İnsan İçin En İyi Arkadaş: Kur’an

şeker Üye


Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor:

“ALLAH Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kur’an okuyan mü’min, turunç meyvesi gibidir: Kokusu hoş ve tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min, hurma gibidir: Kokusu yoktur ama tadı güzeldir.

Kur’an okuyan münafık, reyhan otuna benzer: Kokusu güzeldir ama tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık, Ebûcehil karpuzu gibidir: Hem tadı acıdır hem de kokusu yoktur.

İyi arkadaş, misk taşıyan insana benzer: Misk taşıyan ya sana o kokudan hediye eder ya da ondan sana hoş kokular gelir. Kötü arkadaş ise körük çeken insana benzer. Körük çeken, ya sana kara bulaştırır ya da ondan sana pis dumanlar gelir.”
Ebû Davud

Kur’an...

Mü’min ve münafık...

Tad ve koku...

İyi arkadaş ve kötü arkadaş...

Bunlar hadis-i şerîfin konusunu ve eksenini oluşturan ana öğeler.

Kur’an’a gelince...

Kur’an, asıl hareket noktası ve merkezdir! Müsbet ya da menfi, yakınlık ya da uzaklık bakımından sözkonusu öğeler onun üzerine bina edilirler. Kur’an bu öğelerin, etrafında döndükleri eksendir.

Sevgili gençler...

Kur’an hakkında yapılacak bir konuşma alışılagelen, bayağı bir konuşma değildir. Aksine oldukça ciddi, ayrıntılı ve uzun süren bir konuşmadır. Ne var ki bu sayfalar bu konuşmanın yeri değil.

Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem bütün okyanus ve denizler de mürekkep olsa, ALLAH’ın sözleri bitmeden önce muhakkak bu kalemler ve mürekkepler tükenirdi. Hatta bu kalemler ve mürekkepler, aklın tereddütsüz kabul ettiği ilahi gerçekleri yazmaktan bile aciz kalırdı.

ALLAH’ın Resûlü Muhammed’in (s.a.v.) Kur’an hakkındaki sözlerinin sınırında durmak bize yeter. Hz. Peygamber (s.a.v.) Kur’an hakkında şöyle buyurmaktadır:

“O, ALLAH’ın kopmaz ipidir. O, hikmet taşıyan sözdür. O’nda sizden öncekilerin ve sonrakilerin haberi, aranızdaki anlaşmazlıkların hükmü ve çözümü vardır. Kim büyüklenerek O’nu terkederse, ALLAH o kimseyi helak eder. Kim de O’ndan başkasında hidayet ararsa, ALLAH o kimseyi saptırır. O hak ile bâtılı ayıran bir sözdür. O asla bir oyun değildir. İnsanı hayrette bırakan güzellikleri tükenmez. Çokça okunması sebebiyle asla eskimez.

Cinler Kur’an’ı dinlediler ve şöyle dediler: ‘Gerçekten biz, doğru yola ileten harikulâde güzel bir Kur’an dinledik. Biz de ona iman ettik..”[
4]

Açıklamanın bu sınırında duruyor ve en küçük bir ilave dahi yapmıyoruz...

Çünkü ALLAH’ın Peygamberi Muhammed’in (s.a.v.) sözüne bir harf dahi ilave etmek bizim haddimize değil. Hem ne ilave edebiliriz ki?!.

Kur’an ile birlikte yaşayan mü’min, turunç meyvesine benzer: Kokusu hoş ve tadı güzeldir. Tadı leziz, kokusu nefistir.

Hiç şüphesiz Kur’an ALLAH’ın sofrasıdır. Mü’min bu sofraya gelir ve O’nun temiz, güzel ve leziz yemeklerinden beslenir. Aldığı besin bedenine derhal canlılık ve dinçlik kazandırır. Hücrelerine ve damarlarına kan hücum eder. Yüzüne bir aydınlık gelir, gözleri ve alnı ışıl ışıl parlar.

Kur’an daima kurulu hazır bir sofradır. Bazen serilen bazende kaldırılan bir sofra değildir. Aklı ve kalbi aynı anda besler. Sofrada bulunanları mükemmel ve seçkin bir şahsiyet haline getirir. Toplum içinde onları en güzel bir yaşamın sahibi kılar. Onlar simalarından ve etrafa yayılan kokularından tanınırlar. Yaşamın günlük işlerinde veya karşılıklı yardımlaşma ve ticari ilişkilerde bulunma gibi sebeplerle diğer insanlarla biraraya geldiklerinde, tadlarının tatlı yakınlıklarının da leziz olmasıyla tanınırlar.

Nihayetinde insan ailesi ve toplumu içinde ahlâktan ibarettir.
 
şeker Üye
Kur’an’ı ayrılmaz bir parçanız ve sürekli başvurduğunuz bir kaynak yaparak onu okumaya, anlamaya çalışmaya, vicdanınızda dosdoğru bir yol ve hayâtınızda dürüst bir yaşam tarzı edinmeye ne dersiniz?!.

ALLAH’ın sevgili peygamberi Muhammed (s.a.v.) sizin için en güzel örnektir. Mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye (r.a.)ALLAH Resûlü’nün (s.a.v.) ahlâkı sorulduğunda şöyle cevap verdi:

“O’nun ahlâkı Kur’an idi.”
 
şeker Üye
Sevgili gençler...

Sakın, iyi olduğu ancak tadına bakıldığı ya da ağızda çiğnendiği zaman anlaşılan iyi cins bir meyve olmayın.

Sizden yayılan ve tekrar size geri dönen o güzel koku içinizde muhakkak kök salmalıdır.

Birden fazla ahlâkî faziletlerle süslenmek zorundasınız.

Bunun için derhal kendinizi Kur’an’a verin ve Kur’an okumaya başlayın. Gece ve gündüz huşuyla, edeple, verdiği öğüdü kabul ederek okuyun. Kesinlikle Kur’an’ı, boynunuzu süslediğiniz bir ziynet eşyası ya da duvarınızı süslediğiniz bir tablo yapmayın.

Kendilerine semavi bir kitap verilip de arkalarına atanlar ya da onu okumayıp, içindekilerle amel etmeyen de aksine onu oyun ve eğlence edinen insanlar ne zavallı, ne bedbahttırlar.
 
şeker Üye
Onlar güzel kokuyu ve leziz tadı bırakıp gitmişlerdir.

Onlar demircinin körüğünü, siyah dumanını ve karasını misk sahibine tercih etmişlerdir...

Sevgili genç...

Kur’an’ı kendine, yalnız başınayken ve toplum içine çıktığın zaman her an beraber olduğun en candan arkadaşın ve yoldaşın yap. Kendin, ailen ve yakın akrabaların için bir yaşam biçimi edin. Bil ki, bütün bunları yaptıktan sonra senin iyi bir şöhretin, güzel bir namın, düzgün ilişkilerin ve aranan bir sevgin olacaktır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
2B
Üst