İnsan Hakları

Ömer
Yönetici
İNSAN HAKLARI​
KAVRAMLAR
Hak Kavramı
Hak, bir şeyi yapabilme yetkisidir. Bunu yapıp yapmamakta herkes kişi serbesttir. Yani kişi hakkını kullanır ya da kullanmaz. Kimi hakların çiğnenmesi, ahlaki olarak saygısızlıktır. Bazı haklar ise yasalarla koruma altına alınmıştır.

İnsan Hakları Kavramı
İnsan hakları, bütün insanların yalnızca insan olmalarından dolayı sahip oldukları haklara denir. Bu hakların temelinde, insanın değerli bir varlık olduğu anlayışı yatar.

Evrensellik Kavramı
Evrensel bütün insanlığı ilgilendiren, dünya ölçüsünde, dünya çapında demektir. Örneğin, bilim ve sanat evrenseldir.
Bir düşüncenin evrensel olması, dünyanın neresinde olursa olsun değer taşıması anlamına gelir. İnsan hakları da evrensel bir kavramdır. Bugün, tüm demokratik toplumlar, insan haklarının evrenselliğini kabul ederek insanlar arasında hiçbir ayrım yapılmadan bu hakları sağlamaya çalışmaktadır. Çünkü, insan hakları her zaman, her yerde ve herkes için geçerli olan haklardır.
İnsan hakları temelde, insanın özündeki değeri korumayı amaçlar. Çağımızın ideali, insan haklarını gerçekleştirebilecek, güvence altına alabilecek bir toplum düzenini, dünyanın her yerine yayabilmektir.
İNSAN HAKLARI DÜŞÜNCESİNİN GELİŞMESİ
İnsan Hakları Düşüncesinin Ortaya Çıkışı
İlk insanlar, günümüzde olduğu gibi toplu halde değil, dağınık olarak yaşıyorlardı. Yaşamları, hem doğa şartlarıyla, hem de birbirleriyle mücadele ederek geçiyordu. Güçlü olan,zorla başkalarının elinde olanı alabiliyordu. Karşılaşılan güçlükler, insanlar arasında dayanışmayı ortaya çıkardı. Böylece insanlar, ilk kez küçük gruplar haline yaşamaya başladılar. Zamanla ortaya çıkan haksızlıklar ve çatışmaların önlenebilmesi amacıyla insanlar aralarında örgütlenmeye başladılar. Sonuçta, devlet dediğimiz birlik ortaya çıktı.
İlk devletlerde herkes eşit haklara sahip değildi. Toplum, sınıflara ayrılmıştı. Kral ve ailesi, soylular, din adamları geniş haklara sahipken, halkın hakları ise sınırlıydı. Bu durum, Yeni Çağ'a kadar bu şekilde devam etmiştir.
Kurulan ilk devletlerde insanları haklara eşit sahip olmaması, beraberinde mücadeleyi de getirmiştir. Yüzyıllarca süren bu mücadele, ilk olarak İngiltere'de başarıya ulaşmış ve ilk kez kralın etkileri sınırlanmıştır.(1215 / Magna Carta Özgürlük Bildirgesi).

Yeni Çağ'da İnsan Hakları Düşüncesinin Gelişimi
İnsan hakları düşüncesinin gelişiminde ilk ciddi başarılara 17. ve 18. yüzyıllarda ulaşılmıştır. O dönemde bu düşünceye en büyük katkıyı "doğal hukuk" düşüncesi diye bilinen akım sağlamıştır. Doğal hukukçulara göre; "insanın doğuştan kazandığı haklar ve özgürlükler vardı. Bunlar sınırlanamaz, engellenemez, baskı altında tutulamazdı. "Doğal Hukuk Akımı'nın en önemli temsilcileri, T.Hobs ve J.J.Russo'dur.
Tarihsel süreçte, insan hakları düşüncesi adım adım geliştirilmiştir. Bu gelişmeler özetle şu şekildedir:
*1689 İngiltere Haklar Bildirgesi
*1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi
*1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi
Bunlardan sonuncusu olan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi, diğer ikisine göre daha geniş kapsamlıdır. Sadece Fransızlar için değil, herkes için geçerli hakları ilan etmiştir.
Bu haklardan en önemlileri şunlardır;
*Bütün insanlar özgür doğar ve eşit haklara sahiptir.
*Devlet, temel hakları ve özgürlükleri korumak zorundadır.
*Kanunlar önünde tüm insanlar eşittir.

Yeni Çağ'ın sonlarına doğru, yaşama hakkı, özel yaşamın gizliliği, sağlık hakkı, eğitim hakkı, düşünce, kanaat ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi "birinci kuşak haklar" da denilen hak ve özgürlükler belirlenmiştir.



20.Yüzyılda İnsan Hakları Düşüncesindeki Gelişmeler
İnsan hakları mücadelesi, yüzyıllar boyu sürmüş olsa da bu hakların uluslar arası alanda kabul görmesi oldukça yenidir. II.Dünya Savaşı'ndan sonra insan hakları, ülkelerin kendi iç sorunları olmaktan çıkarılmıştır. 1945 yılında, Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalanmıştır. Devletler, insanlığa ve insan haklarına karşı yapılan saldırları uluslar arası düzeyde önleme çabasına girmişlerdir. Buna bağlı olarak 10 Aralık 1948'de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB) imzalanmıştır.Bu bildirgede;
*Yaşama Hakkı,
*Kişi Güvenliği,
*İşkence ve kölelik yasağı,
*Haksız tutuklamaların önlenmesi,
*Herkesin ülkesindeki yönetime katılması,
*Yasalar önünde eşitlik,
*Konut dokunulmazlığı,
*Özel yaşamın gizliliği,
*Din ve vicdan özgürlüğü gibi konular yer almıştır. Bu hakların tamamından tüm ülkelerde yaşayan insanların yararlanması ilkesi benimsenmiştir. Kişilerin insanca yaşaması için, ekonomik ve sosyal baskılardan kurtulmaları gerektiği vurgulanmıştır.
İHEB, fazlaca bağlayıcılığı olmayan bir bildirgeydi. Yıllar sonra "Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme" ile "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslar Arası Sözleşme" de uluslarca imzalandı. 1976 yılında 35 ülkenin imzalamasıyla İHEB, hem bağlayıcı hem de yükümlülük getiren bir içerik kazanmış oldu. Türkiye de 10 Mart 1954'te sözleşmeyi imzalayarak bu yükümlülüğü üstlenmiştir.
Günümüzde, insan haklarıyla ilgili çalışmalar daha da hızlanmıştır. Çünkü, demokratik yönetimlerin temelinde insan haklarının korunması vardır. Gelişen bilim ve teknoloji yeni insan haklarını ortaya çıkarmıştır. Bunlar:Çevre hakkı, barış hakkı, gelişme ve ilerleme hakkı, insanlığın ortak mirasını koruma hakkı gibi haklardır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
1
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
24B
Yanıtlar
2
Görüntülenme
27B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
17B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Üst