Konserve kutusundan teknoloji üreten gençler

agent force Harbi Aktif Üye
Adana'da öğrenciler, ilkel malzemelerden kendi yaptıkları makinelerle fotoğraf çekiyor.

Adana'da öğrenciler, ilkel malzemelerden kendi yaptıkları makinelerle fotoğraf çekiyor. Teneke kutudan yapılan makineyle Adana'nın tarihî mekanlarını fotoğraflayan gençler, katıldıkları uluslararası yarışmadan ödül alarak dönmüşler.
Adana'da konserve kutularından yaptıkları makinelerle, fotoğraf çekmeyi öğrenen bir grup öğrenci hiç beklemediği güzelliklerin de kapılarını aralıyor. Bir öğretmenin teşvikleriyle fotoğraf sevgisi kazanan öğrenciler, okulda şiddet, uyuşturucu, sigara gibi kötü alışkanlıkların tuzağına düşmekten de kurtuluyor.

Milattan önceki (MÖ) bir teknikle; teneke kutularından yaptıkları fotoğraf makineleri ile kentin tarihî mekanlarını belgeleyen öğrenciler, katıldıkları ilk uluslararası yarışmadan ödülle döndü. Adana ve dışındaki sanatsal etkinliklere de giden öğrenciler, sergiler açıyor, söyleşilere davet ediliyor. Birkaç öğrenciyle başlayan bu ilginç başarı öyküsünü, şimdi diğer okullar da örnek alıyor.

Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Nuri Gürdil, üyesi olduğu Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD)'nde aldığı temel fotoğraf bilgilerini 2006-2007 eğitim yılında görev yaptığı Ada Sokağı Lisesi'ndeki talebelerine öğretip, alanda uygulama yapmak isteyince ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. İlk başlarda okuldaki imkansızlıklar ve öğrencilerin düşük gelirli ailelerden gelmesi, özellikle fotoğraf makinesinin temini konusunda büyük sorun oluşturmuş. Gürdil, pahalı fotoğraf makinelerine, objektiflere ve daha bin bir çeşit aksesuara gerek duymadan, fotoğrafın elde edilebilmesi için sadece bir karanlık kutuya ihtiyaç olduğu düşüncesini öğrencilerine anlatmaya çalışmış. Ancak Ada Sokağı Lisesi'nde kurduğu fotoğraf atölyesindeki faaliyetlere katılan çoğu öğrenci, bir teneke kutusuyla fotoğraf çekilebileceğine pek inanmak istememiş. Buna rağman Gürdil, projesini uygulamış.
Yakın bir zamana kadar seyyar şipşak fotoğraf çeken fotoğrafçıların kullandığı ayaklı makinelerdeki sistemi basit bir düzeneğe dönüştürmüş. Kapalı teneke kutuların bir tarafına iğne ucu kadar delik açıp, karşısına ışığa duyarlı kağıdı yerleştirerek fotoğraf makinesindeki ışık-görüntü ilişkisini fotoğrafa dönüştürmeyi başarmış. Sonuçları gören 20-25 meraklı öğrenci de öğretmenlerinin teşviki ile kolları sıvamış.

Geçen sene yarıyıl tatilinde tayini Tepebağ Lisesi'ne çıkan Nuri Gürdil, mezun ettiği 7-8 öğrencisinin yanı sıra Seyhan, Yüreğir ve Pozantı ilçelerinden 10 ayrı okuldan 50 kadar öğrenciyle Adana'nın anıtsal varlıklarını bu teneke fotoğraf makineleri ile çekmeye başlar. İstedikleri zaman AFAD'ın ve Adana Valiliği Kültür ve Sanat Merkezi'nin karanlık odasından da yararlanan öğrenciler, siyah beyaz çekim yaptıklarını, bunun kendilerini film yıkamanın maliyetinden de kurtardığını belirtiyor.

"İğne Deliğinden Sızan Işık" adıyla çalışmalarını bir sistem haline getiren proje sayesinde AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi'nden de destek alınmış. Çalışmaları ile Adana'da fotoğrafın dışında sanat etkinliklerine de katılan öğrenciler sanatçılarla tanışıyor. Kent içi kültür gezileri düzenliyor. Bugüne kadar Çukurova Üniversitesi Fotoğraf Kulübü'ndeki söyleşiye katılan Adana Pinhole Fotoğraf Grubu, Kocaeli Üniversitesi Fotoğraf ve Grafik Dalları Bölüm Başkanı Özer Kamburoğlu'dan fotoğraf eğitimi üzerine bilgiler aldı.

Bir kulübün düzenlediği uluslararası yarışmada iki öğrencinin fotoğrafı ödüle layık görülmüş. İstanbul Uluslararası FotoFest'e davet edilen öğrenciler tüm bu çalışmaları kitaplaştırarak Türkiye'deki liselere hediye etmeyi planlıyor. Nuri Gürdil, "Fotoğrafik bir başarı olsun ya da olmasın, fotoğraf çalışmaları ile öğrencilerin şiddete, uyuşturucuya ve suça yönelmelerini engellemeye çalıştık." diyor. Milattan önceki teknikle fotoğraf çeken öğrencilerin hayata bakışları da değişmiş.
Adasokağı Lisesi'nden geçen yıl mezun olan ve ‘pinhole' yöntemiyle fotoğraf çekmeyi öğrenen Hasan Mugan, Mardinli yoksul bir ailenin çocuğu. Üniversiteye hazırlanan Mugan, fotoğrafa ilgi duyduğunu ifade ediyor. Teneke kutularla yaptıkları makinelerden ilk başta sonuç alamadıklarını dile getiren Mugan, gelinen noktada düşüncelerini şu şekilde özetliyor: "Biz beş kardeşiz. Mahalle ortamından olsa gerek, yapımız biraz farklı. Önceden kaprisli, insanlara karşı sabit fikirli, hareketli; kısacası felakettik. Böyle büyüdük. Fotoğraf, tiyatro, sinema, sergi diye bir şey bilmiyordum. Ama fotoğrafla ufkum açıldı.
Artık her şeye farklı bir gözle bakıyorum. Basit ama zevkli yöntemle çektiğimiz fotoğrafların bizleri birtakım olumsuz alışkanlık ve kötü arkadaş çevresinden kurtardığını düşünüyorum. Öyle ki; kimi arkadaşlarımız okuldan kaçarken, biz boş derslerimizde teneke kutularıyla makine yapıyorduk. Çevredeki akranlarımıza göre yaşantımıza renk geldi. Fotoğrafladığımız anıtsal değerler hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Takdir edildikçe bu işi daha çok sahipleniyoruz."

Tepebağ Lisesi 2. sınıf öğrencisi Diyarbakırlı İsa Büyükbayram, önceden okul çıkışı, vaktinin büyük bir kısmını internet kafede geçirdiğini anlatıyor. Büyükbayram, şimdi fotoğrafla bu alışkanlığı önemli ölçüde terk ettiğini söylüyor. Sigara, alkol kullanan arkadaş çevresinden koptuğunu anlatan Büyükbayram, "Görüşsem bile uzaktan ilgileniyorum. Sanat insanı değiştiriyor. Olaylara bakış tarzım değişti. Hayatımda hiç sergiye gitmemiştim. İlk kez sergilere gittim. Kardeşlerim ilk başta ‘saçma' diyorlardı. Yapılanları görünce şimdi destek veriyorlar." şeklinde konuşuyor.

Aynı okuldan Ali Demirci de fotoğrafa başladıktan sonra bilgisayar oyunlarını terk ettiğini ifade ediyor. Tarihî mekanları fotoğraflarken oralar hakkında bilgilendiklerini aktaran Demirci, “Önceleri birçok kimse, ilk başta ‘Teneke kutusuyla fotoğraf çekilir mi?' diye dalga geçiyordu. Ama gördüklerinde ikna oldular.” diyerek başarılarını anlatıyor
 
Son düzenleme moderatör tarafından:
Üst