SENİ ANDIM EFENDİM

masgot23 Yasaklandı
SENİ ANDIM EFENDİM…*



I.

Rahmân ve Rahîm olan bir Allah’ın adıyla;

Başladığım bu sözde seni andım Efendim!..

Ney misâli dağlandım ayrılığın oduyla;

Düştüm o gül rengine yandım yandım Efendim!..



II.

Âdemden gelen bir nûr kararıp nasıl söner?

Şirkle nasıl örülür bir ömrün itibârı?..

Nefsin o saf edâsı, inkâra nasıl döner?

Kalpten nasıl sökülür bir adalet damarı?..



Yedi kat göğü tutu çiçeklerin çığlığı…

Kan kokan o karanlık, hangi putun isyânı?..

Dinsin, dursun, durulsun umudun hıçkırığı;

Kumlara inen nûrun şavkı aldı dört yanı!..



Kisra’nın temelinde çöktü bir bir sütunlar;

Söndü ateşgedeler tarihe düştü külü!..

Silindi ne şerefler, dağıldı nice şanlar;

Hilkâtin ateşinde kurudu Sava gölü!..



Sende ihlâs, metânet, sendedir izzet, azim;

Rahmet ile donandı, aşk ile döndü âlem!..

Âdil sensin, Emin sen, sen ey öksüz, ey yetim;

Seninle aşka düştü aşk ile levh-ü kalem!..



III.

Sen kuşandın Hirâ’da sabır yüklü çileyi;

Çektiğin her acıda bin derdin dermânı var!..

Sen yardın himmet ile o gökteki şûleyi;

Taif’te şafaklara akseden gül kanı var!..



Canında doğan nûru, kalp gözünle okudun;

Bir içli çölde verdin en ağır imtihanı!..

Takvânın tezgâhında bir sevdâyı dokudun;

Uyardın, müjdeledin, şahit tuttun zamanı!..



Tevhît ile yoğurdun kaç yüreğin özünü;

Elif elif nakşoldu nabzına inen fermân!..

Ömrün hüzün yılında hasret yakan izini;

Vuslâtın nûru ile Mir’âç’ta buldu cihân!..



Açtı hicret gülleri ensârın gülzârında;

Sen canlara bir cansın, cânânsın sen Efendim!..

Gül gül ile kaynaştı kardeşlik kararında;

Okunan gül kokulu Kur’ân’sın sen Efendim!..



IV.

Bedir’de bir vaattir Mevlâ’dan inen çağrı;

Melekler, ashâp ile iç içe aynı safta!..

Yağdı rahmet bulutu, yeşerdi çölün bağrı;

Âlem âlem içinde tesbih eder tavafta!..



Uhut’da gül matemi damladı dağdan taşa;

Eğildi edep ile gül üstüne âsuman!..

Hayber’de hamd sancağı dikildi arzdan arşa;

Al tüllere büründü güle döndü gülistân!..



Varlığın sırrı sende, sendedir aşk iksiri.

İrâdenle dağıldı idrâki ezen efkâr!..

Kırıldı şirk zinciri ikbâle erdi esir;

Açıldı gül kapısı Kâ’be’ye geldi bahar!..



Kaynayan parmağından kaç ensar suya kandı?

Sen damlada bir deryâ, ummansın sen Efendim!..

Hem yer ehli gök ehli, melekler seni andı;

Âlemleri şerh eden lisânsın sen Efendim!..



V.

O derin duâlarda titreyen her dileğin;

Şefâat nağmesidir merhâmet pınarında!..

Bir kulluğun yükünü canda eler eleğin;

Kaç mahşeri yaşadın o gönül diyârında?..



Beyaz, sarı, al güller senden aldı rengini;

Seninle vecde geldi başımda dönen rüzgâr!..

Dilim nasıl anlatır bu aşkın ahengini?

Mâ’rifet ikliminde kızardı, açtı gülzâr!..



Sen, canını Mevlâ’ya kalbini kula verdin;

Bağladın gök ipini sonsuz olan bir sona!..

Sen özünde âlemi, âlemde özü gördün;

Ötenin ötesinden haber sundun dört yana!..



Melekler salat eder, selâm eder şânına;

Devrân içinde dönen devrânsın sen Efendim!..

Takdirin tedbir anı, şahittir imânına;

Sen gönül sahibine mihmânsın sen Efendim!..



VI.

Âh bu âlem içinde, ne oldu bende bana?

Sana hangi hâlimle, hangi yüzle geleyim?..

Od almış bir yüreği açmışım senden yana;

Dinmeyen gözyaşımı bir umut ver, sileyim!..



Bir bir kalktı hudutlar mülküm, malım kalmadı;

Her secdede değişti renk, ahenk, biçim, edâ!..

Sınandım nefes nefes tende hâlim kalmadı;

Aşkınla yanan canım uğruna oldu fedâ!..



Her sözün bir diriliş, bir kâinat kitabı;

Sen ezeli bağladın ebedîn menziline!..

Sezdin inceden ince bir ilâhî hesabı;

Hakkı teslim eyledin o hakkın Vekil’ine!..



Zamanı arla süzdün, aşkla sundun âleme;

Sen mü’minin nabzında mîzânsın sen Efendim!..

Âh bu aşkın ahvâli nasıl yansır kaleme?

Bir Sultan’a can sunan Sultan’sın sen Efendim!..
 

Benzer Konular

Yanıtlar
10
Görüntülenme
227B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
1B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
16B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Üst