giderek yayılmıştır ve zaman içerisinde Bulgar ve Sırp milletleri de Ortodoksluk mezhebini benimsemiştir.

ortodoksluk

Doğu ve Batı kiliselerinin ilişkilerinin bozulmasıyla eş zamanlı 1917 İhtilali sonrası Rus Ortodoks kilisesi Patriklik haline getirilmiştir.

Bugün dünya Ortodokslarının birinci ekümenik patrikhanesi İstanbul patrikhanesidir. Bu patrikhanenin yetkisi neredeyse tüm dünyaya kadar uzanır. İstanbul’daki patrikhane MS 36’da Hz. İsa’nın havarisi Andreas tarafından kurulmuştur. Ekümenik olan patrikhane Papalık gibi, Vatikan gibi siyasi bir devlet değil manevi bir kuruluştur. Ortodoksluğun en büyük ruhani lideri, Ortodoks Cihan Patriği (Patrik Ekümenik) İstanbul Fener’de oturur.

İkinci patrikhane İskenderiye patrikhanesidir. Bu patrikhaneyi İncil yazarı Markos kurmuştur. Bu patrikhanenin yetkisi Afrika kıtası üzerinde olup burada yaşayan ve dağınık bir toplum olan Afrika halkının zor hayat koşularını kanatları altında sarmaya çalışır. İskenderiye patrikhanesi çok zor durumlar ve değişik din çatışmaları altında Ortodoksluğu korumaktadır.

Antakya patrikhanesi üçüncü patrikhane olup bu patrikhanenin merkezi Antakya’dır. Bu patrikhaneyi Aziz Petros ve Aziz Pavlos kurmuştur. Fakat tarihi nedeniyle Suriye’nin başkenti Şam’a alınmıştır. Manevi yetkisi Suriye ve çevresindeki bütün Arap ülkeleri üzerinde olup Türkiye’deki Mersin, Tarsus, Adana, İskenderun ve Antakya da bu patrikhaneye dayanmaktadır. Kudüs patrikhanesi dördüncü patrikhanedir.

İlk Hristiyan kilisesinin Kudüs’te kurulmuş olmasına rağmen, bu patrikhane sırada birinci değil, dördüncüdür. Merkezi Kudüs olup manevi bölgeleri İsrail, Filistin, Ürdün ve Arabistan’dır. Kudüs’te Hz. İsa’nın mezarı ve Kutsal Diriliş Kilisesi olduğundan bu patrikhanenin değeri artmış ve ünü bütün dünyaya yayılmıştır. Bütün dünyadan Hristiyanlar bu yerlere giderek hacılık görevlerini yerine getirmiş olurlar. Bu patrikhaneye ait olan Sina Dağı Allah’ın Hz. Musa ile konuştuğu dağ ve daha birçok kutsal yer bu patrikhaneye ait arazi sınırları içerisindedir.

Bunlar dışında bu patrikhanelerden bağımsız ve özerk olan kiliseler de vardır. Bunlar Kıbrıs, Yunanistan, Polonya, Arnavutluk, Finlandiya ve Estonya kiliseleri bağımsız olup her kilisenin başında bir baş episkopos bulunmaktadır.

Osmanlı ve Ortodoksluk

1453’te Bizans İmparatorluğu Türklerin eline geçince, Patriklik Ortodoks-Osmanlı münasebetlerinin resmi kurumu olarak görev yapmıştır. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fethettiği zaman Patrik’i de himayesine almıştır. Zamanla cemaatler arası bazı anlaşmazlıklar nedeniyle bölünmeler yaşanmış, Rumlar İstanbul’u, Ermeniler Erivan’ı, Süryaniler’de Mardin’i kendilerine merkez edinmişlerdir.

Tanzimat’ın ilan edilişinden (1839) sonra ise Ortodoks azınlıklara birçok hak tanınmıştır. Osmanlı’nın hoşgörülü yönetiminde maddi, manevi hakları güvence altına alınmıştır.

Papa XXIII. Johannes’in çabasıyla Ortodoks ve Katolik kiliselerinin birleştirilmesi (1962) esası benimsenmiş, Rodos’ta toplanan (Eylül I963) Ortodoks kiliseleri konferansında bu ana görüş benimsenmiştir. Sonuçta Ortodoks kiliseleri baş patriği Athenagoras ile Papa VI. Paul Kudüs’te gerçekleştirdikleri buluşmalarda (Ocak 1964, Aralık 1965) ortak bir karara varmışlardır. Bunun neticesinde her iki kilise de, biri diğerine bağlı olmaksızın varlığını bağımsız olarak sürdürmektedir.