Eski İngiltere Tarihi

İngiltere’nin bilinen ilk yerlileri Keltler’dir. Romalılar, Batı Avrupa’yı istila ederken 1. yüzyılda İngiltere’yi de fethederek adaya Britanya adını verdiler. Roma egemenliği dört yüzyıl sürdükten sonra, 5 – 8. yüzyıllarda Anglosaksonlar adayı istila ettiler, Keltler’i kuzey ve batıdaki dağlık bölgelere sürerek adaya yeni halkların yerleşmelerine imkân tanıdılar. Anglosaksonlar 6 – 7. yüzyıllarda irili ufaklı krallıklar kurarak birbirleriyle rekabet haline düştüler. 8 – 11. yüzyıllar arasında ise adaya Norman ve Danimarka istilaları oldu. 11. yüzyılda Danimarkalı Büyük Knud adayı tamamen fethetti.
ingiltere tarihi
Daha sonra Batı Anglosakson hanedanından gelen Günah Çıkarıcı Aziz Edward (1042 – 1066) bozulan birliği yeniden toparladı. Edward’ın ölümünden sonra tahta Harold geçti ancak onun krallığını kabul etmeyen Normandiya Dükü William tahtın kendi hakkı olduğunu iddia etti ve 1066’da İngiltere’yi istila ederek tahtı aldı. Normandiya Kralları Fransa üzerinde geniş ve bereketli topraklara sahip oldukları için Fransa’daki Capet hanedanına bir şekilde bağımlıydılar. Avrupa üzerindeki rekabet Fransa Krallığı ve İngiltere Krallığını tarihin o döneminde sürekli karşı karşıya getirdi ve iki krallık birbirleriyle sürekli savaş halinde oldular. Bu savaşların en bilineni hiç kuşkusuz 1337 yılından 1453 yılına kadar süren Yüzyıl Savaşlarıdır. Norman kralların yönetiminde, Anglosaksonlar’la Normanlar birbirlerine karıştı ve dil yapısı da ona göre biçimlendi.

Angevinler hanedanına mensup III. Henry Galler’de uç beylik sisteminin kurulmasını destekledi ve İrlanda’da 1170’de Pale sömürgeleri kurulmuş oldu. III. Henry’nin attığı bu adımların ardından oğlu I. Uzun Bacaklı Edward Galler’i tamamen fethetti ve İskoçya’ya karşı hükmünü kabul ettirmek istedi. 14 – 15. yüzyıllar arasında İngiltere Krallığı’nda dini, siyasi ve sosyal pek çok karışıklık patlak vermiştir.

Monarşi otoritesini parlemento vasıtasıyla halka kabul ettirmek isteyen Tudor hanedanından 7. Henry ve 8. Henry (1458 – 1541) bu çabalarında başarılı olmuş ve yeniden ülkede düzen sağlanmıştır. 1485’te tahta geçen Kral 8. Henry, kilisede reform yaptı ve İngiliz deniz gücünü kurdu. I. Elizabeth (1558-1603) Anglikanizm’i İngiltere’nin resmi dini olarak kabul edip Katolik direnişini kırdı; yenilmez İspanyol Armadası’nı bozguna uğratarak, İrlanda’yı İngiltere topraklarına kattı. Bu dönemde İskoçya Stuart hanedanı ve İngiliz Tudor hanedanı arasındaki kız alıp vermeler iki düşman hanedanı birbirine yaklaştırdı. I. Elizabeth’in ölümünden sonra taht Stuart hanedanına geçti ve İskoçya Kralı I. James İngiltere kralı oldu. 1649-1658 yılları arasında oldukça kısa süren cumhuriyet döneminden sonra tekrar krallığa dönüldü. 1707’ye gelindiğinde iki krallık birleştirdi. İki krallığın birleşmesinden sonra İngiltere Büyük Britanya adını aldı.

18 – 19. Yüzyıllarda Britanya sanayi devriminin ardından büyük bir atılım gösterdi. Dünyanın muhtelif yerlerinde kurdukları sömürge devletlerinin de imparatorluğa katkısıyla 1837-1901 yılları arasında İngiltere dönemin en büyük gücü oldu. Öyle ki imparatorluğun eli Hindistan’dan Kanada’ya, Avustralya’dan Afrika’ya, Karayip Adaları’ndan ta Hong Kong gibi yerlere ulaşabiliyordu.

20. yüzyılın başında patlak veren Birinci Dünya Savaşı’nda galibiyet İngiltere galip oldu. Savaşın bitiminde imparatorluk en geniş sınırlarına ulaşmış oldu. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hindistan, Pakistan, İrlanda ve Afrika’daki çok sayıdaki sömürgesi bağımsızlıklarını kazandı. Ancak savaştan birkaç yıl sonra ayaklanan İrlanda Birleşik Krallıktan ayrıldı. 1929’da patlak veren ve bir yıl süre büyük buhran İngiltere ekonomisini vurdu. 1949’da İrlanda Cumhuriyeti kuruldu.
1952’de halen tahta olan Kraliçe II. Elizabeth krallığın başına geçti. 1979’da iktidara gelen Muhafazakâr Parti lideri Margaret Thatcher yönetimindeki yeni hükümet, uyguladıkları politikayla ülkenin eski ekonomik gücünü kazanması için çalıştılar. Thatcher’in 1990 yılının sonlarında istifa etmesi üzerine yerine John Major Başbakan oldu. Tony Blair ise 1997, 2001 ve 2005’te üç kez Başbakan seçildi. 27 Haziran 2007’de kendi isteğiyle Başbakanlıktan ve İşçi Partisi başkanlığından ayrılarak her iki görevini de Maliye Bakanı Gordon Brown’a devrederek siyasetten çekildi.

Ticaret eski dönemlerden beri İngiltere’nin önemli gelir kaynağı olmuştur. Sömürgelerden ve geri kalmış ülkelerden alınan ham maddeler işlenerek yine bu ülkelere satılarak büyük bir ekonomik zenginlik elde edildi. Bu durum sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmasıyla değişti.