Yemekteyiz Ece Vahapoğlu

Aysu Birdahamı AsLa
Yemekteyiz Ece Vahapoğlu 10 Kasım 2010, Show TV Yemekteyiz Özel Programı Ece Vahapoğlu Röportajı

Okuduğunuz bir kitap, seyrettiğiniz bir film veya katıldığınız bir yarışma hayatınızı değiştirebilir. Abarttığımı düşünüyorsanız, girişimcilik üzerine bir kitap okuyup işini değiştiren ve zengin olan birilerini biliyorum.

Seyrettiği romantik bir film üzerine ayrıldığı sevgilisiyle barışıp şu an evli olan birilerini de tanıyorum. Bir yarışmada birinci olup hayatı değişenler de yok mu? Medyadan izlemiyor muyuz?

Bildiğiniz üzere, meşhur TV programı 'Yemekteyiz'e katıldım. Bu yarışma da benim insanlara bakış açımı değiştirdi!
Show TV yarışmanın 500.bölümünü ünlülerle özel olarak çekmek istemiş.
Yarışmaya katılacak dört isim (Cenk Eren, Neşe Erberk, Nur Yerlitaş, Barbaros Şansal) belli olduktan sonra beni aradılar.

Telefonda aldığım teklifi duyduğumda inanmadım. İçimden "benim orada ne işim var?" dedim. Düşünmek için bir gün müddet istedim. Şaşkınlıkla oturdum, gazeteci-yazar olarak yarışmaya katılıp TV ekranlarında bu şekilde boy göstermenin artılarını, eksilerini tarttım. Babama sordum, TV işinde olan birkaç önemli isme danıştım. Hepsinden "OK de" yanıtı alınca teklifi kabul ettim.

Yarışma kanal iç yapımı; üç yıldır bir ekip hummalı bir şekilde çalışıyor. Çok da iyi iş çıkardıkları zaten reytinglerden belli. Bize de hemen çekim günleri ve saatlerini, evimizde yemek yapacağımız günü bildirdiler; akışla ilgili açıklayıcı e-mailler gönderdiler.

Aldı mı beni bir heyecan? Ne yemek yapacağım, nasıl bir mönü hazırlayacağım, hangi masa örtümü kullanacağım, becerebilecek miyim?...vs Topu topu üç ders yemek kursuna gitmişim; bundan altı ay önce. Bir basın gezisinde tanıdığım şef Gülhan Kara'nın Beyoğlu'ndaki Chef's İstanbul kursunda üç gün geçirmişim. Toplam 12 farklı yemek öğrenmişim. Ama aynı zamanda domatesi hangi bıçakla nasıl doğrayacağımı, hangi yağı hangi yemekte kullanacağımı, çeşit çeşit yemek yaparken hangi sırayı izleyeceğimi öğrenmişim.

En iyi yaptığım beş yemeği seçtim, şefim Gülhan'a teyit ettirdim ve mönümü kanal ekibine gönderdim. Yarışma başlamadan herkes mönüsünü önceden bildirmek durumunda, sonradan değiştirmek yok.

Öyle kurallar var ki, hepsine uymak zorundasınız. Alışveriş için bir saatiniz, yemek yapmak için üç saatiniz var. Kronometre tutuluyor. Tepenizde bir kamera ve kronometreli biri size sürekli soru sorarken gelin de rahatça yemek yapın. Her şey kayda alınıyor. Evden çıkışınız, alışverişiniz, yemek yapışınız, masayı kuruşunuz, misafirlerle masada konuştuklarınız, puanlamalar... Hile, şike asla olamıyor.

Benim için zor bir deneyim oldu ama yapmayı planladığım tüm yemekleri alnımın akıyla yaptım. Zaten mutfak maceralarımı izlerken siz benden çok eğleneceksiniz.
Tek rahat olduğum konu, yemek konusunda bir iddiamın olmayışı. Ama rakiplerim birbirini ezmek için ne hırs yaptı anlatamam. Bir baktım ben de ilk günden kendimi yarışma psikolojisine kaptırmışım, ince ince laf sokuyorum. Benden beklenmeyen bir performans gösterdim.

Zülfü Livaneli'nin 'Ada' romanında güzel bir adada yaşayan iyi insanların bir diktatörün gelmesiyle nasıl düşmanlaştıklarını okumuştum.
Aynı şekilde Nobel ödülü yazar William Golding'in romanından uyarlanan 'Lord of the Flies=Sineklerin Tanrısı' filminde bir adaya düşen çocukların zamanla nasıl canavarlaştıklarını görmüştüm.

Sonradan annemin eski arkadaşı olduğunu öğrendiğim modacı Nur Yerlitaş'a ne laflar ettim mesela; hatta Nur "şuna bak, büyümüş de laf yetiştiriyor, ben seni prenses bilirdim" dedi.

İlk başta tereddüt ederek katıldığım yarışma esnasında çok keyif aldım, resmen bir sitcom çektik. Çok uzun saatlerimizi aldı ama gergin anlardan daha çok eğlendik! Heyecanla yayın gününü bekliyoruz; 8 Kasım haftası.

Tüm bu tatlı heyecanımıza biber süren bir yarışmacı çıktı aramızdan; Yıldırım Mayruk'un yamağı Barbaros Şansal. Format gereği hepimiz sivri konuştuk ama Barbaros'un çenesi duracak gibi değildi, yordu bizi. Bir de üstüne şimdilerde tutturmuş "kanal bize resmi sözleşme imzalattırmadı" diye avukatlarla görüşüyor. Neyin hırsını yapıyor anlamış değiliz. Koca insanlarda böyle egoların olmasını hiç hoş bulmuyorum. Beş gün çekimlere katıldı, sonradan mı aklına geldi?
Herhalde yine dikkat çekmeye çalışıyor.

Tüm yarışmacıları bu program esnasında tanıdım; medyadan bilmem dışında hiç biriyle önceden bir tanışıklığım yoktu. Uzaktan soğuk duran insanların (bazen ben dahil) aslında ne kadar pamuk gibi yumuşak olduklarına şahit oldum. Hepsini tanıdığıma memnunum; her türlü laf sokmaya, iğnelemeye, çekiştirmeye rağmen... Çünkü hepsi zeki insanlar! Show TV boşuna bu ekibi bir araya getirmemiş. Sizler de yakında kahkahalarla gülerek keyifle izleyeceksiniz bizi...

Kaynak: Takvim
 
Son düzenleme moderatör tarafından:

Benzer Konular

Yanıtlar
4
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
13B
Yanıtlar
5
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
3B
Üst