Futbolda istikrar deyince akla Manchester United ve onun teknik direktörü Alex Ferguson geliyor. Bazı kulüpler ha bire teknik direktör harcayadursun Alex Ferguson Manchester United’ın başında 21. yılını kutluyor.
Her alanda olduğu gibi futboldaki başarı için de istikrar olmazsa olmazlar arasında bulunuyor. Ne var ki Türkiye’de henüz teknik direktör istikrarından bile bahsedemiyoruz. Çünkü, şampiyonluk sevinci yaşayan 4 kulübümüzün (F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş, Trabzonspor) son 21 yılına baktığımızda inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor. Bu sürede F.Bahçe ile Trabzonspor 28, G.Saray ile Beşiktaş ise 15’er teknik direktör değişikliği gerçekleştirdi.
Bizde istikrardan söz edilmiyor; ama istikrar deyince akla hemen İngiltere Premier Ligi’nden Manchester United ve Alex Ferguson geliyor. Mesela, 1886’da kurulan Arsenal’de 18, 1892’de kurulan Liverpool’da 19, 1905’te kurulan Chelsea’de ise bugüne kadar 23 teknik direktör görev yaptı. Manchester United da tam 129 yıl önce kuruldu. 129 yılda sadece 17 isimle çalışan Manchester United’ı son 21 yıldır yöneten teknik adam ise İskoç Alex Ferguson. Ferguson, bu külüpteki 21. yılını kutlayacak.
6 Kasım 1986’da Manchester United’la sözleşme imzalayan Ferguson’un gerçek adı Alexander Chapman Ferguson. 16 yaşında amatör Queen’s Park takımında forvet oyuncusu olarak futbola başladı. İlk maçında golle tanıştı. Ancak sürekli forma bulmakta zorlanıyordu. Ve 1960’ta kariyerinin ilk transferini yaparak St. Johnstone takımına gitti. Bu kulüpte iyice piştikten sonra 1964’te Dunfermline ile sözleşme imzaladı. Her gittiği takımda yıldızı biraz daha parlayınca 1967’de nihayet Glasgow Rangers ile söz kesti. Fakat büyük yıldızlar sınıfına giremeden birkaç takımda daha ter döküp 1974’te futbolculuk yaşantısına nokta koydu.
Aktif futbolculuk hayatına son verince futboldan ayrı kalamadı ve ülkesinin doğusundaki Stirlingshire takımında menajerliğe adım attı. Maaşı ise sadece 40 sterlin idi. Kısa süre sonra aynı bölgedeki Saint Mirren’ın başına geçti. 1977’de bu takımı 1. Lig’e çıkardı. 1978’de de asıl yıldızının parlayacağı Aberdeen’in teknik direktörü oldu. Manchester’la anlaşana dek bu kulübü çalıştırdı ve kulübe tarihinin en şaşaalı günlerini yaşattı. Aberdeen, İskoçya’da Celtic-Rangers rekabetine 3. takım olarak dahil oldu. Üstelik 1980, 1984 ve 1985’te İskoçya şampiyonluğuna ulaştı. Aberdeen ayrıca 1983’te Real Madrid’i yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı, Hamburg’u mağlup ederek de Süper Kupa’yı kazandı. Ferguson’un kariyerinde kısa bir yeri olsa da Dünya Kupası’nda bir takımı çalıştırma dönemi oldu. Meksika 1986’da İskoç Milli Takımı’nın başında olan Ferguson, Arjantin’in mutlu sona ulaştığı organizasyonda gruptan çıkma başarısı gösteremedi.
1986’da, İngiltere’de 19 yıldır şampiyonluk sevinci yaşayamayan bir Manchester United vardı. Old Trafford’daki ağır yenilgiler, peş peşe gelen kötü sonuçlar İskoç hocanın üzerindeki baskıyı giderek artırmaya başlamıştı. Lig, 11. sırada bitirilse de yönetimin ‘arkandayız’ demesi ve çok büyük destek olması muhtemel bir ayrılığı engelledi. Ancak başarılı hocanın üzerinde adeta kara bulutlar dolaşıyordu. Aynı yıl içinde annesi de kanserden öldü.
Şampiyonluklara ambargo koydu
Ferguson’un sazı eline alma vakti çoktan gelmişti. Genç yeteneklerle ve problem çıkarmayacak futbolcularla sözleşme imzalandı. 1987-88’de zirveye oynamaya başlayan takım, sezonu Liverpool’un 9 puan gerisinde 2. sırada bitirdi. 1992-93’e kadar inişli-çıkışlı bir grafik sergileyen M.United, gözünü şampiyonluğa dikmişti. Transferlerde de tam isabet sağlanınca takımın altın çağı başladı. Ünlü Fransız futbolcu Eric Cantona da bu sezonun başında transfer edildi. O sezon Premier Lig’de Manchester fırtınası esti. Takım şampiyonluk sevinci yaşarken, Alex Ferguson yılın en başarılı teknik direktörü seçildi. Roy Keane gibi bir savaşçıyı da kadrosuna katan Manchester, Beckham ve Scoles gibi oyuncuların da dahil olmasıyla takımın iskeletini sağlam temellere oturttu.
Manchester United, Ferguson yönetiminde şampiyonluklar serisi yakaladı. 2003’e kadar tam 8 kez Premier Lig’de şampiyonluk kupası kaldırıldı. Bu yıllarda Ferguson da 6 defa yılın teknik adamı unvanını aldı. Manchester’ın en başarılı sezonu ise 1998-1999 idi. Premier Lig ve Federasyon Kupası şampiyonluğu kazanan takım, Şampiyonlar Ligi’nde de final maçında Bayern Münih’i yenerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. Aynı yıl Ferguson’a İngiltere Kraliçesi tarafından ‘Sir’ unvanı verildi.
Ferguson, başarılı olduğu gibi acımasızdı da. Sorun çıkaran futbolcuların Manchester’da kalması mümkün değildi. Stam, Beckham, Yorke ve son olarak Ruud Van Nistelrooy gibi yıldızlar, Ferguson’la birtakım tatsızlıklar yaşayınca takımdan koptu. Hele Ferguson’un Beckham’a krampon fırlatması var ki; bu olay yıllarca İskoç hocanın karakter yapısı anlatılırken verilen örneklerin başında gelir. Manchester, Chelsea ve Real Madrid gibi takımların transfer politikasını asla uygulamadı. Yıldız transfer edilecekse sadece ihtiyaç olunan bölgeye bakıldı. Zaten Ferguson, gençlere inanan bir kişilikti.
Her alanda olduğu gibi futboldaki başarı için de istikrar olmazsa olmazlar arasında bulunuyor. Ne var ki Türkiye’de henüz teknik direktör istikrarından bile bahsedemiyoruz. Çünkü, şampiyonluk sevinci yaşayan 4 kulübümüzün (F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş, Trabzonspor) son 21 yılına baktığımızda inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor. Bu sürede F.Bahçe ile Trabzonspor 28, G.Saray ile Beşiktaş ise 15’er teknik direktör değişikliği gerçekleştirdi.
Bizde istikrardan söz edilmiyor; ama istikrar deyince akla hemen İngiltere Premier Ligi’nden Manchester United ve Alex Ferguson geliyor. Mesela, 1886’da kurulan Arsenal’de 18, 1892’de kurulan Liverpool’da 19, 1905’te kurulan Chelsea’de ise bugüne kadar 23 teknik direktör görev yaptı. Manchester United da tam 129 yıl önce kuruldu. 129 yılda sadece 17 isimle çalışan Manchester United’ı son 21 yıldır yöneten teknik adam ise İskoç Alex Ferguson. Ferguson, bu külüpteki 21. yılını kutlayacak.
6 Kasım 1986’da Manchester United’la sözleşme imzalayan Ferguson’un gerçek adı Alexander Chapman Ferguson. 16 yaşında amatör Queen’s Park takımında forvet oyuncusu olarak futbola başladı. İlk maçında golle tanıştı. Ancak sürekli forma bulmakta zorlanıyordu. Ve 1960’ta kariyerinin ilk transferini yaparak St. Johnstone takımına gitti. Bu kulüpte iyice piştikten sonra 1964’te Dunfermline ile sözleşme imzaladı. Her gittiği takımda yıldızı biraz daha parlayınca 1967’de nihayet Glasgow Rangers ile söz kesti. Fakat büyük yıldızlar sınıfına giremeden birkaç takımda daha ter döküp 1974’te futbolculuk yaşantısına nokta koydu.
Aktif futbolculuk hayatına son verince futboldan ayrı kalamadı ve ülkesinin doğusundaki Stirlingshire takımında menajerliğe adım attı. Maaşı ise sadece 40 sterlin idi. Kısa süre sonra aynı bölgedeki Saint Mirren’ın başına geçti. 1977’de bu takımı 1. Lig’e çıkardı. 1978’de de asıl yıldızının parlayacağı Aberdeen’in teknik direktörü oldu. Manchester’la anlaşana dek bu kulübü çalıştırdı ve kulübe tarihinin en şaşaalı günlerini yaşattı. Aberdeen, İskoçya’da Celtic-Rangers rekabetine 3. takım olarak dahil oldu. Üstelik 1980, 1984 ve 1985’te İskoçya şampiyonluğuna ulaştı. Aberdeen ayrıca 1983’te Real Madrid’i yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı, Hamburg’u mağlup ederek de Süper Kupa’yı kazandı. Ferguson’un kariyerinde kısa bir yeri olsa da Dünya Kupası’nda bir takımı çalıştırma dönemi oldu. Meksika 1986’da İskoç Milli Takımı’nın başında olan Ferguson, Arjantin’in mutlu sona ulaştığı organizasyonda gruptan çıkma başarısı gösteremedi.
1986’da, İngiltere’de 19 yıldır şampiyonluk sevinci yaşayamayan bir Manchester United vardı. Old Trafford’daki ağır yenilgiler, peş peşe gelen kötü sonuçlar İskoç hocanın üzerindeki baskıyı giderek artırmaya başlamıştı. Lig, 11. sırada bitirilse de yönetimin ‘arkandayız’ demesi ve çok büyük destek olması muhtemel bir ayrılığı engelledi. Ancak başarılı hocanın üzerinde adeta kara bulutlar dolaşıyordu. Aynı yıl içinde annesi de kanserden öldü.
Şampiyonluklara ambargo koydu
Ferguson’un sazı eline alma vakti çoktan gelmişti. Genç yeteneklerle ve problem çıkarmayacak futbolcularla sözleşme imzalandı. 1987-88’de zirveye oynamaya başlayan takım, sezonu Liverpool’un 9 puan gerisinde 2. sırada bitirdi. 1992-93’e kadar inişli-çıkışlı bir grafik sergileyen M.United, gözünü şampiyonluğa dikmişti. Transferlerde de tam isabet sağlanınca takımın altın çağı başladı. Ünlü Fransız futbolcu Eric Cantona da bu sezonun başında transfer edildi. O sezon Premier Lig’de Manchester fırtınası esti. Takım şampiyonluk sevinci yaşarken, Alex Ferguson yılın en başarılı teknik direktörü seçildi. Roy Keane gibi bir savaşçıyı da kadrosuna katan Manchester, Beckham ve Scoles gibi oyuncuların da dahil olmasıyla takımın iskeletini sağlam temellere oturttu.
Manchester United, Ferguson yönetiminde şampiyonluklar serisi yakaladı. 2003’e kadar tam 8 kez Premier Lig’de şampiyonluk kupası kaldırıldı. Bu yıllarda Ferguson da 6 defa yılın teknik adamı unvanını aldı. Manchester’ın en başarılı sezonu ise 1998-1999 idi. Premier Lig ve Federasyon Kupası şampiyonluğu kazanan takım, Şampiyonlar Ligi’nde de final maçında Bayern Münih’i yenerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. Aynı yıl Ferguson’a İngiltere Kraliçesi tarafından ‘Sir’ unvanı verildi.
Ferguson, başarılı olduğu gibi acımasızdı da. Sorun çıkaran futbolcuların Manchester’da kalması mümkün değildi. Stam, Beckham, Yorke ve son olarak Ruud Van Nistelrooy gibi yıldızlar, Ferguson’la birtakım tatsızlıklar yaşayınca takımdan koptu. Hele Ferguson’un Beckham’a krampon fırlatması var ki; bu olay yıllarca İskoç hocanın karakter yapısı anlatılırken verilen örneklerin başında gelir. Manchester, Chelsea ve Real Madrid gibi takımların transfer politikasını asla uygulamadı. Yıldız transfer edilecekse sadece ihtiyaç olunan bölgeye bakıldı. Zaten Ferguson, gençlere inanan bir kişilikti.
