Çaka Bey Kimdir Alpaslan, Anadoluyu fethettikten sonra, birçok Türkmen beyleri iç Anadoluya doğru fetihlerine devam ettiler. Bunlardan Afşin, Orta Anadoluda, Kutulmuş oğlu Süleyman Bey de İznik taraflarında savaşırken yine bir Türkmen Beyi olan Çaka Bey de İzmir ve yöresini fethederek burada bir Türk Beyliği kurmuştu. Çaka Bey, İzmir Beyliği(1081-1097)nin kurucusudur. İzmir Beyliğinin Türk tarihindeki önemi, bu beyliğin kurucusu Çaka Beyin ilk Türk Derya Kaptanı oluşundan, bir donanma meydana getirerek Ege Denizinde hâkimiyet kurmasından ileri gelir. Çaka Bey, Oğuzların Çavuldur boyundan idi. Anadolunun fethi sırasında, Danişmend Gazinin kumandanlarından biri olarak Malatya dolaylarında başarılı çalışmalar gösterdi. Fakat katıldığı akınlardan birinde Bizans Kumandanı Aleksandrosa esir düştü ve İstanbula götürüldü. Burada, üstün yetenekleriyle imparatorun dikkatini çekti ve saraya alındı. Soyluluk unvanı ile bazı imtiyazlar da elde etti. Yunanca öğrendi. Ayrıca Bizansın güçlü ve zayıf taraflarını öğrenmiş oldu. 1081 yılında Bizans tahtına I. Aleksios Komnenos çıkınca saraydan uzaklaştırıldı. Kutulmuşoğlu Süleyman Şah ile Bizans arasındaki anlaşmaya göre Türklere bırakılan İzmir bölgesine gitti. Bizanstaki kargaşalıktan yararlanarak beyliğini ilân etti. Türk tarihlerinin adından pek az bahsettiği Çaka Beyin maceralarını, Bizans İmparatoru Aleksi Komnenin kızı Annanın yazdığı bir eserden öğrenmekteyiz. Çaka Bey, Anadoluya akın eden gazilerin en genci idi. O da silah arkadaşları gibi nam kazanmak üzere akınlara karışmış; önce Kastamonu ve Bolu taraflarında savaştıktan sonra İzmir taraflarına gitmişti. Bu havalideki savaşlarda gösterdiği cesaret dolayısıyla şan almıştı. Bizans İmparatoru, İzmirden Türkleri atmak üzere bu bölgeye bir kuvvet göndermişti. 1081 tarihinde İzmire gelen meşhur Bizans komutanlarından Kabalika Alexander Türklerle muharebe ederken eline yiğit bir delikanlı esir düştü. Bu ele avuca sığmayan delikanlı, komutanın dikkatini çekti. Bu genç çok yakışıklı ve pek de sevimli idi. Adı Çaka idi. Bizanslıların yaptığı araştırma sonunda onun Türkmen Beylerine mensup olduğu anlaşıldı. Bizans komutanı zaferinin bir nişanesi olmak üzere Çakayı o zaman İmparator bulunan Nikaforosa gönderdi. Çaka Bey, Türkmen kıyafetiyle Bizans sarayına getirildi. İmparator, gence: Adın ne ? Dediği zaman, O, vakur ve yiğit bir tavırla: Çaka! Dedi. Çakanın erkek tavırları İmparatorun çok hoşuna gitti. Gülümseyerek: Bu sarayda senin unvanın Protonolilismus olsun! diye iltifatta bulundu. Çaka, diğer esirler gibi ağır işlerde kullanılmayıp, sarayda alıkonulmasından memnun olmuştu. Burada Homerosun İlyada adlı meşhur eserini okuyacak kadar Yunanca öğrendi. Asil bir soydan gelen Çaka, Bizans sarayında bir şehzade muamelesi görmekte idi. Fakat Bizans tahtına Aleksi Kommenin geçmesi üzerine Çakanın hayatında yeni bir devir açıldı. Yeni imparator, Çakadan hoşlanmamıştı. Onu sarayda kazandığı bütün imtiyazlardan mahrum etti. Saraydan da çıkardı. Esasen kabına sığmayan Çaka için bu zaten çoktan beri arzu edilmekte idi. Bir fırsatını bularak İstanbuldan İzmire kaçmaya muvaffak oldu. Bu maceradan sonra onu, müstakil bir Türk Beyi olarak görmekteyiz. Çaka Bey, İzmire gelir gelmez, Türkmen oymaklarından birçok yiğitleri başına topladı. Bu kuvvetlerle İzmir şehrine taarruz ederek burayı Rumların elinden almaya muvaffak oldu. Bu suretle İzmirin ilk fatihi Türkmen beylerinden Çaka Beydir. Çaka Bey fethettiği İzmir şehrinde bir Türk Beyliği kurarak hükümdarlığını ilan etti. O tarihlerde Efes şehrini de yine Türkmen Beylerinden olan Tanrıvermiş Bey zaptetmişti. Çaka Bey, İzmirde evlendi. Bir müddet sonra bir kız çocuğu dünyaya geldi. Çaka Beyin, Yalvaç adında bir erkek kardeşi vardı. Çaka Bey, İzmire ve Ege Denizi adalarına sahip olmak için bir donanmaya ihtiyaç olduğunu hissetti. Bu sebeple İzmir limanında elde ettiği ustalar vasıtasıyla bir donanma meydana getirmeye muvaffak oldu. Akdenizde Türklerin ilk denizcisi Çaka Beydir. Meydana getirdiği bu Türk donanması ile Ege Denizine açıldı. İlk defa Türk Bayrağını Akdenizde dalgalandıran deniz kahramanımız olmak vasfını kazandı. Onun donanması kırk gemiden ibaretti. Bu gemilerin üstü kapalı yapılmıştı. Çaka Bey, bu donanması sayesinde ilk defa Foça şehrini zaptetti. Bundan sonra gemileriyle Midilli adası önüne gelerek onları harp düzeninde dizdi. Midilli Valisi Alposa, adanın teslimi için haber gönderdi. Kan dökülmeden bu adanın tesliminin kendisi için hayırlı olacağını bildirdi. Midilli Valisi, Türk donanmasından korkarak bir gemi ile İstanbula kaçtı. Türk askerleri Midilli Adasına girerek şehrin kalelerine Türk bayrakları çektiler. Çaka Bey Midilliyi fethettikten sonra Sakız Adasına da asker çıkararak bu adayı da elde etti. Bir yıl sonra da Sisam ve Rodos adalarına asker çıkararak bu iki adayı da mülküne kattı. Bu suretle Ege Denizinin irili ufaklı adaları İzmir Türk Beyliğine geçmişti. Çaka Beyin adaları birer birer zaptetmesi üzerine Bizans İmparatoru Aleksi Kommen, iki kumandan idaresinde bir Bizans donanmasını Akdenize gönderdi. Çaka Beyin kaptanlık yaptığı donanma, Bizans gemileriyle harbe tutuşarak birçoğunu batırdı. Diğerleri de Boğazı geçerek Marmaraya kaçtılar. Birkaç gemileri de Türklerin eline geçti. Türklerin, Akdenizde Bizanslılara karşı ilk zaferleri bu deniz savaşı olmuştur. Karalarda her zaman muzaffer olan Türkler, kısa bir zamanda denizci olmuşlardı. Çaka Beyin bu başarısını gören Bizans İmparatoru, bu defa meşhur kaptanlarından Konstantin adında bir amiral tayin ederek Türklerin üzerine ikinci bir donanma daha gönderdi. Bu gemilerin içinde 500 kadar da Flandrlı şövalye vardı. Donanma, Sakız Adasına yanaşarak asker çıkardı, kaleyi muhasara etti. Kaleyi müdafaa eden Türk askerleri, düşmanı içeri sokmadılar. Bu esnada Çaka Bey, İzmirde bulunuyordu. Düşmanın geldiğini duyar duymaz, donanmasıyla Sakız Adasına hareket etti. Gemilerin birbirine zincirlerle bağlayarak hilal şeklinde düşmana doğru ilerledi. Bunu gören Bizans komutanı, bilmediği bu yeni harp usulünden adeta ürktü. Türkler geminin içinde davul ve zurnalar çalıyorlar, kılıçlarını havada döndürüyorlardı. Türkler harbe gitmiyor, sanki bir bayram şenliği içinde bulunuyorlardı. Türklerin bu neşesi ve galeyanı Bizanslıların maneviyatı üzerinde tesir yaptı. Bu gemiler bir kale gibi yanaşık nizamda Bizans gemilerine yaklaşınca düşmanı bir ok yağmuruna tuttular. Sonra da yelkenlerini tutuşturmak için yağlı paçavralar atmaya başladılar. Bu hali gören Bizans, gemilerini geriye çekerek başka bir limana çekildi. Bunun üzerine Çaka Bey Sakız Adasına çıktı. Türklerin karşısına atlı ve zırhlı şövalyeler uzun mızraklarıyla çıkıverdiler. Türkler bunları görünce derhal kılıçlarını bellerine takarak üç sıra olmak üzere yere diz çöktüler, şövalyelerin atlarına nişan alarak teker teker vurmaya başladılar. Hepsi yaya bırakılmışlardı. Durumu gören Türk askerleri Allah! Allah! diyerek yalın kılıç şövalyelerin üzerine yıldırım gibi atıldılar. İki kuvvet birbirine girmiş, kavga şiddetlenmişti. Düşman askerleri, Türkün kuvvetle salladığı kılıçlarla üçer beşer yere devriliyorlardı. Düşman askeri paniğe uğradı. Çaka Bey, Sakız Harbinden de muzaffer olarak çıkmıştı. Çaka Bey, bu zaferleri kazandıktan sonra kafasında büyük bir plan hazırladı. Çanakkale Boğazını geçerek Trakyayı elde edecekti. Balkanlarda yaşayan Peçenek ve Hıristiyan Oğuzlardan bir ordu vücuda getirerek İstanbulu zaptetmeğe karar verdi. Bu planını yerine getirmek için Balkanlardaki Peçeneklerle anlaştı. Peçenekler büyük bir ordu hazırlayıp İstanbul üzerine yürüyecekleri sırada Bizans İmparatoru bu tehlikeyi önlemek üzere aslı Türk olan Kumanlarla anlaştı. Onlara büyük vaadlerde bulundu. Bu iki Türk kuvveti, 29 Nisan 1091 tarihinde birbirlerine insafsızca saldırdılar. Kumanlar, Peçenek Türklerini katlettiler. Evlerini yaktılar. Çocuklarına varıncaya kadar binlercesini kılıçtan geçirdiler. Çaka Bey Peçeneklere yardıma gelememişti. 1092 yılında Çaka Bey, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıçaslanla bir dostluk kurdu. O zamanlar Anadolunun en kuvvetli orduları Kılıçaslanın kumandasında bulunmakta idi. İznik şehrini hükümet merkezi yapan I. Kılıçaslan, durmadan Bizanslıların şehirlerini zaptetmekte idi. Çaka Bey, Selçuklu Türkleriyle dostluğunu kuvvetlendirmek için kız kardeşini I. Kılıçaslana vermek suretiyle akraba olmuştu. Çaka Bey, Çanakkale taraflarını da ele geçirdikten sonra, Edremit şehrini mülküne kattı. Onun, Balkanlardaki Peçenekleri teşkilatlandırması, Çanakkaleyi alarak Marmaraya doğru ilerlemesi, Bizans İmparatorunu fena halde ürkütüyordu. Çaka Beyi, kuvvetle değil de hile ile yok etmeyi tasarladı. Bunu gerçekleştirmek için de Kılıçaslanla bir anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre Selçuklular, Çaka Beyin Marmaraya doğru ilerlemesine mani olacaklardı. Çevrilen dolaptan haberi olmayan Çaka Bey, kuvvetleriyle durmadan Marmara sahillerinde ilerliyordu. Hatta Aydosa kadar gelmişti. Halbuki bu bölgeler Selçuklu Sultanlığı hakimiyetinde bulunuyordu. Çaka Bey, birden bire karşısında Selçuklu ordularını gördü. Çaka Bey, I. Kılıcaslanla boy ölçüşemezdi. Bunun için Kılıçaslanla bir müzakereye girişti. Çaka Beyin, Selçukluların Bizanslılarla gizli bir anlaşma yaptıklarından haberi yoktu Serbestçe, akrabasının karargahına gitti. Çaka Bey, aynı zamanda Selçuklular için de artık bir tehlike olmuştu. Kendisine, Kılıçaslanın karargahında mükellef bir ziyafet verildi. Bu ziyafette yenilip içildiği esnada I. Kılıçaslan, birden bire kılıcını çekerek Çaka Beye hücum etti ve onu öldürdü. Bizans ve Selçuklular için bir tehlike olan Çaka Bey, bu surette ortadan kaldırılmış bulunuyordu. Ege bölgesinin ilk fatihlerinden olan Çaka Bey, böyle bir hilenin kurbanı olup öldüğü sırada tarih 1097 idi. Böylece, İzmir Beyliği kuruluşundan sadece 16 yıl sonra yıkılmış oldu.
TÜRKLERDE DENİZCİLİK VE ÇAKA BEY Türk’lerde Denizcilik Türkler, Orta Asya’da kurdukları ilk devletlerden başlayarak, Anadolu’ya gelinceye kadar, denizcilikte önemli bir faaliyet göstermemişlerdir. Türkler, tarihlerinin büyük bir kısmında Asya kıtasının iç bölgelerinde yaşamalarından dolayı, askerî teşkilâtlarını kara ordusu esasına göre kurmuşlardır. Türkler; Hazar Denizi, Aral Gölü ve Basra Körfezi kıyılarına hâkim olmuşlarsa da, bu sularda dikkate değer bir denizcilik faaliyetine girmemişlerdir. Türklerin, Malazgirt Zaferi’nden sonra üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu’yu fethetmeleri, denizcilikle yakından ilgilenmeleri sonucunu doğurmuştur. Çünkü Anadolu’ya hâkim olmanın ve bu topraklarda tutunabilmenin şartlarından birisinin de, karada olduğu gibi denizlerde de güçlü olunmasının gerektiğini anlamışlardı. Ayrıca bu dönemlerde Anadolu kıyıları, denizcilikte ileri gitmiş olan Venedik, Ceneviz ve Papalık donanmalarının sürekli tehdidi altında idi. Bu nedenlerden dolayı Türkler, hem Anadolu’nun güvenliğini sağlamak, hem de ekonomilerinin gelişmesine katkı sağlayacak olan ticaret yollarının kontrolünü ele geçirebilmek amacı ile denizciliğe önem vermeye başlamışlardır. Çaka Bey ve Türk Denizciliğinin Kuruluşu İlk Türk denizcisi ve Türk denizciliğinin kurucusu sayılan Çaka (Çakan) Bey, Oğuz Türklerinin Çavuldur boyundandır. Batı Anadolu’da Bizanslılarla yapılan savaşlara katılan Çaka Bey, bu mücadelelerin birinde Bizanslılara esir düşerek İstanbul’a götürülmüştür. Uzun yıllar kaldığı İstanbul’da, Bizans’ın zayıf ve güçlü taraflarını ve iç siyasetini öğrenme fırsatı bulmuştur. 1078 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman şah’ın yardımı ile Bizans tahtını ele geçirmeyi başaran Botaniates (Botaniyates) zamanında da Yunancayı öğrenen Çaka Bey, imparatordan bir de asalet unvanı almıştır. Çaka Bey’in İstanbul’da iken iyice öğrendiklerinden bir diğeri de denizcilik idi. Çaka Bey, 1081 yılında imparator olan I. Aleksios Komnenos (Aleksi Komnen) zamanında İstanbul’dan kaçarak İzmir dolaylarına gelmiştir. Burada mensup olduğu boyun yardımıyla İzmir’i ele geçirerek bir beylik kurmuştur(1081). Kısa zamanda otuz parçadan oluşan bir donanma kuran Çaka Bey; Midilli, Sakız, Rodos, İstanköy ve Sisam gibi Ege adaları ile Ege kıyılarından Urla ve Foça gibi yerleri fethetmiştir. Çaka Bey’in kısa zamanda güçlenmesi, Bizans İmparatoru Aleksi Komnen’in harekete geçmesine neden olmuştur. Denizdeki yeni rakibinden kurtulma yolları arayan imparator, Çaka Bey’in üzerine bir donanma göndermiş fakat bu donanma Çaka Bey tarafından bozguna uğratılmıştır. Bunun üzerine Çaka Bey, kuzeye doğru çıkarak Çanakkale kıyılarında bazı yerleri fethetmiştir. Çaka Bey’in en büyük amacı İstanbul’u Bizans’ın elinden almaktı. Ancak, İstanbul’un güçlü surlarla çevrili olması ve ayrıca Bizans’ın sürekli dışarıdan yardım alması bunu zorlaştırıyordu. Bu amaçla Çaka Bey, hem kara sınırlarını güvence altına alabilmek, hem de Bizans’ı doğudan sıkıştıracak bir müttefik kazanabilmek için kızını, Anadolu Selçuklu sultanı I. Kılıç Arslan ile evlendirdi. Ayrıca Avrupa’da, Bizans’a karşı mücadele eden Peçenek Türkleri ile iyi ilişkiler kurmaya çalışarak onlarla anlaştı. Çaka Bey’in planına göre kendisi denizden, I. Kılıç Arslan Anadolu’dan, Peçenekler de Balkanlardan olmak üzere Bizans’ı üçlü bir Türk kıskacına almaktı. Bu planı anlayan Bizans İmparatoru Aleksi Komnen, oluşturulan ittifakı bozmak için Balkanlara gelmiş olan Kuman Türkleri ile anlaşma yolları aramaya başladı. Türkleri birbirine düşürme politikası uygulayarak bu durumdan kurtulmak isteyen imparator, Kumanları (Kıpçaklar) Meriç kıyısındaki Umur bey’de ordugâh kurmuş olan Peçeneklerin üzerine saldırttı. Hazırlıksız yakalanan ve çok kayıp veren Peçenekler bu beklenmedik ani baskın karşısında dağıldılar (Levunion Savaşı - 1091). Müttefiki olan Peçeneklerin yenilgisine rağmen cesaretini kaybetmeyerek hazırlıklarını sürdüren Çaka Bey, Bizans’a karşı mücadelesine devam etmiştir. Çaka Bey’den ciddi şekilde çekinen Bizans İmparatoru, İzmir üzerine ordu sevk etmiştir. Karadan ve denizden saldırıya geçen Bizanslılar, 1092 yılında Midilli adasına çıkarma yapmışlardır. Çaka Bey, Bizanslılarla büyük bir mücadeleye girişmişse de, çıkan bir fırtına sonucu İzmir’e çekilmek zorunda kalmıştır. Sonuçta Midilli Adası’nın Bizanslıların eline geçmesini engelleyememiştir. Bizans daha sonra I. Kılıç Arslan ile Çaka Bey’i birbirine düşürme politikası İzlemiştir. Bu amaçla I. Kılıç Arslan’a elçiler göndererek Çaka Bey’in asıl hedefinin Bizans değil, İznik olduğuna onu inandırmaya çalışmıştır. Ayrıca Çaka Bey’in Çanakkale’ye kadar ilerlemesi ve Anadolu Selçuklu topraklarına yaklaşması, I. Kılıç Arslan’ın kuşkularının artmasına neden olmuştur. Bizans oyunlarını iyi bilen Çaka Bey, damadı olan I. Kılıç Arslan’ı Bizans entrikasına karşı uyarmak ve onunla anlaşmak amacı ile yanına ziyarete gittiğinde zehirlenerek öldürülmüştür (1093). Hem Peçeneklerin hem de Çaka Bey’in etkisiz hale getirilmesi Bizans’ı büyük bir tehlikeden kurtarmıştır. Bizans’ın uyguladığı Türkü Türk’e kırdırma politikası bir kez daha başarıyla uygulanmıştı. Çaka Bey’in ölümünden sonra, Ege denizi kıyılarında ve adalardaki üstünlük devam ettirilememiştir. I. Haçlı Seferi (1096–1099) sırasında Bizans, Çaka Bey’in topraklarını ele geçirerek bu beyliğe son vermiştir. İki Türk gücünün birbirine düşmesi ve Çaka Bey’in ortadan kaldırılması, Türk denizciliği için büyük bir darbe olmuştur. Günümüzde Türk Deniz Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Çaka Bey’in ilk donanmayı oluşturduğu 1081 yılı kabul edilmektedir.