Mehter ve Mehter Marşları

SüKuN Harbi Aktif Üye
MEHTER
Türkler milattan önce orduda takım halinde müzik aletleri çaldırırlardı. İlk yazılı Türk belgesi Göktürk kitabelerinde mehterin atası olan tuğ takımlarından bahseder.

11. Yüzyılda Kaşgarlı Mahmud ' un yazdığı Divan-ı Lügat-it Türk, Hakan'ın huzurunda nevbet vurulduğunu anlatır.

Türklerin bunu bir devlet geleneği olarak 12 asırdır sürdürdüğünü ve Isık gölü kenarında kurulan ilk Türk devletinden , tarihde 16 Türk devleti olarak geçen bütün Türk devletlerine egemenlik sembolü olarak verildiğini , bugüne kadar yaşatılan bir gelenek olduğunu gösterir.

Mehter Türklerin diğer dünya milletlerinden anlam , önem ve müzik yönünden tamamen ayrı özelliklere sahip bir müzik topluluğudur.

İç Asyadan Anadoluya taşınan bu gelenek tüm islam alemine yayılmış Karahanlılardan Selçuklulara , İlhanlılardan Memlüklülere ve Osmanlılara nevbet geleneği hep devam etmiştir.Kayı boyundan Osman beye , Anadolu Selçuklu hükümdarı tarafından hakimiyet sembolü tuğ ve davul verilmiştir.

Mehteri hürmeten ayakta dinleyen Osman Gazi imparatorluğun ve mehter geleneğinin gelişmesinin temellerini atmıştır.

Ayakta dinleme adeti Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine kadar devam etmiş , İstanbul'un fethinfden sonra Osmanlı imparatorluğunun yeniden yapılanması ile konumunu değiştirmiştir.

Mehter müziğinin en önemli yeri savaş alanlarıdır.Kale kuşatmalarında , meydan muharebelerinde , deniz savaşlarında mehterlerin önemi çok büyüktür.Mohaç meydan muharebesinde mehterin 500 kös ile yer aldığı , Çaldıran seferinde 300 kösün bulunduğu bilinmektedir.

İstanbul'un fethinde 270 zurna 150 boru 300 davulun olduğu ve sayısız kösün dövüldüğü anlatılmaktadır.Türklere moral gücü şevk ve enerji veren bu müzik düşmanı bezdirir ve moralini bozardı.

Barış zamanı hükümdarın sesi olarak belli zamanlarda nevbet vurur halkın moralini yükseltirdi.Fatih döneminden sonra İstanbul'un ayrı noktalarında nevbethaneler kurularak 5 vakit nevbet vurulduğu tarihi kaynaklarda mevcuttur.

Fatih döneminde yeniçeri ocağı içinde yer alan mehter , ocağın yozlaşması ile II. Mahmud tarafından 1826'da yeniçeri ocağı ile birlikte kapatılmıştır.

1826' dan 1911'e kadar kapalı kalan mehter'in eserleri yazılı olmadığından bu dönemde kaybolmuş, 1911 de Askeri Müze bünyesinde Ahmet Muhtar Paşa'nın çabaları ile kurulan mehter , 1914 yılında yeniden çalmaya başlamıştır. Bu çabalar 1. Dünya savaşı sırasında 1917 de ordu birliklerinde Enver Paşa tarafından kurulan mehterler ile devam etmiştir.bu dönemde kurulan mehterler çalacak eser sıkıntısına düşmüş Türk müziğinin farklı eserlerini yapısına alarak icra etmiştir.

Repertuar sıkıntısından dolayı Ahmet Muhtar Paşa dönemin bestecilerini toplayarak mehter repertuarını geliştirmek için çaba sarf ettiysede, 1826 öncesi mehter forumunu yakalıyamamıştır.

1935 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Zekai Apaydın tarafından mehter aslına uygun olmadığı sebebi ile kapatılmıştır.

1952 yılında Genel Kurmay Başkanlığı, Askeri Müzede mehter kurulması için geniş kapsamlı bir araştırma başlatmış , 1953 yılında mehter 6 katlı olarak tekrar yapılandırılmış ve İstanbulun fethinin 500. yıldönümü törenlerinde ilk görevine çıkmıştır.

1968 yılında yurt içi ve yurt dışında yaptığı yoğun görevler nedeni ile Mehter 9 katlı hale getirilmiştir.

1980 yılında Türkiye içinde Askeri Müze dışında mehter kurulması dönemin hükümeti tarafından yasaklanmış, bu yasak 1993 yılında kaldırılmış, bu tarihten sonra bir çok dernek ve Belediye tarafından mehterler kurulmuştur.

MEHTER İÇİNDE YER ALAN İCRACILAR

Çorbacıbaşı : Mehterin Komutanıdır. Mehterin ve tuğ yakımının önünde yürüyerek tüm bölüğe komuta eder.Konserlerde, gösterilerde ve törenlerde mehterin en başında yerini alır.Mehter personeli Çorbacıbaşına bağlı olarak çalışır.Mehter içinde Çorbacıbaşı kadrosu 1953'den sonraki dönemde sembolik olarak açılmıştır.Osmanlı döneminde mehter, Emr-i Alem'in emrindedir.

Mehterbaşı : Mehterde icracılar grubunun başıdır.Müzik bilgisi olarak icracıları yetiştiricek kabiliyet ve beceriye sahip kimsedir.Tuğ takımından sonra mehterin başında yürür.Osmanlı dönemide mehterbaşı mehterin Zurnazenbaşısıdır.Mehtere Zurna çalarak yol verir.Arifi Paşa Albümündeki çiziminden bu anlaşılır.Bu günki uygulamada mehterbaşı elindeki asası ile grubun şefi pozisyonundadır.

Çevgani : Mehter içinde marşları ve eserleri okuyan ellerinde çevgen bulunan icracılardır.Kırmızı cübbe ve kırmızı kavuk giyerler.Yemenileri sarıdır.

Zurnazen : Mehter içinde zurna çalan icracının adıdır.Zurnazen başı kırmızı cübbe, kırmızı kavuk ,sarı yemeni giyer.Diğer zurnazenler lacivert cübbe, lacivert kavuk, kırmızı yemeni giyerler.

Boruzen : Mehter içinde boru çalan icracının adıdır.Boruzen başı kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, sarı yemeni giyer.Diğer boruzenler lacivert cübbe, lacivert kavuk, kırmızı yemeni giyerler.

Nakkarezen : Mehter içinde nakkare çalan icracının adıdır.Nakkarezen başı kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, sarı yemeni giyer.Diğer nakkarezenler lacivert cübbe, lacivert kavuk, kırmızı yemeni giyerler.

Zilzen : Mehter içinde Zil çalan icracının adıdır.Zilzen başı kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, sarı yemeni giyer.Diğer zilzenler lacivert cübbe, lacivert kavuk, kırmızı yemeni giyerler.

Davulzen : Mehter içinde davul çalan icracının adıdır.Davulzen başı kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, sarı yemeni giyer.Diğer davulzenler lacivert cübbe, lacivert kavuk, kırmızı yemeni giyerler.Davulzen başı ,aynı zamanda mehterbaşının yardımcısıdır.

Köszen : Mehter içinde kös çalan icracının adıdır.Köszen kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, sarı yemeni giyer.

TUĞ

Tuğ 2.5m boyunda bir ağacın üzerinde pirinçten bir topuz bulunan iki yanından atkuyrukları sarkan bir alemdir.Türk devletlerinde hükümranlığın sembolü olarak en eski çağlardan beri kullanılagelmiştir. Türklerde dokuz sayısı uğurlu olduğundan padişahların dokuz tuğu vardır. Bunalrdan en büyüğüne hücum tuğ'u adı verilir.Göktürk kaynaklarında tuğ taşıyan erlerden bahseder.Mehter içinde sembolik olarak bu günde yaşatılmaktadır.

SANCAK

Ordunun onur timsali olan bayrağa verilen addır.Türklerde ilk sancak beyazdır.Selçuklu hükümdarı II.Gıyasettin'in Osman Bey'e verdiği sancakta beyaz sancaktır. Mehterin içinde yer alan ;

1.Ak sancak : Bağımsızlığın ve hakimiyetin sembolüdür.

2.Al sancak : Devleti temsil eder.

3.Yeşil sancak : İslamiyeti ve gazayı temsil eder.

Sancaklar üzerindeki üç hilal, Türklerin üç kıtada kurdukları devletleri sembolize eder.Mehter içinde bu üç sancak sembolik olarak yaşatılmaktadır. Beyaz sancak olmadan diğer sancakların olması mümkün değildir.Türkler tarih sayfasında göründüğünden itibaren, egemenlik sembolü olarak, beyaz sancağı birbirlerine teslim etmişlerdir.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
2
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
8B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
17B
LAL
Üst