'Hepimiz Müslümanız' diyecek delikanlılar..
Abdulhamit GÜLER
“Şu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli.”
Akif bu satırları bir milli şair duygusuyla yazarken, torunlarının bir gün gelince ‘toplu namaz’ ifadesini terörist eylem manasında ‘çığırtacağını’ düşünmüş müydü acaba?
İstiklal Marşı başlığıyla her okulda asılı duran mısraların içerdiği mana, bu ‘namaz karşıtı’ garip durum karşısında utanarak kara toprağa tohum olmayı yeğlemez miydi acaba?
Tahmin edeceğiniz gibi Bağcılar’daki ‘namaz skandalından’ bahsediyorum.
Çok kıymetli medyamız öyle bir şekilde duyurdu ki, ‘ben nasıl bir ülkede yaşıyorum’ diye sordum kendime.
Bu ülkede bir okulda namaz kılmak neden ‘gizli kamera’ ile çekilip ‘teşhir edilecek’ bir eylem olarak algılanır?
Biz değil miydik İslam’ın asırlarca mihmandarlığını yapan şanlı millet?
Anadolu insanı değil miydi İslam referansı ile dünyaya ‘hoşgörü’ dersi veren?
Ve benim bildiğim modern zaman değerleri değil mi; uyuşturucu, alkol, fuhuş vs. kapıları gençlere açan ve bataklıkta çırpınışlarını bize seyrettiren?
Müslüman hassasiyetini bir kenara bırakarak soruyorum o halde:
İnanan bir insanın ibadetini inancı doğrultusunda gereken vakitte, öngörülen biçimde yapmasını sağlamak değil midir laiklik?
Yalnızca din etkisini gündelik hayattan uzaklaştırmak olarak algılanan laiklik anlayışını hangi medeni fikirle açıklayabilirsiniz?
Bu eylemi bir Müslüman değil de, misal hristiyan bir vatandaş yapsaydı acaba aynı ‘duyarlılığı’ gösterecek miydi çok muhterem medyamız ve pohpohçusu malum çevreler?
Demokrasi dediğiniz şey; azınlığa, azlığını hissettirmemek için istem dışı yapılan ‘pozitif ayrımcılıktan’ mı ibarettir ve bu ‘iyi niyetli’ ayrımcılık daha ne kadar ‘çoğunluğun’ hayatını zehir edecek?
Mağdur genç kızımızın annesi ‘mağduriyetini’ açıklarken şu ifadeleri kullanıyor:
"Kızımın beynini yıkadılar. Şimdi sürekli dini konularda kitap okuyan bir çocuk oldu. Şu an televizyonda ilahiler dinliyor. Gecenin beşinde kalkıp namaz kılıyor."
Allahım, bu söylenenler benim memleketimde mi şikâyet konusu oluyor? Sabahın beşinde kılınan namazın ‘sabah namazı’ olduğunu bilmeyen bir insanın kendini bilmez hezeyanı ile mi karalanmaya çalışılacaktı ‘aydınlanma adımları’?
Ailenin İslam’dan ne kadar uzak olduğu yukarıdaki cümlelerden anlaşılıyor. Böyle bir yakınlığa da zorunlu değiller elbette. Ancak, ibadet şekli ve İslam’a yönelimi, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede nasıl bu şekilde çığırma konusu edebiliyorlar?
Ve Müslüman öğrencilerin vakit namazını okulda kılmalarında nasıl bir zarar olabilir? Hristiyan ve Yahudi ve diğer inanç sahibi insanlar da kendi ibadetlerini yapsın. Bunu da sonuna kadar savunuyorum.
Ve elbette çok saygıdeğer medyamızdan aynı ‘şerefli’ duruşu da beklemiyorum
Gelelim özgürlük muhafızı ‘hepimiz bilmem neciyiz’ sahtecilerine…
Bakalım kaç delikanlı, bu manasız ‘linç girişimi’ karşısında sokağa çıkıp da ‘hepimiz müslümanız’ diye haykırabilecek?
Elbette aynı kadrodan hiç kimse inmeyecek sokaklara. Çünkü bu memlekette ‘özgürlük’ dediğimiz ‘insan hakkı’, yalnızca ‘sayıca az olanlar’ için savunulmuştur.
Ve şimdi; kendi köşesinde yerinde sayma pahasına satırları dolduran aciz bir ‘özgürlük delisi’; ‘mürteci’ fişini çoktan yemiş ve mürekkebi daha da koyulaşma fikrine aldırmayacak duygusallıkta içine ağlayan ‘kul’ olarak haykırıyorum:
“Hepimiz müslümanız!”
habers.com
Abdulhamit GÜLER
“Şu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli.”
Akif bu satırları bir milli şair duygusuyla yazarken, torunlarının bir gün gelince ‘toplu namaz’ ifadesini terörist eylem manasında ‘çığırtacağını’ düşünmüş müydü acaba?
İstiklal Marşı başlığıyla her okulda asılı duran mısraların içerdiği mana, bu ‘namaz karşıtı’ garip durum karşısında utanarak kara toprağa tohum olmayı yeğlemez miydi acaba?
Tahmin edeceğiniz gibi Bağcılar’daki ‘namaz skandalından’ bahsediyorum.
Çok kıymetli medyamız öyle bir şekilde duyurdu ki, ‘ben nasıl bir ülkede yaşıyorum’ diye sordum kendime.
Bu ülkede bir okulda namaz kılmak neden ‘gizli kamera’ ile çekilip ‘teşhir edilecek’ bir eylem olarak algılanır?
Biz değil miydik İslam’ın asırlarca mihmandarlığını yapan şanlı millet?
Anadolu insanı değil miydi İslam referansı ile dünyaya ‘hoşgörü’ dersi veren?
Ve benim bildiğim modern zaman değerleri değil mi; uyuşturucu, alkol, fuhuş vs. kapıları gençlere açan ve bataklıkta çırpınışlarını bize seyrettiren?
Müslüman hassasiyetini bir kenara bırakarak soruyorum o halde:
İnanan bir insanın ibadetini inancı doğrultusunda gereken vakitte, öngörülen biçimde yapmasını sağlamak değil midir laiklik?
Yalnızca din etkisini gündelik hayattan uzaklaştırmak olarak algılanan laiklik anlayışını hangi medeni fikirle açıklayabilirsiniz?
Bu eylemi bir Müslüman değil de, misal hristiyan bir vatandaş yapsaydı acaba aynı ‘duyarlılığı’ gösterecek miydi çok muhterem medyamız ve pohpohçusu malum çevreler?
Demokrasi dediğiniz şey; azınlığa, azlığını hissettirmemek için istem dışı yapılan ‘pozitif ayrımcılıktan’ mı ibarettir ve bu ‘iyi niyetli’ ayrımcılık daha ne kadar ‘çoğunluğun’ hayatını zehir edecek?
Mağdur genç kızımızın annesi ‘mağduriyetini’ açıklarken şu ifadeleri kullanıyor:
"Kızımın beynini yıkadılar. Şimdi sürekli dini konularda kitap okuyan bir çocuk oldu. Şu an televizyonda ilahiler dinliyor. Gecenin beşinde kalkıp namaz kılıyor."
Allahım, bu söylenenler benim memleketimde mi şikâyet konusu oluyor? Sabahın beşinde kılınan namazın ‘sabah namazı’ olduğunu bilmeyen bir insanın kendini bilmez hezeyanı ile mi karalanmaya çalışılacaktı ‘aydınlanma adımları’?
Ailenin İslam’dan ne kadar uzak olduğu yukarıdaki cümlelerden anlaşılıyor. Böyle bir yakınlığa da zorunlu değiller elbette. Ancak, ibadet şekli ve İslam’a yönelimi, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede nasıl bu şekilde çığırma konusu edebiliyorlar?
Ve Müslüman öğrencilerin vakit namazını okulda kılmalarında nasıl bir zarar olabilir? Hristiyan ve Yahudi ve diğer inanç sahibi insanlar da kendi ibadetlerini yapsın. Bunu da sonuna kadar savunuyorum.
Ve elbette çok saygıdeğer medyamızdan aynı ‘şerefli’ duruşu da beklemiyorum
Gelelim özgürlük muhafızı ‘hepimiz bilmem neciyiz’ sahtecilerine…
Bakalım kaç delikanlı, bu manasız ‘linç girişimi’ karşısında sokağa çıkıp da ‘hepimiz müslümanız’ diye haykırabilecek?
Elbette aynı kadrodan hiç kimse inmeyecek sokaklara. Çünkü bu memlekette ‘özgürlük’ dediğimiz ‘insan hakkı’, yalnızca ‘sayıca az olanlar’ için savunulmuştur.
Ve şimdi; kendi köşesinde yerinde sayma pahasına satırları dolduran aciz bir ‘özgürlük delisi’; ‘mürteci’ fişini çoktan yemiş ve mürekkebi daha da koyulaşma fikrine aldırmayacak duygusallıkta içine ağlayan ‘kul’ olarak haykırıyorum:
“Hepimiz müslümanız!”
habers.com
