Devletler Özel Hukuku

Betül17 denizimsi
DEVLETLER UMUMİ HUKUKU

Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin 10 üyesi nöbetleşe(sırasıyla) belirlenir. Dünynın değişik yerlerinden bölgesel ve sosyal araştırmalar yapmak suretiyle aday olan ülkeler BM genel kurulu tarafından oylanır.
Şu anda 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 5’i daimi üyenin hepsi destek vermesi gerekiyor. Güvenlik Konseyi kararlarını 9/15 oyuyla alır. Bu 9 üyenin 5’i mutlaka daimi üye olması gerekir.


ULUSLAR ARASI HUKUK İLE İÇ HUKUK ARASINDAKİ İLİŞKİ
Uluslar arası Hukuk ve İç hukuk diye bir olgu var. Yeni yeni AB hukuku diye bir kavram ortaya çıkıyor. Ancak AB hukuku bir hukuk ayrımı değildir. AB hukukunun kendine özgü bir yapısı var.
Er uluslar arası örgütün bir tüzüğü kuruluş antlaşması vardır. AB yapısı birçok uluslar arası örgütten farklıdır.

MONİST DÜŞÜNCE:
Birçok görüş ortaya atılmıştır. Uluslar arası hukukla , iç hukuk bir hukuk sisteminin birbirini tamamlayan parçadır.
Bu yaklaşım uygulanan hukuk sistemlerine ciddi bir biçimde etki etmiştir. Bu yaklaşımın en önemli savunucusu Hans Kelsen’dir.
Kelsen objektivist görüşü benimser. İç hukuk ve uluslar arası hukuk birbirini tamamlar. Bir bütünün parçalarıdır.

DÜALİST DÜŞÜNCE
İç hukuk ile Uluslar arası hukukun birbirinden tamamen farklı olduklarını ifade eden yaklaşımdır. Belli gerçekleri ön plana çıkarıyor.
Bu farklılıklar şunlardır:
a-İki hukuk düzeninin düzenledikleri ilişkileri farklıdır. İç hukuk kişilerle kişiler kişilerle tüzel kişiler ve tüzel kişilerle devlet arasındaki ilişkileri düzenler. Uluslar arası hukuk devletler arası ilişkileri ve uluslar arası örgütleri düzenler.
b- İki hukuk sisteminin kaynakları birbirinden farklıdır. İç hukuk örgütlü üstün kamu otoritesinin nezaretinde içhukuk normlar hiyeraşisi çerçevesinde kurucu nitelikteki anayasanın öngördüğü yasama organı tarafından yapılırken uluslar arası hukuk eşit,egemen,uluslar arası hukuk kişileri tarafından ortaya çıkarılır.
c-Zaman zaman iç hukuk ile uluslar arası çelişebilir,çatışabilir. Eğer böyle olsaydı monist yaklaşım doğru olsaydı çelişme olmamalıydı.
Dünyamızda bugün geçerli olan sistem prensip olarak hiçbir tanımı tam olarak içermiyor.
Bazı durumlarda verilen kararlarda içhukuk düzeninin uluslar arası hukuku bağlayamayacağı yönünde karar veriyordu. (Eğer monist sistem olsaydı böyle bir ayrışı olmaması gerekiyordu.
Bazı durumlarda ise bazı ülkeler uluslar arası huuku iç hukuk sisteminden daha üstün tutuyor. Demek ki hukuku bir bütün olarak görüyor. (Monist görüşü haklı çıkarıyor)
Pozitif hukukta düalist görüşten de ,monist görüşten de etkilenildiğini söyleyebiliriz.
Türk Hukukunda Uluslar arası hukukun yerini inceleyecek olursak:
Bu konuda anayasanın 90. maddesi bir atıfta bulunmaktadır.
D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma
MADDE 90/5. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır
Genel eğilim olarak iç hukuk ile uluslar arası hukukun etkileşim içinde olduğunu ifade edebiliriz.
Bazı uluslar arası hukuki metinler iktibas edilerek iç hukukla etkileşim içinde olabilir.
Ya da gönderme yapılarak etkileşim gerçekleşiyor.
Pozitif hukukta; uluslar arası hukukun etkileşimi nasıldır?
Bazı hukukçular iç hukuk önde gelmelidir diyor. Bazı hukukçular uluslar arası hukuk önde gelmelidir diyor.
Devletler anayasanın kendisine Anayasaları tarafından aldıkları yetkilerden yararlanarak uluslar arası hukuku oluşturduklarını görüyoruz.
Bazı devletlerde ise uluslar arası hukuk iç hukuktan önce gelir. 1949 yılında Federal Almanya Anayasası
1948 tarihli İtalyan Anayasası
Bazı hukuk sistemlerinde daha dolaylı olarak yer verilir.
1982 Anayasamızda uluslar arası hukukla ilgili atıflar vardır. Anayasanın başlangıç kısmında yer alan ifade ‘ Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde… ‘ bu şekildedir.
Anayasaların giriş kısımları söz konusu metnin gerçek ama ve bağlamıyla ilgili ipuçları verir.
Anayasamızın 15. maddesi Atıf yoluyla uluslar arası hukuku daha üstün kılınmıştır. MADDE 15. – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir
Anayasamızın 16. maddesi MADDE 16. – Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir. Şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir.
Anaysamızın 42 maddesinde MADDE 42. –Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır. Hükmüne yer verilmiştir.
Anaysamızın 90. maddesinde MADDE 90. – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır…..
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. İfadesi yer almaktadır.
Anaysamızın 92. maddesinde MADDE 92. – Milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. İfadesine yer verilmiştir.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
17B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
7B
Yanıtlar
1
Görüntülenme
6B
Üst