CAN
"Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır. Negatif şekli "can’t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir.
Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:
1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):
- A strong man can lift heavy things.
- Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir.
- A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
- B: Yes, I can. B: Evet, yüzebiliyorum.
- A: I can ride a bike. A: Bisiklete kullanabiliyorum.
- B: I cannot ride a bike. B: Ben kullanamıyorum.
2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):
- You can take a break if you are tired.
— Yorulduysan dinlenebilirsin.
- Can you help me a minute, please?
— Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?
- Can I read your newspaper?
— Gazeteni okuyabilir miyim?
3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):
- Somebody is coming. Can it be the postman?
— Biri geliyor. O postacı olabilir mi?
4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle" (Gerçmişteki olabilirlik):
- Jack cannot have robbed the bank yesterday, because he has been in prison for a long time.
—Dün bankayı Jack soymuş olamaz çünkü o uzun zamanda beri hapishanede yatıyor.
5- "Cannot help "(idiomatic meaning) (Mecazi anlam):
- He cannot help smoking.
— Sigara içmekten kendini alamıyor/içmemek elinde değil.
6- Disbelief (can’t) (İnanmama durumunda):
- You cannot mean that! You must be kidding.
— Bunu kastetmiş olamazsın! Şaka yapıyor olmalısın.
7- Inappropriacy / inaccuracy (can’t) (uygun olmama, uygunsuzluk ifade ederken):
-You cannot wear that dress! It’s indecent.
- Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık.
"Can" şu andaki ya da gelecekteki yeteneği ya da kapasiteyi; izin ya da olabilirliği ifade etmek için kullanılır. Negatif şekli "can’t", "can not", ya da "cannot" olarak yazılabilir ve eğer bir izin için kullanılmış ise reddetmek yani ‘ hayır ‘ anlamına gelir.
Şimdi CAN ile ilgili örneklerimizi görelim:
1- for ability (Yetenek, muktedir olma, yapabilme ifade eder):
- A strong man can lift heavy things.
- Güçlü bir insan ağır şeyleri kaldırabilir.
- A: Can you swim? A: Yüzebiliyor musun?
- B: Yes, I can. B: Evet, yüzebiliyorum.
- A: I can ride a bike. A: Bisiklete kullanabiliyorum.
- B: I cannot ride a bike. B: Ben kullanamıyorum.
2- In asking for permission or giving permission (İzin isteme ya da izin verme, müsaade etme):
- You can take a break if you are tired.
— Yorulduysan dinlenebilirsin.
- Can you help me a minute, please?
— Lütfen bir dakika bana yardım edebilir misin?
- Can I read your newspaper?
— Gazeteni okuyabilir miyim?
3- Present possibility (only in questions and negative statements) (Şu anı ifade eden olabilirlik):
- Somebody is coming. Can it be the postman?
— Biri geliyor. O postacı olabilir mi?
4- Expresses past possibility wıth "can have + past participle" (Gerçmişteki olabilirlik):
- Jack cannot have robbed the bank yesterday, because he has been in prison for a long time.
—Dün bankayı Jack soymuş olamaz çünkü o uzun zamanda beri hapishanede yatıyor.
5- "Cannot help "(idiomatic meaning) (Mecazi anlam):
- He cannot help smoking.
— Sigara içmekten kendini alamıyor/içmemek elinde değil.
6- Disbelief (can’t) (İnanmama durumunda):
- You cannot mean that! You must be kidding.
— Bunu kastetmiş olamazsın! Şaka yapıyor olmalısın.
7- Inappropriacy / inaccuracy (can’t) (uygun olmama, uygunsuzluk ifade ederken):
-You cannot wear that dress! It’s indecent.
- Bu elbiseyi giyemezsin! O açık saçık.