Mehteran

agent force Harbi Aktif Üye
Avrupalı askeri bandoların model olarak aldığı, Osmanlı askerlerinin moral kaynağı Mehteran, bugün çağdaş bestecilere de esin kaynağı oluyor.


Önceleri çevgendim, şimdi zil çalıyorum” diye anlatıyor, Merinos fabrikasından emekli Ahmet Uluş ve devam ediyor: “Dini müzikleri sever ve dinlerdim hep, o yüzden mehterana katıldım...” 79 yaşındaki Uluş, 1961 yılından bu yana BUR–HOY mehter takımında çalışmalara katılıyor. Osmanlıların ilk başkenti olan ve mehteranın ilk kez kurulduğu kabul edilen Bursa’da çalışmalarını sürdüren mehter takımı cuma günleri Tophane meydanında halka konser veriyor; festivaller, kurtuluş günleri ve açılışlara katılıyor.

BUR–HOY Dernek Başkanı Mesut Özkeser, “Bizim faaliyetimiz kültürel amaçlı. Bursa dışındaki görevlere çıktığımızda elemanlarımızın iaşe, ibate ve yol masraflarını talep ediyoruz sadece” diyor. Her salı çalışma yapan ve çoğunluğu esnaftan oluşan Bursa mehterleri, Harbiye Askeri Müze mehteranını kendisine örnek alıyor.

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde esnaf ve öğrencilerin oluşturduğu pek çok mehter takımı bulunuyor. Giysi ve enstrümanlarıyla 18. yüzyıl Osmanlı mehteranını temsil eden ‹stanbul Askeri Müze Mehteranı ise 1953’ten bu yana resmi törenlere ve yurtdışındaki etkinliklere katılıyor. Osmanlı döneminde çeşitli askeri merkezlerde bulunan mehterandan başka, İstanbul’da sayıları bini aşan mehter esnafı (sanatkârı) vardı. Günde iki kez belirli yerlerde nevbet vurur ve savaş dönemlerinde saray mehteranına katılırlardı. Mehter esnafı, saray mehteri gibi padişahtan ulufe almaz, düğün ve şenliklerde çalarak halkı eğlendirir; geçimlerini bu yolla sağlardı. Savaş öncesi düzenlenen Alay yürüyüşlerinde ve şenliklerde ise kendilerini ücret karşılığı davet eden esnaf kuruluşlarının arkasında törene katılırlardı. Bugün bu geleneği yaşatmaya çalışan Eyüp Belediyesi (İstanbul) bünyesindeki Eyüp Sultan Mehteranı da emekli ve esnaftan oluşuyor.

Eyüp Sultan Mehteranı’nda Türkiye’nin en küçük mehteri davul çalıyor. Cansın Gören henüz beş yaşında. Konuşma tembelliği olan ve şimdilik birkaç sözcükle yetinen Cansın’ın annesi Beyza Gören, “Cansın’da ritim algılaması iki buçuk yaşında belirdi” diyor. Mehter müziğine özel bir ilgileri yok ama yakın olduğu için Eyüp Sultan Mehteranı’na geldiklerini anlatıyor. Cansın aynı zamanda Okay Temiz’in ritim atölyesine de devam ediyor. Cansın için özel davul ve kös yaptıran annesi perşembe günleri çalışmalara ve cuma günleri Eyüp Sultan Camii önündeki konsere katılan oğlunun hep yanında. Çorbacıbaşı Sıtkı Kızıltunç, “Mehter bizim için muhafazakâr ve maneviyatçı kimliğimizi ifade etmenin yollarından biri. Hafızlık yaptığım için sesimle de katılıyorum çalışmalara” diyor ve sözlerini sürdürüyor: “Ücret karşılığı özel günlere, güreşlere, sünnet düğünlerine, siyasi parti toplantılarına katılıyoruz.” Athena’nın 12 Dev Adam şarkısının klibinde rol alan Eyüp Sultan Mehteranı, Fazıl Say ve Sertab Erener’le bir reklam filmi çekimine de katılmış. Mehterbaşı Hasan Hüseyin Yel, Askeri Müze Mehteranı’ndan emekli olduktan sonra, buradaki çalışmaları yönetiyor. Yine Askeri Müze’den emekli zurnazenbaşı Kırklarelili Ekrem Sergen’i işaret ederek, “Mehter müziğine en iyi uyum sağlayan zurnacılar Trakya’dan çıkar” diyor. 17. yüzyılda yaşamış ünlü besteci zurnazen Ahmet Çelebi de Edirneli’ydi. Ondan günümüze ulaşan “rakkas peşrevi” adlı oyun havası, araştırmacı Haydar Sanal’a göre eşine az rastlanır güzellikte.

Yel, mehter camiasını en rahatsız eden konu olan “2 adım ileri 1 adım geri” yakıştırmasına da açıklama getiriyor: “Bu yürüyüş şeklinin mehterin yeniden kurulmasına karar verildiği 1952 yılında uygulamaya konulduğunu biliyoruz. Bunu benden önceki mehterbaşı Ahmet ? en, ilk kurucular Hasan Tahsin Parsadan ve Cemal Cümbüş’ten duymuş...” Tarih araştırmacısı Pars Tuğlacı da bu iddiadan söz ediyor.

Mehterin alay yürüyüşü sağ ayakla başlayıp, üç adımda bir yarım sağa ve sola dönüşlerle, davulun ritminde dakikada ortalama 96 adımla ilerliyor günümüzde. Yeniçeri sekmesi de denilen düz yürüyüş ise sol ayakla başlayıp, marş usulü sofyan ritmiyle sağa ve sola dönüş yapmadan, yaklaşık dakikada 120 adım temposu ile yapılıyor.

Yürüyüş düzeninde en başta çorbacıbaşı; onun arkasında devleti, bağımsızlığı ve islamı temsilen al, ak ve yeşil sancaklar; sonra iki zırhlı muhafız arasında, ortada hücum tuğu bulunan 3 tuğ; arkalarında mehterbaşı; sonra sırayla çevgenler, zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler, davulzenler ve en arkada at üstünde köszen bulunuyor. Mehteranın konser düzeni ise ortada mehterbaşı olmak üzere hilâl şeklinde. Osmanlı’nın farklı dönemlerinde farklı renklerin görüldüğü mehter giysilerinde bugün Askeri Müze’nin uyguladığı 18. yüzyıla ait örneğe göre; mehterbaşı, çevgenler ve sazbaşları kırmızı kavuk takıp, kırmızı cüppe içine sarı–kırmızı–mavi çizgili üç etek giyiyor; yemenileri ise sarı renkli. Diğer çalgıcılar lacivert kavuk, aynı renk cüppe ve içine üç etek giyip, kırmızı yemeni kullanıyor; şalvarlarının rengi de kırmızı.

Mehterin en renkli ve çeşitli görüldüğü yer, Manisa’nın Turgutlu ilçesi. Nüfusu 100 bini geçen kasabada yedi mehter takımı var. 40 yıldır trompet çalan Oğuzhan Mehteran Derneği üyesi Ahmet Hoşgenevli, “Buradaki mehterler işi ticarete döktü,” diyor. Hoşgenevli’ye göre sektörde yaklaşık 250 kişi çalışıyor ve bu iş 1000 kişinin geçimine katkıda bulunuyor. “Benim yevmiyem 75 YTL, sezonda 60 gösteriye katılsam elime 4500 YTL geçer” diye ekliyor.

Turgutlu’nun geçmişi müzikal anlamda oldukça zengin: İki parti bandosu, tanınmış besteci ve ses sanatçılarının yetiştiği Arsevenler Musiki Cemiyeti ve sonra da mehter takımı...

alıntı
 
Ömer
Yönetici
halen severek dinlediğim bir sürü mehter marşı var.
bi ara arabada kasedi vardı grup ergenekon-mehterce albümü mehter marşlarını elektro gitarlarla ve eski tarzlarıyla bir sentez yapmışlardı gerçekten çok hoştu olmuştu
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
11B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Üst