Iki Yasamlilar

şeker Üye
(AMPHIBIA)

Hem suda hem de karada yasadiklarindan iki yasamlilar anlamina Amphibia adi verilmistir. Gerek anatomi ve gerekse fizyolojik açidan baliklarla sürüngenler arasinda bir özellik gösteren Amphibia sinifi, omurgalilarin su disinda yasayan ilk grubunu olusturmaktadir. Devonien'in sonlarina dogru meydana gelen kuraklik nedeniyle, akcigerli baliklarin bazi populasyonlari yasadiklari ortamlardan çikarak karadan diger sulara geçmislerdir. Daha sonra da tüm sularin kurumasiyla zamanlarinin büyük bir bölümünü karalarda geçirmeye baslamislardir. Böylece Amphibia'yi olusturan ilk karasal hayvan grubu ortaya çikmistir. Amphibia'nin baliklarin en evrim geçirmis olan Telostei yerine in ilkel grubu olan Dipnoi'den meydana gelmesi ilginç bir evrimsel olaydir.
Omurgalilar su yasamindan kara yasamina geçerken, birçok degisiklikler meydana gelmistir. Bunlardan en önemlileri sunlardir:
A. DERI: Karasal hayvanlar sahip olduklari sert derileriyle su kaybini önlerler. Sucul hayvanlarda bulunan yumusak epidermis yerine bunlarda dis yüzeyi ölü hücrelerden meydana gelmis bir keratin kilif tarafindan kusatilmis sert epidermis tabakasi olusmustur.
B. AMNIOTIK YUMURTA: Karasal hayvanlar, karada yumurtlamak zorundadirlar. Böyle bir yumurtanin kuruma ve mekanik etkenlerden korunabilmesi için sert ve delikli bir kabuga, fazla miktarda yedek besin maddesine ve amnion, korion ve allantois gibi embriyonik zarlara gereksinme vardir. Ayrica iç döllenme ve döllenme sirasinda bir çiftlesme davranisi zorunludur. Bu tip yumurta ilk kez, karasal yasama çok iyi bir uyum göstermis olan Reptilia (sürüngenler)'da görülmüstür. Amphibia üyelerinin büyük bir çogunlugu yumurtalarini suya biraktiklarindan bu tip degisikliklere gereksinme duyulmamistir.
C. SOLUNUM: Karasal hayvanlarda, solungaçlar yerine akcigerler meydana gelmistir. Böyle bir yapi Dipteiformes (Dipnoi) takimi üyelerinde de bulundugundan akciger ile solunuma uyum oldukça kolay olmustur. Yalniz, farkli olarak karasal hayvanlarda akcigerin korunabilmesi ve su kaybinin önlenebilmesi için vücudun daha iç kisimlarinda yer almasi gerekli olmustur. Akcigerin konumunda meydana gelen degisiklik farinks, trakea ve brons gibi özel solunum yollarinin olusumuna neden olmustur.
D. DOLASIM: Akcigerlerin olmasiyla, dolasim sisteminde de bazi degisiklikler meydana gelmistir. Baliklarda solungaç dolasimi (Aort yaylari=solungaç damarlari) dogrudan dogruya ventral aortadan gelen kan ile saglanmaktadir. Karasla hayvanlarda aort yaylari, vücut dolasimini saglayan sistemik ve akciger dolasimini saglayan pulmonar olmak üzere iki sistemden meydana gelmistir. Buna bagli olarak kalpte ve akcigerlerden gelen kanin ayri ayri toplandigi iki kulakçik olusmustur.
E. HAREKET: Sucul hayvanlarda bulunan lob seklindeki yüzgeçlerin yerine, karasal hayvanlarda yürüme, kosma, tirmanma ve uçmaya uyum göstermis eklemli üyeler olusmustur.
F. DUYU ORGANLARI: Sucul hayvanlarda en fazla gelismis duyu organi koklamadir. Karasal hayvanlarda ise görme duyusu gelismis ve buna bagli olarak kurumayi önlemek korunmayi saglamak amaciyla bir göz kapagi olusmustur. Ayrica baliklarda yakini görmeye ayarlanmis olan göz mercegi de akomodasyon yapabilecek bir özellik kazanmistir. Sucul hayvanlarin yan çizgi sistemleriyle algiladiklari su titresimleri gibi normal sesleri de duyup duymadiklari bilinmemektedir. Yalniz ses iletimi havada sudan daha kötü oldugundan, karasal hayvanlarda çok iyi bir isitme organinin olusmasi zorunlu hale gelmistir.
G. BOSALTIM SISTEMI: Tatlisu hayvanlari protein metabolizmasinin son ürünü olan amonyagi, amonyum seklinde disari atarlar. Amonyum zehirli bir maddedir. Bu nedenle su ile yeter derecede seyreltilerek disari bosaltilir. Karasal hayvanlar suyu bu sekilde cömertce harcayamadiklarindan amonyum kus, ve sürüngenlerde ürik asite, memelilerde ise karaciger enzimlerinden olan Arginaze tarafindan üreye dönüstürülerek disari atilir.
Bu degisikliklerin tümünü ilk karasal hayvanlar olan Amphibia'da görmek mümkün degildir. Yalniz Amphibia'da da bu geçis sirasinda; deri hava basincina dayanabilecek bir yapi kazanmis, solungaçlar yerine akcigerler olusmus, dolasim sistemi akciger ve deri solunumunu saglayacak duruma gelmis, çift yüzgeçler yerine üyeler olusmus, hava ve su içerisinde görev yapabilecek duyu organlari gelismistir.
KARAKTERISTIK ÖZELLIKLERI:
Derileri çok sayida salgi bezi içerir ve her zaman nemli ve yumusak bir sekildedir. Günümüzde yasayan üyelerinde dis pullar ve yüzgeç isinlari yoktur. Bazilarinda zehir bezleri bulunmaktadir. pigment hücreleri (kromotoforlar) renk degisiminde ve ortamin rengine uymada önemli görevler yapar.
Yüzme ve yürümeye yarayan iki çift üyeleri (Tetrapod), 4-5 veya daha az sayida parmaklari vardir. Bazilarinda üyeler körelmistir. Parmaklari arasinda genellikle bir zar bulunmaktadir.
Agizlari oldukça genis, yalniz üst çenede veya her iki çenede küçük disler mevcuttur. Iki tane olan burun delikleri agiz boslugu ile baglantilidir. Göz kapaklari hareketlidir. Bazi üyelerinde orta kulak zari disarida yer almistir.hareketli olan dillerini aniden disari firlatarak avlarini yakalarlar.
Iskeletin büyük bir bölümü kemik yapidadir. Omur sayisi çok degisiklik gösterir. Kaburgalarin mevcut oldugu durumlarda, bu yapilar sternuma baglanmaz.
Kalpleri iki kulakçik ve bir karincik olmak üzere üç gözlüdür. Vücut ve akciger olmak üzere iki ayri dolasima sahiptirler. Derileri kilcal damarlar açisindan oldukça zengindir. Alyuvarlari oval sekilde ve çekirdeklidir.
Solunum akciger, solungaç, deri ve agiz boslugu astariyla yapilir. Bazilarinda bir tek tip solunum görülmesine karsin digerlerinde bu dört tip solunumu da ayni anda görmek olasidir. Genellikle larva evresinde bulunan dis solungaçlar, bazilarinda yasam boyu varligini sürdürmektedir. Özellikle kurbagalarda ses çikarma telleri çok iyi bir sekilde gelismistir.
Vücut sicakligi çevreye bagli olarak degisiklik gösterir (Poikilothermus). Bu tip hayvanlara ektoderm hayvanlarda denir. Çünkü bu hayvanlar gerek duydugu sicakligi bulunduklari ortamdan saglarlar.
Beyinden 1O çift sinir çikar. Bunlara Cranial sinirler de denir.
Ayri eseylidirler. Döllenme iç veya dis döllenme seklinde olur. Çogunlukla ovipardirlar. Yumurtalari jelatin bir zar içerisinde olup yedek besin maddesi tarafindan fakirdir. Segmentasyon holoblastik tiptedir, fakat blastomerlerin büyüklügü birbirlerine esit degildir. Embriyonik zarlar yoktur. Genellikle suda geçen bir larva evresi ve metamorfozdan sonrasi ergin hale gelirler.
ÖRNEK TÜRLER
Ascaphus truei (kuyruklu kurbaga), Bombina bombina (Kirmizi kurbaga), Pelobates syriacus (Toprak kurbagasi), Bufo bufo (Sigilli kurbaga), Bufo viridis (Gece kurbagasi) Hyla arborea (Agaç kurbagasi), Rana ridibunda (Ova kurbagasi) Andrias japonicus (Dev semender), Salamandra salamandra (Ates semenderi),
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
5B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
M
Yanıtlar
0
Görüntülenme
32B
Misafir
M
Yanıtlar
0
Görüntülenme
14B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst